Paylaş
Her yiğidin harcı değildir yüreği ile konuşabilmek.
Zihnin berrak, hayatla kavgan bitmiş olacak.
Çook okuyup, çok sevmiş olacaksın,
ne yukarıdan ne aşağıdan, kalp hizasından göreceksin herkesi…
İşte o vakit KALBEN gibi yaşamı avuçlar, sözleri dökebilirsin müziğine…
Bir de özgürse ruhun, dans edebiliyorsan umursamadan sadece kendin için ve “Bedenim dansın içinde bir hareket alanı sadece” diyebilecek kadar kalıpları aşmış isen sohbet de başka oluyor, kalbimde yer eden her kelimesi de…
Her cümlesi duvarınıza asabilecek kadar incelikli, derin! KALBEN düşünen, seven, müziğe, yazıya, gençlere aşık bir sanatçı; gençler de ona aşık! Aşk hep olsun zaten öyle değil mi?
Yüzde Yüz İlham Veren Sohbetlerde sizlere ilham olacağına yüzde yüz inandığım sanatçı KALBEN ile baş başa bırakıyorum ve her cümlenin keyfini çıkarın diyorum
YAŞAM ÖĞRENCİSİYİM
*Günümüzde “meselesi” olan ama bunu dingin bir “kalp” ile gerçekleştiren ender sanatçılardansınız. O kadar yüksek duyarlılıktasınız ki kelimeler bir başka akıyor… Meseleniz nedir?
KALBEN- Tüm hayatların eşdeğer kıymetli olduğunu, aynı özden var olduğumuzu ve her şeyin sonlu olduğunu bilmek beni bazı konularda özgürleştiriyor. Dingin miyim? Teşekkür ederim iltifatınız için. Kalender olmaya çalışıyorum çünkü öfkeyle hep kendime ve hayallerime zarar verdim. Sevdiklerimi korkuttum. Bu nedenle kaygılardan, endişelerden, korkulardan bağımsız kalabilmeyi de anlamaya çabalıyorum. Öğrenciyim ben. Bir yaşam öğrencisi. Mesele, bana göre yaşamak, ne de olsa hepimiz bir gün içinde burada olmayıvereceğiz artık. İçini güzel anlam ve değerlerle donattığım, dostlarla gülüştüğüm ve ağlaştığım, çocuklar ve gençler için, bize ihtiyacı olan hayvanlar için, adaletsizlikler içinde eriyip giden hayatlar için hareket ettiğim bir yaşam arzusundayım.
*Eski Dünyanın Yangını adlı albüm ve kitabınız çıktı. Nasıl gidiyor? Yeni bir kitap gelecek mi ve Eski Dünyanın Yangını ismi nereden çıktı? çok ilginç ve güzel
KALBEN- Romana adını veren şarkı Eski Datça’da doğdu. Sonrasında romanın gövdesi de aynı toprakta ve denizde serpildi. Babam öldüğünden beri ilk kez bir şeyler yazmaya başladım dün. Sizinle paylaşmış olayım. Yine roman mı olur bilmiyorum ve pek de önemsemiyorum artık. Yazabilmek bana iyi geliyorsa ne mutlu. İçimizden gelenleri, taşanları ifade edebildiğimiz alanların varlığına şükrediyorum. Hele de kültürel hareketliliğin ve sanatsal üretimin böylesine imkansızlaştırılmaya çalışıldığı, sistematik olarak azaltıldığı bir dönemde.. Paylaşmak da çok değerli, anlaşmak da öyle. Yine de insan kendine de saklayabilir yaptıklarını. Utanmak da bir parçası, tıkanmak da.
*Az sayıdaki yazar şarkıcılardansınız. Kendinizi aynı sektördeki diğer şarkıcılardan bu anlamda daha farklı, avantajlı görüyor musunuz?
KENDİMİ ŞANSLI GÖRÜYORUM
KALBEN- Yazma eylemine aşığım, üstüne müziğe de aşığım. Üstüne müzik icra ettiğim memleketin çocuklarına, gençlerine hayranım. Cömert ve cesur kalpli insanlarıyla dayanışma içindeyim. Daha ne ister bir insan? Şanslı görüyorum kendimi. Rahmetli annem ve babamdan bana aktarılan, onların kendi tarihlerinde tamamlayamadıkları ancak benim tamamladığım hayaller bakımından da şanslı görüyorum. Bu şarkıların ve metinlerin frekansını çeken bir radyo kanalı gibi hissediyorum. Onca insanın sessizliği ve çaresizliği içinde ben bir ses olabildiğime şükrediyor ve bazı hususlarda gerçeklerle yüzleşmeyi, gerçekleri anlatmayı görev de biliyorum. Neticesinde şiirler yazan ve şarkılar söyleyen ancak bunları gönüllerince değil de imkan bulduklarınca yapabilmiş olan bir öğretmen ve askerin kızıyım ben. Mutlaka onların toplumsal ideolojilerinden ve halk sevgilerinden beslendim. Ayrıca evimizde ozanların sesi hep yankılandı. Ülkemizin değerli yazar ve şairlerinin sesleri gibi… Düşünürlerin argümanları tartışıldı, tarih konuşuldu. Öğrendiklerimden yana da şanslı hissediyorum. Eğitim alabildiğim okullardan yana da… Aynı imkanları, fırsatları tüm çocuk ve gençler için istiyorum eğitim sisteminde. Sonrasında hayata atıldıklarında seçtikleri meslekleri gönüllerince icra edebildikleri özgür bir ülke hayal ediyorum.
