Önceki gün Davos'ta paydaş kapitalizme geçen 61 şirket

Önceki gün Davos’un “online” koridorlarında dolaşırken çok önemli bir gelişmeye tanık oldum.

Haberin Devamı

Bir toplantıda 61 küresel şirketin adı açıklandı.

Dünyanın önde gelen 61 şirketi bundan böyle “paydaş kapitalizmi ölçülerine uyma” kararı aldı.

*

Bunun İngilizce adı “stakeholder capitalism”...

Söz konusu şirketler bugüne kadar “shareholder capitalism” kurallarıyla yönetiliyordu.

Yani “hissedarlar kapitalizmi”...

Şirkete para yatıranların elde edeceği kâr üzerine kurulu bir anlayıştı bu.

Önceki gün Davosta paydaş kapitalizme geçen 61 şirket

Şimdiyse bir “stakeholder capitalism” kavramı doğdu.

Üretim veya hizmet sürecine katılan herkese zincirleme sorumluluklar yükleyen bir kapitalizme geçiş tartışılıyor.

Üreticiden tüketiciye kadar her aşamayı bu zincirin içinde sorumluluklara davet eden yeni bir kapitalist ahlak bu.

*

Haberin Devamı

Sadece bir AVM’deki son satış noktasındaki kârı değil, üreticinin de hakkını ve ahlakını düzenleyen bir zincir bu.

Ama sadece bu aşamalardaki fiyatlama ve maliyetlerle sınırlı değil.

Aynı zamanda çevrenin korunması, insan hakları, gaz salınımının kontrol altına alınması gibi ölçüleri ve taahhütleri de içeriyor.

*

International Business Council ve Dünya Ekonomik Forumu ortaklaşa olarak “Stakeholder capitalism metric” adlı bir uygulama ve ölçüm listesi çıkardı.

Ve önceki gün itibarıyla 61 küresel şirket bunlara uyacaklarını ilan ettiler.

HANGİ ŞİRKETLER
VİSKİCİ SUNTORY, BİRACI HEİNEKEN VAR PETROLCÜ ENİ, BANKACI MASTERCARD DA

DAVOS’ta “paydaş kapitalizmi” ölçülerini kabul ettiğini açıklayan 61 şirketin çok geniş bir dağılımı var.

Listenin tamamı Davos Forum Platformu’nda yayınlandı.

Ben, Türkiye’de de bilinen bazılarının adlarını vereyim:

Nestle Sony Mitsubishi IBM McKinsey  PayPal Unilever Mastercard Heineken Deutsche Post Banco Santander Credit Suisse Allianz Eni Delioitte HP HSBC Royal Philips UBS Hatta Japonya’nın en büyük viski üreticisi Suntory de bunu kabul ettiğini açıklayan şirketler arasında.

Önceki gün Davosta paydaş kapitalizme geçen 61 şirket

Haberin Devamı

İKTİDAR YANLISI KÖŞE YAZARINA PAYDAŞ KAPİTALİZMİ TAVSİYESİ

İKTİDARI koşulsuz destekleyen bazı gazete ve köşelerde bile son günlerde gıda fiyatlarındaki artışla ilgili şikâyet yazıları var.

Böyle durumlarda gözler hemen son satıcıya çevrilir. Mağaza denetimleri gibi daha çok eski sosyalist ülkelerde görülen uygulamalara başvurulur.

Oysa geliştirilen “paydaş kapitalizmi” sistemi, ekonomik süreçlerin her aşamasına ahlaki ölçüler ve taahhütler getirdiği için daha kalıcı çözümler getirebilir.

Önceki gün açıklanan 61 şirketlik listede hiçbir Türk şirketi yok.  

Oysa Türk şirketlerini de “paydaş kapitalizmi”ne geçmelerini teşvik ederek gıda fiyatlarının normalleşmesi için iyi bir yol açılabilir.

Haberin Devamı

GÜNÜN KONUSU
UĞUR MUMCU İLE TEĞMENİN AŞKI ARASINDA KALAN O KIZA NE OLDU

24 Ocak günü, Uğur Mumcu’nun katledilişinin yıldönümüydü.

Emekli Koramiral Atilla Kıyat “Gazete Pencere”de onunla ilgili güzel bir yazı yazmış.

Atilla Kıyat, Türk Silahlı Kuvvetleri Akademisi’ni birincilikle bitiren ilk deniz subayı.

Önceki gün Davosta paydaş kapitalizme geçen 61 şirket

Yazısında Uğur Mumcu ile ilgili hiç bilmediğim bir hatırasını anlatıyor.

Aynen aktarıyorum:

*

60’lı yılların başı..

Uğur Mumcu Ankara Hukuk Fakültesi öğrencisi...

Atilla Kıyat ise yeni mezun teğmen...

İkisi iyi arkadaş.

Bir gün Uğur Mumcu, Atilla Kıyat’ı evine davet ediyor ve orada çok hassas bir konuyu açıyor.

Uğur Mumcu bir süre önce bir kızla tanışmış ve ona âşık olmuş.

Haberin Devamı

Ama beraber olduklarında kız ona seslenirken sık sık Uğur yerine Atilla diyormuş.

