Sezon başından beri kendi evinde oynadığı maçlarda ilk 30 dakika itibariyle ilk kez bu kadar etkisiz, kanatları kullanamayan ve 3. bölgede baskı yapamayan bir Galatasaray izledik. İlk yarı pozisyon itibariyle kısır geçer diye düşünürken sahneye İcardi çıktı. Baktı ki kanatlardan yapılacak ortalar veya orta sahadan atılacak paslarla kendisini ceza sahasında topla buluşturamayacaklar; ipleri kendi almaya karar verdi. Orta sahadan aldığı topla pozisyonu hazırlayıp al-ver yaptıktan sonra ceza sahası dışından tek vuruşla klasına yakışan bir gol atıp kilidi açtı. İkinci gol de her ne kadar korner atışı sonrası Abdülkerim’in kafa vuruşuyla gelmiş olsa da, kornerden önce sahnede yine İcardi vardı. Açıkçası ilk yarı İcardi’nin canı istedi, Galatasaray’ın 2-0 üstünlüğüyle kapandı.
KONSANTRASYON KAYBININ FATURASI
Pendikspor, Halil ve Umut’u düşünerek defans arkasına uzun toplarla çıkmayı ve geride çok pas yapmamayı tercih etti ilk yarıda. Kırmızı beyazlılar ilk 30 dakika iyi ve ne yaptığını bilen Ndiaye ve Lusamba ile orta sahada üstünlük kurmuş olsa da, büyük takımlarla oynuyorsan en ufak bir konsantrasyon kaybında fatura kesilir. Hele hele İcardi gibi bir ayrıcalık söz konusu ise. Geçen hafta Barış Alper ile birlikte skora büyük etkisi olan Ziyech’i Kerem Aktürkoğlu’nun yerine ilk 11’de oynattı Okan Buruk. Ancak Ziyech ilk yarı boyunca etkisizdi.
PENDiKSPOR SADECE 30 DAKiKA DiRENEBiLDi
Icardi sayesinde gelen gollerin Galatasaray’ı rahatlatması ve gole ihtiyacı olan Pendikspor’un açık oynaması sonucu ikinci yarıda daha fazla sayıda gol pozisyonu izledi. Karşılıklı üretilen pozisyonlar ve atılan goller neticesinde gelen 4-1’lik galibiyette İcardi başroldeydi. İkinci yarıda atılan gollerde ise oyuna sonradan dahil olan Kerem Aktürkoğlu’nun imzası vardı... Üçüncü gol öncesi taç atışıyla oyunu çabuk başlattı ve penaltı öncesinde Vinicius’a pası veren isim Kerem’di.
Pendikspor’un ilk 30 dakika direndiği maçın sonucu kalite farkı belirledi. Ayrıca santrforun İcardi ise her an her şeye hazırlıklı olacaksın!
Öyle bir ilk yarı izledik ki... Hani gözlerin kapanır ya, için geçer uykuya dalmak üzereyken gelip seni biri dürter ‘ne oluyor’ dersin... İşte öyle bir devreydi. Livakovic ve Sirigu’nun karşı karşıya kalınan pozisyonlarda kurtarışları ve son anlarda gelen gol saman alevi gibi parlayan ilk yarının sekanslarıydı.
Mücadelenin bu bölümünde tamamen Karagümrük’ün istediği bir oyun oynandı. F.Bahçe rakibini 3. bölgeye hapsedemedi. Her ne kadar performansı sezon başı ile aynı düzeyde olmasa da Szymanski’yi aradı F.Bahçe.
Karagümrük klasik kale önünde paslaşma ve oyun kurma sistemini uygulamayıp uzun toplarla çıkınca F.Bahçe istediği baskıyı kuramadı.
AVRUPA YORGUNLUĞU
F.Bahçe’de Avrupa maçının yorgunluğu da gözle görülür bir şekilde ortadaydı. Orta sahada topu kullanabilecek oyuncunun olmaması Dzeko’nun orta sahaya gelip topları dağıtmasına sebep oldu. İlk yarı tam berabere bitecek derken Karagümrük’ün golüyle perde kapandı. Ancak bu bölümde bir kez daha gözüktü ki Becao’nun varlığı F.Bahçe için her zaman artı.
