Gökçen Erdoğan

Aynı anda orgazm olmak bir şehir efsanesi mi?

7 Nisan 2017
Aynı anda orgazm olmak bir şehir efsanesi mi? Bunun bir yöntemi var mıdır? Kaliteli bir cinsellik için ne kadar önemlidir?

Bazı kişiler, mutlu bir cinsel ilişkinin yaşanması için mutlaka birlikte orgazm olmaları gerektiğine inanır. Ancak erkek ve kadının birbirinden farklı olan fizyolojisi, kişilerin orgazm olacakları anı tam olarak belirleyememelerine sebebiyet verir. Birbirlerinin cinsel yanıtlarını tam olarak ve anında bilememeleri gibi birçok nedenle, çiftler nadiren aynı anda orgazm olur.

Eşlerin birbirini tanıması ile bağlantılı olan bu durumda, aynı anda orgazm olmak aslında bir şehir efsanesi değil. Uzun sure birlikte olan partnerler, ayni anda boşalma fikrine sabitlenip kontrollü bir sevişme yaşadıklarında birlikte orgazm olabilirler. Yine de bu anların bire bir örtüştüğünü söylemek pek mümkün değil. Bununla beraber aynı anda orgazm olmak, iyi bir cinsel ilişkinin ya da daha çok zevk almanın gerekli koşullarından değil. Fakat birlikte orgazm olmanın önemli ve gerekli bir husus olduğu fikri, birçok kişinin cinsel ilişkiden hoşnutsuz olmasına yol açıyor. Saatlerce sevişebilir ancak orgazm birkaç saniye süren bir cinsel yanıttır.

Aynı anda orgazm olma beklentisi nedeniyle, kişinin kendisinin ve partnerinin cinsel yanıtlarıyla gereğinden fazla ilgilenmesi sevişmenin keyfini kaçırabilir. Bu durum bizi sevişen kişi olmaktan çıkarıp, sevişmenin gözlemcisi haline getirebilir. Ayrıca aynı anda olması hedeflenen orgazmı kişisel olarak da yok edebilir. Aslında orgazm, siz sadece sevişmeye ve aldığınız cinsel hazza odaklandığınızda yaşanabilecekken, “partnerim orgazm olacak mı” kaygısıyla bozulup kaybolabilir.

Kadın ve erkeğin orgazmı yaşamasındaki farklılık, toplumumuzun genel sosyokültürel yapısıyla da çok ilgili. Kadının cinsel eğitimi çok daha geç başladığı ve birden fazla partnerle tecrübe yaşama şansı bulamadığı için cinsel doyumda daha şanssız. Yetiştirilme tarzı erkeğin kendisini ve kendi cinsel organını kadından ve kadının cinsel organından daha değerli hissetmesini sağlıyor. Çoğu zaman farkında olmasa da kadını kendisini cinsel yönden doyurması gereken bir canlı olarak görebiliyor. Kendisinin de kadını tatmin etmesi gerektiğini bilmiyor. Bilse de bunun için hassasiyet gösterilmesi gerektiğini bilmiyor ve kendisi orgazm olana dek canının istediğini yapıyor. Kadın ise karşılanmayan beklentileri nedeniyle keyif almadığı bir sevişme geçirip, hayatının önemli rollerinden birini oynuyor.

Yazının Devamını Oku

Orgazm doğumu tetikler mi?

18 Ağustos 2016
Hamilelikte orgazm, erken doğuma neden olur mu?

Erdoğan; “Kaygılı anne adaylarımızı rahatlatmış olayım ki erken doğuma neden olmaz orgazm, anne adayına ve bebeğe hiçbir zararı yoktur. Orgazm sonrası genel bir rahatlamayı işaret eden endorfin salgısının, bebeğin de yararına olduğunu söyleyebilirim hatta” şeklinde açıklama yaptı.

[forum_post_id=1718]

“Kasılmalar, erken doğumu düşündürebilir” diyen Erdoğan, hamilelik dönemi dışında da kasılmaların yaşanabileceğini fakat hamilelikte rahmin genişlemesi nedeniyle baskın olarak hissedileceğini belirtti.

Erdoğan; erken doğumun, orgazmla bir ilgisi olmadığını, mevcut bir erken doğum riski varsa orgazmın o zaman doğumu tetikleyebileceğini vurguladı ve dikkati elden bırakmadan ama evhamdan uzak durarak, anne adaylarının cinsel yaşamlarına rahatlıkla devam edebileceklerini söyledi.

