Küçük Ali’nin mucizesini balonlarla karşıladılar

Ali, ilkokulu birincilikle bitirmişti.

Haberin Devamı

Örnek gösteriliyordu. Arkadaşlarıyla iyi, öğretmenlerine saygılı... Harika bir hayata başlamıştı.

Yaş 11...

Hayallerin kapısında...

Mutlu ve başarılıydı...

Ama bir sabah...

Ama hiç beklemediği bir an...

Ali’de bir yorgunluk başlamıştı. Teneffüslere çıkamıyordu.

Arkadaşlarıyla bahçeye koşamaz olmuştu.

Gözlerindeki ışık gitgide sönüyordu.

Küçük Ali’nin mucizesini balonlarla karşıladılar

Ne oluyor yavruma?” diyen anne Özlem.

Canım oğlum” diyen baba Birkan, doğrudan ilk hastaneye gittiler.

Yaşadıkları yer Türkiye’nin en güzel köşelerinden bir ilçe.

Kurtuluş Savaşımızın taçlandığı sokaklar.

Mudanya...

Öyle olunca doğrudan Uludağ Üniversitesi Hastanesi’ne koştular.

Ali’ye ne oluyor?” diye sordular ki...

Acılı cevap geldi:

“Lösemi...”

Haberin Devamı

Özlem Hanım’ın dünyası yıkıldı. Baba Birkan perişan.

Aman Allah’ım

Küçük Ali’leri nasıl bir hastalığın pençesine düşmüştü.

Uludağ Üniversitesi’ndeki doktorlar, Ali için seferber oldu. Ellerinden ne geldiyse yaptılar.

Ama ne çare... Amansız hastalık Ali’nin yakasını bırakmıyordu.

Sonunda doktorları dedi ki:

Sizi en iyisi LÖSEV’e yönlendirelim.

Ve ardından;

Ali Demir, durumu kötüye gidince Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı’nın (LÖSEV) desteğiyle Ankara LÖSANTE Hastanesi’ne sevk ediliyor.

Umutlar kırık, beklentiler acılı. Acaba LÖSEV Hastanesi bir çare olacak mı?

Ali, hastaneye yatırıldı.

LÖSEV bütün harcamaları karşılıyordu.

Anne Özlem dualarda... Baba, minnet duygularıyla LÖSEV hastanesinden bir çare bekliyordu.

Aradan günler geçti. Tecrübeli doktorlar, kan tahlilleri, ilik araştırmaları derken...

Karar verildi.

Ali’nin küçük kardeşi Elif’ten alınacak bir kök hücre çare olabilirdi.

Testler bir daha yapıldı. Elif’ten alınan kök hücre tekrar test edildi. Elif, donör olarak ağabeyi için uygundu.

Durum küçük kardeşi Elif’e anlatıldı. Hiç tereddütsüz bir “evet”...

Ne tesadüftür ki Ali’nin diğer adı Demir’di.

Kandaki demir diye düşünmemek elde mi?

Ve 8 yaşındaki Elif, 11 yaşındaki abisi Ali’ye 12’de 12 donör oldu.

Sonrası ameliyat.

Haberin Devamı

Anne Özlem ile baba Birkan’ı düşündüm de;

İki yavruları da hastanede...

Birisi diğerine şifa olmak için orada.

Diğeri kardeşinin kök hücresiyle ölümden dönmek üzere.

Gel de dayan arkadaş.

Ve nihayet ameliyat bitiyor.

Ali’ye kardeşinin kök hücresi naklediliyor.

Şimdi bekleme zamanı. Ama nasıl bir bekleyiş. Her saniye, her dakika, her gün ölümle yaşam arasında...

Acıyla mutluluk arasında geçen günler...

Ve sonunda doktorlar müjdeyi veriyor.

Ali, yeniden hayata döndü...

Ali, lösemiyi yendi.

Anne babayı düşünün.

Şükürler, dualar, gözyaşları...

Ve Ankara’daki LÖSANTE Hastanesi’ndeki doktorların mutluluğu.

Hayata bir can kazandırabilmenin gururu.

9 ay sonra Ali bir sabah Ankara’daki hastaneden çıktı.

Doğru Mudanya...

Haberin Devamı

Ve Mudanya ahalisi o kadar heyecanlıydı ki...

Küçük Ali’nin mucizesini balonlarla karşıladılar

Ali, ev yolunda Mütareke Meydanı’ndan geçerken şaşırdı.

Meydan kalabalık. Meydan balonlarla süslenmiş.

Acaba ne bayramı?” diye düşündü.

Bayram da değil.

Babası arabayı durdurdu. Anne, Ali’yi meydana doğru dışarı çıkarttı.

Ve işte o an...

Ve işte muhteşem an...

Ali’yi sevenler toplanmış, ellerinde balonlarla bir bayram havasıyla Ali’yi karşılıyorlar.

Çığlıklar, “çok yaşa”lar. Gözyaşları...

Ali’nin okulundan öğretmenler orada, sınıf arkadaşları orada. Mudanya halkı orada.

Bu topraklarda komşuluğun, sevginin, hayata verilen değerin bir canlı tablosu gibi oradalar.

Ve arkadaşlar;

Demirören Haber Ajansı’ndan sade bir haber olarak gelen bu fotoğrafları görünce;

Dedim ki:

Ne olursa olsun,

Haberin Devamı

Anadolu’daki bu insan sevgisini, komşuluğu, bir millet olabilmeyi hiçbir güç engelleyemez.

Ve elbette;

Önce Bursa’daki Uludağ Üniversitesi Hastanesi’nden Ali’yi Ankara’daki LÖSANTE Hastanesi’ne gönderen sevgili doktorları,

LÖSANTE’de Ali’yi yeniden hayata kavuşturan bütün doktorları,

Ve elbette Türkiye’de bu yolda canla başla çalışan LÖSEV’i,

Ve Ali için sonuna kadar mücadele eden annesi Özlem Hanım ve babası Birkan Bey’i,

Son büyük alkışım da abisine kök hücresini veren 8 yaşındaki küçük Elif’i,

Yürekten kutluyorum. Alkışlıyorum.

Bu topraklardaki umutlarımızı artırdıkları için saygılarımı gönderiyorum.

Ali ve Elif büyüdüğünde bu hikâyenin aslında bir “umut hikâyesi” olduğunu umarım çocuklarına anlatır.

Yazarın Tüm Yazıları