Lady Gaga, ABD’nin en güçlü ve cesur LGBT hakları savunucularından biridir.
Milli marşı söylerken gözümün önünde şöyle bir tablo vardı.
ABD’nin, konsolosluk ve büyükelçilik binalarında LGBT bayrağı asılmasını yasaklayan, bugüne kadarki belki en büyük LGBT düşmanı başkanı arka kapıdan Beyaz Saray’ı terk ederken, ön tarafta bir LGBT militanı Amerikan milli marşını söylüyordu.
Bence değişimin ilk ve çok çarpıcı sembolizmi buydu...
*
Peki Lady Gaga kendisi bir LGBT insanı mı?
“Poker Face”
Yani “Çözülmemiş esrarengiz olaylar” kategorisinden...
Yaşanmış bir polisiye...
Cumhurbaşkanı Erdoğan aşı oluyor...
*
Tamam güncel olan o...
Ama gözümüzü hafifçe sağa ve sola çevirince ne görüyoruz...
Biri 11 Ocak 2021...
Yani geçen pazartesi günü...
Öteki ise bundan 3 gün öncesine ait...
Yani 8 Ocak 2021...
Önce ikincisinden başlayayım...
Gördüğünüz bu fotoğraf geçen pazartesi günü Kahire’de çekildi... Eminim MİT’in elinde de vardır, çünkü açık istihbarattan gelen bir fotoğraf...
Dikkatle bakarsanız arka planda 4 bayrak göreceksiniz...
“Ebru’nun zaferi”...
Aslında, bu başlığı Adnancı çetenin mahkûm olduğu gün ben atmalıydım...
Ama Posta’yı kutluyorum...
Benim 25 yıldır takip ettiğim bir olaydı bu...
Adnancı zalimlerin “Adnan Hoca” olduğu günlerde, herkesin ondan korkup sindiği günlerde, onun zulmüne uğrayıp da tek başına mücadele eden bir kadın vardı.
Adı Ebru Şimşek...
Bu çete ona yapmadığı zulmü bırakmamıştı...
Her yıl olduğu gibi sonuçları bir sosyolog gözüyle ilgiyle okudum.
Araştırmanın siyasi sonuçlarına hiç girmeyeceğim...
Çünkü beni hiç ilgilendirmiyor.
Ama sosyal ve kültürel sonuçlarında çok çarpıcı bazı öyle ilginç rakamlar var ki, işte onları anlatmak istiyorum.
Belki 2023 seçimleri için partilere yol gösterebilir.
En ilgincinden başlayayım.
SORU ŞU:
Çünkü Türk dış politikasının en gizli nabzı orada atıyor....
Özellikle Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın dış gezilerinde...
Bakanlık sitesi arşivine konan bu gezilere ait görüntüler, gazete ve televizyon haberlerine pek yansımayan “yeni trendleri” anlatıyor...
Şu an önümde son iki geziye ait görüntüler var...
Birincisi Libya’dan...
Savunma Bakanı geçenlerde Libya’yı ziyaret etti...
Orada düzenlenen gecenin en vurucu cümlesini gazetelerde ve internet sitelerinde okuduk.
Yapılan o erkek geyikleri...
Hani bir uçtan ötekine şifreli diye fantezi meraklılarının yaptığı o anatomik paylaşımlar...
Kadınlar, siyasetçiler hakkında o yazılıp çizilen fıkralar...
Paylaşılan siyasi karikatürler...
Normal sohbetlerimizde ağzımıza almayacağımız ifadeler, kavramlar, küfürler...
O iki fotoğraf şu:
Sakallı bir adam, Senato başkanının koltuğunda oturuyor...
Bir başka sakallı adam da Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin koltuğunda...
Pişmiş kelle gibi sırıtıyorlar...
Avrupa’nın seçilmiş insanlarından birinden şu Twitter mesajı geldi:
“Şundan emin olun. Benim başbakanlıktan ayrılmam çok sıradan ve sıkıcı bir şekilde olacaktır...”
Mesajın altında, Almanya’nın seçilmiş başbakanı ve şu an dünyanın en başarılı lideri sayılan Angela Merkel’in adı vardı.