LiVAKOViC ÇOK iYiYDi
İsmail Kartal’ın klasikleşen müdahalesi ve 2. yarı oyuna Batshuayi’yi alması artık ezber oldu. Dün de ikinci 45 dakikalık bölüm Batshuayi değişikliği ve ilk yarını kötüsü Krunic’in kenara alınması ile başladı. Bu hamle ile birlikte sarı lacivertli takımın çehresi de değişti. İlk devre aktif dinlenme yapan Fenerbahçe ikinci yarıda daha hareketli ve oyunun içinde bir görüntü çizdi. İkinci yarının hemen başında Dzeko’nun İtalya’da attıklarına benzer bir gol kaydetmesi ve akabinde gelen penaltı F.Bahçe’yi öne geçirdi. Kanarya sonra bölüm bölüm maçı rölantiye aldı. Livakovic yaptığı kurtarışlarla geldiğinden beri belki de en iyi maçını çıkardı. İlk 45 dakikaya oranla seyir zevki olan, pozisyonları ile hakem kararlarıyla bu sefer de dikkatlice izleyeceğimiz bir yarıydı.
Fenerbahçe yine geriden gelip 3 puanı aldı ve şampiyonluk yolunda bugün oynanacak Alanya-Galatasaray maçını beklemeye geçti.
Olağanüstü kongre, alınan kararlar, maç günü açıklanan cezalar ve bunların durdurulması derken Fenerbahçe’nin Adana Demirspor karşısında nasıl bir oyun sergileyeceği hepimiz için merak konusuydu. Lige devam etme ve Süper Kupa’ya U19 takımıyla çıkma kararı sahadaki futbolculara ve taraftarlara da yansımış. Maçta her an gerilim tavan yapacak ve parlama yaşanacak hissiyatı yaşandı.
iLK YARININ EN iYiSi SZYMANSKi iDi
Fenerbahçe kurduğu baskı sonucunda Djiku ile golü bulurken, kaleci İrfan Can Eğribayat’ın hatası ile beraberliği yakaladı Adana Demirspor. İlk yarıda; attığı gole kadar baskılı oynayan, yediği golden sonra konsantrasyonu düşüp Demirspor’un üstüne gelmesine imkan veren ve son 10 dakikada baskıyı tekrar artıran parçalı bulutlu bir Fenerbahçe izledik. Bu bölüm itibariyle sarı lacivertlilerin en iyisi Szymanski idi. Dzeko kanatlara geldiğinde onun boşalttığı alanlara deplase olarak pozisyonlara girdi.
İlk 45 dakikada 29 kez rakip ceza alanında topla buluşan Fenerbahçe’nin attığı 14 şutun sadece 1’i isabetliydi.
iKiNCi GOLDE TOP TOPLAYICI FAKTÖRÜ
İkinci yarıya Fenerbahçe adeta 2-1 önde başladı. Dzeko’nun attığı bu golde, asisti yapan İrfan Can Kahveci kadar taca çıkan topun bir an önce oyuna girmesini sağlayan top toplayıcı çocuğu da hesaba katmak gerekir. Bu golden sonra Hikmet Karaman, Yusuf Barasi ve Nani’yi oyuna alınca Demirspor iyice hücum oynamaya başladı.
İkinci yarıda daha hareketli, tempolu ve pozisyonlu bir maç izledik. Atılan 6 gol arasında Tadic’inki bir nevi maçın imzasıydı. Adana Demirspor’un 3-2’yi yakalamasıyla son dakikalar sıkıntılı geçmeye aday iken sahneye Serdar Dursun çıktı. Hem faulü aldı hem de devamında duran toptan kafayla golü atarak takımını rahatlattı.
HAKEM ARDA KARDEŞLER BAŞARILI BiR MAÇ YÖNETTi
Sahaya atılan yabancı maddeler nedeniyle dura dura oynanan bir ilk yarı vardı. Ancak Halil Umut Meler tarafından hiçbir yaptırım uygulanmadı. Ne takım kaptanlarını ne de temsilcileri devreye soktu. İlk yarı itibari ile zaten kendini belli eden ve sanki maça nokta koymak isteyen bir taraftar bölümü vardı ki, 55. dakikadan sonra da maç adeta maçlıktan çıktı. Rakip ya da kendi futbolcusu fark etmeksizin yabancı madde attılar. Bu süreçte Meler’in yaptırımları, daha doğrusu hiçbir yaptırım uygulayamaması hem oyunun hem de oyuncuların ahengini bozdu.
