İstifasında “Kendi isteği ile ayrıldığı” belirtiliyor...
Ama artık orada kendine üç-beş trol dışında müttefik bulamadığı herkesin bildiği bir sırdı...
Bütün dünyanın gözü üzerinde bulunan bir mabetten her gün tuhaf seslerin yükselmesinin hiçbir makul AKP’linin de hoşuna gitmeyeceği bir gerçekti.
Nitekim ilk tepki AKP milletvekili Özlem Zengin’den geldi...
Sonra AKP’nin ağır toplarından da sesler yükseldi...
Sonunda ayrılmak zorunda kaldı ve çok hayırlı bir iş oldu...
İstifasını bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istediği de yazıldı, söylendi.
Beş dönem CHP milletvekilliği yapmıştı.
Babası CHP’nin tek parti dönemi Denizli il başkanıydı...
Ayrıca 1950 öncesi milletvekiliydi.
Kızının Adnan Menderes hayranı, koyu Demokrat Partili bir ailenin sonradan solcu olmuş oğluyla evlenmesini son derece normal karşılamıştı.
Hüdai Oral 1961 yılında kurulan İsmet İnönü hükümetinin en genç bakanıydı.
İnönü onu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olarak görevlendirmişti.
O güne kadar öyle bir bakanlık yok...
Emekli WhatsApp’çı amirallerin yaptığı düşüncesizce işe tepki koyarken, çok yapıcı iki uyarıda da bulundu.
*
Bildiri yayınlayan amirallerin 10’unun o eski kötü alışkanlıkları hatırlatan biçimde sabah evlerinden alınmalarına tepki gösterdi.
Gözaltına alınmalarına karşı çıktı...
Ama daha önemlisi iktidara bence çok önemli ve yapıcı bir çağrı yaptı.
Özeti şuydu:
Emekli amirallerin seçilmişleri hedef alan açıklamalarına karşı çıkıyorsak...
Atanmış memurların, tayinle göreve gelmiş görevlilerin, valilerin, kaymakamların, maaşını devletten alan dini görevlilerin seçilmiş insanlar, parti başkanları, anamuhalefet partisi başkanı hakkındaki hakarete veren açıklamaları da önlenmelidir...
“Yaptığınızdan memnun musunuz...”
Ve devam etsem...
“Bakın Türkiye geçen hafta ne tartışıyordu...
Sizin bu düşüncesiz hareketinizden sonra bugün ne tartışıyor...”
*
Biliyorum bana diyecekler ki...
“Biz de vatandaşız ve düşüncemizi serbestçe söyleme hakkına sahibiz...”
Evet sahipsiniz...
Bu erkek milleti...
Yani biz ne hale düştük...
*
Dün gibi hatırlıyorum...
15 Mayıs 2016...
Berlin’de Final Four’un son günü... Fenerbahçe-CSKA maçını bekliyoruz...
Otelin lobisinde büyük bir tartışma patlıyor...
Bir erkekte ideal testosteron oranı nedir?
Ahmet Kural’ı o zamandan beri ilk defa görüyoruz.
Kıbrıs’ta TRT için bir dizi çekiyormuş.
Hürriyet Kelebek’te Tülay Demir’in yaptığı mülakattan öğrendik.
Çekim sırasında yeni sevgilisi Çağla Gizem Çelik ile annesi ve babası da yanındaymış.
*
Hayatım boyunca şuna inandım.
Çok akıllı telefonuma, Music Business Worldwide müzik endüstrisi haber sitesinden bir son dakika notu düşüyor...
“Paul Simon bütün kataloğunu Sony şirketine satmış...”
Paul Simon...
Yani “Simon and Garfunkel” ikilisinin Simon’ı...
Daha o saniye onlarca şarkı geçmeye başlıyor aklımdan...
“Mrs Robinson”, “Sound of Silence”, “Scarborough Fair”, “Bridge Over Troubled Water”, “Boxer”, “Cecilia”, “A Hazy Shade of Winter”, “Homeward Bound”, “Me And Julio Down by the Schoolyard”...
Bütün bir gençliğim...
2005 yılının aralık ayıydı...
Los Angeles’ta güneşli bir günün gecesiydi... Hollywood ünlülerinin yaşadığı semtteki büyük villanın salonundaydım.
