Orada TSK’nın lojistik gücüne büyük katkı yapacak dev uçakların yenilenme ve bakım hangarlarının son halini gezdik...
Sohbetler ettik...
Akar, Türkiye’nin uluslararası bir güç olarak kendi bekasını koruması için nasıl fedakârca çalışıldığını anlatıyordu.
Suriye’den Libya’ya, Azerbaycan’dan Somali’ye kadar başarılı bir ordu.
Hain darbe girişimine rağmen, kendi sınırları dışında dünyanın en zor harekâtlarını başarıyla yapan bir ordu...
Erciyes manzarasına doğru sohbet ederken “Ölürsek şehit, kalırsak gazi” diyordu...
Akar her fırsatta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğini vurguluyordu.
Bunları konuşmuştuk.
PANDEMİ... Virüs... Karantina... Yasaklar... Korku... Ölümler... Artan vaka sayıları... Kapanan işyerleri... Derken...
Geçen yaz, korku dolu bir yazdı... İşte yine yaz geliyor.
Ve ben içine düştüğümüz bu karantinalı günlere inat...
Bu yaz başındaki karamsarlığımızı, “masmavi bir umutla” delmek istedim.
Yılların denizci/yazarı dostum Ali Boratav’ın çıkardığı “mavi yolculuk rehberi”ni koyuyorum önümüze...
İçinden martı çığlıkları geçen ve lacivert sulardan gelen bir rehber...
İlk olarak rapordan bir cümle aktarıyorum:
“Kaunos kaya mezarları, kayaçlarındaki bozulma nedeniyle gün geçtikçe yapısal bütünlüğünü kaybetmekte, hatta yok olma tehlikesi ile de karşı karşıyadır.”
Bu çarpıcı tespitten sonra şimdi detaylara girebilirim.
Düşünün ki...
Pers işgallerinden, Bizans ordularından, Roma baskınlarından kurtulmuş bir tarih.
Şimdi “ilgisizliğin sinsi işgali”nden kurtulamıyor.
Genç kadını karnındaki bebeğiyle birlikte delik deşik edip öldürdü....
Yine haberler. STK tepkileri.... Gazete manşetleri.... Kınamalar.... Bela okumalar....
Ama sonuçta gencecik bir kadın kalbindeki ve karnındaki hayalleriyle birlikte gömüldü gitti....
Daha öncekilerde olduğu gibi yine 3-5 gün geçecek.... Yine unutulacak....
Ama buna rağmen önceki gün Antalya’dan umut dolu bir haber geldi...
DHA’dan Aslı Duran geçmiş:
“Antalyalı iş insanlarından Melek İpek’e:
Tahliye olduğunda işin, aşın hazır...”
Annesine soruyor, annesi de dili döndüğünce anlatıyordu.
Ayşe Bursa’nın Orhaneli Gümüşpınar köyündeydi. Ama aklı dünyada...
Ayşe okumak istiyordu. Ama köyünde olanak yeterli değildi.
Ayşe
Öylesine etkilenmiştim ki.
Bir DHA muhabirinin gündelik haber takibiydi bu...
Şırnak... Beytüşşebap...
2800 metre yukarıda... Sarp dağlarda...
Tarım Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin hassasiyetini bildiğim için de umutla sonuç bekliyorum.
Dalyan’dan... Dalaman’dan... Göcek Göbün Koyu’ndan Urla’ya kadar ihbar ediyorum.
Orman Bakanlığı lütfen araştırsın...
Ekolojik tarım destekleniyor ya...
Özel çevre korumasındaki koylarda bir bakıyorsunuz, bir gecede bazı ağaçlar kesilmiş.
Sonra ilana bir bakıyorsunuz...
Videolu bir ilan:
“Deniz manzaralı ekolojik arsa...”
Suç kimde?
Aslında birçok dalda Türkiye olimpiyatlarda kalıcı bir başarı elde edemiyor.
Futbol dahil...
Dopingler... Kaybolan madalyalar... Çöken hayaller... Neden?
İşte bu soruların cevapları için bu pazar sizi bir zaman yolculuğuna davet ediyorum.
Şimdi 67 model kıyafetlerimizi giyip gelecekten geldiğimizi gizleyerek izleyelim.
Evet yıl 1967... Ve aylardan haziran...
Ankara 19 Mayıs Atletizm Federasyonu Binası’nda efsane başkan
“17 milyonluk Hollanda şampiyon oluyor da...”
“Yunanistan madalya alabiliyor da...”
“80 milyonluk Türkiye neden bir tek madalya bile alamıyor?”
Sorular net ve keskin...