[fotogaleri=360]

HAFTA HAFTA HAMİLELİK

Yazının Devamını Oku

Gebelikte erken doğuma dikkat!

1 Haziran 2016
Gebelikte gelişen bulantı ve kusmalar erken doğuma işaret mi?

Gebelik süreci elde olmayan kaygılarla geçiyor maalesef. Önerdiğimiz şey, o bekleme sürecini tadını alarak, kendini ve bebeğini gözeterek yaşamayı evhamdan bir kale haline getirmeden geçirmek. Fakat biliyoruz ki anne adaylarının kaygıları da tamamen boşuna değil. Erken doğum gibi bir risk taşırken tetikte oluyor insan, yürek ağızda oluyor. Peki nedir erken doğumun nedenleri, bir göz atalım;

Erken doğum sebepleri:

Bunlara ek olarak bireysel nedenler:

Erken doğum ile ilgisi olmayan faktörler:

Halk arasında bazı yanlış bilinen durumlar vardır ki bunlar erken doğum nedeni değildir. Örneğin bebeğin cinsiyeti erken doğum riskini etkilemez. Daha önce sezaryen geçirmiş olmak erken doğum konusunda risk faktörü değildir. Daha önce bir düşük yapmış olmak sonraki gebeliklerin erken doğumla sonlanmasına sebep olmaz. Gebelikte gelişen bulantı ve kusmalar erken doğuma sebep olmaz. Bazı yiyeceklerin ve içeceklerin aşırı tüketilmesi veya az tüketilmesi erken doğuma sebep olmaz, erken doğuma neden olan bir besin maddesi yoktur.

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı - Cinsel Terapist Gökçen Erdoğan 

HAFTA HAFTA GEBELİK

Yazının Devamını Oku

Aktif seks hayatına başlayan genç kızlar için öneriler

31 Mayıs 2016
Sağlıklı bir cinsel yaşam için aktif seks hayatına başlayan gençler bunlara dikkat etmeli!

Günümüz gençlerine AVM’lerde, sokaklarda, günlük hayatta her yerde rastlıyoruz ve çoğunlukla şaşkınlıkla bakıyoruz. Ayaküstü sevişmeler diyebileceğimiz şeyler, maalesef 12-13 yaşa dek düşmüş görünüyor. Çok erken, gerçekten çok erken... Peki, cinselliğin doğru zamanı ne zaman? Karşı cinsle paylaşılabilecekler neler? Bekaret, ülkemizde ve benzer sosyolojik yapılara sahip ülkelerde önemli sayılıyor. Ama aslında bu tamamen kişinin özgür iradesiyle ilgili bir şey. Genç kız eğer bekaretini herhangi bir nedenle korumak ve evlenene ya da seçeceği erkeğe dek bakire kalmak istiyorsa müdahale etmek, zorlamak insanlık dışı ve kişisel haklarına aykırı.

Sağlıklı bir cinsel yaşam sürmek için alınması gereken bazı önlemler var. Öncelikle partnerinden kapabileceği hastalıklar olduğu unutulmamalıdır. Ayrıca, ilk cinsel deneyim ve sonrasında çocuk düşünülmeyecektir doğal olarak… Hem hastalıklardan korunmak hem de istenmeyen bir hamileliğin önüne geçmek için ilişki korunmalı olarak sürmeli.

Bazıları prezervatifin zevki azaltacağına olan inancından kullanmak istemiyor, bazıları doğum kontrol hapı kilo aldırıyor diye kullanmak istemiyor. Ama birinin mutlaka korunması gerekiyor. Ayrıca tam birleşme olmasa da, meninin vajinanın yakınına boşalmaması gerektiği unutulmamalı. Bu durumda cinsel birleşme olmadan da gebe kalmak mümkün. Eşlerden birinin cinsel organına dokunduktan sonra ötekinin cinsel organlarına dokunan parmaklarla da enfeksiyon bulaşabilir. Enfeksiyonları önlemek için derideki ya da parmaklardaki kesikler kapatılmalı.

Gebeliği önleyici haplar (kontraseptif haplar) doktorun önerisiyle kullanılmalı. Gerektiği gibi uygulanırsa gebeliği önleyici etkisi güçlüdür. Ama cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı önlem alabilmek için daima prezervatif de kullanılmalı. Prezervatifler HIV (AİDS), belsoğukluğu, klamidya ve trikomonyaz gibi enfeksiyonlara karşı iyi bir korunma sağlar, ama cinsel organlarla temastan önce takılmalıdır. Genital siğil ve herpese karşı da bir ölçüde koruma sağlar.