TÜM FUTBOLCULAR TEDiRGiNDi
Bütün futbolcular her an kafalarına bir şey gelecek tedirginliği ile oynadılar. Trabzonspor’un ilk golünden sonra sahaya atılan yabancı maddelerin ardından Meler, kenara gelip nihayet temsilcilerle bir şeyler konuştu. Gerçekten yazık. Allah’tan, özellikle Trabzonsporlular olmak üzere her iki takımdan çoğu futbolcu itidalli davrandı. Aslında izahı olmayan yaşananlar, futbolu anlamsız bıraktı.
HAKEM ANALiZiNE GEREK YOK
Sahaya atılan maddeler, futbolun oynanmasının engellenmesi, bunların karşısına hakemin uyguladığı veya uygulamadığı yaptırımlar... Yok golden önce faul olup-olmaması, penaltıdan önce faul olup-olmaması, penaltıda kartın rengi kırmızı mı olmalıydı olmamalıydı, verilen-verilmeyen fauller ya da kartlar... Meşale sahadayken görüp oynatması-oynatmaması ve akabinde gol gelmesi, son dakikalarda köşe bayrağının orada bütün takımın birbirine girip boğazlar sıkılıp sadece 2 sarı kartla geçiştirilmesi vesaire, vesaire. Bu maçın yorumunu ve hakemin kararlarının analizi yapmaya gerek yok aslında.
BU MAÇA ATAMAK iŞ BiLMEZLiK
Şu maçta Halil Umut Meler’i verdiği ve vermediği kararlarla eleştirmek, hakemin kararlarını analiz etmek bence en son yapılacak şey. Ancak bir hakemin geleceğini düşünmeden maçlara atayan yöneticiler sonunda Halil Umut Meler’i ne hale getirdiğini aynaya bakıp bir düşünsünler. Büyük bir travmadan çıkıp daha mental anlamda kendini toparlamadan derbiyi yönettirip akabinde belki de ligin en hararetli geçecek maça atanması tamamen işi bilmezlik ve acemi yöneticilikten başka bir şey değil.
MELER BiR SÜRE KULLANILAMAYACAK
Rizespor’un önde baskısı, defansı öne çıkarması ve açık oyunu, Galatasaray’ınsa ilk golden sonra istediği oyun anlayışını uygulaması maçın seyir zevkini doruğa çıkarırken, takımlar özellikle ilk yarıda birbirlerine nazire yaparcasına şahane goller attılar. Rizespor tehlikeli ve değişik bir takım. Mağlup duruma düşmüş olmasına rağmen fırsatlar yakaladı ve bunların ikisini gole çevirdi. 15. dakikadan sonra maç öyle bir yere evrildi ki, her iki takımın da boş bulduğu alanlar, karşılıklı pozisyonlara girilmesine yol açtı. Sanchez’in yokluğunda Berkan stoperde oynarken, Torreira ile Kerem Demirbay’ın defansa yardımı diğer maçlara oranla daha fazlaydı.
TUGAY VE ZiDANE GiBi
Kaan'ın sakatlanıp Zaha’nın oyuna girmesi ve Barış Alper’in defansa çekilmesiyle Galatasaray’ın ofansif oyunu daha da güçlendi. Rizespor gibi takımlar, böylesine kuvvetli hücum pres gücüne sahip Galatasaray karşısında oyunu geriden kurarsa büyük risk almış olur. Köhn’ün ilk golü, Tugay Kerimoğlu’nun Blackburn Rovers’ta oynarken attığı jeneriklere geçen golü andırıyordu. Kerem Demirbay’ın ilk golü öncesinde Zidanevari vücut dilini gördük.
SKOR YANILTMASIN
ilk yarı her ne kadar 4-1 Galatasaray’ın üstünlüğüyle kapanmış olsa da, skora bakıp aldanmamak gerekir. İki takımın rakip ceza alanında topla buluşma, atılan şut sayısı ve topla oynama oranları denkti. Ama Galatasaray’ın kaliteli ayakları skorun 4-1 olmasını sağladı. İkinci yarıda İlhan Palut’un yaptığı değişiklikler sonucu atılan golle skorun 4-2’ye gelmiş olması ‘Rize oyuna ortak olacak’ düşüncesine yol açtı ancak akabinde gelen penaltı konuk takımın gardını düşürdü.
