Darısı otellerin başına

Yılbaşı ve sömestir tatili derken, Uludağ’da, bir kayak sezonunu daha sona eriyor.

Haberin Devamı

Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda, eğitimin yarın başlayacak olması nedeniyle, zirvedeki yoğunluk, bayağı azaldı…
Üniversite öğrencileri için sömestir tatiline yönelik düzenlenen paket programların da önümüzdeki haftanın ardından sona ermesiyle, Uludağ’da bulunan oteller fabrika ayarlarına dönecek.
Aralık ayında açılmak üzere, kapanacak…
Bursa, Uludağ’ın kıymetini bilmedi.
Doğal güzelliği ile “Beyaz Cennete” benzetilen Uludağ, dünyanın sayılı kayak merkezleri arasında yer alabilirdi.
Türkiye’nin, Davos’u da olabilirdi.

Sonunda; 60 yılı aşkın geçmişiyle, Türkiye’nin ilk kayak merkezi.
Otellerin açık olması halinde sadece kış sezonunda değil, bahar ve yaz aylarında da büyük ilgi görürdü Uludağ…
Dağ turizmini sevenlerin ilgi odağı olurdu.
Ama olmadı.

Haberin Devamı

‘Sezonluk’ düşünce, güzelim Uludağ’ın önüne geçti.
Burada yaşanan ilgisizlik, Palandöken ve Erciyes gibi kayak merkezlerinin kurulmasına neden oldu.
Uludağ’ın, can damarını oluşturan İstanbul’da yaşayan kayakseverler, fiyatların yüksek olması nedeniyle, doğal olarak Erzurum ve Kayseri’ye yöneldi.
Böylece, zirvede kan kaybı başladı.
Yaşanan bu tehlikeyi, Uludağ’ı sezonluk gören otel ve tesis sahipleri umursamadı.
Neyse ki Bursa Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi dikkate aldı.
Teleferiği yenileyip, yolları genişlettiler, otoparklar yapıp, zirveye geç de olsa doğalgazı getirdiler.
Böylece, “Beyaz cennet kendini yeniliyor” mesajı verdiler.
Başarılı da oldular.

Şimdi de, halk günü düzenliyorlar.
Cuma günleri, Bursalılara teleferik ücretleri yüzde 50 indirimli.
Büyükşehir Belediyesi’nin, ikinci oteller bölgesinde açtığı 200 kişi kapasiteli sosyal tesis tuttu.
Burada, et çeşitlerinden, her türlü pideye kadar istenilen tüm yiyecekler bulunuyor.
Fiyatları da, bayağı uygun.

Sonuçta, kenti yönetenler, Uludağ’da ihmal edilen sorunları, kararlı bir şekilde, teker teker gidermeye başladı.
Darısı, otel ve tesislerin başına!.
Onlar da, her ne kadar halk günü düzenlemeseler de, işletmelerini yılın 12 ayı açık tutup, gecelik konaklama ücretlerini 3 bin 500 lira olarak değil, daha makul bir fiyata çekerlerse, zirvede taşlar yerine oturur.
Çok da güzel olur.
Peki, bu gerçekleşir mi?
Neden olmasın ki?
Uludağ’da bulunan otel ve tesis sahipleri, ellerini taşın altına koysun.
Tesislerini, hiç kapatmasın yeter.
İşte o zaman Uludağ, Davos ile yarışır.
Ve, Türkiye kazanır.
Bu kadar basit…

Yazarın Tüm Yazıları