Genç kız gebeliği önleyici hap kullanmıyorsa ve prezervatifsiz cinsel ilişki yaşanırsa ya da ilişki sırasında prezervatif yırtılır ya da penisten çıkarsa, gebelik riskini azaltmak için olayı izleyen 72 Saat içinde acil kontraseptif kullanılabilir. Ayrıca, HIV bulaşma kuşkusu olduğunda, 48 saat içinde bu birimlere yapılacak bir başvuru ile HIV virüsünü çok büyük olasılıkla yok eden bir tedavi protokolü uygulanabilir.

Aktif cinsel hayatı olan genç kızlar 21 yaşından itibaren yılda bir kez smear testi yaptırmalı.

Yazının Devamını Oku

Emziren annenin seks hayatında neler değişiyor?

30 Mayıs 2016
Doğum sonrası yatak odalarında neler oluyor?

İşte emziren annelerin seks hayatı ile ilgili merak ettikleriniz…

Doğumla birlikte yepyeni bir dünyanın kapılarını açan çiftler doğal olarak bir bocalama yaşıyor. Özellikle de lohusalık dönemi yaşayan ve bebeğine alışmaya çalışan kadın…

Kaygılarla örülü bir dönem olan lohusalık, bol soru işaretli, zaman zaman sıkıntılı. Lohusalık, doğum sonrası bebeğin eşi dediğimiz plesantanın dışına çıkması ile başlıyor ve doğumdan sonraki 6 hafta (42 gün) boyunca sürüyor. Bu dönemde kadında gerek fizyolojik gerekse psikolojik sorunlar olabiliyor. Doğum sonrası kadında bir hoşnutsuzluk hali, mutlu olamama, uyku ve beslenme sorunları, yoğun kızgınlık, endişe ve kaygı gibi duygusal git geller görülebilir. Kimi annelerde ise sorunun boyutlarının büyüdüğünü, bebeğini emzirmekten kaçtığını hatta onu reddettiğini bile görebiliyoruz. Doğumla birlikte iş hayatından uzaklaşan, çalışan kariyer sahibi bir kadının ise kendini değersiz hissetmesine yol açabilir.

Doğum sonrası yatak odalarında çiftler arasında bir uzaklık peydah oluyor. Bu bazen kısa sürüyor bazen de uzadıkça uzuyor. Çocuk sahibi olmak kadına anne ve kocaya baba sıfatlarını verirken yeni sorumlulukları da beraberinde getiriyor. Özellikle kadın anne kimliğini ön planda tutarak zamanının çoğunu bebeğine ve onun ihtiyaçlarına ayırıyor.

DOĞUM SONRASI SEKS HAYATI İÇİN TAVSİYELER

Lohusalık dönemindeki kadın psikolojik nedenlerle cinsel isteksizlik yaşayabiliyor. Cinsel isteksizliğin nedeni estetik kaygılar da olabilir. Aldığı kilolar nedeniyle kadın kendini çekici, güzel hissetmeyebilir. Kocalar ise eşlerinin yaşadığı bu zorlu dönemde onlardan uzaklaşabiliyor. Erkeklerin bu dönemde sabırlı olmaları ve eşlerine anlayış göstermeleri gerekiyor. Zira anne olan kadın, bebeği ile bütünleştiğinde lohusalık sendromunu atlatıyor ve hayatı normale dönüyor. Bazen bazı riskler nedeniyle hamilelik döneminde doktoru tarafından cinsel perhiz verilen kadın, doğum sonrasında da isteksizlik yaşayabiliyor. Ancak kadın bir süre sonra eşinin de desteği ile unuttuğu ve yokluğuna alıştığı cinselliğin aslında ne kadar harika olduğunu hatırlayacaktır.

Yazının Devamını Oku

Ten uyumu bir ilişkinin olmazsa olmazı mıdır?

24 Mayıs 2016
Ten uyumu, farklı öğelerin bir araya gelmesiyle oluşan bir etkileşim durumudur.

“Mükemmel ilişkide uyum hem cinsel, hem ruhsal hem de fiziksel olmalıdır” diyen Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı - Cinsel Terapist Op. Dr. Gökçen Erdoğan, bu üçünün toplamının da ten uyumu olduğunu belirtti.