Hesap gerçekten onun mu, yoksa birisi onun adına şaka mı yapıyor tam öğrenemedim...
Ama hepimiz biliyoruz ki, onun görevden ayrılması gerçekten çok sıradan bir şekilde olacak...
Nasıl mı?
*
Onun adı yok...
Sadece “The Stranger”, yani “Yabancı” diye biliyoruz...
Arada bir bowling salonunun barında tek başına otururken görürüz onu...
Genellikle de Jeffrey Lebowski’ye ettiği büyük laflarıyla hatırlarız...
Mesela aklımdan hiç çıkmayan şu lafı:
“Bir ülkede bazen bir adam gelir ve...”
“Yabancı”
Epeydir aradığım bir insandı.
Çünkü elinde müthiş bir veri tabanı var.
20 milyon müşteriye hizmet götürüyor. 11 bin çalışanı var.
Dolayısıyla pandemi sırasında kim ne tüketti, ne kadar evde oturdu, ne harcadı, bugün durum ne herkesten iyi biliyor.
Karşımda uzun saçları ve hali tavrı ile klasik bir enerji şirketinden çok Silikon Vadisi’nde yükselen bir startup tipi duruyor.
Murat Pınar
Türkiye hakkında ona sormak istediğim çok şey var.
Mini Cooper araba büyüklüğünde bir araç Mars’ın yörüngesine oturacak.
Ve bu, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) uzaya gönderdiği bir araç olacak.
Aracın adı “Hope”.
Yani “Umut”.
Tarihte ilk defa Müslüman bir ülkenin uzaya attığı araç böylesine ileri bir noktaya gidiyor...
Üstelik güzel bir haber daha var. Birleşik Arap Emirlikleri’nde bu bilimsel Mars projesinin başında 33 yaşında bir kadın var.
Adı
77 yaşındaydı...
Geçen yılın sessiz ölümlerinden biriydi... Ama, bu dünyadan ayrılırken arkasında çok gürültülü bir yakın geçmiş bırakmıştı...
Simone de Beauvoir’larla başlayan “birinci dalga feminizm”in, ikinci dalga sörfçülerinden biriydi...
Ve o kadın bizim erkek neslimizin dimağına çok korkutucu iki soruyu sokmuştu...
Bu ülkenin iyiye gitmesi için...
Şu Allah’ın belası kutuplaşmadan kurtulması için...
Allah rızası için...
Bazı tipleri televizyonda canlı yayına katiyen çıkarmamak gerekiyor...
İki nedenden dolayı bilerek erteledim.
Birincisi bu sözleri söyleyen Kılıçdaroğlu’ndan yazmak için izin istedim.
İkinci ve daha önemlisi ise...
Bu konuşmayı yılın ilk günü yayınlamak istedim.
Çünkü o felaket yılından sonra 2021’e umutla girmeyi arzuladım...
Geçen salı günü...
Yer Ankara’daki Ahmet Hamdi Akseki Camisi...
İlk defa Kuzey Marmara otoyolunu kullandım...
İstanbul dışına çıkışı çok kolaylaştırmış...
Yolu en az 30-40 dakika kısaltıyor.
İstanbul’a dönüşte, bugüne kadar bana en çok heyecan veren duvar resimlerinden birine rastladım.
“Pasific” benzin istasyonunun market duvarına çizilmiş olağanüstü bir Türk bayrağıydı bu...
Kim çizdiyse gerçekten çok başarılı...
Bayrağın dalgalanışına o kadar güzel bir hareket vermiş ki, insan önünde durup fotoğraf çektirmeden geçemiyor....
‘Deizm’ matah bir şeydir sevgili Ahmet
AHMET Hakan epeydir konuşulan bir konuyu dile getirdi.
Bence çok da iyi yaptı...
*
Ona göre “dindar ve muhafazakâr gençler arasında deizm popüler hale gelmiş”...
*
Ben de şunu ekleyeyim.
Muhafazakâr olmayan gençler arasında da hızla yayılıyor.
Bence bunun hiç şaşırtıcı bir yanı yok...
Çünkü insanların gözünde örgütlü dinler giderek büyük sorun haline geliyor.
*
Bir dünya düşünün ki...