Spor Bakanı’ndan beklenen cevaplar...
Atletizm Federasyonu’na eleştiriler...
Önceki gün Atletizm Federasyonu Başkanı Fatih Çintimar’ı aradım.
“Başkan, ne diyorsun bu sorulara?”
Başkan Gürün, özellikle Bodrum’daki ve Muğla genelindeki nüfus artışına dikkat çekmişti.
Ben de bunu “Bu yaz kıyılara tsunami gibi göç dalgası vuracak” diye özetlemiştim.
Maddeler halinde devam edersek...
Marmaris-Kaş hattı: Bodrum’un aksine Marmaris’te o düzeyde bir nüfus artışı yok. Çünkü Marmaris’te Bodrum ve Fethiye gibi bir “yerleşim grafiği” yok.
Marmaris’in ve Dalaman-Kaş hattının gözü kulağı, 12 Nisan’da Londra’dan gelecek haberde...
İngiltere ya kapıları açacak... Ya da açmayacak...
Güney Ege Turizm ve Otelciler Birliği Başkanı Bülent Bülbüloğlu çok net konuşuyor:
“Eğer İngiltere 12 Nisan’da bu kararı vermezse, yani mayıs ortası Türkiye için güvenli hava koridorunu açmazsa büyük sıkıntı olur.”
"Stajyer sistemi” yıllardır bürokrasinin çukurunda amaçsız, ufuksuz bir hal almıştı.
Bilirsiniz... Yaz ayları yaklaşırken bir “stajyer” gündemi başlar.
Falanca kurumun başkanına, patronuna ya da genel müdürüne açılan telefonlar:
“Bizim kızın bir staj işi vardı da... Senin marka bizim kız için çok önemli...”
“Yahu sen staja al, gerisi önemli değil...”
Evet tam da böyledir öğrencinin staj arayışı.
Salgınla birlikte “kaçış noktası” haline gelen Muğla kıyılarına tsunami gibi vuran o müthiş “yerli göç dalgası”...
Normalde 1 milyon olan nüfus, kışın yaklaşık 2 milyona ulaşmış...
Yaz aylarıyla birlikte bu rakam 4 milyonu aşacak.
Bodrum... Fethiye... Marmaris...
Gökova, Hisarönü, Göcek, Fethiye körfezleri... Uzunluğu 1480 kilometreye varan sahil şeridi...
Bodrum’dan Kaş’a kadar uzanan, Türkiye turizminin en önemli körfezleri...
Baktım, birçok kanaldan bu iddialar, mesajlar, köşe yazıları...
Okudukça o günlere gittim.
Tansu Çiller’in başbakanlığı dönemine...
Türk siyasetinde Behice Boran’dan sonra ikinci kez bu “erkek egemen arena”ya çıkmış...
Cesaret göstermiş... Demirel’in icazeti olmadan...
Demirel’in en yakınındaki merkez sağın tanınmış isimlerine karşı...
Onca baskıya, “Kızım, senden olmaz” uyarılarına rağmen...
Genel başkanlığa adaylığını koymuş bir kadın siyasetçi...
Aşağı doğru yürüdü. Birkaç adım daha attı.
“Aman Allah’ım...”
Suda ölü balıklar yüzüyordu.
“Onlar öyle bir kahramanlığı yaşıyorlar ki... Aylardır aynı yerdeler. Ev yok, izin yok, eş yok, çocuk görmek yok. Dağlarda destan yazan bu çocuklar her gün yeni bir operasyona hazırlanıyorlar ve çıkıyorlar.”
İşte o evlatlarımızdan 11’ini kaybettik.
Nice çatışmaların, pusuların deviremediği aslan yürekli evlatlarımızı bir helikopter kazasında kaybettik.
Mekânları cennet olsun. Ruhları şâd olsun...
O söze dönersem...
Merak etmiştim...
“Aylardır aynı yerde kalıyorlar” ne demekti?
Şöyle:
Üsküdar’da, Burhan Felek Köşkü’nde yaklaşık 2 saat süren keyifli bir sohbet...
Bu arada Üsküdar Belediyesi harika bir şey yapmış. Bakımsız haldeki köşkü onarmış, gençlere 24 saat çalışabilmeleri için açmış.
YÜZDE 70 DEĞİŞİM
Sohbetimize gelince...
Maddeler halinde anlatırsam, soru-cevapları şöyle özetleyebilirim:
Numan Bey, kongreleri tamamladınız. Şimdi büyük kongre geliyor. Önce şunu sorayım: Teşkilatta nasıl bir değişim oldu?
