Hep aynı oyun!

Müslüman aynı delikten iki kez ısırılmaz. İyi de aynı delikten 222 kez ısırıldığında bu nasıl oluyor ve buna ne demeli?

Haberin Devamı

İşte bundan dolayıdır ki Ziya Paşa boşuna “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” dememiştir.

Bugün Müslümanların aynalarında gözüken bu denli perişanlıkları da kendi Müslümanlıklarından başkası değildir. Zira Müslümanlık ne diyor, neyi emrediyor ve neyi yasaklıyorsa, günümüz Müslümanı bunların tam tersini yapıyor. Yani alayı ‘marka Müslümanı’...

Müslümanlar birbirlerini yerken, emperyalistler de Müslümanların mallarını (yeraltı ve yer üstü zenginliklerini) afiyetle yiyor, bunlar seyrediyor.

Zavallı Müslüman halkların sahip oldukları zenginliklerden gırtlaklarına zırnık girmiyor. Kendi mallarının bekçiliğini başkaları adına ve üstelik uşak rolünü oynayarak çok güzel yapıyorlar.

Irak’a, Suriye’ye, Libya’ya bakın, her üç ülke de emperyalistlerin kuşatmasında.

Haberin Devamı

Irak’ın petrol kuyuları ABD’li askerlerin gözetim ve denetiminde. Aynı ABD, Suriye’deki petrol kuyularını işletip çıkan petrolü pazarlamak üzere terör örgütü PYD/PKK’yı taşeron olarak seçti.

Oysa o petrolün gerçek sahibi Suriye halkı, lakin zalimler bir tek galonu bile Suriye halkına reva görmüyor.

Dikkat edin: Tüm bu şekildeki kurt taksimlerinde hakları yenilen, malları gasp edilen hep Müslümanlar oluyor. Onlar birbirlerinin boğazlarken, malları birileri götürüyor.

Libya’da da aynı oyun tezgâhlanıyor. Emperyalistler grup halinde Libya’dalar. Bunlardan hiçbiri BM’nin tanıdığı Libya’nın meşru hükümetinin yanında değil.

Çünkü bunların derdi Libya halkı değil. Bunlar petrolün peşinde.

Libya’da da petrol kuyularını gayrimeşru olan eli kanlı bir teröristin (Hafter) kontrolüne verdiler. Rusya, Fransa ve ABD’nin Ortadoğu’daki uydu devleri (Mısır, BAE, Suudi Arabistan), Hafter’e silah, mühimmat ve asker temin edip meşru hükümete karşı savaştırıyorlar.

Ölenler hep Libyalılar, malı götürenler ise hep emperyal güçler.

Türkiye, düne kadar tüm bu oyunlara seyirciydi. Zira kendi kabuğuna çekilmeye zorlanmış bir ülkeydi. IMF’nin borç batağında, faiz-enflasyon ve döviz şer üçgeninde boğulmuş, terör örgütlerinin hedefinde, kendi derdine düşmüş bir ülke konumundaydı.

Haberin Devamı

Yapılan zulümleri görüyor lakin canımızla uğraşmaktan kimsenin derdine bakamıyor ve en ufak bir müdahalede bulunamıyorduk. Köprülerin altından çok sular aktı ve belli ki güneş zalimlerin üzerine doğmaktan bıktı!

Türkiye titredi ve kendine geldi.

Ve işte artık Türkiye, o eski Türkiye değil. Silkinip kendine gelen, IMF’ye olan borcunu kesen, savunma sanayisini geliştirerek milli silahlarını üreten; hepsinden önemlisi, rol biçilen değil, rol biçen bir ülke konumunda.

Bu yüzden Suriye’deyiz, Akdeniz’deyiz ve Libya’dayız. Bizim bulunmamız, petrol yüzünden ve sömürü maksatlı değil.

Suriye’de kendi güvenlik kaygılarımız yüzünden varız.

Libya’ya da meşru hükümetin daveti üzerine gittik, meşru hükümetle yaptığımız anlaşma gereği Akdeniz’deki haklarımızı savunmak üzere oradayız.

Haberin Devamı

Türkiye’nin bulunması, emperyalist oyunları bozduğu için hop oturup hop kalkıyorlar ve Türkiye’ye ateş püskürüyorlar.

Bu yüzden Sayın Erdoğan’a ‘Fatih’ yakıştırması yapıyorlar ve onun “Sevr’in intikamını aldığını” ileri sürüyorlar.

Yunanistan’ı kışkırtıp ateşe sürüyorlar. O da dünden hiç ibret almamış ki boynunu ‘Osmanlı’ kılıcına sürtüyor.

Türkiye’nin kimseye kılıç falan çektiği yok, yalnızca haklarını yedirmemek için dik duruyor.

Yunanistan bir asır önceki gibi yine oyuna gelir ve ateşle oynarsa, bu kez Ege’de boğulmakla kalmaz, tutuşturduğu ateşte çıra gibi yanar ve kül olur.

Bizden hatırlatması!

 

Yazarın Tüm Yazıları