Uğur Mumcu, ‘Ben kıza âşık oldum ama bu kız hâlâ sana âşık’ diyerek, ‘İkinizin mutluluğu için ben aşkımdan vazgeçme kararı aldım’ diyor.

*

Peki sonra ne olmuş?

Atilla Kıyat sonrasını da şöyle anlatıyor:

“Sarılıp öpüşerek ayrıldık...

Bir daha yüz yüze konuşmadık...”

*

Tabii bu ilginç anıyı okuduğumda merak ettim.

Bu hikâyenin bir de
üçüncü tarafı var...

Adı verilmeyen kız...

Acaba o kız kimdi?

Ve bu olay hakkında o ne düşünmüştür...

Zor bir durum yani...

SURİYE’DE BU SAVAŞ İÇİNDE BÖYLE BİR FUTBOL MU VAR

D-SMART Türkiye’nin futbol tarihinde bir ilke imza attı. Asya kıtasının en büyük uluslararası futbol turnuvalarını 4 yıl boyunca yayınlayacak.

Haberin Devamı

Böylece futbolu dünyanın 360 derece ekseninde izleme imkânımız olacak.

Yani sadece Avrupa liglerinden ibaret olmadığını da göreceğiz.

*

Asya futbolunda çok önemli gelişmeler var.

Şimdilik onları sadece Premier League’de oynayan Güney Koreli Son Heung-min ve Shinji Kagawa gibi Japon futbolculardan tanıyoruz.

Oysa bu ülkelerin ligleri de çok canlı.

Ayrıca Ortadoğu ve Arap ülkelerinde de büyük bir gelişme yaşanıyor. Bunları izlemek çok ilginç olacak.

*

D-Smart daha yayına başlamadan dün yapılan tanıtım programlarında ilginç bir şeyi öğrendim.

Dün kura çekimi yapılan Asya’nın 2 numaralı kupası AFC’nin Batı grubunda en iddialı takımlardan biri Suriye’ymiş...

Bunca yıkım ve savaş içinde hâlâ iddialı bir futbol takımı çıkarabilmek ilginç değil mi...

Ne diyorlardı...

Futbol sadece futbol değildir...

Tebrikler D-Smart...

BU YOZLAŞMIŞ POLİTİKACILAR OLDUKÇA ROCK MÜZİK HİÇBİR ZAMAN ÖLMEYECEK

SEYRETMEK için sıraya koymuştum ama New York Times benden önce davrandı ve çok övdü.

Latin Amerika’da rock müzik tarihini anlatan müthiş bir belgesel...

Önceki gece tamamını seyrettim.

Önceki gün Davosta paydaş kapitalizme geçen 61 şirket

İngilizce adı “Break It All: The History of Rock in Latin America”.

Birkaç arkadaşıma bahsettim ama “Rock müzik beni ilgilendirmez” dediler.

Oysa “Rock müzik sadece müzik değildir” dedirtecek kadar da siyasi bir belgesel...

Aynı zamanda sosyolojik ve kültürel...

Rock müziğin Latin Amerika’daki iç savaşlar, uyuşturucu savaşları, ekonomik krizler ve askeri darbeler süresince nasıl güçlü bir muhalefetin sesi olduğunu anlatıyor.

*

Ben ki müzik hastasıyım, meğer koskoca kıtanın rock müzik geleneğini hiç bilmiyormuşum.

İnanılmaz iyi gruplar, çok özgün rock denemeleri, Latin Amerika kültüründen kaynaklanan grupları... Ve bir de olağanüstü zenginlikte bir ritim anlayışı....

Bu dizi sayesinde Cafe Tacuba, Caifanes, Mana, Soda Stereo gibi harika grupları keşfettim.

Özellikle, Caifanes’in “Negra Tomasa” adlı şarkısını dinlemenizi öneririm. Kaçırılmaması gereken bir belgesel...

*

Dizi, Latin Amerika’nın bir türlü kırılamayan makûs talihini de anlattıktan sonra şu cümleyle bitiyor:

“Bu yozlaşmış politikacılar var oldukça rock müzik de halkın ona karşı derin isyanını anlatmaya devam edecek...”

ÇARPICI GERÇEK: MÜZİK GELİRLERİNİN YÜZDE 85’İ BAKIN NEREDEN GELİYOR

DÜNYANIN önde gelen müzik ekonomisi haber sitesi Music Business Worldwide önceki gece çok ilginç bir rakamı yayınladı. 2020 yılının ilk 3 ayında Amerika Birleşik Devletleri’nde müzikten gelen paranın yüzde 85’i Spotify, Apple Music, Amazon Music ve YouTube gibi streaming müzik platformlarınca sağlanmış.

Bu rakam 2019 yılının aynı döneminde yüzde 80’miş... Yani bir yılda 5 puan birden yükselmiş.

Bazıları “Bu, müzik tarihindeki en büyük parasal ekonomi” diyor.

Ancak Rolling Stone dergisi “Hayır bu doğru değil” diyor.

Müzik ekonomisi 2019 yılında 20.2 milyar dolar iş yapmış.

Oysa 2004 yılında, yani daha streaming teknolojisi devreye girmeden önce küresel müzik gelirleri 20.3 milyar dolarmış.

Yani geçen yıl rekor kırıldığı haberleri şehir efsanesiymiş.

KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin

Yazarın Tüm Yazıları