Biri 11 Ocak 2021...
Yani geçen pazartesi günü...
Öteki ise bundan 3 gün öncesine ait...
Yani 8 Ocak 2021...
Önce ikincisinden başlayayım...
Gördüğünüz bu fotoğraf geçen pazartesi günü Kahire’de çekildi... Eminim MİT’in elinde de vardır, çünkü açık istihbarattan gelen bir fotoğraf...
Dikkatle bakarsanız arka planda 4 bayrak göreceksiniz...
Her yıl olduğu gibi sonuçları bir sosyolog gözüyle ilgiyle okudum.
Araştırmanın siyasi sonuçlarına hiç girmeyeceğim...
Çünkü beni hiç ilgilendirmiyor.
Ama sosyal ve kültürel sonuçlarında çok çarpıcı bazı öyle ilginç rakamlar var ki, işte onları anlatmak istiyorum.
Belki 2023 seçimleri için partilere yol gösterebilir.
En ilgincinden başlayayım.
SORU ŞU:
Çünkü Türk dış politikasının en gizli nabzı orada atıyor....
Özellikle Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın dış gezilerinde...
Bakanlık sitesi arşivine konan bu gezilere ait görüntüler, gazete ve televizyon haberlerine pek yansımayan “yeni trendleri” anlatıyor...
Şu an önümde son iki geziye ait görüntüler var...
Birincisi Libya’dan...
Savunma Bakanı geçenlerde Libya’yı ziyaret etti...
Orada düzenlenen gecenin en vurucu cümlesini gazetelerde ve internet sitelerinde okuduk.
Yapılan o erkek geyikleri...
Hani bir uçtan ötekine şifreli diye fantezi meraklılarının yaptığı o anatomik paylaşımlar...
Kadınlar, siyasetçiler hakkında o yazılıp çizilen fıkralar...
Paylaşılan siyasi karikatürler...
Normal sohbetlerimizde ağzımıza almayacağımız ifadeler, kavramlar, küfürler...
O iki fotoğraf şu:
Sakallı bir adam, Senato başkanının koltuğunda oturuyor...
Bir başka sakallı adam da Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin koltuğunda...
Pişmiş kelle gibi sırıtıyorlar...
Avrupa’nın seçilmiş insanlarından birinden şu Twitter mesajı geldi:
“Şundan emin olun. Benim başbakanlıktan ayrılmam çok sıradan ve sıkıcı bir şekilde olacaktır...”
Mesajın altında, Almanya’nın seçilmiş başbakanı ve şu an dünyanın en başarılı lideri sayılan Angela Merkel’in adı vardı.
Hesap gerçekten onun mu, yoksa birisi onun adına şaka mı yapıyor tam öğrenemedim...
Ama hepimiz biliyoruz ki, onun görevden ayrılması gerçekten çok sıradan bir şekilde olacak...
Nasıl mı?
*
Onun adı yok...
Sadece “The Stranger”, yani “Yabancı” diye biliyoruz...
Arada bir bowling salonunun barında tek başına otururken görürüz onu...
Genellikle de Jeffrey Lebowski’ye ettiği büyük laflarıyla hatırlarız...
Mesela aklımdan hiç çıkmayan şu lafı:
“Bir ülkede bazen bir adam gelir ve...”
“Yabancı”
Epeydir aradığım bir insandı.
Çünkü elinde müthiş bir veri tabanı var.
20 milyon müşteriye hizmet götürüyor. 11 bin çalışanı var.
Dolayısıyla pandemi sırasında kim ne tüketti, ne kadar evde oturdu, ne harcadı, bugün durum ne herkesten iyi biliyor.
Karşımda uzun saçları ve hali tavrı ile klasik bir enerji şirketinden çok Silikon Vadisi’nde yükselen bir startup tipi duruyor.
Murat Pınar
Türkiye hakkında ona sormak istediğim çok şey var.
Mini Cooper araba büyüklüğünde bir araç Mars’ın yörüngesine oturacak.
Ve bu, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) uzaya gönderdiği bir araç olacak.
Aracın adı “Hope”.
Yani “Umut”.
Tarihte ilk defa Müslüman bir ülkenin uzaya attığı araç böylesine ileri bir noktaya gidiyor...
