“FinTech”, “Bitcoin” ve “Blockchain”...
İtiraf edeyim, üçünün de ne olduğunu tam olarak bilemiyorum.
Oysa bunlar giderek günlük hayatımıza şuradan buradan girmeye başladı.
Özellikle de “FinTech...”
Belki inanmayacaksınız, aramızdan 2 milyon insan bu teknoloji üzerinden alışveriş yapıyor. Pandemi sırasında online ödemelerde çok öne çıktı.
Bu ödeme sistemi hayatımızın belki de en önemli kavramlarından birini yavaş yavaş tarihe gömüyor.
Parayı...
Hem de iki yüksek yerden aldığım izinle...
Biri “devlet başkanı”ndan...
Öteki “patron”dan...
İkisi de bana “Döneklik ve hainlik artık bütün dünyada şerefli bir payedir. Çık göğsünü gere gere halkın arasına gir” dediler.
Dün gece sabaha karşı cep telefonuma Deadline Hollywood haber sitesinden bir haber düştü.
ABD’nin eski başkanı Barack Obama ile ABD’nin en büyük rock şarkıcısı Bruce Springsteen Spotify üzerinden ortak bir podcast’e başladılar
Yani yaptıkları sohbeti şarkı gibi Spotify üzerinden streaming olarak yayınlıyorlar.
Vallahi dinlerken yıkıldım...
Bir kere daha söylüyorum...
Cem Yılmaz pandemi dolayısıyla çekilince, stand-up sahnesi Cübbeli Ahmet Hoca’ya kaldı...
Yani kavuk ona geçti...
Allah için o da acayip bir performans sergiliyor...
Geçen hafta iki gelişme oldu.
Geçen perşembe akşamı NASA Mars’a
Ekinoks, her yıl gündüz ile gecenin eşit olduğu güne verilen isim.
*
Yılda iki ekinoks var...
Biri 21 Mart ilkbahar ekinoksu...
Öteki ise 23 Eylül sonbahar ekinoksu...
Sözünü ettiğim cadılar dizisi bir sonbahar ekinoks günü başlıyor.
*
En iyi okuduğum şey de bakanlık sitesine konan fotoğraflar...
Bu etkileyici fotoğrafı da dün Savunma Bakanlığı’nın web sitesinde gördüm.
*
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın makamını ilk defa bu kadar geniş bir kadrajla görüyoruz.
Fotoğrafta bakanın sağında Türk bayrağı, solunda ise NATO bayrağı görünüyor.
Arkada ise bir Atatürk portresi var.
Zaten sitenin sayfası da sol üste bir Atatürk fotoğrafı ile açılıyor.
Bir de “82’nci gibi” olanı...
Bir Türkiye şehri değil, ama bir Türk şehri gibi olmaya doğru hızla gidiyor.
Burası Suriye sınırları içindeki Afrin...
Bilmiyordum, meğer Türkiye bir süre önce bazı yabancı gazetecileri Suriye içinde Türk ordusunun kontrolündeki Afrin’e götürmüş.
Giden gazetecilerden ilk yazı dün New York Times’ta yayınlandı.
Bu şehir hakkında bilmediğimiz bazı şeyleri bu yazıdan öğrendim.
Ve öyle bir yazı ki...
Nereden üzerine düştüyse durup dururken bir anayasa tartışması başlattı...
Allah’tan ne Cumhurbaşkanlığı, ne iktidar partisi ne de Diyanet bu tartışmaya girdi...
Ama baktım bugün muhalif diye bilinen bazı eski liberal yazarlar da “Anayasa’nın değişmez maddelerini tartışamazsak buna demokrasi denmez” demeye başladılar
Ben de diyorum ki:
İyi hadi gelin tartışalım... Tartışalım da neyi tartışacağız...
*
Madde 1 diyor ki: Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir...
Bunu mu tartışacağız?
Tabii ki konu, onun için yazdığım şu sözlerdi:
“Seçim gecesi üç-beş saati yönetemeyen bir siyasetçi bir partiyi 360 gün nasıl yönetecek...”
Allah için Muharrem İnce’nin rahmetli Süleyman Demirel’e benzeyen bir tarafı var.
Alınmıyor, kızmıyor, küsmüyor...
Türk siyasetinde artık unutmaya başladığımız güzel bir meziyet bu.
Neyse, hemen söze girdi:
“Seçim gecesi için bana haksızlık ediliyor”
Türkiye’de geçen hafta V.I.P köpekler dönemi açıldı.
Size bu haberin hikâyesini ve perde arkasını yazayım.
*
Son yıllarda Türkiye’de en beğendiğim yeni markalardan biri Les Benjamins...
Gümüşhane kökenli bir ailenin çocuğu olan Bünyamin Aydın’ın yarattığı bir giyim markası.
Başlarda “Ottoman Punk” tarzı deniyordu.
Lüks sokak modasının önde gelen isimlerinden biri oldu.
Özellikle fesli James Dean desenleri falan bütün dünyada tutuldu.
- 73 yaşımdayım...
- Bugüne kadar oy verdiğim hiçbir parti iktidara gelemedi.
