Kadınlar Günü amacına ulaşır mı

21’inci yüzyılda gelenek haline gelen 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamalarına rağmen hâlâ kadınlar istedikleri gibi bir yaşam hakkına sahip olamıyor... Bu gün amacına ulaşıyor mu?

Haberin Devamı

Dün, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ydü... Maalesef bu özel günün amacına ulaştığını söyleyemeyiz.
Kadınlara özgürlük tanımak, asırlardır umutla beklediği kadın haklarını kazandırmak, aslında erkeklerle eşit düzeyde bir varlık olduğunu tüm dünyaya kanıtlamak, değil mi bu amaç?
Ama, ne yazık ki 21. yüzyılda bu gelenek haline gelmiş, Kadınlar Günü kutlamalarına rağmen, hâlâ kadınlar istedikleri gibi bir yaşam hakkına sahip olamıyor. Hayatlarını önce babaları, abileri, daha sonra ise eşleri yönlendiriyor.
Pek çoğu istedikleri erkekle evlenemedikleri, amaçladıkları mesleği yapamadıkları görülüyor.
Ve tabii, kadına karşı şiddetin dünya genelinde arttığı ve bu şiddetin dünyada en yaygın, ancak en az cezalandırılan suç olduğu da bir gerçek.
Uygulanan şiddet, sözlü saldırıdan kaba kuvvete, cinsel tacizden cinayete kadar uzanıyor.
Sonuçta ortaya çıkan tablo korkunç...
Tacize uğramış, dayak sonucu hastanelik olmuş, cinayete kurban gitmiş binlerce kadın...
Devlete düşen görev, bir an önce “Ailenin Korunması” kanunu çerçevesinde gerekli önlemleri almaktır.
Aksi takdirde bu sorunların sonu gelmeyecek, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü de şekli bir kutlamadan ibaret kalacaktır.
Günümüzün bu tüyler ürperten sorunlarına karşılık, geçmişte Anadolu’da kadınlara verilen değerle ilgili bu özel öyküyü sizlerle paylaşmak istedim.

Haberin Devamı

YANIT
(Mor Çatı adının kökeni)

Kadınlar Günü amacına ulaşır mı

Göçebe Yörüklüğü’nün kadınlarına tanıdığı yüce bir haktır mor cepken.
Erkeklerin ise korkulu rüyasıdır.
Günümüzde Ege, Muğla, Antalya ve Toros Yörüklüğü’nde yaşlı kadınlar tarafından hâlâ anlatılır bu öykü. Yörük kızlarının çeyiz bohçasına önce “mor cepken” konur. Kenarları sarı simgelerle işlenmiş, yelek biçiminde, mor renkli bir giysidir.
Yörük kızları sevdikleriyle evlenirdi. “Mor cepken” evlilikte yeri, zamanı geldiğinde, darda kalan Yörük kadınının erkeğine karşı kullandığı bir boşanma özgürlüğünün simgesidir.
Mor renk ihanete uğramış, aldatılmış, aşkın rengidir. İşte “Mor Çatı” adı oradan gelir. Bizler dünyaya ‘mor cepken’i yeterince tanıtabilseydik, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü “Mor Cepken Günü” olarak kutlardık.
Evli Yörük kadını, ihanete uğrayınca ya da kocası tarafından aşağılanıp dövülünce, bir şekilde mor cepkenini giyip herkesin görebileceği bir yere otururdu. Bu “Ben bu adamı boşadım” demekti.
O zaman akan sular durur, herkes işini gücünü bırakırdı. Boşadığı kocası evinden dışarı çıkamaz, kimse yüzüne bakmazdı. Büyük ödün verip de karısına mor cepkeni çıkarttıramazsa ömür boyu dul kalırdı. Kimse artık ona kızını vermezdi.
Göçebe Yörüklüğü’nün kadınına tanıdığı hakka, özgürlüğe bakın siz!
1800 yılların sonlarında Nazilli kasabasının Aydın dağlarında, dağa çıkarak kadın hakları için savaşan “Gizemli Kadın Efe” de bunlardan biridir.
Mor cepken Ege efelerinin giydiği bir giysidir. Buralarda efelik kadın erkek işi değil, yürek işidir. Kybele, Artemis, Tahtacı Yörüklerinden bu yana, kadın baş tacıdır bu topraklarda...

Yazarın Tüm Yazıları