Cumhurbaşkanı, ben ve 7 milyon 188 bin kişi neler gördük neler

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ben, 1946’da yapılan ve sandık darbesi şaibeli seçimi görmedik.

Haberin Devamı

Ama kendim kadar eminim ki benim evimde olduğu gibi onun evinde de bütün 1950’li yıllar boyunca 1946 seçiminde yapılan ayak oyunları konuşuldu.

*

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ben, 27 Mayıs askeri darbesini gördük...

Ben liberal sağ bir ailenin üyesiydim, o ise daha mutaassıp bir ailenin üyesi.

Ama eminim ikimizin de anne ve babaları rahmetli Adnan Menderes için oy kullanmıştı, aynı duyguları yaşadık.

*

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ben, 12 Mart muhtırası günlerini yaşadık.

Ben o sırada Paris’te öğrenciydim, o burada.

O sırada solcuyum diye benim bursum kesildi, ama onun hayatında büyük bir değişiklik olup olmadığını bilmiyorum.

*

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ben, 12 Eylül askeri darbesini gördük.

O günlerde ben CHP’de çalışıyordum, o ise henüz siyasete atılmamıştı ama Milli Selamet Partisi yanlısıydı.

Haberin Devamı

Neticede her ikimizin de en azından sempati duyduğumuz siyasi partiler kapatıldı.

Ben Ecevit’le “Arayış” dergisinde çalışarak, kendimce askeri yönetime karşı mücadele ettim.

*

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ben daha sonra 28 Şubat dönemini ve 15 Temmuz darbe girişimlerini yaşadık.

Yani yaş ve tecrübe olarak ikimizin de epey yüklü bir birikimimiz var.

*

Türkiye’de şu gün, 65 yaş üzerinde bizimle aynı tecrübelere sahip 7 milyon 188 bin kişi yaşıyor.

En azından bu 7 milyon 188 bin Türk vatandaşı, ülkemizi içinde bulunduğu bu derin krizden kurtaracak şeylerin ne olduğunu yaşayarak öğrenmiş olmalı...

*

BİR: Bu ülkenin tutunacağı ip, şaibesiz, herkesin içine sinecek seçimler üzerine kurulu gerçek bir demokrasi...

İKİ: Kuvvetler ayrımına dayalı, kontrollere açık bir sistem...

ÜÇ: Herkesin içine sinecek tarafsız ve gerçekten adil bir yargı...

DÖRT: Vatandaşına eşit davranan, iktidar partisinin alelade aygıtı haline dönüşmemiş bir devlet...

MEĞER ERKEĞİN EN GÜZEL YAŞI 40 DEĞİLMİŞ

ŞU günlerde çevremde en çok konuşulan televizyon dizisi “Çernobil”.

Ben de bundan istifade 1987 yılında Çernobil santralına girdiğimde yazdığım yazılara ve çektiğim fotoğraflara bakıyorum.

Kazanın birinci yılında santrala giren ilk gazetecilerden biriydim.

O yıl 40 yaşındaymışım.

Haberin Devamı

Bıyıklı halimi görünce “Aman Allahım” dedim... Feci görünüyorum.

Sık sık kadının en güzel yaşı kırklarıdır diye yazıyorum. Ama bu halime bakınca aynı şeyi erkekler için söyleyemeyeceğim. Çünkü feci görünüyorum... 

Cumhurbaşkanı, ben ve 7 milyon 188 bin kişi neler gördük neler

ELİMDEKİ DOZİMETRE NE GÖSTERİYOR

SANTRALIN önünde radyasyonu ölçen dozimetre ile fotoğraf çektirmişim.

Aletin ekranında 0.00003 yazıyor.

Rakam rüzgârın şiddetine ve yönüne göre değişiyormuş. Orada yetkililere sorduğumda bunun tehlike arz etmediğini söylemişlerdi.

Ama bugün yaptıklarıma bakarken şunu sormadan edemiyorum:

Cahil cüreti mi?..

Yoksa gazetecilik ihtirası mı?..