GÜZEL VE KEYiFLiYDi
Bu bölümde seyir ve mücadele zevki anlamında ilk yarıdan bir tık aşağıda ama gollü bir oyun seyrettik. Gol perdesi, yeni saç rengiyle sahaya çıkan İcardi ile kapanırken, Arjantinli futbolcunun kazanılan penaltıyı, hat-trick yapması için Kerem Demirbay’a bırakması, Galatasaray adına gecenin en güzel görüntülerinden biri oldu. Sonuçta sezonun en güzel ve keyifli maçlarından birini izledik.
MAÇIN TARTIŞMALI POZiSYONLARI
Beşiktaş taraftarının görsel şöleni eşliğinde başlayan maçın henüz 2. dakikasında Al-Musrati’nin kendi kalesine attığı gol siyah beyazlılar için tam bir şok anıydı. İlk yarı Galatasaray adına Barış, Beşiktaş adına da Rashica sağ kanadı kullanarak etkili olmaya çalıştı. Erken gelen golün, oyunun heyecanını ve hızını kestiğini söylemek mümkün. Golden sonra takımların stratejileri değişti. Beşiktaş’ta Rashica, Muci ve dışında yaratıcı oyuncu hüviyetinde kimse yok. Amartey adeta el freni gibiydi ilk yarı. Galatasaray rahat bir 45 dakika çıkardı. Ne Nelsson, ne de Davinson Sanchez için tehlike oluşturabilecek bir Beşiktaş forveti yoktu. Nelsson-Sanchez ikilisi Beşiktaş’ı karşılayıp oyun kurarken belki de bu sezonun en rahat 45 dakikasını çıkardılar.
3. BÖLGEDE PRES YAPAMADI
1-0 geriye düştükten sonra Beşiktaş, beklentilerin tersine 3. bölgede pres yapamadı. Öyle anlar oldu ki, 20. dakikada taraftar isyan etti ve ileriye çıkmaları için futbolculara bağırmaya başladılar. Yetmedi, devre arasında takımlar soyunma odasına giderken futbolcuları tribüne çağırıp moral verdiler. Taraftarında var olan isyan ve inancın en ufak bir kırıntısı dahi yoktu siyah beyazlı futbolcularda ilk yarı. Pozisyon ve tempo olarak beklentilerin altında kalan ilk yarıda G.Sray kendini yormadan kontrollü bir oyun oynadı. Devreyi 8 şut ve 6 kornerle bitirmeleri, üstün oyunlarının kanıtıydı.
iKiNCi YARI DAHA HAREKETLiYDi
Beşiktaş orta sahasında Gedson çok arandı. 2. yarıda ilk devreye oranla seyir zevki ve pozisyon sayısı biraz daha yüksek bir mücadele izledik. Beraberlik golü için yüklenen Beşiktaş’ın ileriye çıktığı anlarda yakaladığı pozisyonları ve siyah beyazlıların arkada bıraktığı boş alanları değerlendiren bir Galatasaray izledik. İkinci yarı itibariyle hakem Halil Umut Meler de müsabakaya dahil oldu! Santos’un Ghezzal-Amartey değişikliği Beşiktaş’ı ofansif olarak daha da güçlendirdi. Ardından Santos hücuma yönelik iki hamle daha yapıp Muleka ile Aboubakar’ı sahaya aldı. Ancak tüm bu ofansif hamleler Beşiktaş’ın skor bulmasına yetmedi. Beşiktaş, beraberliği getirecek pozisyonlar bulsa da gole ulaşamadı.
PLANSIZ HÜCUM VE KALiTE
Sonuçta G.Saray bu kritik derbide rahat bir oyunla 3 puan çıkarmayı bildi. Beşiktaş’ın plansız hücumları ve kadro kalitesi farkı bu derbide göze çarpan unsurlardı. Taraftar, takımını ne kadar ileri itmek istese de o takım bunu yapamıyor. Hücum edemiyor, üstün oynayamıyor ve taraftarın çabalarının bir faydası olmuyor.