- Yahudilik, Filistin’deki haksızlıklar, baskılar yüzünden bütün dünyada ve Türkiye’de eleştiriliyor ve bu inancın bilge insanları çıkıp doğru dürüst tek kelime edemiyor.
*
- Hıristiyanlık, İslamofobi yüzünden bütün dünyada ve Türkiye’de eleştiriliyor.
Hıristiyan din adamları da doğru dürüst bir şey söylemiyor.
*
- Müslümanlık ise tam anlamıyla bir “cihat” dini haline getirilmiş, El Kaide, IŞİD, Boko Haram gibi cani terör örgütleri dünyanın her tarafında “İslam” adına dehşet saçıyor.
Ama İslam’ın ulemasından doğru dürüst bir ses çıkmıyor.
*
Deizm dünyada ve Türkiye’de “Yaradan’a” inanan milyonlarca insan için pekâlâ matah bir şey gibi gelmeye başladı...
Yani sevgili Ahmet Hakan, sen gençlere “Deizm matah bir şey değildir” demeden önce, İslam ulemasına seslenip, “İslam niye bu hale getirildi” diye düşünmelerini söylesen daha iyi olur.
DEİZM NEDİR?
DEİZM veya ‘Yaradancılık’ tüm dinleri reddeden tek tanrı inancıdır. Deizm genel olarak Dünya’ya veya Evren’in işleyişine müdahale etmeyen tek tanrı olduğuna inanır.
BU DURUMDA 42 SANİYE DURDUM VE BAKIN KAÇ YAŞIMDAYMIŞIM
İŞADAMI arkadaşım Sedat Aloğlu aradı...
Dünkü yazımda Osman Müftüoğlu ile bugün yayınlanan mülakatımın anonslarını okuyunca aklına bir hatırası gelmiş.
1929 yılında Urfa’ya ilk radyo geldiğinde dedesi Hacı Durak “Bu nedir” diye sormuş.
“Yeni bir icattır. Bu radyodur” demişler... “Ne işe yarar” diye sorulunca anlatmışlar:
“İçinde insanlar var, sana konuşurlar. Sen de dinlersin...”
Hacı Durak dinlemiş ve tepkisi şu olmuş:
“Ha bu adamlar ölüme de çare bulurlar, bu arada biz poh yoluna ölürüz...”
İnsan ömrünün uzaması, bilimin gelişmesi ve ölüm arasındaki yarışı bundan daha güzel hiçbir cümle açıklayamaz.
Nikki Beach’te havuzun üzerinde kokteylimizi yudumlarken ben de Osman Müftüoğlu’na sordum:
“Hocam bir gün ölüme çare bulunacak mı...”
Bana öyle bir cevap verdi ki...
Bir de bana denge testi uyguladı.
Bu durumda 42 saniye durdum ve fizik yaşım kaç çıktı.
Bugün Hürriyet Pazar’da okuyun...
NOT: Bugün Hürriyet Pazar’da bu iki testi anlatmıştık. Bu testleri bulan kişi Dr. Michael Roizen. Ekte adını vermeyi unutmuşuz. Buradan düzelteyim.
CUMHURİYET
İÇERİDEKİLER ‘KATILDI MI’, YOKSA SADECE BİLGİLENDİRİLDİ Mİ
CUMHURİYET gazetesindeki yazılarına son verilen Nuray Mert “Bana, içerideki tutuklu Cumhuriyet mensuplarının da bu kararı uygun bulduğu söylendi...” demişti.
*
Ben de yazımda Silivri’de tutuklu Cumhuriyet mensuplarına sormuştum:
“Gerçekten sizin de onayınız var mı...”
Tabii oradan cevap gelmedi.
*
Ama dün Cumhuriyet’in imtiyaz sahibi olarak görünen Orhan Erinç, Nuray Mert’in ayrılması ile ilgili bir açıklama yaptı. Orada şu cümle dikkatimi çekti:
“Ayrıca tutuklu yöneticilerimizi de bilgilendirerek...”
Yani, açıklamada onların onayının alındığı söylenmiyor.
*
O yüzden hâlâ sadece düşüncelerinden dolayı tutuklu tutulan arkadaşlarımızın bu konudaki düşüncelerini merak etmeye devam ediyorum.