“Burada iki önemli şey var. Birincisi, kadrolarımızda yüzde 70 gibi yüksek bir oranda yenilenme ve gençleşme oldu. Yönetimde kadınların oranı arttı. İkincisi, kongrelerimizde geçmişte görev yapmış il ilçe başkanlarımız, milletvekillerimiz de bulundular. Böylece tam bir kucaklaşmayla, bayram havasıyla gerçekleşti kongreler. Bu çok önemli bir moral ve enerjidir.”
Büyük kongre ne zaman? Ve kongre sonrası AK Parti için nasıl bir gündem oluşturuluyor? Yani hedefleriniz nedir?
Konu PKK/YPG terör örgütüne verilen destek...
Özellikle ABD’nin PKK/YPG’ye başta silah ve mühimmat olmak üzere verdiği destek zaten biliniyor. TIR’larla gönderilen silahlar, eğitim ve petrol bölgesine yerleşme konusunda ABD’nin desteği defalarca belgelenmişti.
Burası tamam.
Peki bu konuda ne yapılacak?
Uçakta Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler de var. Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri komutanları da Akar’a eşlik ediyor.
Amaç, Türk ordusunun lojistik gücüne çağ atlatacak olan Airbus (400 M) nakliye uçaklarının montajını denetlemek.
40 dakika süren sohbetimizde Yunanistan’ın Dedeağaç bölgesine gelen Amerikan askeri varlığından Suriye-Irak sınırındaki Ayn Divar bölgesine yapıldığı iddia edilen Amerikan askeri tahkimatına, Yunanistan’ın yeni silahlanma stratejisinin yaratacağı etkiden Gara harekâtına ve oradan FETÖ’cü paşa Serdar Atasoy’ın tayinine ve “gizli el iddialarına” kadar uzun bir sohbet yapıyoruz.
Akar her zamanki gibi tek tek bütün detaylarıyla olayları anlatıyor.
Kayseri gezimizin nedeni ise 12. Hava Üs Komutanlığı’nda inşa edilen çok özel hangarlar ve bu hangardaki Türk Silahlı Kuvvetleri’nin lojistik yeteneğini ciddi şekilde arttıracak olan dev Airbus (400M) uçakları ve özel inşa hangarları.
Ziyaretin bir başka nedeni ise çok anlamlıydı.
Kayseri’deki şehit ve gazi ailelerinin çocuklarına MSB Hulusi Akar birer tablet hediye etti.
Duygusal anlar yaşadık.
14 maddelik iklim değişikliği eylem planı...
Nedense “iklim değişikliği” konusu pek ilgi çekmez.
Çünkü bugüne ait değildir. Şimdinin meselesi, bugünün sorunu değil gibi algılanır.
“Dur bakalım” dedirten... “Bizden sonraki kuşaklar” diyerek meseleyi bugünden uzaklaştıran bir tembelliktir aslında bu... Aymazlıktır...
O nedenle Çevre Bakanı Kurum’un yaptığı konuşma medyada pek yer bulmadı.
Sanıyorum bir tek Milliyet’ten Verda Özer yazdı.
Oysa içinde müthiş mesajlar olan bir konuşmaydı.
En önemlisi,
Kuşaklar boyu sürecek bu yolculuğun merkezinde çocuklar var.
Düşünsenize, NASA’nın Mars yolcuğu için internet üzerinden verdiği “boarding pass”lar en çok Türkiye’den alınmış.
Tam 2.5 milyon isim Türkiye’den Mars için “sanal bilet” almış.
Mars’a gidecek araçtaki çipe 2.5 milyon Türk’ün adı yüklenmiş.
O yüzden ben Türkiye’nin uzay projesini yürekten destekliyorum.
Bu arada birçok okurum sordu:
“Ben Türkiye’nin 1 numara olduğu listeyi bulamıyorum?”
Cevap veriyorum:
Ölümden dönenler
ÖNCEKİ gün sabah saatlerinde ajanstan bir haber geçti.
Öyle, ‘Flaşşş... Flaş....’ diye geçen bir haber değildi bu.
Haber şu:
“Kocaeli Emniyet Müdürlüğü’ne yönelik eylem için keşif yapan 4 kişi, Şırnak, Mardin, Yalova ve İstanbul’da düzenlenen operasyonlarla yakalanarak gözaltına alındı.”
Sıradan bir polis haberi gibi görünen bu haberin detayına bakınca, bunun öyle basit bir, ‘yakalama olayı’ olmadığı anlaşılıyor.
