Yanıtı olmayan sorular...

Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri, “Nemelazımcılık.”Buna, “Umursamazlık da” diyebilirsiniz.

Haberin Devamı

Sadece kamuda değil, özel sektörde görev yapan birçok kişi, maalesef böyle düşünüyor.
İlginçtir, bu kişiler, işini en güzel şekilde yaparken, gördükleri eksiklik ve aksaklıkları gidermek isteyen kişilere de, kötü örnek oluyor.
Onların da kendileri gibi düşünmesini istiyorlar.
Ama her kurumda başarılı olamıyorlar...
*
Mesela, Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ), Tıp ve mühendislik fakülteleri ile Teknoloji Transfer Ofisi iş birliğiyle ilginç bir projeye imza attı.
Ülkemizin, sağlık sektöründe, dışa bağımlılığını ortadan kaldırmak için, cerrahi zımba olarak bilinen stapler ile diyaliz hastalarının tedavilerinde kullanılan biyolojik membran üretimi için çalışma başlattı.
Proje kapsamında, Sağlık Sanayi İşbirliği Platformu adı altında, içinde hekimlerin, mühendislerin, sanayi sektöründen temsilcilerin olduğu bir platform kurdular.
İş insanlarına, cerrahi zımba ile biyolojik membran üretimi yapılması için çağrıda bulunup, girişimcilere 200 bin liraya kadar hibe vereceklerini söylediler.
Üniversitenin imkanlarından faydalanma, öğretim üyelerinden danışmanlık gibi hizmet sözü verdiler.
“Yeter ki, gelin” diyerek, çağrıda bulundular.
Bekledikleri ilgiyi öremediler.
Hayal kırıklığı yaşayıp, üzüldüler.
Ama, yılmadılar.
*
Projenin yaşama geçirilmesi için, B ve C Planlarını hazırlayıp, sonuna kadar mücadele kararı aldılar.
Çağrı yapılan girişimcilerin dışında, her kesimden destek görüp alkış aldılar.
Peki, proje gerçekleşirse ne olacak?
Sadece, stapler ile diyaliz hastalarının tedavilerinde kullanılan biyolojik membranı ithal etmek için, her yıl 500 milyon Euro harcamayacağız.
Kullandığı ilaç ve tıbbı malzemelerin yüzde 60 ile 90’ını ithal eden ülkemiz, bu iki malzemeye 500 Milyon Euro harcıyorsa, diğer ürünlere ödenen parayı siz düşünün.
*
Olayın, bir de insani yönü var.
O da, ülkelerin ithal edilen bu malzemelere getireceği ambargo kararı.
Böyle bir tabloyu, bırakın yaşamak, düşünmek dahi insanı rahatsız ediyor.
İnsanın tüylerini diken diken ediyor.
İran, bu gerçeği acı bir şekilde yaşadı.
Sonunda, kendi tıbbı malzeme ve ürünlerini üretmeyi başardı.
Tıbbi malzeme ve ilaç konusunda, dışa bağımlılığını yok denecek kadar azaltarak, hastalarını rahatlatırken, devlet girişimcisiyle kazandı.
*
Şimdi gelelim, asıl konuya.
Biz, iş insanlarımızla bunu neden başaramıyoruz?
Kendilerine destek ve her türlü katkı sağlanıyor.
Ürünlerin satılması için pazar garantisi veriliyor.
Kazançsa, rakamlar müthiş.
Öyleyse, ne bekliyoruz?
İran kadar olamıyoruz?
Bunlar, yanıtı olmayan sorular...
Çok acı değil mi?

Yazarın Tüm Yazıları