Kitap fuarında VIP odasında bir sohbet

Şimdi anlatacağım sahne 5 Mayıs günü Kocaeli Kitap Fuarı’nın bir odasında yaşandı.

Haberin Devamı

Bu yıl konuşmacı olarak Kocaeli Kitap Fuarı’na davet edildim.

Orada siyasi bir konuşma yapmak istemedim.

“Çizgi romanın yükselişi ve Marvel kahramanları” konulu bir konuşma yaptım.

Çok da ilgi gördü...

*

Ondan bir gün önce Bülent Arınç’ın bir yakınından telefon geldi.

“Yarın Bülent Bey de kitabı üzerine konuşmak için Kocaeli’nde olacak. Vaktiniz olursa bir kahve içmek ister” dedi...

“Ben daha çok isterim” dedim...

*

Konuşmam bittikten sonra fuarda “VIP odası” denilen, ama öteki odalardan hiç de farkı olmayan büyükçe bir odada buluştuk.

Salonda Kocaeli’nin seçilen yeni belediye başkanı Tahir Büyükakın ile bazı AK Partili ilçe belediye başkanı ve ilçe başkanları vardı.

*

Oradaki gözlemim şu...

Düşünün, iktidara yakın bazı trollerin günlerce yerden yere vurduğu, hatta, gazete köşelerinde “Siyasi cenaze” diyecek kadar yerden yere vurduğu bir insan...

Haberin Devamı

Ama orada gördüğüm manzara şuydu.

Bülent Arınç’ın AK Parti içinde büyük bir itibarı ve saygınlığı var.

Onun taa Erbakan zamanından beri çalışması, 12 Eylül dönemindeki mücadeleleri parti içinde öylesine güçlü bir saygı yaratmış ki...

Yeniyetme troller ve onların ağababaları o gücü, o itibarı yıkamamış...

*

Arınç o gün gördüğü yanlışlıkları, partililerinin önünde bütün açıklığı ile söyledi.

Herkes saygıyla dinledi...

*

Sonra aşağı indi ve kitabıyla ilgili konuşurken bugüne ait eleştirilerini yine aynı açıklıkla dile getirdi.

İçimden “Herhalde artık hiçbir beklentisi kalmamış” diye düşünmüştüm...

*

Ama bunları yaparken bir şeye çok özen gösteriyordu.

AK Parti’ye zarar getirecek bir şey söylememeye dikkat ediyordu.

*

Önceki gün onun Cumhurbaşkanlığı İstişare Kurulu’na alındığı haberini okuduğum zaman samimi olarak çok sevindim.

Her zaman vicdanını ve adalet duygusunu, öngörü ve cesur eleştiri hakkını ön planda tutan tecrübeli bir insanın Cumhurbaşkanlığı çevresine girmesi hem AK Parti, hem de Türkiye açısından çok umut verici bir işarettir...

*

Aynı şekilde Abdülkadir Aksu gibi, rahmetli Turgut Özal’ın yanında siyaset yapmış bir insanın Vakıfbank Yönetim Kurulu Başkanlığı’na getirilmesi de güzel bir işarettir.

*

Haberin Devamı

Eminim ki Külliye böyle insanlardan çok yararlanacaktır.
 

İYİ HABER, KÖTÜ HABER, DAHA İYİ HABER, DAHA KÖTÜ HABER

AVRUPA Parlamentosu seçimleri ile ilgili haberler kafaları karıştırdı. Ben size bu olayı kısaca özetleyeyim:

Bu seçimde iyi ve kötü haberler vardı.

*

Kötü haber:

Irkçı partiler üç-beş puan ilerledi...

*

İyi haber:

Yine de seçimden önce beklenen o “faşist tsunami” gerçekleşmedi.

*

Daha kötü haber:

Avrupa Birliği’ni yıkmak üzere bir tür “aşırı sağ Enternasyonali” kuran ve bu uğurda Rusya ile bile işbirliği yapan güçler artık Avrupa Parlamentosu’nda daha güçlü temsil edilecekler.

*

Daha iyi haber:

Bu tehlike, sokaktaki Avrupa yanlısı insanı da harekete geçirdi.

Haberin Devamı

Neticede Avrupa Birliği yanlısı güçler parlamentoda yüzde 75 oranında sandalye sahibi olmaya devam etti.