‘PENALTI POZiSYONUNDA OLDUĞU GiBi COLLEY’iN KIRMIZI KARTINDA DA VAR MÜDAHALE ETMEMELiYDi’
Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’nun müsabakadan saatler önce verdiği ve Tahkim’in acilen onayladığı İcardi’nin cezasının yankıları ile başladı maç. Sparta Prag maçı sonrası Galatasaray adına elenmenin etkisi ne olacaktı? Belli ki bazı oyuncuların mental anlamda etkilendiği görüldü ilk 45 dakikada. Maç öncesi Sergen Yalçın, “Tipik Anadolu takımı mantığı ile oyunu tutup ani geçişlerle oynayacağız ve sonuca gideceğiz” dedi ama maçın başlamasıyla özellikle ilk 5 dakika gördük ki Sergen Hoca ters manyel yapmış. Antalyaspor baskı kuran ve Galatasaray’ın üzerine giden bir görüntü çizdi. Ev sahibi sarı kırmızılılar maçın başlarında dengeyi kurmaya çalışırken bir duran top sonrası kazanılan penaltı ile golü buldu. Bu gol den sonra herkes Galatasaray’ın daha baskılı oynayacağını düşünürken oyunu domine eden, ne oynadığını bilen, organize ataklarla net pozisyonlar yakalayan, topu direkten dönen ve beraberlik golü bulan bir Antalya izledik.
TETE VE ViNiCiUS iLK YARI ETKiSiZDi
İlk yarı itibariyle Galatasaray’da Tete ve Vinicus çok etkisizdi, orta sahanın da enerjisi düşüktü. Beraberlik golünü yedikten sonra silkelendi ve alışagelmiş gelmiş kendi evindeki baskılı oyununu son anlarda göstermeye başladı. Bunun sonucunda Kerem Aktürkoğlu ile ikinci golü bularak devreyi 2-1 önde kapadı..
GALATASARAY iCARDi’Yi ARADI
İkinci yarı Okan Buruk, Tete’nin bu performansını görmüş olacak ki, onun yerine Kaan’ı alıp Barış’ı öne çıkardı.
Bu devrede Antalyaspor’un oyun anlayışında bir değişme olmadı. İlk devredeki gibi oyunu önde karşılayan ve rakibi beklemeden baskı yaparak oynamaya çalışan düşünceyi devam ettirdi. İki takımın ofansif oyun anlayışı bizlere zevkli, mücadele dolu ve pozisyonu olan bir müsabaka seyrettirdi.
Bu maçta Vinicus özellikle ceza sahası içinde, İcardi’yi arattı. Bir parantez de Köhn’e açalım... İkinci yarı özellikle sol taraftan bindirmeleri çok etkiliydi.
Kendi sahasında ilk defa bu denli zorlanan Galatasaray çok değerli 3 puan aldı.
90+1’deki penaltıda topun bir kırılması mevcut. Bu kırılmanın nereden kaynaklandığı sadece kale arkası kamerasından görülüyor. Futbolcu topa kafayla temas etmek isterken edemeyince, açılan kola topun bir teması mevcut gibi. Ama bu görüntü yüzde 100 net kanıt olarak VAR’ın hakem Cihan Aydın’ı monitöre çağırması için yeterli değil.
DZEKO’NUN ATTIĞI GOLÜN iPTALi DOĞRU, OFSAYT
45. dakikada Fenerbahçe’nin sayılmayan golünde, Edin Dzeko’nun rakip ikinci oyuncudan kale çizgisine daha yakın olması söz konusu. Pozisyonda Kasımpaşa kalecisinin olmaması kafaları karıştırdı. Dzeko, rakip ikinci oyuncudan kale çizgisine daha yakın olduğu için pozisyon ofsayt. Golün geçerli sayılmaması doğru.
FERDi’YE YAPILAN HAREKET FAUL AMA PENALTI DEĞiL
72. dakikada Jackson Porozo’nun Kasımpaşa ceza alanı çizgisi civarında Ferdi Kadıoğlu’na yaptığı hareket faul ancak yapılan temasın izdüşümü ceza alanı dışında olduğu için penaltı değil.
OOSTERWOLDE’NiN POZiSYONU PENALTIYDI
82. dakikada Mamadou Fall’un Jayden Oosterwolde’ye yaptığı faulde ilk temasın izdüşümü ceza sahası içerisinde. Bu pozisyonda penaltı verilmeliydi.
KALE ARKASI GÖRÜNTÜSÜ KESiNLiKLE YETERLi DEĞiL