Bodrum mu Urla mı? İşte benim cevabım

Pandemi sosyolojisinde son durum...

Haberin Devamı

Varlıklı “Beyaz Türk” çevrelerinin son günlerdeki en moda güzergâhı hiç şüphesiz Urla...

Gün geçmiyor ki, Instagram’da, arkadaş sohbetlerinde Urla’ya gidip oradan paylaşım yapan bir grup tanıdık insan görmeyeyim...

Bodrum mu Urla mı İşte benim cevabım

Dikkat ediyorum yeni ziyaret güzergâhında “olmazsa olmaz” üç-beş yer var.

Bir numara hiç şüphesiz, bir gün başlarsa, şu an için Türkiye’nin Michelin yıldızı almaya en yakın adayı Od Restoran...

İki numara Can Ortabaş ve Bülent Akgerman’ın “Şarap bağları” ve öteki şarap üreticilerini de kapsayan “Urla Bağ Yolu”...

Daha genç ve daha butik bir restoran “Vino Locale”...

Tasarım olarak “Hiç”...

Haberin Devamı

Bir sahil Urla’sı klasiği olarak “Yengeç”...

Tabii ki kasaba Urla’sının tencere yemekleri yapan onlarca küçük restoranı...

Son günlerde ise yeni olduğu halde sık sık sözü edilen “Terroir Urla’sı”...

*

Geçen yıla kadar ana tartışma “Bodrum mu, Alaçatı mı” sorusu etrafında geçiyordu...

Pandemi ekseni “Bodrum mu, Urla mı” sorusuna çevirdi...

*

Hayatımın en uzun tatilini yaptım...

Bu tartışmada şimdilik görüşüm şu:

Eğlencede banko Bodrum...

Gastronomide banko Urla...

Ama genel olarak “Hayat tarzı coğrafyası” derseniz...

Banko Urla...

GASTRONOMİDE URLA İLE BODRUM ARASINDAKİ 2 FARK

URLA ile Bodrum gastronomisi arasındaki iki temel fark bana göre şu:

Urla şefleri ile gelişiyor...

Bodrum ise daha çok markaları ile...

Aret Sahakyan gibi çok iyi bir şef bile “Maça Kızı” markasının arkasında gizli kalıyor...

*

Bodrum deniz kenarı sahil restoranları ile gelişiyor...

Urla ise içerideki restoranları ile...

*

Peki gastronomide hangisi daha avantajlıdır?

Dünyanın ünlü şef restoranlarına bakarsanız, çoğu manzaradan çok yemeği pazarlayanlardır.

Bodrum mu Urla mı İşte benim cevabım

YAZ SONUNDA BİR BODRUM SÜRPRİZİ

BU yaz sonu Bodrum’da finali, harika bir restoran ve genç şefi keşfederek yaptım.

Haberin Devamı

Aslında yeni değil, 3 yıl önce açılmış ama ben ilk defa gittim.

Adı “Zai Bodrum”...

Kurucusu Derya ve Yunus Büyükkuşoğlu...

*

Önce şunu söyleyeyim... Yeri Bitez’de ama bir sahil restoranı değil...

Çok yaşlı zeytin ağaçları arasında harika bir kültür vahası yaratmışlar.

Daha kapıda farklı bir yere girdiğinizi hissediyorsunuz.

İçinde insana acayip güzel duygu veren bir kütüphanesi ve küçük bir şehir müzesi sayılabilecek çok iyi seçilmiş tablo ve heykellerden oluşan bir galerisi var.

*

Bazıları 2 bin yıl geçmişi olan zeytin ağaçları bahçeye müthiş bir karakter veriyor.

Servis kadrosu, pandemi kurallarına tam uyan genç ve sempatik insanlardan oluşuyor.

Masaların her biri farklı...

*

Haberin Devamı

Geceleri canlı müzik ve gösterisi çok özel.

Ali Poyrazoğlu, Kerem Görsev, Ferit Odman, Selen Baytekin, Aylin Aslım, Elif Çağlar, Jülide Özçelik, Ayşe Sicimoğlu bunlardan bazıları...

Yani burası çok farklı bir gastronomi ve kültür vahası olmuş...

Ama sadece bu değil...

Bir de şefi var...

Bodrum mu Urla mı İşte benim cevabım

BÖYLE BİR MEKÂNDA BİLE EZİLMEYEN GENÇ BİR ŞEF

ANLATTIĞIM mekân benim gibi bir gözlemcide ilk şu etkiyi yaratıyor...

Çok etkileyici bir mekân ve burası şefi ezer...

Hele hele daha kariyerinin başlarında genç bir şefse, orada kaybolur gider...

Ama hiç öyle olmamış...

Anıl Karaduman, bundan 7-8 yıl önce Selimiye’de küçük bir kıyı lokantasında tanıdığım genç bir şef.

