18 yaş altındaki katil zanlıları ne ceza alıyor: Ergen gençler arasında şiddet neden artıyor

Henüz 14’ünde, hayatının baharında, arkadaşlarıyla birlikte kaykay malzemesi almak için gittiği pazarda, 15 yaşındaki B.B. tarafından 5 kez bıçaklanarak hayatını kaybetti Mattia Ahmet Minguzzi.

Haberin Devamı

O anlara ait videoyu sadece bir kere izleyebildim, o da yarım gözle. Böylesi vahşice işlenmiş bir cinayetin zanlıları şu an cezaevinde. Dilerim en ağır cezayı alırlar. Ancak kanun ne diyor?

18 yaş altındaki katil zanlıları ne ceza alıyor: Ergen gençler arasında şiddet neden artıyor

18 yaş altındaki suça sürüklenen bu çocuklar ne ceza alıyorlar? Ve dahası her gün bir suça karıştığını duyduğumuz 15-16-17 yaşındaki gençlere ne oluyor?

SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUK SAYISI 14 YILDA 2 KAT ARTTI

Suça sürüklenen çocuk istatistikleri durumun vahametini ortaya koyuyor aslında. Adalet Bakanlığı’nın 2023- Adli Sicil İstatistiklerine göre 452 bin 70 çocuk suça sürüklendi. TÜİK verilerine göre ise suça sürüklenen çocukların karıştığı olay sayısı, 14 yılda 2 kat artarak, 83 bin 393’ten, 178 bin 834’e çıktı.

Haberin Devamı

18 yaş altındaki katil zanlıları ne ceza alıyor: Ergen gençler arasında şiddet neden artıyor

CEZALAR YETERSİZ, KAMU VİCDANI RAHATSIZ

“Suça sürüklenen çocuk ne demek?” sorusu ile Hukukçu, Dr. Rezan Epözdemir’i aradım. Yanıtı şu: “Türk Ceza Kanunu (TCK) 6. maddesine göre, keza Medeni Kanun’a göre de böyle, 18 yaş altındaki herkes çocuktur. Çocuk Koruma Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kuralları uyarınca, 18 yaşını ikmal etmemiş çocuklar, şüpheli veya sanık olduğu takdirde, ‘suça sürüklenen çocuk’ tabirine haiz olur.” 

Kadıköy’de yaşadığımız acı olaydan yola çıkarak şunu sormak istiyorum: 15 yaşındaki katil zanlısı B.B. ne ceza alacak? “TCK/31. maddenin yaş küçüklüğünün ceza sorumluluğunu ortadan kaldıran/ azaltan bir sebep” olarak düzenlendiğine dikkat çeken Dr. Epözdemir, “Burada üçlü bir tasnif söz konusu” diyerek, şöyle açıklıyor:

1-Fiili işlediği sırada 12 yaşını doldurmamış olanlar: Ceza sorumluluğu yoktur, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir.

2-Fiili işlediği sırada 12 yaşını doldurmuş ancak 15 yaşını doldurmamış olanlar: İşlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayabiliyor mu davranışlarını yönlendirme yeteneği var mı buna bakılır. Şayet bu saydıklarım yoksa ceza sorumluluğu da yoktur. Bu değerlendirmeyi yapacak kişi ise “resmi bilirkişi” sıfatı ile Adli Tıp Kurumu’dur. Şayet tüm saydıklarım varsa- işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayabiliyor ve davranışlarını yönlendirebiliyorsa- yaş küçüklüğü nedeniyle ceza ağırlaştırılmış müebbetten 12 yıldan 15 yıla kadar hapse iner. Diyelim 12 yıl aldı. Şartlı salıverme ve denetimli serbestlik uygulandıktan sonra faile 7 yıl kalır. Ve hiçbir adli olaya karışmazsa da bana göre, henüz ıslah olmadan salınır ve topluma karışır.

Haberin Devamı

3-Fiili işlediği sırada 15 yaşını doldurmuş ancak 18’i doldurmamış çocuklar: Suç ağırlaştırılmış müebbet hapsi gerektirdiği takdirde, yaş küçüklüğünden dolayı, ceza 18 yıldan 24 yıla iner. Diyelim 18 yıl aldı. Şartlı salıverme ve denetimli serbestlik uygulandıktan sonra yine hiçbir adli olaya karışmazsa, cezası 11 yıla iner ve bana göre yine ıslah olmadan topluma karışır.