“Dokunmaya karşı koyamaz hale getiren ve karşındakinin cinsel anlayışına hitap eden bir iletişim şekli” olarak tanımlanabilir ten uyumu. Özellikle bazı erkekler için sadece cinsellik olarak nitelendirilebilen ten uyumu, farklı öğelerin bir araya gelmesiyle oluşan bir etkileşim durumudur. Çekicilik, büyü, hayal, tutku, zevk alma ve verme, gözlerdeki hayat ışığı, hayattan soyutlanma gibi… Op. Dr. Gökçen Erdoğan konuyla ilgili “Bir ud taksimi yapar gibi düşünün; aşk peşrevine başlanılır, girişi ten uyumu ile yapılır” diyor ve ekliyor “Ten uyumu bir ilişkinin olmazsa olmazı değil ama mükemmel bir ilişki için önemli bir girizgah.”

TEN UYUMUNU HİSSETMEK...

Başrolde ten, yardımcıları renk, tat, koku, his ve dokudur. Film başladığında ruhunuz ya da içiniz bir tuhaf olur, tüm damarlarınızın attığını hissedersiniz. Genital bölgenizde bir hareketlenme olur, kalbiniz çarpar, dudaklar kurur ve kelimeler aklınızla saklambaç oynar, onları yakalayamazsınız. Dokunmak istersiniz, onu yaşamak istersiniz. Zamanı durdurup kelimeleri kullanmadan, ona bakışlarla bir şeyleri ifade etmek istesiniz. Bu aşama ten uyumu aşamasıdır. Cinsel ilişkinin öncesinde ya da onunla eş zamanlı da yaşanabilir. Ten uyumu olan kişilerde vücuttan salgılanan çeşitli maddeler bulunur. Bu maddeler hava yoluyla alınıp beyne iletilir. Bu da kişinin duygusunu, davranışını, ruhi tavrını belirler. Bir sonraki hamle artık etkileşimin olmasıdır. Bu maddelerin birçok görevi vardır. Kadınların tam olarak gebe kalma dönemlerinde de yaydıkları bu maddeler erkekler tarafından algılanır ve erkekler kadını daha çekici hisseder.

Uyum beyindedir, uyum yaşamdadır, uyum cildimizin altındaki damarlardan geçen kanda ve sinirlerdedir. Bunu yakalayabilirsek ne mutlu. Bu kombinasyonların bir araya gelmesi zor görünebilir fakat geldiği zaman tepeden tırnağa her bir hücrenizi yerinden oynatacak kadar güçlü ve aklınızı başınızdan alacak kadar sarsıcı olur.

TEN UYUŞMAZLIĞI ÇÖZÜLEBİLİR Mİ?

Ten uyumun yakalanmasıyla beynimizin salgıladığı maddeyi istediğimiz anda ortaya çıkaramayız. Ancak nitelikli bir beraberlik yaşanması için çaba sarf ederek, yol aldığımız hastalarımız var. İkiliye aşk ve ilişki konusunda aynı kelimelerle konuşmayı, duygulara aynı anlamı yüklemeyi öğretiyoruz ve ilişkilerini yeniden keşfetmeleri konusunda katkıda bulunuyoruz. 

“Dokunmaya karşı koyamaz hale getiren ve karşındakinin cinsel anlayışına hitap eden bir iletişim şekli” olarak tanımlanabilir ten uyumu. Özellikle bazı erkekler için sadece cinsellik olarak nitelendirilebilen ten uyumu, farklı öğelerin bir araya gelmesiyle oluşan bir etkileşim durumudur. Çekicilik, büyü, hayal, tutku, zevk alma ve verme, gözlerdeki hayat ışığı, hayattan soyutlanma gibi… Op. Dr. Gökçen Erdoğan konuyla ilgili “Bir ud taksimi yapar gibi düşünün; aşk peşrevine başlanılır, girişi ten uyumu ile yapılır” diyor ve ekliyor “Ten uyumu bir ilişkinin olmazsa olmazı değil ama mükemmel bir ilişki için önemli bir girizgah.”

