Kovulan tenor, bana ‘inek olmaktansa boğa olmayı tercih ederim’ demişti

DÜNYANIN en ünlü opera sanatçısı ve tenoru Placido Domingo, ‘Macbeth’ oynamak için sahneye çıkmasından 24 saat önce dünyanın en ünlü operalarından Metropolitan’daki işinden aynen şöyle ayrıldı:

Haberin Devamı

*

Verdi’nin Macbeth’ini oynamak için aylardır hazırlanıyordu.

Kostümlü son provayı geçen cumartesi günü yapmıştı.

Prova 11 saat sürmüştü...

Çarşamba akşamı, yani dün gece de Metropolitan’da prömiyeri yapılacaktı.

New York sanat çevreleri tuvaletlerini ve smokinlerini hazırlamıştı.

Ama prömiyere 24 saat kala öyle bir şey patladı ki sanat dünyası altüst oldu.

*

Haber, Türkiye saatiyle gece 02.00 sularında cep telefonuma düştü.

Pavarotti’nin ölümünden sonra dünyanın yaşayan en ünlü tenoru Placido Domingo, MET’teki görevini bırakmıştı.

Ve buna “bırakmak” da denemezdi.

*

İlk gelen haberde Domingo’nun kendi isteği ile ayrıldığını açıkladığı belirtiliyordu.

Geçen aydan beri, buradaki kariyeri boyunca çok sayıda kadına cinsel tacizde bulunduğu iddiaları konuşuluyordu.

Haberin Devamı

En az 11 kadının şikâyeti vardı.

*

Domingo açıklamasında “bu iddiaların arkadaşlarının büyük çabalarına zarar vereceğinden endişe ettiği için istifa ettiğini” söylemişti.

Ancak kısa süre sonra MET yönetiminin açıklaması geldi.

Orada “kendisinin ayrılmaya ikna edildiği” vurgulanıyordu.

Açıkçası MET operası, 51 yıldır aralıksız çalıştığı ünlü tenorun işine son vermişti.

Bu arada Philadelphia Orkestrası ile San Francisco Operası da onunla kontratlarını iptal etmişti.

*

Gece bu haberi okuduğumda gerilere gittim.

Placido Domingo ile 2014 yılının Aralık ayında İspanya’nın Valencia şehrinde uzun bir sohbet yapmıştık.

Kovulan tenor, bana ‘inek olmaktansa boğa olmayı tercih ederim’ demişti

O gün 73 yaşındaydı ve sanki hissetmiş gibi ona kadınlarla ilgili kritik bir soru sormuştum.

O gün bana inekle boğa arasında öyle bir karşılaştırma yapmıştı ki...

Dün o aklıma geldi ve sordum:

Tacizle suçlanan, dünyanın en ünlü tenoru boğa gibi mi gitti...

Yoksa inek gibi mi...

YİRMİ BİR AÇILIŞLA ENRİCO CARUSO’YU BİLE GEÇMİŞTİ

DOMİNGO bugün 78 yaşında.

MET’le çalışmaya başladığında daha 27 yaşındaydı.

Elli bir yıl sürekli orada çalışmıştı.

Bu süre içinde 21 kez sezonun açılışını o yapmış ve daha önce 17 açılış yapan Enrico Caruso gibi bir efsaneyi bile geçmişti.

Haberin Devamı

‘KILIÇLA GİDERİM’ DİYORDU AMA TEKMEYLE Mİ GİTTİ

O gün Valensiya’da açıkça iğneyle öldürülen inek olmaktansa savaşarak ölen bir boğa olmayı tercih ettiğini ima etmişti. Psikolog değilim ama bu kıyaslamanın erkek egemen bir zihniyetin eseri olması ihtimali yüksek.

Ama Metropolitan’dan ayrılması pek öyle iddia ettiği gibi olmadı... Anladığım kadarıyla savaşmadan ayrıldı.

Tek fark, kılıç yerine iğne değil de “tekmeyi” tercih etti... Oysa iğne daha az onur kırıcı olurdu.