Üstelik güzel bir haber daha var. Birleşik Arap Emirlikleri’nde bu bilimsel Mars projesinin başında 33 yaşında bir kadın var.
Adı
77 yaşındaydı...
Geçen yılın sessiz ölümlerinden biriydi... Ama, bu dünyadan ayrılırken arkasında çok gürültülü bir yakın geçmiş bırakmıştı...
Simone de Beauvoir’larla başlayan “birinci dalga feminizm”in, ikinci dalga sörfçülerinden biriydi...
Ve o kadın bizim erkek neslimizin dimağına çok korkutucu iki soruyu sokmuştu...
Bu ülkenin iyiye gitmesi için...
Şu Allah’ın belası kutuplaşmadan kurtulması için...
Allah rızası için...
Bazı tipleri televizyonda canlı yayına katiyen çıkarmamak gerekiyor...
İki nedenden dolayı bilerek erteledim.
Birincisi bu sözleri söyleyen Kılıçdaroğlu’ndan yazmak için izin istedim.
İkinci ve daha önemlisi ise...
Bu konuşmayı yılın ilk günü yayınlamak istedim.
Çünkü o felaket yılından sonra 2021’e umutla girmeyi arzuladım...
Geçen salı günü...
Yer Ankara’daki Ahmet Hamdi Akseki Camisi...
Biliyorum bazılarınızın aklına hemen şu soru gelecek.
“Ne işin var senin oralarda?”
Sedat Ergin soktu kanıma bunu...
Biliyorsunuz, o, başlığında “resmi” kelimesi bulunan her devlet sitesini ziyaret eder.
Tabii ki, onun Rusya resmi internet sitesine girip dolaşması ile benimki arasında esaslı bir fark var.
Onun ilgi alanı “Diplomatik belgeler”, “Resmi heyetler arasındaki görüşmeler” ve “Dokümanlar” bölümü olur...
Ya ben Rusya Devlet Başkanı’nın sitesine girersem ne görürüm?
Kendinizi mütevazı ve sakin bir yılbaşına hazırlarken çalar birden kapınızı...
En hazırlıksız olanı ise yüzünüzdür öyle anlarda...
O yüz ne hissettiğini anlatamayacak kadar çaresizdir çünkü...
Pazar akşamı işte böyle oldu...
Hiç beklemediğimiz, en hazırlıksız anımızda öğrendik oda arkadaşımın ölümünü...
ODTÜ’nün eski rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar benim ilk akademik yoldaşımdı...
Aynı yıl yurtdışından dönüp, Hacettepe Üniversitesi Sosyal ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nde göreve başladık....
Tahmin ediyorum yaptığı heykel de anatomik olarak 20-30 yaşlarında bir erkektir...
Biliyorum başlıktaki soruyu okuduğunuz an, “Yine ne saçmalamış” diyeceksiniz...
Hayır ciddiyim...
O nedenle, soruyu yeniden soruyorum:
Evrensel güzellik ölçülerine vurursanız, Michelangelo’nun David heykelindeki erkek mi daha güzel ben mi...
*
Hiç kuşkusuz David de kusursuz bir erkek değildi... Başı normalden büyük, elleri de öyle...
Genital organı küçük...
Bir bankın ucunda yapayalnız oturuyordu...
1970’lerin terör yıllarına döndüm...
Sonra 1980’li yıllara...
12 Eylül’ün o karanlığında bile siyasi hicivleri, mizahı ile bizi gülümseterek, kahkahalar attırarak dayanma gücümüzü nasıl arttırdıklarını hatırladım...
İzmir? İstanbul... Antalya... Edirne...
Yanıldınız...
Dünyanın en büyük iki içki grubundan biri olan “Pernod-Ricard”ın Türkiye, Afrika ve Ortadoğu (MENAT) bölgesinden sorumlu CEO’su Selçuk Tümay, Karaman doğumlu...
Yani eskiden Konya Karaman diye bildiğimiz şehirden...
O zaman geleyim ikinci soruya...
Pernod-Ricard grubunun, daha çok Müslüman ülkeleri kapsayan “Ortadoğu, Afrika ve Türkiye” bölümünün yönetim kurulunda sizce kimler vardır?
Sakın “İçmeyi seven erkekler” demeyin...