Biraz sonra şahane kadın merdivenlerden inmeye başladı...
Beş yıl önce Cannes Festivali’nde yanımdan geçerken nefesimi kesen şahane Sharon Stone karşımdaydı.
Üstelik üzerinde sadece bir bornoz vardı...
Ayağa kalkıp soruyorum...
“Yorgun musunuz...”
Doğum yeri İstanbul ama hayatının 17 yılını Göcek’te geçirmiş bir yönetici. Çünkü babası bir deniz subayıydı. 4 Ekim 1972 İstanbul doğumlu, İstanbul Üniversitesi İngilizce İktisat Fakültesi’nden mezun. İş hayatına 1994’te başlamış. Coca-Cola, Michelin ve Nike gibi küresel şirketlerde çalışmış. 2008’de Vodafone’a girmiş ve 1 Şubat 2021’den itibaren de Vodafone Türkiye’nin CEO’su olmuş.
Zoom’la yaptığımız görüşmede bir şey dikkatimi çekiyor. Arkasında yan yana asılmış üç afiş var.
“Yeni İcat Çıkar-ma”, “Soru Sor-ma”, (her ikisinin de sonundaki ‘ma’ hecesinin üstü çizilmiş). Bir de “Sorumluluk bizim değil” cümlesi var onun da sonundaki ‘değil’ kelimesinin üstü çizilmiş.
Yani bugün “Yeni icat çıkarmayı seven” bir yönetici ile konuşacağız.
Ana konumuz da teknolojiden çok “kadın”.
Sözü ona bırakıyorum.
1) KADIN ÇALIŞANDA SİLİKON VADİSİ ŞİRKETLERİNDEN ÇOK İLERİYİZ
Geçen hafta sonu arabasında kokain çeken gencin görüntüleri önüme geldiğinde nedense aklıma o gün geldi...
Bugün hayatta olsaydı ve bu görüntüler önüne gelseydi acaba bu krizi nasıl yönetirdi...
*
Benim görüşüm şöyle...
Dünyanın her yerinde görülebilecek sıradan bir polisiye olay bu...
Böyle olayları bir siyasi partiyle ilişkilendirmek, bunun üzerinden o partiye vurmak ne adil bir davranış ne de çağdaş bir siyaset yapma tarzı...
Dolayısıyla kanunlar ne diyorsa o yapılır ve olay da geçer gider...
Bu yazıyı, epeydir milli takım maçlarını seyretmeyen bir futbol izleyicisi olarak yazıyorum.
Seyretmememin de nedeni vardı. Avrupa’da milli maçlar zevksiz geçer. Söylemek istediğim tek cümle var:
“Şenol Güneş Hoca önceki akşam ve ondan önceki maçta, Avrupa’da belki son 16 yıldır hüküm süren bu futbol yargısını yıktı.”
Nedir bu, anlatayım...
57’NCİ DAKİKADA SAHADA GÖRDÜĞÜM MANZARA ŞU
Maçın 57’nci dakikası...
Milli takım Norveç savunması önünde inanılmaz üçlü ve dar paslaşmalar yapıyor.
Bir La Liga tutkunu olarak, bilmesem karşımda Barcelona oynuyor sanacağım.
Yani geçen cuma...
İşte tam o gün dünya başka bir konuyu konuşuyordu.
*
Bundan 3 ay sonra...
Tam tarihiyle 23 Haziran günü İngiliz Merkez Bankası 50 pound’luk yeni bir banknot çıkaracak.
Bunun bir tarafında İngiltere Kraliçesi’nin resmi olacak...
Öteki tarafında ise Alan Turing isimli birinin fotoğrafı...
Yanda çocukluk resmini gördüğünüz insanın 41 yaşındaki halinin bir fotoğrafı olacak...
Yani önceki gün, biz Türkiye’de TBMM Başkanı’nın “Tek imza ile Montreux’den bile çekilebiliriz” açıklamasının yarattığı depremi yaşarken...
Atina’da çok önemli bir şey oldu...
Atina Büyükelçiliğimiz ve MİT’in yazdıkları raporlarda şu ayrıntılar var mıydı bilmiyorum...
Ama ben şahsi istihbaratımı yaptım ve yazıyorum...