- Bugün “Türkiye Cumhurbaşkanlığı Mevzuat Bilgi Sistemi” sitesine girip TC Anayasası yazdığım zaman karşıma çıkan metnin üzerinde şu yazıyor:
“Kanun numarası: 2709
Kabul tarihi: 18/10/1982”...
“Bazen bir ülkede bir adam gelir...”
Sonra birasından bir yudum alıp devam ediyordu:
“Bazen o ülkede bir adam daha gelir...”
Geçenlerde bu tiradı yazmıştım...
Amerika Birleşik Devletleri’nde bir adam geldi...
Ülkeyi tam ortasından ikiye böldü...
Şimdi bir adam daha geldi....
‘Hiç’ diye karşılık verdim. ‘Kendimce bakıyorum, burnuma, şu burun deliğimin içine basınca biraz acıyor da’...
Karım gülümsedi...
‘Ben de ne yana doğru çarpık diye bakıyorsun sandım’ dedi.
Kuyruğuna basılmış köpek gibi döndüm:
‘Çarpık mı? Benim burnum mu?’
Karım dingince:
‘Elbette canım, İyi bak: Sağa doğru çarpık...”
*
Tartışmanın konusu “Afrodit” adlı bir kitaptı...
Yani Yunan mitolojisinin “Aşk ve güzellik tanrıçası” üzerine...
Daha doğrusu Fransız yazar Pierre Louys’un 1896 yılında yayınlanmış “Afrodit” adlı kitabı üzerine patlayan tartışmaydı bu.
*
Önümde bir kitap duruyor.
Adı “Türkiye Tarihini Değiştiren 110 Kadın”...
Hürriyet’in eski yazıişleri müdürlerinden Doğan Satmış’ın kitabı.
*
Kendince Türkiye tarihini değiştiren 110 kadın belirlemiş ve hepsinin küçük birer portresini yazmış. Listeyi tek tek inceledim. Böyle seçimler çoğu kez keyfidir.
Yani her zaman bir “Bana göre” payı vardır.
Bu da öyle...
*
Ve kendimize yeni ve güvenli bir dijital ev aramaya başladık.
Türkiye’de iki isim öne çıktı.
Telegram ve BİP...
Telegram Rus asıllı bir adamın kurduğu haberleşme sistemiydi...
BİP ise milli ve yerli...
Turkcell’in bir hizmeti.
İşte bu arayış içinde vatandaş olarak gidip Turkcell’in CEO’su Murat Erkan’ı buldum.
Türkiye’nin Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy...
Yine muhtemelen bazılarınız soldakini tanıyor.
Aksiyon filmlerinin ünlü oyuncusu Jason Statham.
*
Gelelim en sağdakine.
O adam ünlü İngiliz sinema yönetmeni Guy Ritchie...
Bir kısmınız belki onu Madonna’nın eski kocası olarak biliyor.
Ama bizim gibi “kült sinema” tutkunları için o “Snatch” filminin olağanüstü yönetmeni Guy Ritchie...
20 Temmuz 1970...
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Abdülhamid zamanından kalma 1416 sayılı kanunu ile devlet bursu almışım...
O gün doktora eğitimi için Paris’e ayak bastım.
*
İlk işim iki filmi seyretmek oldu...
Biri “Woodstock”...
Öteki ise “Strawberry Statement”...
Fransızcaya
Trump'ın koltuğuna iki dinli bir Hint tanrıçası
Trump siyasi hayattaki rakibi Joe Biden’a “Sleepy Joe” diyor...
Yani “Uykucu Joe”...
*
İşte o uykucu öyle bir başkan yardımcısı adayı seçti ki... Sanırım şimdi hem Trump’ın uykularını kaçıracak...
Hem de dünyanın başına dert olan popülist liderlerin...
Dün onun hakkında epey şey okudum. Size, Kamala Harris’i tanıtayım...
1) TAM SİYAH DEĞİL, TAM BEYAZ DEĞİL, HEM LATİN, HEM ASYALI
Hintli bir anne ve Jamaikalı bir babanın kızı...
Yani hem Afro-Latin kökenli Amerikalı hem de Asya kökenli. Kendisine sorulduğu zaman sadece “Amerikalı” diyor...
Annesi Hindistan’ın Tamil Nadu bölgesinden. Adı Şayamala Gopan... Mesleği göğüs kanseri uzmanı. Babası Donald Harris, Jamaika’dan gelen bir göçmen. Stanford Üniversitesi’nde ekonomi öğretim üyesi.
2) TERAZİ BURCU, POPÜLİZMİN TAM TERSİ BİR KARAKTER
20 Ekim 1964’te California’nın Oakland şehrinde doğmuş.
Yani Terazi burcu...
Bu burcun özellikleri şöyle: Zarafeti ve güzelliğiyle dikkat çekicidir. Akıllı ve sabırlıdır, çatışmadan hoşlanmaz, dengeli, uyumlu bir birliktelik arar. Gizli mükemmeliyetçi bir yönü vardır. Politik ve kibar tutumu ve davranışlarıyla takdir toplar.