Başrolde ten, yardımcıları renk, tat, koku, his ve dokudur. Film başladığında ruhunuz ya da içiniz bir tuhaf olur, tüm damarlarınızın attığını hissedersiniz. Genital bölgenizde bir hareketlenme olur, kalbiniz çarpar, dudaklar kurur ve kelimeler aklınızla saklambaç oynar, onları yakalayamazsınız. Dokunmak istersiniz, onu yaşamak istersiniz. Zamanı durdurup kelimeleri kullanmadan, ona bakışlarla bir şeyleri ifade etmek istesiniz. Bu aşama ten uyumu aşamasıdır. Cinsel ilişkinin öncesinde ya da onunla eş zamanlı da yaşanabilir. Ten uyumu olan kişilerde vücuttan salgılanan çeşitli maddeler bulunur. Bu maddeler hava yoluyla alınıp beyne iletilir. Bu da kişinin duygusunu, davranışını, ruhi tavrını belirler. Bir sonraki hamle artık etkileşimin olmasıdır. Bu maddelerin birçok görevi vardır. Kadınların tam olarak gebe kalma dönemlerinde de yaydıkları bu maddeler erkekler tarafından algılanır ve erkekler kadını daha çekici hisseder.

Uyum beyindedir, uyum yaşamdadır, uyum cildimizin altındaki damarlardan geçen kanda ve sinirlerdedir. Bunu yakalayabilirsek ne mutlu. Bu kombinasyonların bir araya gelmesi zor görünebilir fakat geldiği zaman tepeden tırnağa her bir hücrenizi yerinden oynatacak kadar güçlü ve aklınızı başınızdan alacak kadar sarsıcı olur.

Ten uyumun yakalanmasıyla beynimizin salgıladığı maddeyi istediğimiz anda ortaya çıkaramayız. Ancak nitelikli bir beraberlik yaşanması için çaba sarf ederek, yol aldığımız hastalarımız var. İkiliye aşk ve ilişki konusunda aynı kelimelerle konuşmayı, duygulara aynı anlamı yüklemeyi öğretiyoruz ve ilişkilerini yeniden keşfetmeleri konusunda katkıda bulunuyoruz. 

Yazının Devamını Oku

P noktası ile hazzın doruklarına çıkmak!

23 Mayıs 2016
G noktası, C noktası, A noktası, U noktasından sonra şimdi de hayatımıza giren P noktasını keşfe hazır mısınız?

Hayattaki en büyük hazlardan biri cinsel haz elbette… Bundan hiç kimsenin şüphesi yok… Ama ya bunu doyasıya yaşayamayanlar, özellikle de kadınlar… Çoğu kadın, orgazma ulaşmış ve yeterince haz almış gibi davranarak hayatlarına devam ediyor. Oysa kadının hayal dünyası o kadar geniş, duyguları o kadar yoğun ki… Erkeğine yepyeni öneriler getirip cinsel yaşamlarını renklendirmeye, yeni şeyler keşfetmeye o kadar uygun ki... Ama bunu yapmaya çekiniyor ne yazık ki. Eksik olan sadece biraz cesaret… Bırakın çekinmeyi, nelerden zevk aldığınızı, onun nasıl davranmasını istediğinizi kısacası orgazm olmak istediğinizi partnerinize açıkça söyleyin. Biraz çalışsın, çabalasın sizi mutlu etmek için… Mesele G noktası, C noktası, A noktası, U noktasından sonra şimdi de hayatımıza giren P noktasını keşfetsin ve sizi uçursun… Üstelik erkeğin işi bu sefer daha kolay G noktası gibi ulaşılması zor da değil…

Malumunuz, yıllardır bir G noktası mevzusu var ki, hem mutluluğun hem de mutsuzluğun nedeni… Kadın vajinasının içinde bulunan G noktasının yerini bulmak, klitorise doğru ve ritmik hareketlerle dokunmak profesyonellik istiyor. Bulundu mu ve doğru dokunuldu mu kadının keyfine diyecek yok tabii ki… Ama ya bir türlü bulunamayan G noktasının yarattığı hayal kırıklığı, yarım kalan zevk ne olacak? 

Cinsel birleşme sırasında heyecandan dokunuşlarına pek hakim olamayan erkeklerin imdadına P noktası yetişiyor. P noktasına dokunmak daha kolay ve zevkli… Çünkü bu noktanın hem uyarılması kolay, hem de hazzı büyük... Üstelik seks yaparken “Acaba neresiydi?” diye düşünüp anın büyüsünü bozmayacaksınız. Erkekler oral seks yaparken partnerlerinin boşalmalarını kolaylaştırmak için de hemen ulaşabilecekleri P noktasını kullanmakta serbestler.

Ön sevişme ne kadar uzarsa, kadının genital bölgesinin de o kadar zevkli bir birleşme için hazırlanmış olacağını biliyoruz. Kayganlaşma ve gevşeme, orgazmı kolaylaştıran en önemli unsurlardan biri. Ön sevişmelerin duygu olarak da çiftleri yakınlaştırdığı yadsınamaz bir durum. Peki erkek, kadının dolayısıyla da kendisinin daha çok zevk almasını sağlayacak olan P noktasını nasıl keşfedecek?