İstihbarat dediğim de öyle gizli kapaklı bir şey değil...
Açık ve herkesin önünde olup biten şeyler.
Önce bir Google araması, sonra da Hürriyet’in Atina büro şefi Yorgo Kırbaki ile sohbet...
Bence herkesin dikkatle okuması gereken Atina raporumu sunuyorum...
Açıkça söyleyeyim, parti mitingleri de, parti kongreleri de bana artık eskimiş bir siyaset anlayışının nostaljik kalıntıları gibi görünüyor.
Ancak son 24 saatte iki ayrı partide iki ayrı gelişmeye baktım ve yazmaya karar verdim.
*
AKP kanadında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir cümlesi: Ve arkasından yeni AKP yönetimine giren bazı isimler bana umut verdi.
*
Öğleden sonra ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşması...
“Gelin helalleşelim ve yeni bir Türkiye kuralım” mesajı... “Herkes hata yapabilir. Yeni bir siyaset anlayışını birlikte inşa edebiliriz” sözleri... Son günlerin en önemli cümleleri bunlar...
Hayal mi kuruyorum...
Acaba pandemi sırasında mı aldılar bu kiloları...
Ve kaç kilo aldılar...
Herhalde her evde her hafta en az birkaç kere, kendimizle de ilgili bu konuyu konuşmuşuzdur. Özellikle de daha çok eve kapanan 65 plus’lar...
Hürriyet başyazarı Prof. Osman Müftüoğlu hep bir “pandemi obezitesi”nden söz ediyor.
Ama şurası kesin...
Bu dönemde hepimiz daha kolay kilo aldık.
*
Örneklem alınan insanlara şu soruyu sormuşlar:
“Siz olsanız her gün okullarda ‘Andımız’ı okutur muydunuz?”
*
Sonuçlar ilginç.
CHP seçmeninin yüzde 96’sı...
İYİ Parti seçmeninin yüzde 92.9’u...
MHP seçmeninin yüzde 83.8’i...
AKP seçmeninin yüzde 74.9’u...
Tam 10 yıl önce...
Türkiye Büyük Millet Meclisi 24’üncü dönem ikinci yasama yılı...
Tarih 24 Kasım 2011 Perşembe....
TBMM o gün tarihinin en önemli sözleşmelerinden birini onaylamak için toplanıyor.
Temsili fotoğraf
Milletvekillerinin oyuna sunulan kanunun tam adı şu:
“Kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin onaylanmasının uygun bulunmasına dair kanun...”
“Derin Galatasaraylı’ Hasan Cemal mesaj attı: Bu akşam maalesef Fenerbahçeli’yiz”
Fenerbahçe, Vida golü atınca kendine geldi ve gerekeni yapmaya başladı. Yani sahaya maçın 48’inci dakikasında çıkıyordu. Neticede maç 1-1 bitti. Derbinin galibi, iki akşam önce kendi evinde 3 puan kaybeden Fatih Terim’in Galatasaray’ı oldu.
iLK YARIDA DERiN GALATASARAYLI HASAN CEMAL KADAR MAÇA ASILMAYAN BiR FENERBAHÇE
Derin Galatasaraylı Hasan Cemal sabah bana şu mesajı attı:
“Bu akşam maalesef Fenerbahçeliyiz.”
Bu sözleri hemen derin bir Fenerbahçeliye, Ercan Saatçi’ye ilettim.
Onun tepkisi ise şöyleydi:
“Bu hesap yanlış. Fenerbahçe kazanırsa, Galatasaray için daha büyük tehlike olur.”
Bir Türk olarak bana bu kadar gurur veren fotoğraflar her gün önüme gelmiyor.
İnsanlığın ortaçağ vebalarından beri karşılaştığı en öldürücü virüse karşı ilk aşıyı bu iki Alman vatandaşı bulmuştu.
*
Bir tarafında Almanya Cumhurbaşkanı, öteki tarafında Almanya Başbakanı...
Vee ikinci bir görüntü...
Salona girerken iki doktor önde yürüyor, Almanya’nın seçilmiş başbakanı arkada...
Bu bir haber mi, fazla oldunuz sinyali mi
“Haber” desem...
Değil...
“Analiz” desem o da değil...
Öyleyse ne?
“Ayağınızı denk alın” uyarısı mı...