Türkiye'nin en güzel yeni yıl kartpostalı
Önceki gün arkadaşım Ahmet Acar’ın cenazesine katılmak için arabayla Ankara’ya gidip geldik...
İlk defa Kuzey Marmara otoyolunu kullandım...
İstanbul dışına çıkışı çok kolaylaştırmış...
Yolu en az 30-40 dakika kısaltıyor.
İstanbul’a dönüşte, bugüne kadar bana en çok heyecan veren duvar resimlerinden birine rastladım.
“Pasific” benzin istasyonunun market duvarına çizilmiş olağanüstü bir Türk bayrağıydı bu...
Kim çizdiyse gerçekten çok başarılı...
Bayrağın dalgalanışına o kadar güzel bir hareket vermiş ki, insan önünde durup fotoğraf çektirmeden geçemiyor....
*
O gün cenazede CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile kısa bir sohbet yaptım.
Kemal Bey bu ülkede bana umut veren en önemli isimlerden biri...
Dönüşte, duvardaki o bayrağın önünde durup biraz geçmişe baktım...
Tam o sırada Cumhurbaşkanı’nın eşi Emine Erdoğan’ın paylaştığı köpekli fotoğraflar geldi cep telefonuma...
*
Artık çok kolay ağlayan bir insanım...
İnsani duygular, sıcak dokunuşlar, çocukça saflıklar ağlatıyor beni....
Duvarda gördüğüm bir resim...
Hep kötülüklerin yayıldığı Twitter’dan gelen sıcak bir fotoğraf da bana umut verdi...
*
Ama ne yazık ki bu ülkede umutlar bazen üç-beş dakikada kararıyor.
Daha orada bu şahane kartpostalın önünde o umudu yaşarken, üç-beş dakika sonra aynı telefona Anayasa Mahkemesi’nin Kavala kararı geldi...
Dağıldı gitti o umut...
Keşke reform beklentilerimize yakışacak bir karar çıksaydı ve bu yılı bu güzelliklerle kapatsaydık diye düşündüm...
*
Kapkaranlık bir yılı kapatıyoruz bugün...
“Bir an önce çek git hayatımızdan” diyeceğimiz bir “Annus horribilis”ti yaşadığımız...
Bir felaketler yılıydı...
Yine de hepsini unutarak girmek istiyorum yarına...
Artık evlerimizin kapılarına dayanan bu hayvan sevgileri, inşallah siyasetimizin kapılarına da dayanır...
Siyasetimizin kapıları da demokrasi, adalet, hukuk reformlarına ardına kadar açılır.
Siyaset ve düşünceleri nedeniyle kimsenin hapiste kalmadığı bir Türkiye’ye kavuşuruz...
Bu yılla birlikte böyle utançlar da ülkemizden kopar gider...
Yani bize yakışan güzel vatanımıza kavuşuruz...
*
İşte bu şahane Türkiye kartpostalının önünde, işte bu duygularla hepinize, hepimize çok güzel bir yıl diliyorum....
KAPI ÖNÜNDEKİ BU FOTOĞRAFI SEVMEMİN 6 DUYGUSAL NEDENİ
BİR: Kapı önündeki uğurlama olayını çok sevdim...
İKİ: Sonra adını öğrendim...
“Leblebi”...
Onu daha da sevdim...
*
ÜÇ: Sonra Leblebi’nin geldiği yeri öğrendim...
Bir barınaktan almışlar... Onu daha da çok sevdim...
*
DÖRT: Ve en son da en çok duygulandığım şeyi öğrendim...
Barınaktan aldıkları Leblebi, engelli bir köpekmiş...
*
BEŞ: Böyle bir duygu bir eve girmişse...
O evin iklimi güzeldir diye düşündüm.
*
ALTI: Böyle duygular ülkenin en etkili siyasetçilerinin evine kadar girmişse eğer...
Hayvan duyarlılığı konusunda epey mesafe almışız demektir...
İnanın bunlar kanunlardan bile önemlidir...
Emine Hanım’a bu fotoğrafı paylaştığı için çok teşekkür ediyorum.
ANKARA VE İZMİR DÖNÜŞÜ OTOYOLLARDAN İKİ GÖZLEM
Ankara çıkışındaki Hes Opet istasyonunda Türkiye’deki en temiz tuvaleti gördüm.