Yaş küçüklüğü etmenini anlıyorum ama bir canı hayattan koparmaya karşılık bu cezalar az değil mi? “Bu düzenlemeler şüphesiz suç, ceza ve adalet anlayışı açısından kamu vicdanını rahatsız etmekte. Keza ceza infaz hukukunun temel evrensel prensibi, çocuğu ıslah ve rehabilite etmektir. Ancak bu cezalar suça sürüklenen çocuğu ne rehabilite ne ıslah etmektedir” yanıtı veriyor.

Haberin Devamı

18 yaş altındaki katil zanlıları ne ceza alıyor: Ergen gençler arasında şiddet neden artıyor

SOSYOEKONOMİK VE KÜLTÜREL SEBEPLER ÇOCUKLARI SUÇA SÜRÜKLÜYOR

Üsküdar Üniversitesi, Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Barış Erdoğan’a ise “Ne oluyor ergenlere? Türkiye’de gençler arasında şiddet neden artıyor?” sorusunu yönelttim. Birçok nedeni olabileceğini ama temelde sosyoekonomik koşullar, eğitim sistemi ve çevresel kültürel değerlerin etkili olduğunu belirten Prof. Dr. Erdoğan, “Ekonomik sorunlar ve gelir adaletsizliği sebebiyle eğitimi terk eden çocuk sayısı artmakta. Bu da özellikle ergenler ve gençler arasında ‘suç kültürü’ diye yeni bir alt kültür oluşturdu. Eğitim ya da çalışma ile toplumda saygın bir noktaya gelemeyeceğini düşünen bu grup, yeni bir kimlik oluşturabilmek, kendilerini ispatlamak için şiddet başta, her türlü suça bulaşarak toplumda yer edinmeye çalışıyor. Bazen hırsızlık, bazen yağma, bazen madde ticareti, bazen yasa dışı başka işlerle çok para kazanıp, bununla da toplum tarafından saygı görme planları ve maalesef önlerinde sosyal medyadan ya da TV’lerden gördükleri örnekler var. Bu grup, bu örneklere bakarak, ‘Vay! Altına ne biçim bir araba çekti’, ‘Havuzlu, villada yaşıyor. Hizmetçileri de var’ gibi düşünüyor, bu kişilerin oraya nasıl geldiğiyle de ilgilenmiyor. Kendilerince bir kar- zarar hesabı yapıyorlar. Suç işlediğinde alacağı ceza- kendine göre nispeten- daha kabul edilebilir ise suç işleyip, daha büyük kara geçeceklerini düşünüyorlar. Ceza mekanizmasının önemi burada ortaya çıkıyor” diyor.

Haberin Devamı

ŞİDDETİ BAŞARI SAYAN ALT KÜLTÜR

“Yanı sıra güç göstermek, bir başkasına şiddet uygulamak gibi sana bana göre kınanan, yanlış gelen bazı hareketler bazı alt kültür gruplarında ‘başarı’ olarak kabul ediliyor ve bu, bunu yapanı bulunduğu çevrede ‘ayrıcalıklı’ konuma getiriyor. ‘Kimse ona yan gözle bakamaz’ gibi. Kişiler, toplumdaki yerini kendi sosyal çevrelerine bakarak belirler. Güçlü bir aile yapınız varsa, çevreniz hareketlerinizden dolayı sizi ayıplayacaksa ya da dışlanacaksanız, bu, kimine göre hapisten bile büyük cezadır ve suç işlemezseniz.”

PEKİ NE YAPMALI

“Suç işleyen gençlerin genellikle dürtü kontrol mekanizmaları çok zayıftır. Arkasını düşünmeden, anlık hareket ederler. Dürtü Kontrol Mekanizmasının zayıflığı ise doğuştan değildir. Aile ve çevreden öğrenilir. Dolayısıyla aile ve ‘mahalle’, ‘okul’ gibi çevreler, değerler bakımından güçlendirilmelidir. Gençlerin, eğitim ile iş sahibi olarak iyi bir yere gelebilecekleri inancını güçlü tutmak ve bunun için de imkanlar yaratmak gerekir. Farkındalık yarattığı sanılabilir ama özellikle TV’deki bazı programlar ve sosyal medyadaki paylaşımların bu gençler için özendirici olabildiği de unutulmamalıdır.”

Yazarın Tüm Yazıları