3) ADININ ŞİFRELERİNDEN GELEN ANLAMLI MESAJ
Annesi ona, Hint mitolojisinden bir isim olan Kamala Devi adını vermiş.
Sanskritçede Kamala, lotus çiçeği anlamına geliyor.
Yani bizdeki nilüfer
çiçeğinin bir türü...
Çamurlu sularda yaşar ama hiç kirlenmez. Yağmur suyunda hep temizlenir.
Kökleri toprağa bağlı değildir ama bulunduğu yere gönülden bağlıdır, gitmez.
Devi kelimesi ise Sanskritçe “tanrıça” anlamına gelir.
Anlayacağınız Kamala Devi Hint inancındaki tanrıça Lakshimi’nin bir öteki ismidir.
4) YENİ BAŞKAN BİR KİLİSE VE BİR HİNT TAPINAĞINDAN MI GELECEK
Babası Hıristiyan, annesi ise Hindu inancına bağlı.
7 yaşındayken babası ile annesi ayrılmış. Kamala ve kız kardeşi hem babasının bağlı olduğu Baptist kiliseye gidermiş, hem de annesinin memleketini ziyaret ettiklerinde Hindu tapınaklarına gidip dua edermiş.
12 yaşındayken annesi Kanada’nın Montreal şehrindeki bir araştırma merkezinden teklif almış ve oraya yerleşmiş.
Burası Yahudi kökenli bir araştırma merkeziymiş. Dolayısıyla Yahudiliği de orada öğrenmiş.
5) LUKE SKYWALKER’IN ŞEHRİNDEN GELİYOR
Doğduğu yer Oakland. 1970’li yıllarda bütün dünyada özgürlük rüzgârlarını estiren çiçek çocukların doğduğu San Francisco körfezinde küçük bir şehir.
Yani bir anlamda Amerika’nın Urla’sı da diyebilirsiniz.
Star Wars filminin büyük karakteri Luke Skywalker’ı oynayan Mark Hamill’in de doğduğu yer.
6) YÜZDE 77’Sİ BEYAZ OLAN BİR OKULDAN
Ayrıldıktan sonra annesi onu ve kız kardeşini, yüzde 77’si beyaz çocuklardan oluşan bir okula yazdırmış.
Babasının yaşadığı Palo Alto’daki mahallesinde ise beyaz çocukların renkli çocuklarla oynamaları aileleri tarafından yasaklanmış.
Yani savaşçı mahallelerde büyümüş.
7) BIDEN SEÇİLİRSE GELECEK BAŞKAN BİR HİNT TANRIÇASI
Bu profili neden bu kadar ayrıntılı yazıyorum... Evet bugün Trump’ın karşısında onun “Uyuyan Joe” dediği bir Demokrat aday var...
Ancak o 4 Kasım seçiminde Trump’ı yenerse, 2024 yılında büyük bir ihtimalle dünyanın 1 numaralı süper güç koltuğunda, adını Hint tanrıçası Lakshmi’den alan bir kadın oturacak. Üstelik iki inanca da aynı mesafede duran, iki dinli bir tanrıça olacak. Neden mi?
8) ‘UYKUCU JOE’YA VERİLECEK OY KILICIN YERİNE LOTUS ÇİÇEĞİ
BIDEN bugün 77 yaşında... 2024 seçiminde kesinlikle aday olmayacak...
Ve onun yerine bir kadın Tanrıça seçim meydanına çıkacak... Yani popülizmi hezimete uğratacak güç bir kadından gelecek... Ben de şuna inanıyorum... 21’inci yüzyılda dünyanın başına büyük felaketler açan popülizm dönemini kadınlar kapatacak.
Son söz: Amerikalılar 4 Kasım günü, Uyuyan Joe’ya oy verirse bütün dünyada uyumakta olan popülizm karşıtı bir duyguyu da uyandıracak.
Böylece dünyada kılıca, bombaya, dayanan popülizm yerine, üzerine hiç kir kondurmayan, özgürlük timsali lotus çiçeği dönemi açılabilir.
O nedenle iki dinli Hint tanrıçası ilginç bir dönemi başlatıyor...
9) ‘EKONOMİNİZİ MAHVEDERİM’Cİ Mİ ‘ERMENİ SOYKIRIMI DİYEN’Cİ Mİ
Kamala Harris iyi hoş ama, yakın geçmişinde Türkleri Trump’çı yapacak bir arızası var. Ermeni soykırımı tasarısını en güçlü destekleyen senatörlerin başında. Hatta önergeyi Senato’ya sunan kişi.
Peki başkan yardımcısı seçilmesi halinde bunun bize zararı olur mu... Clinton ve Obama gibi iki güçlü demokrat başkan döneminde Beyaz Saray’a mantık ve akıl hâkim olmuştu.
Bu defa da aksini düşünmek için bir neden yok...
Hangisini destekleyelim?
“Ekonominizi mahvederim” diyen Trump mı...
“Ermeni soykırımı tasarısını getiririm” diyen Kamala mı... Zor tercih...
KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Foto Editörü: Umut Veis
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin