Bir ürperti gelip geçti üzerimden...
Sonuçta 22 metrelik çelik bir tüpün içindeydik.
Filmlerdeki gibi. Genç subay ve astsubayların kulaklarında telsiz, müthiş bir hareket başladı.
Bir ekranda dönen radar. Diğerinde sonar. Bir başkasında harita...
Onların arasında kendimi bir film sahnesinde gibi hissettim. Meşhur 2’nci Dünya Savaşı denizaltı savaşları...
Az sonra bir anons:
“Dalış... Dalış... Dalış...”
Koyların satıldığı iddiaları var.
Teknelerin artık eskisi gibi koylara giremeyeceğini öne sürenler var...
Doğa harikası koylarda marinalaşma başlayacağını savunanlar var.
Fethiye ve Göcek körfezinde yat turizminin biteceğini söyleyenler var...
Peki işin aslı nedir?
Yapılan ihalelerin ardından Göcek’te artık tekneler demir atamayacak mı?
1) Enerji Bakanlığı o kadar değerli bir ödüle imza atıyor ki...
Barajların, tellerin, yeraltı kablolarının, petrol rafinerilerinin, dev trafoların ötesinde...
Belki de dünyanın en büyük enerjisi için toplanıyor...
Bu akşam Türkiye’ye Enerji Veren Kadınlar için ödül töreni var.
Neden önemsiyorum?
Çünkü:
Hayat enerjimizin en saf kaynağıdır onlar...
Enerji sektöründe yükselen kadınlar... Finalistlere şöyle bir baktım...
MİLLİ Savunma Bakanı Hulusi Akar şöyle diyor: “Öncelikle gelen bilgileri tetkik ve koordine ediyoruz. Bazı mayınların sürüklendiğine yönelik ifadeler var. Her ihtimale karşı uçaklarımız, helikopterlerimiz, fırkateynlerimiz dahil gözetlemek suretiyle takip ediyoruz. Mayın avlama gemilerimiz, helikopterlerimiz, İHA’larımız bunların peşinde...”* Peki mayınlar boğazlara doğru yaklaşırsa?
Akar’dan kesin bir cevap:
“İnşallah bir kaza bela olmadan onlar kendilerini imha eder veya biz görür, mayın avlama gemimizle tahrip ederiz...”
DENİZALTI ATIŞ İÇİN DALARKEN
Sohbetten önce Preveze’de hummalı bir hareket var. Tıpkı filmlerdeki gibi...
Telsizlerden anonslar, emir tekrarları:
“Dalış... Dalış... Dalış...” anonsuyla birlikte aşağı doğru süzülüyoruz...
BEKLEYEN NAKLİYE
“Saygın gazetenizin karşı bakış açısını duyurabileceğinden eminim, şimdiden teşekkürlerimi sunarım.”
Diplomasinin “nazik üslubuyla yazılmış” cevaba öncelikle teşekkür ediyorum...
Ve elbette yer veririm...
6 Şubat’ta köşemde şu başlığı atmıştım:
“Gökçeada’da İncil’den dualar okuyan Sayın Bakan (Yunanistan Dışışleri Bakan Yardımcısı), size çok masum iki sorum var”
Sonra da sormuştum:
“Gökçeada’nın zirvesindeki Aziz Trifonos Kilisesi törenle ibadete açılıyor.
Fener Rum Patriği Bartholomeos orada... Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Andreas Katsaniotis orada... Rum cemaati orada...
1- SULTAN’a kötü haberi en yakın arkadaşı verdi:
“Mahkeme ev hapsini kaldırmış...”
Genç kız buz gibi oldu...
“Ya dışarıda yine bir yerde kıstırırsa...”Daha yüzündeki yaralar kapanmamıştı.
“Ya bu defa da kezzap atarsa...”
Silahla tehdit etmişti: “Ölümün benden olur...”
Sonra yolda kıstırmış, sürükleyerek parka götürmüş ve yüzüne “lavabo açıcı” atmıştı.
Sultan
Öyle şeyler yazıyor ki...
Yalnızca bir First Lady olarak değil...
Halkını kucaklayan bir kadın olarak bütün kalbiyle yazıyor.
Mesela önceki gün 12 yaşındaki dansçı Anna’yı yazdı...
Anna’nın altın sarısı saçları vardı. Çok iyi dans ediyordu.
Ama lösemi onu da yakalamıştı.
Anna
Künyedeki telefon numarasını aradığımda Arapça konuşan bir bant buldum...
Suriye...
Öyle ya, Ukrayna’da ölen Rus askerinin künyesinde Arapça’nın ne işi vardı?
Çünkü o Rus askeri değil, dünyanın en acımasız paralı askerlerinin bağlı olduğu Wagner’in bir üyesiydi.
Wagner, Libya’da, Suriye’de, Orta Afrika ülkelerinde Putin’in talimatlarıyla “kirli savaşı” yürüten bir gruptur...
Şimdi Ukrayna’da şehir savaşlarında para karşılığı insan avlıyorlar...
Dün bu gerçeği yazınca Türkiye’den ve dünyanın birçok yerinden mesajlar aldım.