Anne olmak istemiyorum

35 yaşında kariyer sahibi, mutlu bir kadınım. Tek derdim, çevremle ilgili. Ben çocuk sahibi olmak istemiyorum. Bu sadece çevremde değil, yaşadığım ilişkilerde de ciddi sorunlara yol açıyor. Beni yadırgamalarına neden oluyor.

Haberin Devamı

Anne olmak istemiyorum

Sevgili Güzin Abla, ben 35 yaşında, kariyeri ve çok geniş hobi ve ilgi alanları olan bir kadınım. Annem ve babam küçüklüğümden beri bana hep kendi ayaklarımın üstünde durmayı öğrettikleri için onlara inanılmaz minnettarım.
Şimdi hayatını yaşayan, parasını kazanıp, bu parayı doğru ve mantıklı bir şekilde harcayan, boş vaktini gönüllü işlerle dolduran ve her gün ülkeme ve halkıma katkıda bulunan mutlu bir kadınım. Tek derdim, çevremle ilgili.
Ben çocuk sahibi olmak istemiyorum.
Bu sadece çevremde değil, yaşadığım ilişkilerde de ciddi sorunlara yol açıyor. Beni yadırgamalarına neden oluyor.
Aşık olduğum, sevgili olduğum erkek arkadaşım da aslında çocuk istemiyordu. Bu konuyu tüm detaylarıyla konuşmuştuk, ancak o da çevresinden gelen baskıya dayanamadı ve çocuksuz bir evliliğin, bir ilişkinin olamayacağını söyledikten sonra ikimize de haksızlık olmasın diye ayrılmak zorunda kaldım.
Ben kendimi bildim bileli çocuklara karşı ilgi duymamışımdır.
Normalde bebek gören kadınlar hemen onun yanına giderler, öperler, koklarlar ya işte ben bu tip bir kadın değilim. Çocukları sevmiyor da değilim.
Ben tüm canlıları seviyorum ama çocuklar bende özel bir his uyandırmıyor.
Çevreme bunu anlatmaya çalıştığımda; bir kadın olarak bunu mutlaka hissedeceğimi, sadece doğru kişiye aşık olup evlenmem gerektiği türünde yorumlarda bulunuyorlar.
Veya çocuğum doğar doğmaz o çocuğa aşık olacağımı söylüyorlar.
Fakat ben bunun her zaman doğru olmadığını çok iyi biliyorum.
Her anne çocuklarını sevmeyebilir, aynı zamanda her çocuk da annesini de sevmeyebilir.
Her gün okuduğumuz gördüğümüz kötü haberler, dünyada yaşanan denklem düzensizliği, çevre kirliliği, hastalıklar, ileride teknolojiyle birlikte görülecek işsizlik ve ekonomik krizler...
Buna bir de savaşları ve ölümleri ekleyin. Bir çocuk sahibi olmak isteyen, çocuğu için en iyisini istemez mi? Bu durumda en iyisini nasıl çocuğumuza verebiliriz ki, bunu nasıl garanti edebiliriz ki?
Eğer her şeyin en iyisini veremeyeceksek, o dünyaya getirilen canlının hakkını yemiş oluyoruz. Peki doğacak olan bir bebeğin hakkını anne ve babalar hiç mi düşünmüyorlar?
Çoğu zaman bebek sahibi olma kararı eve alınacak mobilya seçiminden daha kolay veriliyor.
Ben demiyorum ki kimse çocuk sahibi olmasın.
Sadece bu kararının ne kadar ciddi bir karar olduğunu her kadın ve her erkek bilsin.
Doğacak çocuğun fikri alınamadığına göre o zaman çocuklar için en iyisini veremeyeceklerse, bu kararı çok düşünerek alsınlar.
Her kadın veya erkeğin mutlaka çocuk sahibi olması gerektiği fikri belki de bir dayatmadır.
Hayat sadece anne veya baba olmakla tamamlanmıyor.
Kimimiz bebek sahibi olmak istesek de, olamıyoruz, fiziki nedenler de olabilir, doğru kişiyle tanışmamış olmamızdan dolayı da olabilir.
Kimimiz çocuk sahibi olmayı maddi veya manevi açıdan kaldırmayabilir, belki sağlık nedenlerinden dolayı, ruh sağlığı dahil olmak üzere, çocuk doğurma imkanı olamayabilir.
Peki onlar ne yapsın?
Ben tek başıma bu dünyada aşkı da buldum, gerçek sevgiyi de, yardımseverliği ve dostluğu da...
* Rumuz: H.Y.

