Paylaş
Samuel Hungtinton’ın tartışmalı “Medeniyetler Çatışması” tezi gibi sansasyonel yayınlar yapmıştır.
Uzun zamandır pek heyecan verici işlere rastlamadığımız derginin son sayısında Michael Beckley imzalı “Durgun Düzen ve Yükselen Güçlerin Sonu” başlıklı enteresan bir makale yayımlandı.
Beckley, muhafazakâr görüşlü bir ABD-Çin ilişkileri uzmanı. İddiaları şöyle:
- Son 250 yıldır sisteme hâkim olan bütün büyük güçler aynı anda zayıflıyor.
- Yüzyıllardır ilk kez, küresel dengeyi altüst edecek hızda yükselen bir ülke yok.
- Japonya, Rusya, Avrupa 10 yıldan uzun zamandır duraklama içine girdi.
- Çin çoktan zirveyi gördü; ekonomisi yavaşlıyor ve nüfusu küçülüyor.
- Hindistan genç, ama bu gençliği güce çevirecek beşerî sermaye ve devlet kapasitesinden yoksun.
- ABD’yi de borç yükü, düşük büyüme hızı, siyasi işlevsizlik gibi sorunlar nedeniyle zor günler bekliyor.
Beckley, “Dünya artık yaşlanan mukimlerin kapalı bir kulübü; çevresinde orta güçler, gelişmekte olan ülkeler ve çöken devletler dolaşıyor” diyor.
İşin ilginç yanı yazar bunun kısa dönemde çatışmaları ve sefaleti körüklese de uzun vadede olumlu sonuçlar doğuracağını iddia ediyor.
Beckley, “Yükselen güçlerin olmadığı bir dünyada ABD, kendisi dışında hiçbir şeye yükümlülük hissetmeyen bir ‘haydut süper güce’ dönüşüyor” diyor. Bunun da 20. yüzyılın başındaki gibi çatışmaları tetikleyebileceğini söylüyor.
Önceki yüzyılda Japonya, Almanya ve Çin büyük yenilgiler sonrasında nüfusunu sadece bir kuşak sonra yenileyebilmişti. Ancak mevcut nüfus artış hızları ve devletlerin ortalama yaşları artık bu yenilenmeyi imkânsız hale getiriyor.
Eldeki verilerle bunu hiçbir büyük gücün artık başaramayacağını söyleyen Beckley, “Bir asır önce genç toplumlar dünya savaşlarına atıldı; 21. yüzyılda yaşlanan güçler buna girişmeyecek kadar yorgun ve bilge olabilir” diyor.
Üstelik Beckley bu konuda yalnız değil.
Bu yıl başka bir akademisyen Mark L. Haas da Oxford Üniversitesi yayınlarından çıkan ‘Geriatrik Barış’ kitabında benzer iddialarda bulundu.
Kitabın temel tezi nüfusları yaşlandıkça ülkelerin savaşma kapasite ve eğilimlerinin azalacağı yönünde.
Böylece demografik yaşlanma uluslararası barışa yönelik sistematik bir güce dönüşecek.
Yani özetle yazarlara göre, kurtarırsa bu dünyayı yaşlılar kurtaracak.

KÜRK MANTOLU MADONNA’NIN BATI’YI FETHİ
Türk okurunun yıllardır el üstünde tuttuğu Sabahattin Ali, bir süredir Batı edebiyatını sessizce fethediyor.
Kürk Mantolu Madonna, bu yıl Birleşik Krallık’ta 30 bin satış rakamına ulaşarak ‘Gurur ve Önyargı’ gibi İngiliz edebiyatının dev klasiklerini geride bıraktı.
Peki nasıl oldu da Sabahattin Ali’nin romanı yazıldıktan tam 82 yıl sonra Batı’yı fethetti?
Aslında hikâye biraz bizimkine benziyor.

Kürk Mantolu Madonna, 2016’da dünyanın en büyük yayıncılarından Penguin Classics tarafından İngilizceye çevrildi. Pek çok klasik eser gibi fazla reklamı ve tanıtımı yapılmadı.
Ancak Türkiye’de son 15 yılda yaşadığı satış patlamasına benzer şekilde, İngiltere’de de elden ele, arkadaştan arkadaşa yayıldı.
Son dönemde TikTok’ta bir fenomene dönüştü ve İngiliz klasiklerini geride bıraktı.
Penguin yayınevinin direktörü Jessica Harrison, İngiliz Guardian gazetesine 1920’lerin Berlin’inde geçen Kürk Mantolu Madonna ile günümüz arasında benzerlik kurulabileceği yorumunu yapmış.
Kitabın “Dünya değişirken ve bildiğinizi sandığınız şeyler artık doğru değilken hayatınızı nasıl yaşarsınız” sorusunu esas aldığını, okura bunun için ilginç geldiğini söylemiş.
Bir İngiliz okur Kürk Mantolu Madonna için “Bu sadece bir kitap değil, ruhuma açılan bir pencere” demiş.
Bizim için hep öyleydi ama İngilizce edebiyatta da kanıtlanmış oldu. Kürk Mantolu Madonna artık bir dünya klasiği.

BU SEFER OFANSİF MİZAH HAKLI ÇIKTI
Ofansif mizah denen bir güldürü tarzı son zamanlarda dünyayı sarmış vaziyette.
Irk, inanç, yaşam biçimleri gibi hassas meselelerde sınırları zorlayan şakalar yapmayı esas alıyor.
Açıkçası bana pek eğlenceli gelmiyor. Ancak alıcısı çok.
Dünyadaki en tanınmış temsilcilerinden biri İngiliz komedyen Ricky Gervais.
Gervais, geçenlerde bir içki markası için Londra’daki metro istasyonlarına asmak istedikleri ilanın belediye tarafından reddedildiğini söyleyip fotoğraftaki afişi paylaştı.
İlanda şöyle yazıyor:
“Londra’ya hoş geldiniz. Bıçaklamalara karşı koruyucu yeleğinizi unutmayın!”

Kimileri Gervais’in tutumunu eleştirip belediyenin ilanı asmama kararını yerinde buldu.
Ancak bu tartışmadan bir gün sonra Cambridge yakınlarında bıçaklı bir saldırgan şehirlerarası bir trende 11 kişiyi yaraladı.
Dahası aynı saldırganın iki gün boyunca sokak sokak dolaşıp biri çocuk, 3 kişiyi daha bıçakladığı anlaşıldı.
İngiliz komedyen “bu sefer güldürmediyse” de şakasında fena halde haklı çıktı.
Birleşik Krallık’ta son zamanlarda artan bıçaklı saldırılar dikkat çekiyor.
Ülke genelinde en çok kullanılan toplu taşıma aracı tren ve metro.
Ve bunların hiçbirinde neredeyse hiçbir güvenlik önlemi yok.
Ne çantalar kontrol ediliyor ne de metal dedektörü bulunuyor.
11 kişiyi ölümcül şekilde yaralayıp trende dehşet saçan adam, elindeki bıçağı salla sallaya istasyondan trene binebilmiş.
Saldırıdan bir gün sonra Londra’daki tren istasyonlarında silahlı polisler dolaşmaya başladı.
Ulaştırma bakanı ise hâlâ metal dedektörlerin trenle yolculuk yapmayı imkânsız hale getireceğini söyledi. Sanırım İngiliz bakan hiç uçağa binmemiş.
Paylaş