YETER... YETER... YETER YETER YAHU... YETER Kİ
Önceki sabah Zeynep Casalini’nin “Yeter ki” adlı şarkısı bütün müzik akım platformlarına konuldu.
Aslında 2013’te çıkmış bir şarkı ama itiraf edeyim ben yeni keşfettim.
Benim için bu yaz sonunun en büyük sürprizi...
Bende yarattığı etkiyi şöyle anlatayım:
Ajda’nın “Kimler geldi kimler geçti” yıllarına...
Sezen’in “Kaybolan Yıllar”ına...
*
Her şeyin daha masum olduğu, kıymetini hiç bilemediğimiz, çok ucuza harcadığımız, nankörlük ettiğimiz Türkiye’nin o güzel yıllarına giden bir şarkı...
*
“Issız Adam”da yeniden doğan “Anlamazdın” kadar güzel bir şarkı...
Onun gibi yeniden keşfedilmeye değer.
Ağustosun geriye kalan o birazcığında...
Eylülün bütün pastırma yazında...
Ekimin bütün hazan mevsiminde...
*
Bu sonbahar hep bu şarkıyı çok dinleyeceğim...
ŞARKIDAN SÖZLER
“Her gün boyuna beklemek yok mu ya
Bu bana ayrılıktan da zor gelir...
Yeter ki bırakıp da temelli gitmesin
Yeter ki kötü sözler incitmesin
Yeter ki söz verip bekletmesin
Razıyım razıyım beni uzaktan sevsin.”
Epeydir özlediğim bir şarkı...
BAŞÖRTÜSÜZ BİR SİGARANIN DUMANI
TÜRK İslam âleminin “büyük bir âliminden” sigara içen başörtülü kadının özelliklerini öğrendik.
*
Ben de size elinden sigarayı bırakmayan başörtüsüz bir kadının özelliklerini anlatayım.
*
Fransız sinema oyuncusu Jeanne Moreau, geçen ayın sonunda öldü, 89 yaşındaydı ve büyük bir aktristti...
*
- Brigitte Bardot onun için şöyle diyor:
“Jean Moreau, hayatın onu yönlendirmesini değil, o hayatını yönlendirmesini bildi...”
*
- Jeanne Moreau yaşarken kendisi hakkında şunu söylemişti:
“Çocukluğumdan beri tek tutkum kimseye bağımlı olmamaktı. O yüzden bütün kurallardan kaçabilmek için oyuncu oldum...”
*
Ne diyorsunuz bir benzerlik var mı...
*
Ben var diyorum...
Ama Hayrettin Karaman Hoca’nın söylediği manada değil...
*
Önemli olan sigara içmek veya içmemek değil...
Bir kadın karakterinde önemli olan, hayatı hakkında kendi kararını verebilmek...
*
Hoca sigaradan değil, işte asıl bundan korkuyor.
YENİ ‘ÖMER’LER KİM? PROFİLİ NE OLACAK
CUMHURBAŞKANI Erdoğan “Yeni ‘Ömer’ler bulacağız” dedi...
*
Kastettiği tabii ki Hazreti Ömer.
Dün bir araştırma yaptım.
Hazreti Ömer’in özelliklerini çıkardım.
Demek ki yeni AKP’li profili şu olacak:
*
- ADALET: En hassas olduğu konu bu olacak. Gerçekten tarafsız, vicdanlı ve adil olacak.
*
- SORUMLULUK: ‘Fırat kıyısında bir deve ölse sorumlusu benim’ diyecek kadar sorumluluk sahibi olacak.
*
- SOSYAL ADALET: Sadece yargıda adaleti sağlamayacak. Aynı zamanda sosyal adaleti de sağlayacak. Kaynakları adil dağıtacak. İşe insan alırken sadece liyakate bakacak.
*
* HOŞGÖRÜ: Dinin mubah kıldığı şeyler konusunda çok hoşgörülü olacak.
Başkalarının düşünce, fikir, hayat tarzına çok saygı gösterecek.
*
- OPSİYON: Bir de çok iyi ata binecek. Ama bu zorunluluk değil, sadece bir seçmeli ders.
Haber Yorumlarını Göster
Haber Yorumlarını Gizle