Vajina girişinin sonundaki bölgeden başlayarak anüse gelmeden son bulan bölgeye “perine” adı veriliyor. Perine bölgesinde bulunan P noktası ise kadınların boşalmalarını kolaylaştırıyor. Bu özel noktaya doğru bir şekilde yapılacak basınç, kadını hazzın doruğuna taşıyacaktır. Özellikle cinsel birleşme sırasında P noktasının uyarılması psikolojik bir uyarıcı görevi görür. P noktasının uyarılması ve kadının orgazm olmasını sağlamak için en ideal pozisyonlar ise misyoner ve jokey pozisyonları… Tabii erkek bu sırada partnerinin kulağına aşk dolu sözler fısıldamayı da ihmal etmemeli. Erkekler için görsellik ve dokunma yeterli olsa da kadınlar ruhunun da okşanmasını istiyor… 

Yazının Devamını Oku

Kürtaj olan kişiler yeniden hamile kalabilir mi?

11 Mayıs 2016
Hamile kalmayı zorlaştıran durumları uzmanından öğrenelim.

Aşırı kilo, adette düzensizlik, aşırı uzun veya ağrılı adetler, sivilce problemi, saç dökülmesi, diyabet, hipertansiyon, kalp damar sistemi hastalıkları veya lupus dediğimiz sistemik kollajen doku hastalıkları gebe kalamama nedenleri arasında yer alır ve süreci epey zorlaştırabilirler.

Erken tanı, infertilite dediğimiz gebe kalamamanın en etkili düşmanıdır. Doktorunuza ne kadar erken başvurursanız o kadar kolay ve etkili sonuç alırsınız. Hormonal düzensizliklerin düzene sokulabilmesi için birtakım medikal ilaç tedavileri, eğer jinekolojik bir problem varsa (miyom, kist vb.) bu rahatsızlıkların cerrahi yöntemlerle çözülmesi sağlanabilir.

Genel olarak kabul edilebilir süre 12 aydır. Döllenebilirlik sağlıklı bir çift için 1 ayda sadece % 25 oranındadır. Bu oran göz önüne alındığında % 85 oranında çift 8-9 ay içerisinde gebe kalabilir. 12 aydan uzun süredir düzenli ve olması gereken sıklıkta ilişkide bulunan bir kadın gebe kalamıyorsa o zaman bir sorun olduğundan şüphelenilmelidir. 35 yaşın üzerindeki veya gebe kalmasına engel teşkil eden bir durumu olduğunu bilen hastaların bu 1 yılı beklemeleri gerekmiyor. Onlar zaman kaybetmemek açısından daha kısa sürede doktorlarına başvurabilirler.

Ağır stres altında kalmak hamile kalmayı zorlaştıran sebeplerdendir. Ağır stresin yumurtlama fonksiyon bozukluğu yaratabildiğiyle ilgili birtakım çalışmalar var. Yine ağır stresin tüplerde geçici spazma yol açabildiği ve buna bağlı olarak olumsuz etkileri olabileceği üzerine de etkin tezler mevcut.

Bunun yanı sıra birtakım ağır depresyon geçiren hastalar veya daha ağır psikiyatrik hastalığı olan hastalarda kullanılan ilaçların libido dediğimiz cinsel isteği düşürücü yönde etkileri olabiliyor. Eğer mecburi ilaç kullanımları varsa afrodizyak yiyeceklerle beslenmenizi dengeleyebilirsiniz.

Önceden düşük yapmış kadınlar daha zor hamile kalmazlar, gebe kalma oranlarında diğer kadınlara oranla herhangi bir farklılık olmaz. Fakat hamile kaldıklarında gebeliğin sağlıklı bir şekilde devam edebilmesinde birtakım sorunlar yaşama olasılıkları var, bu da gebeliğin özenle izlenmesini gerektirir.

3 ve 3'ten fazla düşük yapmış hasta grubunda sorunlar yaşanabilir. Ama tek bir kere düşük yapmış ve herhangi bir sağlık problemi saptanmamış olan hastalarda ne gebe kalabilmede ne de gebelik sırasında herhangi bir zorlanma beklenmez.

Tekrarlayan düşükleri olan hastalara özellikle kadın doğum uzmanına başvurmaları ve gerekli testleri yaptırmaları önerilir.

Yazının Devamını Oku