Yuh artık, bu adamları bir de uçaklarınıza mı alıyorsunuz

O gazetenin manşeti önüme geldiğinde, önce üzerinde durmadım.

Haberin Devamı

“Pisliğin teki” deyip geçtim...

Ama iş büyüdü...

Büyüyünce de Hürriyet’in Atina muhabiri Yorgo Kırbaki’yi arayıp sordum:

Yuh artık, bu adamları bir de uçaklarınıza mı alıyorsunuz

Neyin nesidir bu gazete?

“Aşırı sağın da aşırı sağı bir gazetedir...”

Ya tirajı nedir? Kim alır, kim okur?

“Yunan gazeteleri artık tiraj açıklamıyor. Ama son açıklamada 5-6 bin satan (bana göre bedava dağıtılan) bir gazete...

Ama Yunanistan’da ilk 5’e girer.”

Peki öteki büyük Yunan gazeteleri nasıl baktı bu olaya?

“Vallahi pek üzerinde durmadılar. Ne eleştirdiler ne desteklediler. Görmezden geldiler.”

*

Sohbetimiz burada biterken, Yorgo son anda öyle bir laf etti ki, işte beni asıl o laf düşündürdü.

Haberin Devamı

“Ertuğrul Bey aşırının da aşırısı bir gazetedir ama bazı Yunan siyasetçileri bu gazeteyi ciddiye alır ve mensuplarını seçim gezilerinde uçağa davet ederler...”

*

İşte Doğu Akdeniz siyasetinin bir türlü kıramadığı makûs talihidir bu sözler...

Bütün işi provokasyon olan, bazısı dindarını, bazısı milliyetçisini, bazısı ulusalcısını kışkırtan...

Bunun için insanlara küfreden, hedef gösteren, hatta ölüme sürükleyen bu gazeteler ne yazık ki, bazı ülkelerde vazgeçilemeyecek kullanışlı aletler haline dönüştüler.

Onları siyasetçilerin uçaklarında da görürsünüz... Devlet davetlerinde de...

Siyasetçinin uçak koltukları, bu pisliklere meşruiyet kazandıran koltuk değneği haline gelir.

*

O yüzden Yunan siyasetçilere buradan seslenmek istiyorum...

Türkiye’ye kızabilirsiniz... Cumhurbaşkanı’nın izlediği siyasete karşı olabilirsiniz.

Manşetlerden onun eleştirilmesine ses çıkarmayabilirsiniz.

Ama bir ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı’na böylesine aşağılık ifadelerle hakaret edilmesine müsamaha etmeye gelince...

*

İşte tam orada, Yunan siyasetçilere seslenmek istiyorum.

Almayın bu herifleri uçaklarınıza...

Yanınıza dahi sokmayın...

Meşruiyet vermeyin bu pisliklere... Bırakın kendi kuburlarında eşelensinler... Ne zıkkımlanacaklarsa...

Kendi pisliklerinde bulduklarından zıkkımlansınlar...

Haberin Devamı

ATİNA’DAN İKİ İSTİHBARAT ANKARA’DAN BİR TAVIR

Bu arada Atina’dan kulağıma gelen olumlu birkaç küçük fısıltıyı da aktarayım.

Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in geçen hafta yaptığı ve 2.5 saat süren basın toplantısında bu gazetenin muhabirlerine soru sordurtmamışlar.

Tabii Yunan Dışişleri’nden sonra hükümet sözcüsünün de bu manşeti kınaması dikkatimi çekti.

Ve asıl önemlisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın böyle bir manşetten sonra yaptığı basın toplantısında “diplomatik çözümü” savunması çok önemli bir adımdı.

Bence iki tarafa da bu zihniyet hâkim olursa, iki tarafın da kazancı ve ödünü paylaşacağı makul bir çözüm bulunabilir. Bu tür ajan provokatörlere verilecek en güzel cevap da budur.

Haberin Devamı

ŞÜPHE

YUNAN KARDEŞİM, NİYE DÜN DEĞİL DE BUGÜN ATILDI

DİKKATİMİ çeken bir nokta da şu.

Bu manşet geçen hafta sonu atıldı...

Hatırlayalım o günü...

Oruç Reis araştırma gemisi Antalya Limanı’na çekilmişti.

Yunanistan Başbakanı bu kararı olumlu karşıladığını açıklamıştı.

Kılıçlar tekrar kınına sokulmuştu.

*

O zaman soralım...

Bu iğrenç gazete bu iğrenç manşeti niye Türk ve Yunan gemileri karşı karşıyayken...

Eller tetikte, gözler arpacıktayken...

Uçaklar semalarda kanat kanada uçarken atmadı da...