Bu onun ilk büyük işi...

Haberin Devamı

Kendisi gibi genç bir açık mutfak ekibi ile öyle bir gastronomi modernitesi yaratmış ki...

Mutfakta gördüğüm kadro Od Urla’dan sonra gördüğüm en genç ve kadın sayısı en büyük kadro...

*

Mutfak bildiğimiz bir füzyon değil... Türk ve İtalyan mutfağının harika bir kombinezonu...

*

Özetlersem...

Kendini şefe ezdirmeyen bir mekân...

Kendini mekâna ezdirmeyen bir şef...

Bence 21’inci yüzyılın gastronomisi bu altın dengeyi kurabilen markalar tarafından taşınacak...

Bodrum mu Urla mı İşte benim cevabım

PANDEMİ DÖNEMİNİN EN BÜYÜK TUTKU HİKÂYESİ

BU fotoğrafı geçenlerde Instagram’da gördüm...

Ama gerçek hikâyesini sonradan yabancı gazetelerde okudum.

Fotoğraf Peru’da Machu Picchu’da çekilmiş.

Ortada gördüğünüz kişi Jesse Katayama adlı 26 yaşında bir Japon genci...

Haberin Devamı

Onun için “Machu Picchu’nun son turisti” veya “ilk turisti” diyebilirsiniz.

Pandemiden sonra, İnkaların antik şehri Machu Picchu ziyarete kapandı.

Ancak bu Japon genci Peru Kültür Bakanlığı’na müracaat edip şehri gezmek için başvurmuş.

Bu amaçla 16 Mart günü antik şehrin bulunduğu dağın eteğindeki Aguas Calientes kasabasına gelmiş.

Orada 7 ay bekledikten sonra izni almış.

Kendisi şu an Machu Picchu’yu tek başına gezen belki de ilk ve son kişi olarak tarihe geçti.

Tutku böyle bir şey işte...

Şu fotoğrafı çektirmek için neler verirdim...

GÜNÜN SORUSU
BU TUHAF KELİMENİN MANASI NE:

Bodrum mu Urla mı İşte benim cevabım

BAŞLIKTAKİ tuhaf kelimenin anlamını merak ettiniz herhalde...

Sizi daha fazla merakta bırakmamak için anlamını hemen söyleyeyim...

Bülent Eczacıbaşı...

Daha doğrusu adının İngilizce nasıl okunabileceğini yazmış... Eczacıbaşı bir ay önce fotoğraf albümünü çıkarmıştı.

Şimdi de İngilizce yazılmış bir ekonomi kitabı çıkardı...

Adı “A Rip in The Sea: New Responsibilities For Business”...

Kitap Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlandı.

Eczacıbaşı giriş yazısında Türkçe isimlerin okunmasındaki zorluğu fark ederek, kendi adının nasıl telaffuz edildiğini işte İngilizce bu tuhaf karakterlerle yazmış.

Bu bana yıllardır bütün gençlere verdiğim bir tavsiyeyi hatırlattı.

Diyorum ki:

Çocuklarınız küresel bir dünyada yaşayacak... Onlara bütün dillerde kolayca telaffuz edilecek, kolayca akılda kalabilecek isimler koyun...

Bodrum mu Urla mı İşte benim cevabım

GÜNÜN ŞİFRESİ
FEHMİ ABİ GÖZÜYLE ‘DALGACI MAHMUT EKONOMİSİ’NİN ADI

BÜLENT Eczacıbaşı’nı arayıp, kitabın adındaki “Rip” kelimesini Türkçe hangi anlamda kullandığını sordum.

Kitabın Türkçe baskısında, Orhan Veli’nin “Dalgacı Mahmut” şiirindeki bir mısradan almış:

“Deniz yırtılır
kimi zaman

Bilmezsiniz kim diker;

Ben dikerim...”

O da kitabın adını Türkçeye “Denizdeki Yırtık” olarak çeviriyormuş.

*

Ama benim hınzır kafam olaya “Fehmi Abi” kafasıyla da baktı hemen...

“Rip” kelimesini büyük harflerle “RIP” olarak yazarsanız, yeni sosyal medya dilinde, ölen insanların arkasından söylenen “Rest in Peace” yani “Huzur içinde yatsın” anlamına da gelebilir...

Yani ölmekte olan bir ekonomi anlayışının arkasından yakılan modern bir ağıt gibi...

Özetle... Ekonomide artık, ‘kâr”, “zarar”, “faiz”, “kur”, “marjinal fayda” gibi klasik kelimeler dışında yeni şeyler söyleme zamanıdır.

KATKIDA BULUNANLAR

Sayfa Editörü:
Firuzan Demir
Foto Editörü: Umut Veis
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama:
Selma Songül Zengin

Yazarın Tüm Yazıları