Paylaş
OnlyFans’ta erotik içerikler üreten ‘Süt’ lakaplı Azra Ay Vandan, 24 saatte 100 erkekle birlikte olacağını açıkladı.
Sosyal medya genç kadının bu sözde “cesur” girişimini konuşuyordu ki İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Vandan ve eşini gözaltına aldı. Vandan, “müstehcenlik” ve “görevi yaptırmamak için direnme” suçlamalarıyla tutuklanırken, eşi serbest kaldı.
Bir süre önce de İngiltere’de yine OnlyFans’e içerik üreten 23 yaşındaki Lily Phillips’te 14 saatte 101 erkekle beraber olduğunu açıklamıştı. Bu durum sadece bana garip geliyor olamaz değil mi? Bedeninin metalaşması, sosyal medyada oluyor diye normal bir durum mu? İnsanların bunun üzerinden kazandığı para ya da ünle övündüğü ama ödediği bedelden bahsetmediği bir sistem olabilir mi? Ahlaki değerler çöküyor mu? Sordum.
EROTİK İÇERİKLER DE EN AZ SİGARA VE İÇKİ KADAR BAĞIMLILIK YAPIYOR
Artık hayatımızda, sosyal medyanın gücüyle, içerik ve içerik üreticisi diye bir kavram var. Ancak hiçbir şey başladığı yerde kalmaz! Dolayısıyla içerik ve içerik üreticiliği de başladığı yerde; eğlence ve haberleşme amaçlı, kalmadı ve bedenin metalaşmasına kadar evirildi. İzlenme, beğenilme, paylaşma arttıkça beden teşhiri normalleşti, ekonomik gelir kazanmaya da dönüştü maalesef.
YARDIMA İHTİYAÇLARI VAR
İçinde bulunduğu bir çalışma için erotik içerikler üreten bu kadınların duygu durumlarını takipte olduğunu söyleyen Psikolog Ozanser Uğurlu, “Yani gözlemleyen biri olarak benim bile bir noktada psikolojimin kaldırmadığı bir eylem içindeler. Hiç kolay değil. Çocukluk yaralarının, ailevi ya da çevresel sorunlarının olduğunu söylemek mümkün. Düşünsene kendini nasıl değersiz hissediyor, kendine olan öz saygısı nasıl düşmüş olmalı ki yüzlerce kişiyle, 24 saat içinde beraber olabiliyor ve bunu paylaşabiliyor. (İngiltere’de Lily Phillips böyle yapmıştı.) İngiliz kız, katıldığı bir programda diyor ki: ‘Kendimi bir makine gibi hissettim, otomatikleştim.’ Bu çok ağır bir travmadır. Bu çocuklar zaten yaralı, yaralarından dolayı da psikolojik sağlıkları yerinde ve bu yaptıklarının da ne kadar büyük bir bedeli olabileceğinin farkında değiller. Ciddi yardıma ihtiyaçları var” diyor.
BAZI DURUMLAR AYIPLANMIYOR ARTIK
“Ancak” ile şu parantezi de açıyor Uğurlu: “Bu işi yaparken, temel motivasyonlarının ün, bilinirlik, şöhret ve pek tabii para kazanmak olduğunu da eklemek isterim. İşin fantezi boyutu çoktan geçildi. Para kazanmıyor olsalar sadece ‘teşhircilik’ diyebilirdik ama kazanıyor, hem de iddiaya göre iyi de kazanıyorlar. Öte yandan yaptıkları bu işin bir de alıcısı var. Özellikle pandemi ile insanlar ekstrem bir stres ve baskı altına girdi. Stres ve kaygı ile baş edilmek için bu dönemde özellikle sosyal medyaya, alkole, uyuşturucu madde ve ulaşması çok kolay olduğu için de cinsel içerikli paylaşımlara yöneldiler, ki bu kayılması en kolay alan. Tüketicinin burada psikolojik bir çökmüşlüğü var. Bu da beraberinde toplumsal ahlakın çöküşünü getirdi. Şöyle bir bakın, TV’ye, programlara çıkan örnekleri izleyin. Bazı durumlar ayıplanmıyor artık.”
DEVLETİN SINIRLAMA GETİRMESİ ŞART
Şöyle örnekliyor: “Bir TV programında denk geldim, bir genç anlatıyordu. Dedesi ile gittiği Cuma namazı sonrası, dedesinin 70-80 yaşındaki arkadaşları ondan yasaklı, erotik sitelere girmenin yolunu öğrenmek istemiş. Yani bu örnek bile ahlaki yapının değiştiğini gösteriyor. Bir de şu atlanıyor hep; erotik içerikler ve pornografi de en az sigara, içki ya da yasaklı maddeler kadar kolay bağımlılık yaratabilir. Dolayısıyla bu ve benzeri içeriklerin açıkça ve sınırsızca sunulmasına devletin sınırlama, bir kural getirilmesi şart.”
ÖNCE SAĞLIKLI AİLE EĞİTİMİ VERİLMELİ
Psikolog Dr. Serap Duygulu da benzer görüşte: “Bu durumdan sadece bu örneklerdeki kadınları ya da OnlyFans ve benzeri uygulamaları sorumlu tutamayız. Herkesin suçu başkasında bulduğu ama kendisi ile alakalı en ufak sorumluluk almadığı yerde, bu işin içinden çıkılmaz. Bir eylemi göründüğü hali ile ‘ayıp’, ‘günah’, ‘yanlış’, ‘yasak’ kriteri ile etiketlemek en kolayıdır. Aynayı önce kendimize; aile ve topluma yani asıl sorumlulara tutacağız” diyor.
MADDİ KAYGILAR DEVREDE
Eğitimin önce aileden başladığına dikkat çekerek devam ediyor: “Eğer birey, ailesi ve çevresi içinde kendini değerli hissetmemişse, sağlıklı ilişkileri yoksa bu, ileri yaşlar için önemli bir sorundur. Çocuklar okula başlayana kadar anne- baba ve onların birbirleri ve çevreleri ile ilişkisini örnek alır. Okula başladıktan sonra ise öğretmenlerini, 13 yaş sonrası yani “çeteleşme” dediğimiz dönemde ise arkadaş çevresini... Çocuğun tüm karakteri buna göre şekillenir. Dolayısıyla çocuğun kimlerle ilişkisi olduğu, hangi dijital ortamda, ne yaptığına hâkim olacaksınız. ‘Ayıp’, ‘yasak’, ‘günah’ kavramlarını bir kenara bırakıp, cinsellik dahil çocuklarınızla her şeyi konuşabilmelisiniz. Dikkat et! Bu ve benzeri ‘akımlar’ gençler arasında yaygın. Çünkü dürtüsellik ön planda. Kendini kabul ettirme, itibar ve sevgi görme aşaması henüz tamamlanmamış. Ayrıca bu yeni sistemde ‘uçukluk’ akım olarak pazarlanmış onlara. E, bu işi yapana bakıyorlar, iyi paralar kazanmışlar, daha da kazanma potansiyeli yüksek, ünlü olmuş. Zaten korkusuzlar, haza da paraya da şöhrete de kısa yoldan ulaşmak istiyorlar. Haliyle temel yargıları çabuk sarsılıyor. ‘Ben de yaparım’ diyorlar. Dahası bunun bir de alıcısı var maalesef. Toplumun bir kısmı ‘Nasıl olur?’ derken, bunu diyenlerin bir kısmının da bu işlere eğilim gösterdiğini biliyoruz artık.”
Paylaş