Çalışanlarını kutladım.
*
Geçen hafta İzmir’den gelirken de Osmangazi Köprüsü’nden hemen önce “Oksijen” adlı yol kenarı alışveriş merkezini gezdim.
Avrupa’nın hiçbir ülkesinde göremeyeceğiniz kadar modern mekânlardı.
Üstelik çok iyi markaların outlet mağazaları da vardı.
Bu tesisleri kuranları kutlarım.
BENİM GECEM
SON ŞARKIDA SMOKİNİMLE SİZİ MASAYA ÇIKARIP OYNATMAZSAM NE OLAYIM
19.30 NR 1 TÜRK TV: Bu akşam yeni yıl yemeğine hazırlanırken veya yerken veya tam yeni yıla girerken, Türk pop ve Batı müziğinin 2020’deki en güzel 20 şarkısını klipleriyle dinlemek ve seyretmek isterseniz bekleriz efendim.
NR 1 Türk TV’deyiz...
“Yılın 20 İnsanı” ve “Yılın 20 şarkısı”nı ben sunuyorum.
SAAT 22.00 NR 1 TV: Yok daha geç izlemek istiyoruz derseniz, aynı program gece 22.00’de NR 1 TV’de yayınlanıyor...
VE 1 NUMARA: Ve 1 numarada öyle bir şarkı var ki...
Şimdiden garanti ediyorum...
Masaların üzerine hep birlikte çıkıp hep birlikte söyleyeceğiz...
KLASİK GECE
100 MİLYONLUK ÇEKİLİŞ, HÜLYA, KİBARİYE VE ‘ÇOK GÜZEL HAREKETLER BUNLAR’
KANAL D: Geleneksel bir yılbaşı gecesi istiyorsanız...
Bir zamanların nostaljisi de olsun diyorsanız...
Hülya Avşar, Kibariye, Cengiz Kurtoğlu...
Ve “Çok Güzel Hareketler Bunlar”...
Tabii ki bir de yılbaşı çekilişi diyorsanız...
Adres Kanal D...
ALTERNATİF GECE
YENİ MEDYANIN İLK YILBAŞI GECESİNE SİZ DE TANIK OLMAK İSTİYORSANIZ
CÜNEYT ÖZDEMİR ŞOV: YouTube kanalındaki özel yılbaşı programını öneririm...
Türkiye’nin ilk “yeni medya yılbaşı programı” olacak.
BLUTV: “Ata Demirer Gazinosu...” Ata Demirer’i özledik, Geyikli ve Sığacık havasını, Ege ve Kuzey Ege’yi içimize çekmek istiyoruz derseniz... İşte bu.
GAİN GECESİ: Türkiye’nin yeni video platformu “GAİN” yayın hayatına gerçek anlamda bu akşam başlıyor. 10 dakikalık video şovları ile size güzel bir alternatif sunabilir.
ALİ BABA’YI NE KURTARIR KUNG FU MU, ÇEKİRGE Mİ
AMAZON’dan sonra dünyanın en büyük ve başarılı online sistemi “Ali Baba”yı kuran Jack Ma’nın başı bugünlerde “rejim”le belada...
“Rejim” haline dönüşen otoriter partilerin otoriter başkanları nedense dijital starları sevmiyor...
Kontrol edemedikleri bir şeyler var çünkü onlarda...
Otoriter başkanlar da kişilikli zenginlerden hazzetmiyor...
Çin rejimi bugünlerde Jack Ma’yı fena halde hedef almış durumda...
Jack Ma da bütün yönetim anlayışını “Asla teslim olmamak” üzerine kurmuş bir karakter...
Gençliğinde polis akademisine başvurup reddedilmiş.
Harvard’a 10 kere başvurup reddedilmiş...
Reddedile edile kendisi de reddetmeyi öğrenmiş...
2017 yılında Çin’in en ünlü dövüş sanatı ustalarından biriyle bir dövüş videosu yapmıştı...
Dün o videodaki bu pozuna bakarken düşündüm...
Çin rejimi ile kavgasında onu ne kurtarabilir?
Kung fu dövüş sanatı mı...
Yoksa “Dinle Çekirge” diyen Uzakdoğu “bilgeliği” mi...
KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin
Haber Yorumlarını Göster
Haber Yorumlarını Gizle