Okumaya devam edelim:
“PKK/KCK terör örgütü tarafından verilen talimatlar doğrultusunda geçen ağustos ayı içinde Kuzey Irak bölgesi bağlantılı kişilerin Kocaeli’ne geldiği, eylem için keşif yapıp fotoğraf çektikleri, çalışmalarını yaparak terör örgütüne verdikleri tespit edildi.”
Dikkat edin.
Geçen ağustos ayında Kuzey Irak’tan giriş yapıyorlar.
Kocaeli’ne geliyorlar... Orada istihbarat topluyorlar. Fotoğraflarla yer tespiti yapıyorlar.
Kim bilir kaç kez İstanbul’a gidip geliyorlar. İstanbul’da hedefler belirliyorlar.
Bilgi toplayıp canlı bomba için terör örgütünün elamanlarına aktarıyorlar.
Ve sonra patlatıyorlar.
Beşiktaş’ta böyle oldu. Ankara’da da.
Başka türlü böyle bir organizasyon mümkün değil.
Belli ki uzun uzun istihbarat yapmışlar. Lojistik destek almışlar.
Kim bilir başka hangi bombalama eylemleri için benzeri istihbaratı yaptılar.
Biz doğal olarak patlayan bombaları, giden canları biliyoruz.
Onlar için ağlıyoruz.
Ama bir de ölümden dönen hayatlar var.
Kurtulan canlar. Kararmayan ışıklar var.
Ben onlara ‘ölümden dönenler’ diyorum.
İşte dün böyle bir şey yaşandı.
Kocaeli Emniyeti’ni kutluyorum. O dikkatli polisleri kutluyorum.
Kuzey Irak’tan girmişler.
Ve emniyetin etrafında sinsice gezerlerken...
Gizlice fotoğraf çekerken...
Polis fark etmiş. (Onları fark eden polisin de alnından öpüyorum.)
Belli, hemen yakalamadan takip edilmişler.
Fotoğrafı çekenleri, bilgileri terör örgütüyle paylaşanları izlemişler.
Ve ardından düğmeye basılmış.
Şırnak, Yalova, Mardin ve İstanbul’da operasyonlar yapılmış.
4 terörist gözaltına alınmış.
Ve belki de bu yüzden kim bilir kimler ölümden döndü.
Hangi analar bugün bu sayede evlatlarına sarılabiliyor.
Bombalı eylem, elbette ‘Flaşşş... Flaş...’ duyurulacaktır.
Ama ben bu defa Kocaeli Emniyeti’nin bu başarısını, ‘Flaşşş... Flaş...’ diye duyurmak istedim.
Zor bir dönemden geçiyoruz.
Gözyaşımız kurumadan bir acı daha yaşıyoruz.
Elbette acılarımızı karşılamaz ama hiç olmazsa bir moral olsun diye...
Bu haberi aktarmak istedim.
PUTİN’İN BU SÖZÜDÖNÜM NOKTASIDIR
PUTİN’in dün basın toplantısında söylediği iki söz bölge için dönüm noktasıdır.
1) Rus uçağını düşürme emrinin arkasında Türk liderliğinin olduğu konusunda fikrimi değiştiriyorum. Karlov’un öldürülmesi Rusya-Türkiye ilişkilerine zarar vermeyecek.”
2) “Aşırı görüşlüler Türk ordusuna derin bir şekilde yuvalanmış durumda.”
İlk kez dünyanın en etkili liderlerinden birisi olarak Putin, FETÖ’nün Türkiye devleti içindeki ‘yuvalanma/sızma’ gerçeğini açıklamış oluyor.
Dahası, Putin gibi bir lider, Rus uçağının düşürülmesini de bu ‘ihanet örgütü’ne bağlıyor.
Ve bütün bunlar Rus Büyükelçi’ye suikast düzenleyen FETÖ’cü polisin deşifre edilmesinden sonra oluyor.
Bu açıklama, bölge için, Türk-Rus ilişkileri için dönüm noktasıdır.
Ancak!!!
Meselenin bizim açımızdan da bir sonucu var.Tamam, FETÖ’yü en azından Rusya’ya anlatabildik.
Ama dikkat...
Bu durum kendi içimizde yapmamız gerekenlerin hızını düşürmesin.
Ve her olaydan sonra “Faili bulduk; FETÖ” demenin rahatlığından da kurtulmak gerekiyor.
Tamam, Putin’in dediği gibi ‘Türkiye devletinin içine yuvalanmış bu sinsi örgüt’ deşifre oldu.
Şimdi eylemlerini engelleme zamanıdır.
Yoksa her büyükelçi, arkasındaki polise kuşkuyla bakacaktır.
FETÖ’nün de istediği budur.