Kitap fuarında VIP odasında bir sohbet

GAYE SU AKYOL HARİKA TARANTİNO MÜZİĞİ YAPAR

Dün Cumhuriyet gazetesinin kültür ve sanat sayfasında ilginç bir haber okudum. Dünyaca ünlü punk rock’çı Iggy Pop sıkı bir Gaye Su Akyol hayranıymış.

24 Mayıs günü, BBC 6 kanalında yaptığı radyo programında onun “Şahmeran” adlı şarkısını çalmış.

O şarkıyı ben de çok seviyorum...

Bu haberi okuduktan sonra bir kere daha dinledim...

Gözlemim şu: Gaye’nin şarkılarından harika Tarantino müzikleri çıkabilir...

Kitap fuarında VIP odasında bir sohbet

MAGAZİNCİLER ARKADAŞLARIMIN KAFASINI ÖYLE DOLDURMUŞ Kİ

PAZAR günü Hürriyet’teki Okan Bayülgen mülakatını okuyan üç arkadaşım aradı ve aynı şeyi söyledi:

Haberin Devamı

“Tam senlik bir malzeme çıktı...”

*

Okan, Hakan Gence’ye verdiği mülakatta demiş ki:

“Magazinciler, yatakta beraber olduğum kadının kafasını nasıl doldurduysa, benden öyle bir şey bekliyor ki! O beklentiyi karşılayabilmek için hakikaten çok uğraştım.”

Yine demiş ki:

“Tedavi olacak kadar sekse düşkünüm...”

*

Oysa ben de diyeceğim ki “Magazinciler arkadaşlarımın kafasını öyle doldurmuş ki, 55 yaşındaki Okan böyle bir şey deyince, 72 yaşındaki benden de üzerine atlamamı bekliyor”...

*

Üzgünüm arkadaşlar...

Okan’ın o mülakatını çok sevdim...

Ama ben o mülakatta bambaşka bir şeye takıldım.

OKAN O MEŞUM ‘DİRİLİŞ ERTUĞRUL’ GECESİNDEN SONRA NE YAPMIŞ

Altın Kelebek ödülleri sırasında o tatsız olayın yaşandığı gece o salonda değildim.

Haberin Devamı

Geceyi sunan Okan Bayülgen, bazılarına göre büyük bir “gaf” yapmıştı...

Bazılarına göre ise “Diriliş Ertuğrul” dizisinin yapımcıları ve oyuncularını “bile bile aşağılamıştı”...

*

Bana göre ise tipik bir Okan Bayülgen’di...

Paris’teki Coluche yıllarımdan çok iyi tanıdığım Fransız kara mizahının normal sayılabilecek bir versiyonuydu yani...

Ama herkesin kendini çok ciddiye aldığı, filmdeki rollerini gerçek zannettiği bir ülkede olay Cumhurbaşkanı’nın işe müdahil olmasına kadar gitti.

*

Meğer o günden sonra neler olmuş... Okan Bayülgen’den dinleyelim:

“Kızımı Fransız eğitimi gördüğü bir mektepte okutuyorum. Burada kazandığım parayı da vergisini ödeyerek Paris’te bir bankaya yatırmıştım. Ama o olay (Altın Kelebek ödül töreni) benim için sinir bozucu bir süreçti. Yapabileceğim tek şey vardı.”

Bakın yaptığı o tek şey neymiş?

“Ben bir yanlış anlaşılmanın mağduruydum ve o kişilerle ölçülemeyecek kadar küçük paramı yurtdışından buraya getirdim.”

Peki ne kadar bir paraymış?

“Evde oturup faiziyle geçinemeyeceğim kadar bir para...”

Dolayısıyla çalışarak bir şeyler yapmak zorundaymış.

Çalıştı ve şimdi harika şeyler yapıyor.

*

Şimdi düşünün, iktidarın, ona bağlı köşe yazarlarının, trollerin insafsızca üzerine geldiği böyle bir günde küçücük birikimi olan insan ne yapar?

Tam aksine yurtdışına götürür değil mi?

O tam aksini yapmış...

*

Demek ki...

“Diriliş Ertuğrul” iki kelimeyle tiye almakla, vatanseverlik arasında ters bir korelasyon yokmuş...

*

Bu mülakattan sonra Okan’ı daha da sevdim...

Yazarın Tüm Yazıları