ÇERNOBİL’DE BANA NELER SÖYLENMİŞ

Santral bölgesinde kurulan serada 200 bitki türü üzerinde radyasyonun etkisini araştıran bir bilim adamı: “Fasulye radyasyon depoluyor. En az depolayan patates” demiş.

Haberin Devamı

Pripyat şehrinde evini terk edip çadırkente yerleşen bir Ukraynalı da şunu söylemiş:

“Biz Napolyon’u yendik. Hitler’i yendik. Geçenlerde futbolda Beşiktaş’ı yendik. Radyasyonu da yeneriz”.

RİYAD VALİSİ’NİN MEHMET EFENDİ VİDEOSUNU KİM SIZDIRDI

Bu ayın başlarında Suudi Arabistan’ın Riyad şehrinde ilginç bir video dolaşıma sokuldu.

Videoda, şehrin etkili valisi Prens Faysal bin Bandar, kendisine ikram edilen bir fincan kahveyi reddederken görülüyor.

*

Ayrıntısı da şöyle:

Vali, kendisine ikram edilen kahvenin ne olduğunu sorduğunda “Türk kurukahveci Mehmet Efendi” cevabını alınca, “Türk kahvesi istemem” diyerek reddediyor.

*

Daha da ilginç olanı ise bu videoyu sosyal medyaya sızdıran kişi de Suudi kraliyet ailesinin bir üyesi olan Prens Abdullah bin Sultan Al Saud.

*

Haberin Devamı

Bu haberi dün Al-Monitor’un internet sitesinde okudum.

Şu sıralar Suudi Arabistan’da Türk mallarına karşı ciddi bir boykot varmış.

Türkiye’de yatırım yapanlar uyarılıyormuş.

*

Bloomberg’e göre kasım ayında Suudiler Türk emlak pazarında 1 numarayken, bugünlerde yüzde 37 düşüşle 6’ncı sıraya inmişler.

Ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilerin böyle siyasi dalgalanmaların ve çekişmelerin kurbanı olması ne acı bir şey.

Cumhurbaşkanı, ben ve 7 milyon 188 bin kişi neler gördük neler

BİR ZAMANLAR TÜRKİYE: YIL 1993

Sadece 1993 yılında gerçekleşen stadyum boyutlu konserler şunlardı:

26 Mayıs: Guns N’ Roses

20 Haziran: Elton John

25 Haziran: Metallica

2 Temmuz: Sting

13 Eylül: Bon Jovi

17 Eylül: Scorpions

23 Eylül: Michael Jackson

Haberin Devamı

7 Ekim: Madonna

Türkiye doğusunda PKK ile mücadele ederken, batısında bu konserleri yapacak moral ve ekonomik güce sahipti.

Sonuç: Türkiye büyük devlettir. Bu ekonomik zorlukları da aşacaktır.

Cumhurbaşkanı, ben ve 7 milyon 188 bin kişi neler gördük neler

BU KİLOYLA LÜKS MARKA TAŞIYICISI OLUNUR MU

Geçen yıl ilan edilmişti, şimdi fiilen gerçekleşiyor.

Rihanna dünyanın ilk siyah kadın lüks marka yöneticisi oluyor.

*

Dünyanın 1 numaralı lüks markalar grubu olan LVMH (Louis Vuitton Moet Hennessy) Rihanna’yı Fenty markasının yaratıcı direktörü olarak seçti. Tabii ki Rihanna aynı zamanda bu markanın taşıyıcı yüzü de olacak.

*

Ancak geçen gün New York Times’ta yayınlanan fotoğraflarına bakınca epey kilo aldığını gördüm.

İster istemez “Bu kiloyla taşıyıcı manken olunabilir mi” diye soracaktım ki, vazgeçtim.

Niye olmasın ki...

Ayrıca giyim tarzı gerçekten çok yaratıcı...

*

Hele hele bir de Beyonce’nin “Homecoming” filmindeki dolgun halinin ne kadar seksi olduğunu görünce...

Tamam dedim...

Yazarın Tüm Yazıları