Önce neden söz ettiğimi anlatayım.
Dün, dünyanın önde gelen ekonomik medyalarından biri olan Bloomberg’de tuhaf bir yazı yayınlandı.
Yazının konusu Türkiye’de Bayraktar grubunun ürettiği SİHA’lardı...
Yazının anafikrini özetleyen en önemli cümle şu:
“Bu teçhizatların Türkiye’de üretilmesi için atılan adımlar Ankara’nın tedirgin edici bir şekilde yeni müttefikler bulmasına ve geleneksel NATO müttefikleriyle arasının açılmasına yol açıyor.”
*
İki defa okudum....
Sonra kendi kendime sordum:
Türkiye bir NATO müttefiki ülke. Başarılı bir savunma teknolojisi geliştirmesinin NATO’ya ne zararı olabilir ki?
Tam aksine dünyanın en sorunlu bölgesindeki müttefikin güçlü bir savunma sanayisine ve orduya sahip olması NATO için çok iyi bir şeydir.
*
“Niye S-400 alıyorsunuz” sorusunu anladım da...
“Niye böyle başarılı SİHA’lar üretiyorsunuz” sorusunu hiç anlamadım.
*
Acaba asıl sorun SİHA’lar mı... Yoksa Türkiye’nin askeri bir güç olarak oyun kurucu bir güce erişmesi mi...
Türkiye bu gücüyle Libya’da hem Birleşmiş Milletler’in hem de NATO’nun işine gelecek bir denge yaratmayı başardı.
Türkiye’nin Suriye politikasını başından beri hep eleştirdim, ama şu an bölgede Rusya ve İran’ın etkisini dengeleyecek bir konumda bulunduğunu kimse inkâr edemez... Azerbaycan’da bütün dünyanın yıllardır haksız bulduğu bir işgalin ortadan kalkması için etkili bir adım atılmasına yardımcı oldu.
*
Haberde şöyle bir de ayrıntı var:
“Bayraktar, MIT (Massachusetts Institute of Technology) okulundan mezun ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kızıyla evli...”
Acaba sorun bu araçların Türkiye’de üretilmesi mi...
Yoksa üretenin Erdoğan’ın kızıyla evli olması mı...
*
Eğer böyleyse öteki NATO üyeleri, şahsi kızgınlıkları ve duyguları ile temel stratejik değerlendirmelerini birbirine karıştırmaya başlamış demektir... Bu da Türkiye’nin değil, NATO’nun ciddi bir sorunudur.
BALKONLARDA ÇIPLAK MANKENLER, DİSKOTEKLERDE İBRANİCE ‘YA HABİBİ’
PAZARTESİ gününün en eğlenceli haberi, Dubai’de bir otelin balkonunda çırılçıplak fotoğraf çektiren mankenlerdi.
İşte o gün Dubai’de çalışıp birkaç günlüğüne İstanbul’a gelmiş üç arkadaşımla sohbet ettim.
*
Şu an Dubai’de içki yasakları adım adım kalkıyormuş.
Çok sayıda Yahudi hem çalışmaya, hem eğlenmeye Dubai’ye geliyormuş.
Kulüplerde ise Arapça, Yunanca, İbranice ve Türkçe şarkılar gırla gidiyormuş.
Şu sıralar en çok çalınan şarkılardan biri İsrailli Omar Adam’ın “Tel Aviv Ya Habibi” adlı parçasıymış.
Tam masaya fırlayıp dans edilecek şarkı... Sözler İbranice, “Seni seviyorum” nakaratı Arapça...
*
Arap ülkeleri eğlenmeye başladı...
Akdeniz ruhu ta oralara yayılıyor...
Umarım İskenderiye de Lawrence Durrell’ın romanındaki o şahane “Vintage Doğu Akdeniz” havasını bulur...
*
Uzun yıllardır Baas, İhvan ve IŞİD baskısı altında yaşayan Müslümanlar biraz nefes almayı hak etti artık...
Bu yeni Ortadoğu’yu anlamak istiyorsanız hemen bugün çok sevdiğim Mısırlı şarkıcı Amr Diab’ın “Nour El Ein” şarkısını koyun...
Sesini açın....
Ne anlatmak istediğimi daha iyi anlayacaksınız...
