Bekir Coşkun anısına

Yakın dostumuz Bekir Coşkun’un annemi kaybettikten sonra kaleme aldığı yazıyı sizinle onun anısına paylaşmak istedim.

Haberin Devamı

Bekir Coşkun anısına

Bekir Coşkun annemin yakın dostuydu. O gerçek anlamda bir insan, iyi bir gazeteci, inanılmaz bir hayvan dostu, tabii doğal olarak insan dostuydu... Kadınlara özel bir yer vardı yüreğinde, onlarla ilgili unutulmaz yazılar yazardı, haklarını korumak, onlara destek olmak için...
Tıpkı yaşamı boyunca hayvanlar için çırpındığı gibi...
Bu konuda zaman zaman yazışırdık, benim hayvanlarla ilgili bir yazım için övgüler dile getirirdi, beni teşvik ederdi. Ne çok mutlu ederdi beni...
Ama benim için en önemlisi elbette annemin ölümünün ardından kaleme aldığı yazıydı...
Benim için çok değerli, kadınlar için de çok anlamlı bu yazıyı, yıllar sonra hem annem Güzin Sayar’ı hem de Bekir Coşkun’u anmak adına, sizlerle yeniden paylaşmak istedim.
Bu iki eski dost belki de öte âlemde kavuşmuşlardır, kim bilir?

Haberin Devamı

BİR KADIN GİTTİĞİNDE

Kadınlar gittiklerinde arkalarında daha büyük boşluklar bırakırlar.
Onlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde “yetim-öksüz” kalan çok olur:
Mutfaktaki dolap, perdeler, kavanozun içindeki eski düğmeler, özenle saklanmış küçülmüş giysiler, dolap diplerindeki kurdeleler...
Sabah karanlığında mutfaktan gelen tıkırtılar susar, yetim kalmıştır tabaklar. Bir kadın gittiğinde hep suyu unutulur saksıların.
Sık sık boynunu büker “sarıkız”.
O teki kalmış eski bardağın anlamını bilen olmaz, değerini kimse anlayamaz krom hac tasının.
Balkon artık sessizdir, koridor kimsesiz..

* * * 

Bir kadın gittiğinde...
Bir kadın gittiğinde ne çok kişi gider aslında; bir ağır işçi, bir temizlikçi, bir bakıcı, bir bahçıvan, bir muhasebeci...
Bir anne gider...
Bir dost...
Bir arkadaş...
Bir sevgili...
Ne çok kişi yok olur bir kadın gittiğinde.

* * * 

“Güzin Abla gitti...” dediklerinde, kaç kişinin gittiğini ve arkasında kalan “yetimlerini” düşündüm.
O benim dostumdu.
Dün Feyza’yı arayıp başsağlığı diledim.
O canımın sıkıldığı bir gün telefonda “Sana gelen bana gelsin” diyen sesini hiç unutmamıştım.
Yine ıslandı göz pınarlarım, ben dahi yetim kaldım.
Sözcükler yetim kaldı.
Hep böyle olur; bir kadın gittiğinde; övgüler, uyarılar, yakınmalar, dualar yetim kalır.
Kapı eşiğindeki “Dikkat et...” duyulmaz, annesi gitmiştir “geç kalma”nın.
Kadınlar, arkalarında büyük boşluklar bırakarak giderler.
Bir kadın gittiğinde pek çok kişi gitmiştir aslında. Ve bir kadın gittiğinde pek çok “yetim” bırakmıştır arkasında.
Bekir Coşkun / 26 Haziran 2006 / Hürriyet

 

 

Yazarın Tüm Yazıları