KRİTİK SORU 1... YAKIŞIKLI VE KARİZMATİK ERKEK HEP AYNI KADINLA...

- Yakışıklı bir erkeksiniz. Karizmanız harika. Sanat dünyasında zirvedesiniz. Etrafınız kadın dolu. Nasıl olur da bunca yıl aynı kadınla berabersiniz?

Haberin Devamı

“Eşim benim esin kaynağım. Çok iyi bir sopranoydu. Çocuklar ve benim için sahneyi bıraktı. Ama şimdi benim en harika hayat ve sahne koçum.”

- Hiç mi sorun çıkmadı?

“Zor anlarımız oldu tabii. Ama insan sonunda hayatının merkezi nedir diye bakıyor ve hayatına devam ediyor.”

O gün bana “zor anlar” dediği şeylerin ünlü tenorun çapkınlığı olduğunu anlamıştım.

Ama bunun cinsel tacizleri de kapsadığı aklıma dahi gelmemişti.

KRİTİK SORU 2... İNEK GİBİ Mİ, YOKSA TORO GİBİ Mİ ÖLMEK İSTERSİN

- Boğa güreşlerini niye çok seviyordunuz?

“Doğduğum ülkenin bir duygusuydu bu. Erkek olmanın, savaşmanın sembolü.”

- Ben de erkeğim ama bu duyguyu anlayamıyorum.

“O zamanlar şöyle düşünüyordum. Toro (boğa) bu iş için yetiştiriliyor. Bir hayvan için çok çok iyi yaşıyor. Özgürce otlaklarda geziyor. İyi besleniyor ve 5 veya 6 yaşında dövüşe, savaşmaya çıkıyor. Evet, bütün bu hayatı sonu 15 dakikada ölümle bitecek savaş için yaşıyor.

Haberin Devamı

Benim anlamadığım da bu zaten. Neticede bir hayvan öldürülüyor.

“Ama şöyle de bir düşünün. Bir inek, hayatının iki-üç metrekare bir yerde, hiç kımıldamadan durarak geçiriyor ve 2 yıl sonunda bir mezbahada kafasına bir iğne sokularak öldürülüyor. Hangisi olmak isterdiniz? İnek mi, toro mu...”

EN SEVDİĞİ SOPRANO İLE SAHNEYE ÇIKACAKTI

Kovulan tenor, bana ‘inek olmaktansa boğa olmayı tercih ederim’ demişti

O gün sohbetimizde “En sevdiğiniz soprano ve tenor kim” diye sorduğumda şu cevabı vermişti:

“Anna Netrebko’yu, Julia Novikova’yı, Aida Gariailuna’yı çok beğeniyorum. Tenor olarak da Jonas Kaufmann, Javier Camarena, Rolando Villazon.”

Görevine son verilmeseydi Macbeth’i oynarken karşısında Anna Netrebko olacaktı...

Netrebko da geçen gün attığı bir tweet’te onunla sahneye çıkacağı için çok sevindiğini yazmıştı.

Haberin Devamı

Bu tweet’ten de anlıyoruz ki şikâyetçi kadınlar arasında Netrebko yoktu.

ÜÇ TENORDAN MESUT ÖZİL HAYRANI OLANI

1941 yılında, yani İspanya İçsavaşı’nın sona erip Franco rejiminin başlamasından 2 yıl sonra Madrid’de doğdu.

Baba tarafı Aragon ve Katalan...

Anne tarafı ise Bask...

Tam bir İspanya terkibi yani.

Luciano Pavarotti ve Jose Carreras ile birlikte dünyaca ünlü ‘Üç Tenor’u kuruyorlar.

Hayatının son yıllarında yine baritona dönüyor.

Damarlarında yarı Katalan kanı dolaşıyor ama o sıkı bir Real Madrid’li...

Mesut Özil orada oynarken hayranıydı.

Özil harika bir futbolcuydu. Ben de çok seviyordum ve takıma çok iyi gidiyordu. Ayrılmasına çok üzüldüm” demişti.

 

Yazarın Tüm Yazıları