Sözün diplomasiye bırakıldığı gün attı...

*

Sorun bu soruyu lütfen...

350 Türk ve Yunan kadını barış için ortak bir bildiriye imza atarken, bu pislik manşeti atanlar kimlerdir...

Haberin Devamı

İpleri hangi karanlıktaki birinin, birilerinin elindedir...

Yuh artık, bu adamları bir de uçaklarınıza mı alıyorsunuz

O PİSLİK MANŞET OLMASAYDI BENİM MANŞETİM İŞTE BUYDU

BATMAN sokağından gelen bu cıvıl cıvıl fotoğrafları koyacaktım sayfamın manşetine...

İyi bakın lütfen...
Bu kadınlara, bu çocuklara...

Yüzlerindeki bu ifadeye...

Duvara vurdukları boyanın cıvıltısına...

O boyalardan fışkıran moderniteye...

Anlatmak istedikleri o büyük hikâyeye...

İyi bakın, çünkü benim güzel ülkemin asıl manşeti budur...

Batman’ın anonim Banksy’leri haline gelen bu kızların, kadınların, bu çocukların yaptıklarıdır.

*

Batman’da çok güzel şeyler oluyor...

Ahmet Güneştekin bugün sosyal medya hesaplarından bu güzel fotoğrafları yayınlayacak.

Haberin Devamı

15 idealist öğretmen ve Kadın Hekimler Eğitime Destek Derneği köy okullarını boyamaya başladı.

Yuh artık, bu adamları bir de uçaklarınıza mı alıyorsunuz

Batmanlı kadınlar, çocuklar şehrin duvarlarını boyuyorlar.

En güzeli de muhafazakârı, moderni, AKP’lisi, CHP’lisi, HDP’lisi ile el ele renklendiriyorlar şehirlerini...

SAYIN BAKANLAR LÜTFEN SİZ DE KATILIN BU AKIMA

SİYASET son yıllarda Türkiye’yi çok grileştirmişti...

Şimdi halk ülkesini yeniden rengârenk boyuyor...

Daha önce Ordu’nun sokaklarındaki Woody Allen çizimlerini yazmıştım.

Mersin duvarları Frida Kahlo ve İnci Küpeli Kız tablolarıyla cıvıl cıvıl olmuştu...

Şimdi kadınları haksız yere eleştirilen Batman’ın kızları ayağa kalktı...

Buradan Milli Eğitim ile Kültür ve Turizm bakanlarına da seslenmek istiyorum...

Siz de katılın lütfen şehirlerimizin, okullarımızın cıvıl cıvıl boyanması akımına...

Çünkü yetti artık bu grilik...

BANA ROL MODELİNİ SÖYLE KİM OLDUĞUNU SÖYLEYEYİM

BATMAN’da başlayan bu güzel hareketin kahramanlarından biri de sanatçı Ahmet Güneştekin...

Çünkü uluslararası başarıları ile Batman’daki çocukların rol modeli haline geldi.

Çocukluğumda benim rol modelim, İzmir’in yetiştirdiği büyük futbolcu Metin Oktay’dı...

Mardin çocuklarının rol modeli Nobel ödüllü bilim insanımız Aziz Sancar...

Amerika’da birçok genç kızın rol modeli geçen cuma ölen Anayasa Mahkemesi üyesi Ruth Bader Ginsburg oldu...

Rol modeli havuzumuz giderek genişliyor, giderek insana değer katan kişiliklere doğru yayılıyor.

İşte bu güzel haber...

CHP’NİN ESKİ PÜSKÜ TÜFEKLERİNE İKİ NOT

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na savaş açan “eski tüfek CHP’lilere” küçük iki hatırlatma...

*

“Gardırop Atatürkçülüğü” kavramının mucidi,
Cumhuriyet gazetesi yazarı
rahmetli İlhan Selçuk’tur...

9 Eylül 1966 günü yazdığı bir yazıda aynen şunu demişti:

“Türkiye’de hiç kimse gardırop Atatürkçüsü kadar Atatürkçülüğe zarar vermedi.”

*

“Ben Atatürkçü değilim” cümlesinin müellifi, Cumhuriyet gazetesinin eski başyazarı rahmetli Nadir Nadi’dir...

16 Aralık 1965 günü yazdığı bir yazıda aynen şöyle demişti:

“...Böylece büyük kahramanın ömrü boyunca nefret ettiği ve bütün gücü ile bizi kurtarmaya çalıştığı dogmacılığı şimdi gericiler onun adına sığınarak tam anlamıyla hortlattılar...”

KATKIDA BULUNANLAR

Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Foto Editörü: Umut Veis
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin

Yazarın Tüm Yazıları