Biz ne ara bu kadar gaddar olduk

Eski manken ve sunucu Ebru Şallı 9 yaşındaki oğlu Pars’ı lenfoma nedeniyle toprağa verdi.

Haberin Devamı

Pars’ın mezar taşındaki “Ponçik sen benimlesin” yazısı yürek burkarken acılı anneye sosyal medya üzerinden destek ve bir o kadar da nefret mesajı yağdı. Akıllardaki soru şu: Biz ne zaman insanların acısı ile beslenen kötü kalpli insanlar olduk?

Biz ne ara bu kadar gaddar olduk


TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİNİN YANSIMASI

Biz ne ara bu kadar gaddar olduk


Türkiye
Kadın Dernekleri Başkanı Canan Güllü, Ebru Şallı’nın yaşadığı büyük acının ardından atılan ‘Hak ettin’ minvalindeki sosyal medya mesajlarının toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir yansıması olduğunu söylüyor. Güllü “Bu erkek egemen kültürün bir hesaplaşması. Geleneksel kültür içindeki yerleşik eril düzen, kendisine karşı gelen bir kadını, oğlunun acısı üzerinden linç ediyor. Neden öldürülüyor kadınlar? Mutsuz oldukları ve kocalarından boşandıkları için. Geleneksel toplum ne diyor peki? ‘Kol kırılır yen içinde kalır’. Yani, siz kadın olarak, erkek egemen düşünceye itaatsizlik yaparsanız linç edilirsiniz” diyor. Güllü, içtenlik, acıyı paylaşmak, birlik olmak gibi birçok özelliğimizi kaybettiğimizi belirterek şöyle devam ediyor: “Allah hiç kimsenin evladına vermesin. Ancak böyle bir hastalığın başa gelmesinin kadının seçtiği yaşam tarzı ile alakası ne? İkisi arasında bir bağ kurmak insan olma erdeminden uzak. Kadının birey olarak görülmediği sadece ‘annelik’ gibi vasıflar üzerinden değerlendirildiği toplumlarda sosyal medyaya yansıyan dil bu maalesef. Yarın bu kadın, atılan o mesajları okuyacak. Acısına acı katmanın, kendini sorgulatmanın zevkini mi yaşayacaklar? İki kişinin yaşadığı bir şey üzerine üçüncünün konuşmaya haddi yoktur. Herkes haddini bilmediği için maalesef bu noktadayız. Dün başkasına, bugün Ebru’ya yapılmıştır. Yarın başkasına yapılmamalıdır.”

Haberin Devamı


FARKLI HAYATLARA ÖFKE DUYUYORUZ

Biz ne ara bu kadar gaddar olduk


Sosyolog Esra Köten: “İnsanlar kendilerinden farklı hayatlar yaşayanlara karşı öfke duyuyorlar. Bunu sisteme, eşitsizliklere karşı duyulan tepkinin nesneleştirilmiş bir kişiye yansıtılması olarak okuyabiliriz. Kendi yaşamında olmayanı, olmayacak olanı görüyor ve bunun öfkesini karşısındaki kişiye yönlendiriyor. Bu kişilerin kimliğine saldırarak kendi insanlığını, kadınlığını, erkekliğini, anneliğini, babalığını oluşturan öğeleri yeniden onaylıyor. Buna en elverişli ortam sosyal medya. İnsanlar yüz yüze iletişimde söyleyemeyeceklerini, örneğin kültürel olarak ayıp olarak görülen sözleri, özellikle sosyal medyadaki anonim kimliklerin arkasında rahatça söyleyip rahatlıyor. Sosyal medya bu anlamda toplumsal olarak meşru kabul edilenin sınırlarını yeniden çiziyor. Ayrıca, sosyal medya erişilmez olanı erişilebilir kılıyor. Reel dünyada karşı karşıya gelmesi mümkün olmayan toplumsal ve kültürel sınıflar burada kolaylıkla bir araya geliyor. Eğitim almamış olanın profesörle, popüler kültür tüketicisinin ünlü bir simayla, bir hastanın doktorla konuşabilmesine, ona söz söyleyebilmesine olanak sağlıyor. Buna ‘etkileşim’ de eklenince kendini yok sayılmış ve görünmez hissedenler, yaptıkları paylaşım ve yorumlarla görünürlük elde ediyor, yok sayılanlar bu sayede var oluyor.”