GERİSİ DANS!
*O kadar içten dilekler ki bunlar her kelimesine katılıyorum. Kelimelerle hem gerçek hem mecazi anlamda dans ediyorsunuz…dans hakkında konuşalım isterim
KALBEN- Dans hep vardı, hep var olacak. Bedenim dansın içinde bir hareket alanı sadece. Bedenim büyüyen küçülen eriyen kaslanan şişen ve daralan bir alan bana göre. Bedenimle ilişkim hiçbir zaman şekil üzerinden önemsediğim bir yerde olmadı senelerdir. Estetik bana göre kitlesel değil, öznel bir algı. Beni beğenmeyenler bana bakmayıversinler. Ben kendimi, hayatımı, müziği ve aşk içinde dans etmeyi çok seviyorum. Beni anlayan ve sanatsal donanımımdan süzülenleri kavrayan ekip arkadaşlarım var. Dinleyenler ve sevenler de enfes bir birliktelik yarattılar. Gerisi sesler. Gerisi dans.
İNSAN, EN FAZLA KENDİ OLABİLİYOR
*İnsanlık yolculuğunda sevgiyi merkeze almış görünüyorsunuz. Hiç daha farklı olmak istediğiniz dönemler oldu mu?
KALBEN- Böyle biri olduğum için maddi kaynaklardan, görünürlük alanlarından, kimi ilişki ağlarından ve kapitalist anlamda zenginliğe giden yollardan mahrum kaldığımızı konuşup gülüyoruz bazen. İnsan, en fazla kendi olabiliyor. Bu bağlamda, kendimle ve bu eşsiz evrenle olan kısa insani yürüyüşümü olabildiğince kabul etmeyi seçiyorum başka ihtimallerin gölgesinde üzülmek yerine.
DÜŞMEYİ ÇOK SEVERİM ÇÜNKÜ…
*İhtimallerin gölgesinde üzülmek demişken…Herkes hayatında düşüşler yaşıyor. Sizin de hayatınızdaki düşüşlerde kalkma süreciniz nasıl oldu ve motivasyonunuz nedir?
KALBEN- Düşmeyi çok severim çünkü size yeniden ayağa kalkıp silkelenmeyi daha iyi öğretebilecek bir öğretmen yoktur. Çocukken de hayatım birilerine göre tuhaf ve sıra dışıydı. Genç bir kızken de birilerine göre fazla ya da bilmiş ya da utanmazdım. Hata yapmak, karanlığa gömülmek, ruhsal ve mental olarak sarsılmak bana çok insanca geliyor. Hep aynı çizgide mükemmel bir tebessümle yürüyen insanlardan korkarım. Acaba neyi saklıyorlar? Saklanacak yerim de yok, saklayacak bir şey de yok. Her anlamda beni seven ve dinleyenlerle tanışıyor olmak ve inkarsız olmak bana harika geliyor. Ölmediğimiz sürece değiştirecek, öğrenecek, var edecek ve yok edecek bir sürü şey var. O şeylerin aleminde yaşadığım için mutluyum. Hem de bir sanat üreticisi olarak… Enfes bir güç kaynağı bu.
*Sesi, sözü ile yaralara dokunuyorsunuz. Nasıl bir birey ve toplum idealiniz var?
KALBEN- Her renkten, dilden, inanç ve inançsızlıktan, aşktan, bedenden, kimlikten insanın özgürce ve eşit olarak adil bir toplumun içinde var olmasını istiyorum. Hayvanlara ve dağlara, denizlere ve toprağa da çocuklarımıza baktığımız gibi özenli baktığımız bir yer olacak orası.
SOHBETTEN İZLENİMLERİM
*Çok uzun sohbet edemedik, konser öncesinde bir araya geldik
*İçinde bir galaksi taşıyor da bizlere yıldız tozlarını dağıtıyor gibiydi…
*Çok daha sıcak ve rahat beklerken oldukça korunaklı ve dikkatliydi
*Verilen sözleri aksattırmadan yerine getirdi, bu yüzden bana disiplinli ve sözüne güvenilir imajını verdi.
KISA KISA
1-Senin için tek gerçeklik nedir? : Doğa
2- En çok olmak istediğin yer neresi?: Alakeçi Köyü
3- En güvendiğin kişi?: Birlikte yol yürüdüğüm değerli arkadaşlarım
4- Kimsenin bilmediği neyi bilmek istersin?: Ayrıcalıklı olmak istemem bilgi konusunda, paylaşacaksak çocuk hastalıklarına çare bulalım bu bilgiyle.
KİMSİN?
1-Kimin beyninde olmak isterdin?-düşüncelerini merak ettiğin-: Kendi beynim beni yeterince uğraştırıyor, bu nedenle ben kendimde kalayım, anca yeni öğreniyorum girdisini çıktısını.
2-Kimin gözleriyle dünyayı görüp, algılamak isterdin?: Bir fil olmak isterdim ve fil olarak dünyayı algılamak isterdim.
3-Nerede konser vermek isterdin?: Japonya’da bir turnemiz olsa Kyoto’dan Tokyo’ya ve hatta güzel kasabalarına kadar dolaşsak enfes olur.
Paylaş