Geriye sayılmış günlere veda

Gökçeada’da bir sabah. Horoz saatine göre yaşıyor insan burada. Onunla uyanıp, günü keçilerin yürüyüşü, tekelerin kaçışı, oğlakların yol kesişiyle bitirebilirsiniz. Bir iki güzel yer var yemeğine doyamadığınız. Merkez Lokantası ve Eleni...

Haberin Devamı


Gündüz Yıldız Koyu’na gidip, Yıldız Koyu ağacının o muhteşem boynunu öptükten sonra denizin tadını çıkarırsınız gün boyu. O koyda balıklarla yüzer, Kefaloz’a gidip dalış yaparsınız. Zeytinli’ye gider, Nostos’da tatlı yer, dibek kahvesi içersiniz. Birileri yaklaşır yanınıza. Onlar Rumca konuşur sen Türkçe, anlaşırsınız. Ortak dertleriniz vardır, sarılırsınız.
¡ ¡ ¡
Hayatınızda bir Ata Demirer varsa, size harika sofra hazırlatır. Masada Şecaattin Tanyerli çalar. Demet Akbağ bir şiir okur Oktay Rıfat’tan...
“Ağlama Ahmet ağlama
Davranma kuşağına ikide bir
Anam avradım olsun
Bu kara günlerin sonu gelir”...
Kimsenin saati yoktur. Zamanı horozla başlatıp, rüzgarın derdiyle kapatırsınız.
Turiste karşı gardını almış ve ticaret henüz gelişmemiştir adada. O çok güzel tüm el işi şeyler satılıktır. Emek satılmamış daha ama... Al, alma. Çaya git, yemeğe git.
“Sohbetin olsun, yeter” ruhunda herkes. Daha yeni yeni “villalarımızla geliyoruz” denmeye başlansa da ilanlarda, insanlar burada kalabalıklaşma ümidinde değil pek. Ben diyeyim. Burada kamyon incir ağacını devirdi yanlışlıkla, ben kadınların çığlığına oturduğum kahveden koştum. E tabii nüfus az olunca, hazır Yunanistan’da da “Anne” dizisi dönüyorken, ben kendimi bazı köylerde Tarkan gibi hissettim. Neye uğradığımı şaşırdım. İnsan başka dilde sevilince de coşuyor, onu gördüm.
Her sabah, her akşam çekimde bize dost olan onca tatlı insanı unutmak, hakikaten zor. Anemos Hotel sanırım buranın en güzel otellerindendi. Dereköy, Zeytinli, Tepeköy burada kaldığım 7 hafta içinde bana inanılmaz güzel hisler yaşattı.
Politikayı unuttuğum anlar oldu inanır mısınız? Gündemim genelde kekik koplamak, efibadem peşine düşmek, şnorkel ile denizin dibine bakmaktı. Şehir bekliyor beni zaten. Gözlerini açacak İstanbul ve gündem, “Neredeydin bakem sen bu sate kadar?” diye. İyi geleceğim şehire ama...
Ha film mi? Filmimiz yakında nümayişlerle açılışını yapacak diye şimdiden anlatıp sabırsızlığınızı körüklemeyeyim dedim. Ama film de gümbür gümbür geliyor arkadaş! Ata’sından Demet’ine, İlker Aksum’undan Tarık Ünlüoğlu, Erkan Can, Hande Dane’sine, Taşkın Sabah’ına kadar!
Komikliğiyle, hüznüyle, içtenliği ve açıksözlülüğü ile Zekeriya Usta’ya âşık olacaksınız. Hafize’ye tapacaksınız! Bana da bu güzel ekiple rüzgarlı adamızda daha önce hiç oynamadığım tatlılıkta bir şeyler yapmak düştü. Bu kadarı şans artık.
Kıvanç Baruönü yönetmenliğimizi yaptı. Nutimiz de çaylarımızı taşıdı. Herkes işini en güzel şekilde yaptı. Yapmış olmalı ki ben mutluluktan deli gibi yemek yiyen bir insan oldum, yine verdiğim 5 kiloyu aldım!
E artık adada 7 hafta bitti. Huzur içinde geldik, kahkahadan sesimiz kısıldı. Biraz iyileşince de şarkı söyledik. Sefamız olsun.
Film çok uzak değil. BKM’nin bu yıl bize kıyağıdır diyorum böyle filmler için. İzleyiniz, eğleniniz efendim. Gülmek de hakkımız, hüzünlenmek de!

Haberin Devamı

KÜÇÜK HABERLER

Haberin Devamı

- İlk Atlas, Ada Müzik Günleri kapsamında Moda Kayıkhane’de şahane konser vermiş. Dinleyicilerin şiirleri şarkılaştıran iyi müzisyenleri bulması çok güzel. Takip eden günlerde Fazıl Say ve Ece Dağıstan da geldi Kayıkhane’ye. Kadıköy bu işi biliyor gerçekten. Kadıköylü de izleyici ruhunu kaybetmeyen bir güruh. Hastasıyız.
- Bu “hastasıyız” lafı da Ayhan Sicimoğlu’ndan dolandı dilime. Hiç kimse onun kadar güzel söyleyemiyor olsa da!
- Adada kaldığım günlerde Twitter gündemindeki konu, Anne Frank’ın sözünün isim belirtilmeden kullanılmış olmasıydı. Nilgün arkadaşımdır. Dünyanın bence Sedef İybar’dan sonra en lezzetli yemekler yapan insanı. Kitabını sevmem. Bana hitap etmez. Tartışmaya da kapalıyımdır. Nilgün olağanüstü bilgilere sahiptir beslenme konusunda. Bir yemek kitabı çıkarmıştı, orada şahane bir hikaye yaratmıştı.
Talihsiz bir şey yaşadı. Bilerek ve gözlerinden ateş çıkararak ve mümkünse gülüşü “nihahaha!” olan bir kadın şeklinde hayal edenlere önden diyeyim; öyle biri değil. Tamam her türlü alıntı mutlaka belirtilmelidir. Ama ders matematik hocalarının bile paylaştığı “Anna Frank’ın hayatını çaldı” cümlesine katılmıyorum. Bazı yayıncılar hakaretlerini hemen sildi hatta. Biraz tezcanlıyız biz de. Nilgün’e geçmiş olsun.
- Herkes kendi eksik bilgisini bir Rumi sözüyle tamamlamasın yahu. Kim kime laf soksa Mevlana’yla yürüyor üstüne. Bir de “Güzeli ara, doğruyu ara, iyiyi ara” diye paylaşım yapıp gün sonunda eski sevgiliyi arıyorsan, biz bittik. Ürperti geliyor! Sustum!
- Oyunculara haber; sendikamız “Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği ve İş Yerinde Taciz ve Mobbing ile Mücadele” adına çalışma başlatmıştır. Siteden detaylı bilgi edinin mutlaka.
Hadi ben işe gittim.

Yazarın Tüm Yazıları