Haberin Devamı



CEZASIZLIK NEDENİYLE YANLARINA KÂR KALIYOR

Biz ne ara bu kadar gaddar olduk


Avukat Dr. Cahit Suluk, klavye kahramanları için yapılacakları 3 maddede sıraladı:

Uyar-kaldır sistemi: En pratik ve kullanılır olanı. Mesela Ebru Hanım’a yapılan bu hakaretler, sosyal medyada duruyor. Kaldırılması için sulh ceza hâkimliğine müracaat edilmesi yeterli. Hâkim anında kaldırtabiliyor. Peki yazana bir yaptırım var mı? Hayır, yok.

Manevi tazminat davası: Basın-sosyal medya yolu ile kişilik haklarının ihlaline dayalı olarak manevi tazminat davası açılabilir. Ünlü birine en çok 50 bin liralık bir tazminat çıkıyor.

Ceza davası açılabilir: Ceza hukukuna göre hakaret suçtur. Basın yoluyla yapılan hakaretin cezası ise 1 yıldan başlıyor.

Haberin Devamı

Avukat Suluk şöyle devam ediyor: “Gerçek hayatta uyar-kaldır sistemi başarıyla işlemekte. Ancak karşı tarafa, yaptığından ders çıkarmasını sağlayacak kadar dahi, manevi tazminat cezası verilmiyor. Avukat masrafları gibi faturaları da mağdur ödüyor. Ceza tarafı ise daha kötü. 2 yılın altındaki cezalar genellikle erteleniyor. İnanın, 1 ay, bu siber suçluları cezaevine alsak bir daha kimse yapamaz.”

BUNUN ALTINDA KISKANÇLIK VAR

Biz ne ara bu kadar gaddar olduk


Psikiyatrist Emel Tütüncü, Ebru Şallı’ya gönderilen nefret içerikli mesajların altında ağır bir kıskançlık duygusunun yattığını söylüyor. Birçok insanın kendi yapamadıklarına ya da çevresinde olan olaylara karşı duyduğu öfke ve nefreti, sosyal medyada ‘anonim’ hesaplara sığınarak kolaylıkla başkalarına yöneltebildiğini belirten Tütüncü, “Bu hayatı yaşayamayan, kendi kararlarını alamayan, sevgilisi ile beraber olma cesaretini gösteremeyen, hayat tarzını seçebilme özgürlüğüne erişemeyen bu kişiler bunları yapabilenleri kıskanıyor ve yargılayabiliyor. Ağır bir kıskançlık olmasa hiçbir hesabınız olmayan bir insanı durduk yere neden linç edesiniz ki? Mutlaka bu durum sizde bir yere dokunmuş, yapamadığınız bir şeyi anımsatmıştır” diyor. Sosyal medyada kolektif bir linç kültürü olduğunu belirten Tütüncü “Diyelim biri kötü bir yorum yaptı. Diğer 10 kişi ‘Nasıl bunu söyleyebilirsin?’ dese o kişi geri adım atacak ama biz kümülatif hareket edip daha kötüsünü söyleme peşindeyiz. Geleneklerimizde evlat acısından daha büyük bir acı yoktur. Ancak görünen o ki ‘görünür’ olma uğruna değerlerimizi ve insanlığımızı hızla yitiriyoruz” diyor.

SOSYAL MEDYADAN DESTEK YAĞDI 

Haberin Devamı

* Seda Sayan: Çok üzgünüm. Nurlar içinde uyu. Allahım sana sabır, metanet versin.

* Demet Akalın: Melek oldu gitti. Allah sabır versin.

* Yasemin Sakallıoğlu: Bir kadın anneyse ve daha melek yaştaki çocuğunu toprağa vermişse, böyle bir acıyı ‘Başkasının canını yaktı’ demekle soğutamazsınız. O yorumları yapanların çoğu da anne. Bugün evladınıza bir 5 saniye bakın ve düşünün. Acaba hangi hatam ya da günahım evladımın canına bedel?

Yazarın Tüm Yazıları