Paylaş
Teşbihte hata olmaz.
Dünyanın neresinde bir silahsızlanma süreci yaşansa çözüm için İngiltere’den bir şekilde “Kuzey İrlanda” modeli çağrısı yapılır.
Gazze’de de aynısı oldu.
Mısır’daki Barış Zirvesi’nden dönen İngiliz Başbakanı Starmer, Parlamento’da “Hamas’ın silahsızlanma sürecinde, Kuzey İrlanda modeli uygulanabilir. Bunun için öncü rol oynamaya hazırız” dedi.
Kimileri bunu gerek ateşkesin başlaması gerek barış zirvesi sırasında tarihi rolünün aksine biraz “figüran” durumunda kalan Britanya’nın ön alma çabası olarak yorumladı.
Ancak garbın afakında yeni bir şeyler olduğu kesin.
Starmer’ın durup dururken Kuzey İrlanda modelini ortaya atması boşuna değil.
Mısır’daki zirvede Starmer’ın ekibindeki bir isim dikkat çekiyordu: Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak görev yapan Jonathan Powell.
Powell’ın sıradan bir danışmandan öte Starmer’ın bütün dış politika hamlelerindeki en güvendiği isim olduğu düşünülüyor.
Ama iş bununla sınırlı değil. Powell, Birleşik Krallık-İrlanda arasındaki tarihi çatışmayı bitiren ve Kuzey İrlanda barışını getiren sürecin mimarı ve baş müzakerecisi.
20 maddelik Barış Planı’na göre Gazze’deki ‘Barış Kurulu’nun başında olması beklenen Tony Blair’in Hayırlı Cuma anlaşmasını birlikte imzaladığı başdanışmanı.
Özetle mevcut İngiliz hükümetiyle Tony Blair arasındaki ortak güç konumundaki Powell bugünlerde Hamas’ın silahsızlanma süreci için “tecrübeye dayalı yeni formül” olarak sahaya sürülüyor.
Bu yöndeki ilginç işaretlerden biri Trump’ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steven Witkoff’un Mısır’daki zirvenin ardından sosyal medya hesabından Powell’a “sürece katkısı ve yorulmak bilmeyen çabaları” için özel olarak teşekkür etmesi.
Peki Kuzey İrlanda modeli Gazze’de yürür mü?
Starmer, konuşmasında nasıl bir formül önerdiğine ilişkin detay vermedi. Ama anlaşılan Hamas’ın silahsızlanma sürecine ilişkin IRA’nın silah bırakmasında yapıldığı gibi bir girişim öneriyor.
Kuzey İrlanda modelinde IRA silahsızlanmayı kabul ettikten 2 ay sonra silahlarını bağımsız silah denetçileri önünde teslim etmişti.

Grubun büyük cephaneliğinin imhası, İrlanda’da gizli bir yerde gerçekleşti. Tarihi olaya bir Protestan ve bir Katolik rahip ile Finlandiya ve Amerika Birleşik Devletleri’nden yetkililer tanıklık etti. Ama silahsızlanmanın tam olarak bitmesi
6 yılı buldu.
Gazze gerçeğinde ise böyle bir zaman diliminden bahsetmek mümkün değil.
20 maddelik planda bu sürece ilişkin muğlaklık da işin tuzu biberi.
Kaldı ki Türkiye gibi bölgedeki öncü ülkeler varken İngiltere’nin bu konuda bütün tarafları bir araya getirebilecek bir diplomatik gücü de bulunmuyor.
Bu durumda konu dönüp dolaşıp güven ilişkisine dayalı çok taraflı bir işbirliğine geliyor.
Kalıcı barışa giden yolda ikinci aşamaya geçebilmek için İsrail’in sahadaki çeteleri kullanımının engellenmesi ilk adım olabilir.
Türkiye, Katar, Mısır ve ABD’den oluşan dört arabulucu ülkenin öncülüğünde kurulacak çok uluslu görev gücünün belirlenmesi ise Hamas’ın silahsızlanması konusundaki ana ekseni belirleyecek.
Bu gücün hızlı kurulması kadar görev tanımının da netleştirilmesi kritik önemde.
Bu aşamadan sonra arabulucuların kuracağı mekanizma İrlanda modelini örnek alır mı, göreceğiz.

NUSRET TİPİ ŞEFLİĞE VEDA
SİYAH eldivenler, kılıç kalkan gösterisine benzeyen abartılı sunumlar, hak ettiğinin ötesinde şişirilmiş fiyatlar...
Bana hiç cazip gelmese de son yıllarda Türkiye’den çıkıp dünyaya yayılan bu şef furyasının alevi sönümleniyor gibi.
Yurtdışında Salt Bae olarak ünlenen Nusret Gökçe’nin ABD’deki 5 şubesinin kapanmasının ardından Londra’daki restoranının da zor durumda olduğu konuşuluyor.
İngiliz Telegraph gazetesinin gastronomi yazarı William Sitwell geçen hafta “Dünyanın en gösterişli şefine elveda” başlıklı yazısında restoranda 4 yıl önce yediği uçuk fiyatlı yemekten ve yaşadığı gereksiz şov deneyiminden yola çıkarak bu durumu memnuniyetle karşıladığını söyledi.
Sitwell, bu tip şefliğin bir sosyal medya akımı olduğunu ve tüm sosyal medya ürünleri gibi hevesin bir süre sonra azaldığını iddia ediyor.
“Sirk şehri terk ediyor ve bu güzel bir şey” demiş yazısının sonunda. Bakalım aslı bırakırken bizdeki benzerlerinin ömrü ne kadar uzun olacak?

TEKNOLOJİ MİLYARDERLERİ TERMİNATÖRDEN KAÇIYOR
BİR süredir dünyanın en büyük teknoloji şirketlerine sahip milyarderlerinin “kıyamet senaryosu” hazırlığı yaptığına dair haberler dolaşıyor.
Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’ten ChatGPT’nin kurucusu Ilya Sutskever’e bütün milyarderler yer altında devasa sığınaklar inşa edip kendilerini kıyametten kurtarma hesapları yapıyormuş.
Peki ne kıyametiymiş bu? Birkaç gün önce BBC’de bu konuda uzun bir araştırma yayınlandı.
Özetle milyarderler yapay zekâdan kaçıyormuş. Yapay zekânın, insan zekâsına erişim eşiğinin (AGI), sanıldığından kısa süreceği hesapları yapılmış.
En kötümser senaryo 2026 yazını işaret ediyor.
Yani Terminatör filmindeki o meşhur makineler-insanlar savaşına sayılı zaman kalmış. BBC’ye konuşan akademisyenler konuya şüpheci yaklaşıyor.
Ama milyarderler sığınaklarını çoktan hazırlamış. Bu önlem kendilerini kurtarır mı bilinmez.
Peki bu senaryoda bizim gibi sıradan faniler ne yapmalı?
Bir uzman sığınağa gerek yok ama “Evinizde mutlaka temiz su bulundurun” demiş. Mantığını tam çözemesem de kafamda Yeşilçam’ın kült filmlerinden yerli Exorcist’te Şeytan’ı zemzem suyu dökerek durdurmaya çalışan evanjelist görünümlü hoca canlandı.

Paylaş