Ah be Sırrı

Haberi gelince...

Haberin Devamı

Acaba ne yapsam dedim.

Bir yutkundum.

Ulan tam 40 yıldır bu memleketin evlatları dedim.

Ulan tam 40 yıldır kanımız akıyor, canımız gidiyor dedim.

Ulan tam o en silahsız kalbiyle Sırrı;

O en saf ve komik haliyle Sırrı;

Bunca mücadeleden sonra;

Tam sırlar arasında bir güzel sır olacakken.

Haberi geldi ki; kalbi durmuş. 

Ulan o kalp durmaz dedim.

Ulan o kadar temiz kalp şimdi mi durur dedim.

Yahu Sırrı.

Haberin gelince;

Hastanede bir ölüp bir dirildiğini duyunca;

Acaba ne yapsam dedim.

Attım kendimi Ahmet Kaya’ya...

Bir şarkı dinledim:

Göğsüm daralıyor, yüreğim kanıyor... Olmasaydı sonumuz böyle” dedim.

Olmasın be Sırrı.

Vakit tamam” mı dedin,

Seni terk ediyorum” mu dedin.

Yorumsuz bir hayatı seçiyorum” mu dedin.

Birdenbire bir yıldız kayar gibi” mi dedin.

Atilla İlhan mı dedin.

Haberin Devamı

An gelir!” mi dedin.

Yoksa...

Vakit tamam ” dedin.

Ah be Sırrı.

Kalbin durup durup çalışıyormuş.

Yoksa Ahmet’in yanına gidip;

O şarkıları dinleyip o heyecanla geri mi geliyorsun.

Gel be kardeşim.

Yoksa bize;

Hoşça kal gözüm mü” diyorsun.

Yoksa.

Nedir başımdaki bu felaket;

40 yıldır sefalette bu Ahmet;

Alın dikin kefenimi bir zahmet” mi diyorsun.

Aslında anlarım biliyor musun?

Sen şimdi hastane odasında gözlerin kapalı;

Kalbin bize kapalı.

Yoksa Ahmet’e gidip sen de mi aynı şarkıyı dinledin:

Üstüm başım toz içinde,

Önüm arkam pus içinde,

Sakallarım pas içinde,

Siz benim nasıl yandığımı nereden bileceksiniz” mi diyorsun.

Öyle haklısın ki Sırrı.

Bir hapishanede, bir Meclis’te.

Sorarsın elbet;

Siz benim nasıl yandığımı nerden bileceksiniz.

Siz benim yandığımı nerden bileceksiniz...”

Bir fidandım

Devrildim

Fırtınaydım duruldum.

Yoruldum... Çok yoruldum.

Siz benim neler çektiğimi nereden bileceksiniz.”

Ah be Sırrı.

Seni tutuklayan,

Taş duvarlara tıkan,

Kim varsa...

Sakın ölme...

Arkandan;

Zindanlara attık ama çok iyi adamdı dedirtme...”

Gözünün içine baksınlar hâlâ.

Ahmet’in yanından son bir gayretle dön:

Taş duvarları yıkıp geldim

Demirleri söküp geldim

Hayatımı yakıp geldim” de.

Böyle de Sırrı.

Böyle de Sırrı.

(16 Nisan Çarşamba... Saat 11.45... Fethiye...)

Yazarın Tüm Yazıları