Haberin Devamı

YANIT

Haberin Devamı

Sizin düşüncelerinize tamamen katılmasam da bazı noktalarda size hak veriyorum. 

Gerçekten çocuklarımıza nasıl bir dünya vadediyoruz? Onları nasıl bir dünyaya getiriyoruz?
Savaşlardan, salgın hastalıklardan en çok etkilenenlerin çocuklar oluğunu biliyoruz.
Gerçekten canımızdan çok sevdiğimiz çocuklarımızın geleceğini hazırlayabiliyor muyuz?
Yine de bu satırları yazabilme cesaretiniz gerçekten olağandışı.
Eminim bu düşüncelerinize pek çok kadın ya da erkek katılmayacak, hatta sizi kınayacaklar. Ama şu da var ki; dediğiniz gibi her kadın anne olmak için yaratılmayabilir.
Her anne de mutlaka çocuklarını sevmeyebilir. Bu konuda en fazla söz sahibi olan benim.
Çünkü bana ulaşan bazı mektuplardaki “söyle abla, böyle anne olur mu?” çığlıklarını okuyor, dinliyorum.
Ama genellikle de yaşadıklarını öğrenince onlara verecek cevap bulamıyorum.

 

Haberin Devamı

Giderek insanlardan soğuyorum

Anne olmak istemiyorum

Merhaba Güzin Abla, ben 15 yaşında 10’uncu sınıf öğrencisiyim.
Yavaş yavaş insanlardan uzaklaştığımı fark ediyorum hem de ciddi biçimde...
Buna ne sebep oldu bilmesem de sanırım ilişki denemelerimde sürekli reddedilmemden kaynaklı olduğunu düşünüyorum. En son geçen sene de reddedildikten sonra uzun uzun düşündüm ve araştırdım.
Çünkü kabul edilmemek için gerçekten sebep göremiyordum. Uzun süren araştırmalarımdan sonra yavaş yavaş insanlardan uzaklaştım, soğudum.
Çevremde hâlâ arkadaşlarım var tabii ama en azından kendimde eski içtenliğimi, samimiyetimi bulamıyorum.
Lütfen şu gence tavsiyelerde bulun. * Rumuz: Araf

YANIT

Haberin Devamı

Sevgili oğlum, henüz 15 yaşında olup da insanlardan soğumak, içine kapanmak da ne oluyormuş? Biliyorum, ortam çok iç açıcı değil, büyükler gibi siz gençler de bu ortamın gerginliğinden etkileniyorsunuz.
Birkaç ilişki teşebbüsünün geri çevrilmesi seni bu kadar karamsarlığa düşürmemeli.
Sorun elbette sende değil, yakınlaşmak istediğin insanlar da en az senin kadar mutsuz, huzursuz ve kendine güvensiz olabilir. Günümüz gençlerinin pek de mutlu olduğunu söyleyemem.
Yüzeysel bir yapay yaşam tarzı benimseyip, mutlu görünmeye çalışıyorlar sadece.
Senin ve tüm gençlerin önünüzde daha o kadar çok güzel günler var ki, bir gün her şey elbette çok daha iyi olacak...
Eminim biraz daha olgunlaşıp insanları ve dünyayı daha iyi anlayabildiğin zaman, ilişkilerin de sırrını daha iyi çözeceksin.
Şimdilik sana, senin yaşındaki kızların eğlenceli, esprili, neşeli ve romantik erkekleri beğendiklerini söyleyebilirim.
Bunun için de çok okumalısın, çok çeşitli konularda bilgilenmelisin.
Ve ne olursa olsun, neşeni ve güler yüzünü hiç kaybetmemelisin.
Espri yeteneği, en çok zeki ve bilgili insanlarda görülür.

 

Yazarın Tüm Yazıları