69 YAŞINDAKİ KADIN 62’SİNDEKİ MADONNA GİBİ GİYİNEMEZ Mİ
BEN “kılık kıyafet zaptiyesi”nin sadece İran’da bulunduğunu sanırdım, meğer Amerika Birleşik Devletleri’nde de varmış.
ABD Başkanı Biden’ın eşi geçen gün bu kıyafetle fotoğraflanmış...
Amerikan sosyal medyasında büyük bir tartışma başlamış.
Ee tabii... Siyah ceket, kısa deri etek, kısa botlar...
Veee özellikle desenli tül çoraplar...
Bir grup var, “Ağır ol da molla desinlerci”...
Diyor ki:
“Başkan eşi böyle giyinir mi”.
Dünyanın her yerinde böyle diyen mutlaka çıkar...
Ama bir grup var ki o şöyle diyor:
“69 yaşındaki kadın Madonna gibi giyinir mi?”
Yahu arkadaşlar Jill Biden 69 yaşında... Madonna da 62 yaşında ve öyle giyiniyor...
*
Vallahi ben bu kıyafeti çok sevdim...
Çok yakışmış...
Üzerinde çok genç ve şık duruyor...
TANSU DA 68’İNCİ YAŞ GÜNÜNDE BU GÜZEL KIYAFETİYLE POZ VERDİ
DÜNYADA artık iki gelişme var:
Biri “Cross gender”...
Yani giyimde cinsiyetler arasındaki sınırlar siliniyor.
*
İki “Cross age”...
Yani yaş grupları arasındaki sınırlar siliniyor...
*
Üç “Cross style”...
Yani her şeyi her şeyle kombine yapmak...
*
Eşim Tansu 4 Nisan günü 68 yaşına girdi...
İkinci aşıdan sonra bir 65 plus olarak antikor testine giderken, Urla’da bu fotoğrafı çektirmiş...
Onu da çok sevdim...
X FILES
DÜN GECE 4 TANIDIK RUHUN GAİPTEN SESLERİNİ DUYDUM
BAŞLIĞI okuyunca “Özkök kafayı yedi” diye düşünebilirsiniz...
Hayır kafayı yemedim, ama gerçekten gaipten gelen sesler dinledim...
Hem de çok sevdiğim Nirvana’nın solisti Kurt Cobain’in, Jimi Hendrix’in, Doors’un solisti Jim Morrison’un ve Amy Winehouse’ın seslerini...
Olay şu...
“Over the Bridge” isimli Kanadalı bir organizasyon, 27 yaşında ölen 4 müzisyenin ses yapılarını, şarkılarını bir yapay zekâ programı ile analiz edip yeni şarkılar yapmış.
Bir başka programla da şarkı sözleri yazılmış.
Sonra yine yapay zekâ programıyla bu yeni şarkıları, sesleri çok benzeyen sanatçılara okutulmuş.
*
Bu 4 şarkı “Lost Tapes of the 27 Club” adlı bir albüm olarak YouTube ve Spotify’a konmuş.
Anlayacağınız önceki gece gaipten gelen seslerden oluşan bir konser dinledim.
Eminim önümüzdeki dönemde bunlara “hologramları” da eklenir...
Hepimiz evlerimizde gaipten konserler seyrederiz.
KARŞILAŞTIRMA
4 rock’çının yapay zekâ ruhu en çok hangi şarkıdan etkilenmiş
ŞARKILARI dinlerken kafamdaki soru şuydu:
Acaba yapay zekâ bu 4 sanatçı ile ilgili şarkı yazarken en çok hangi çizgilerinden ve şarkılarından etkilenmiştir?
Benim kulağım şu cevabı verdi:
*
Kurt Cobain’in ruhu: “Drowned in the Sun”.
En çok “Smells like Teen Spirit” şarkısından etkilenmiş.
*
Amy Winehouse’ın ruhu: “Man, I Know”.
En çok “Back to Black” şarkısından etkilenmiş.
*
Jimi Hendrix’in ruhu: “You’re Gonna Kill Me”.
En çok “Woodoo Child” şarkısından etkilenmiş.
*
Jim Morrison’un ruhu: “The Road Are Alive”.
En çok “Break on Through” şarkısından etkilenmiş.
KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin