Paylaş
Yapımcı ve senarist kimliğiyle tanıdığımız, geçen yıl Kadıköy’ün En İyi Falcısı adındaki kısa filmini izlediğimiz Emine Yıldırım, aslında bu kısa filmin devamı sayılabilecek Gündüz Apollon, Gece Athena ile son yıllarda sıkça tartıştığımız toplumsal hafıza konusunda önemli şeyler söylüyor.
EMİNE YILDIRIM: TAŞRADAKİ ERKEKLER FİLMİ İZLEMEKTEN SIKILDIM
Ayvalık Uluslararası Film Festivali’nde filmin gösteriminin ardından seyircilerin sorularını yanıtlayan Yıldırım şakayla karışık “Taşraya sıkışıp kalan erkeklerin bunalımlarını anlatan filmler” izlemekten sıkıldığını, farklı ve başka türlü, belki de “biraz daha gerçek” dertleri olan bir film çekmek istediğini söylemişti.

Gerçek dertler diyoruz ancak film sinemamızda pek de rastlamadığımız (peş peşe çekilen cinli perili filmleri hariç tutuyorum) fantastik ögeler barındırıyor. Ve bunu yaparken karakterlerine son derece insani bir noktadan yaklaşmayı ihmal etmiyor.
Üstelik bu toprakların binlerce yıla uzanan geçmişini, mitolojisini, geçmişimizin ve günümüzün değişmeyen acılarını, kaçsak da yakalanmaktan kurtulamadığımız (hatta yakalanmak zorunda olduğumuz) yüzleşmelerini konu ediyor.
ANTİK ŞEHRE SIKIŞIP KALAN HAYALETLER
Neredeyse tamamı Side’de ve oradaki antik kentte geçen Gündüz Apollon, Gece Athena, daha doğar doğmaz ondan vazgeçen annesini arayan Defne’yi, pavyon şarkıcısı Nazire’yi, saflığı ve temizliği her halinden belli devrimci Hüseyin’i ve antik zamanlardan bir tapınak rahibesini buluşturuyor.
Film biraz ilerlediğinde yetimhanede büyüyen ve Side’ye annesini aramaya gelen Defne’nin (Ezgi Çelik) hayaletleri görebilen ve onlarla iletişim kurabilen biri olduğunu anlıyoruz.

PEKİ BİR HAYALET NE İSTER?
Defne’nin hayaletlerinin bir derdi var: Ölseler de bu dünyadan kopamayan bu hayaletler hesaplaşmak, yüzleşmek, öbür tarafa geçerken yarım kalan hikâyelerini tamamlamak istiyor.
Emine Yıldırım kamerasını bir yandan geniş açılı çekimlerle Side’nin büyülü, yer yer uçsuz bucaksız bir denizle, yer yer de kadim uygarlıklardan geriye kalan harabelerle kaplı antik şehrine çeviriyor.
Gündüz Apollon, Gece Athena'nın "devrimci hayaleti" Barış Gönenen, nam-ı diğer Hüseyin
Bir yandan da hikâyenin iskeletini oluşturan karakterlerinin yüzlerine, birbirleriyle olan diyaloglarına odaklanarak kadrajını daraltıyor.
Biz bu hayaletler neden var ve neden Defne’nin peşinde anlamaya başladıkça filmin sadece birbirini bulan bir anne – kızın, geçmişimizle kişisel hesaplaşmalarımızın ekseninde olmadığını anlıyoruz.
Emine Yıldırım, Ezgi Çelik, Selen Uçer - Ayvalık Uluslararası Film Festivali
KİŞİSEL HESAPLAŞMADAN TOPLUMSAL BELLEĞE BİR YOLCULUK
Hafızayı bireyler üzerinden alıp daha geniş anlamda toplumsal bellek meselesi haline getiren Gündüz Apollon, Gece Athena bizi anne, evlat, dost ve yurttaş olarak kendimizle ve bu toprakların yoğrulduğu acılarla yüzleşmeye zorluyor.
Üstelik bunu yaparken çok yerinde bir mizahi ton da kullanarak izleyicisini filmin içinde tutmayı başarıyor, özellikle de düğümün çözüldüğü final bloğuyla yaşadığımız aydınlanmayla salondan aynı anda birçok duyguyu aynı anda yaşayarak çıkmamızı sağlıyor.
Film festival yolculuğuna Tokyo'da başlamış daha sonra Japonya'da da gösterime girmişti
KADINLARIN SESİNİ KADINLARA GERİ VERMEK
Anne olmak istemeyen kadınlar, sesleri binlerce yıldır yok edilmiş kadınlar, anne olmuş ancak sırtına yüklenen yüklerle evladından ayrı kalmış kadınlar, mutsuzluğuna hapsedilmiş kadınlar, yıllar önce kaybedilmiş ya da öldürülmüş çocuklarının bedenlerini arayan kadınlar… Ve dayanışarak kendini yeniden var eden sesleri ve varlıkları…
Bu filmin oldukça feminist bir bakışı olduğunu söylersek yanılmış olmayız.
Emine Yıldırım’ın senaryosuna da imza attığı Gündüz Apollon, Gece Athena’da Ezgi Çelik başrolde parlarken filmin hayaletleri Selen Uçer ve Gizem Bilgen performanslarıyla hikâyeyi sırtlanıyor.

GİŞE YOLCULUĞU BAŞLIYOR
Emine Yıldırım’ın “filmin kalbi” diye tanımladığı Hüseyin rolündeki Barış Gönenen ise akıldan çıkmayan performansıyla Gündüz Apollon, Gece Athena’nın yıldızına dönüşüyor.
Karşımızda uzun süredir festival yolculuğunu sürdüren ve izleyicinin belki de “sanat filmi” olarak kodlayabileceği bir film var. Oysa Gündüz Apollon, Gece Athena naçizane anlattıklarının “ağırlığı” bir yana son derece seyirci dostu, perdede izlemesi çok keyifli ve kaçırılmaması gereken, yılın en önemli yapımlarından biri…
* Prömiyerini Tokyo Film Festivali’nde yapan film Asya’nın Geleceği Yarışması’nda birincilik, 2025 İstanbul Film Festivali'nde Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) Jürisi en iyi film ödülünü ve 2025 Uluslararası Uçan Süpürge Film Festivali’nde Uluslararası Film Eleştirmenleri Birliği (FIPRESCI) ödülünü kazandı.
Paylaş