Başkanlar anketi kaybetti ama sandığı da kaybetti mi

Dünyanın en azgın iki popülisti seçimle gitti.

Haberin Devamı

Önce Trump...

Sonra Netanyahu...

Önceki gün de Fransa’daki yerel seçimlerde Avrupa aşırı muhafazakâr sağ popülizminin en güçlü figürlerinden biri olan Marine Le Pen’in partisi beklediğini bulamadı...

O nedenle dünden itibaren Avrupa’da şu soru sorulmaya başlandı:

Son 15 yıldır Avrupa’da yükselen “Sağ muhafazakâr popülizm artık geriliyor mu?”

Evet bunun işaretleri var.

Başkanlar anketi kaybetti ama sandığı da kaybetti mi

EN AZILI POPÜLİSTİN KORKTUĞU OLDU KARŞISINDAKİ MUHALEFET CEPHESİ BİRLEŞTİ

Avrupa sağ ve muhafazakâr popülizminin en azılı ve feci profili olan Macaristan Başbakanı Victor Orban, pandemide büyük bir yara aldı.
Macaristan COVID-19’a bağlı ölüm oranlarında bir numarada.

Haberin Devamı

Ve şimdi hiç beklemediği bir durumla karşı karşıya.

Karşısındaki muhalefet birleşti.

Polonya’da aşırı muhafazakâr popülist lider Jaroslaw Kaczynski, ekonomide sağ politikaları bırakıp sola dönüş yapmak zorunda kaldı.

DEVLETİN BEKASI SÖYLEMİ BAŞKANI KURTARACAK MI

Daha 2018’de, seçim kampanyasını “Slovenya’nın bekası” üzerine kurarak kazanmış, geçen yılki anketlerde halktan yüzde 85 destek almış Slovenya’daki aşırı sağ popülist lider Janes Jansa’nın halk gözündeki desteği yüzde 26’lara inmiş durumda.

Yani “Avrupa’da demokrasileri zorlayan, insan hakları ve medya özgürlükleri konusunda büyük eleştirilere hedef olan “popülizmin sonbaharı”, bundan sonraki seçimlerde “popülizmin karakışı”na mı dönüşecek?

Göstergeler öyle...

POPÜLER SOL FİLOZOF UYARDI O KADAR ACELE ETMEYİN

Ama şu an Slovenya’nın dünyada en tanınmış düşünürü olan ılımlı Marksist Slavoj Zizek, “Bir dakika” deyip şunları söyledi.

Ona göre aslında popülist liderlerin hiçbir zaman çok geniş bir halk desteği yoktu.

Ama ellerinde çok büyük iki koz vardı.

BİR: Karşılarındaki muhalefet birleşemiyordu.

İKİ: Muhalefet aşırı derecede “etik” ve “ahlaki” değerler üzerinden siyaset yapıyordu.

Oysa halkın seçim tercihinde baktığı yer ekonomiydi.

Yani popülist liderler şu an için anketlerdeki oylamayı kaybediyor.

Haberin Devamı

AMA MUHALEFET CEPHESİ BİRLEŞİK KALIRSA POPÜLİSTİN KARAKIŞI GELEBİLİR

Ama günü gelip seçim sandığı ortaya konduğunda da kaybedecek mi, şüpheli.

Yine de şunu unutmayalım ki, bu iki konuda da işler popülist liderler için iyi gitmiyor.

Avrupa popülizminin keyfi uygulamalarından, kayırmacı yönetim tarzlarından, baskıcılıklarından iyice bunalan muhalefet partileri sağlam bağlarla birbirlerine bağlanmaya başladılar.

COVID-19, ekonomi ve “Zamanın Ruhu” artık popülist liderlerin dostu değil.

‘İKİ GİTARIMI SATTIM’ DEYİNCE, AKLIMA GELEN İLK SORU ŞU OLDU

GEÇTİĞİMİZ hafta beni en çok etkileyen haberlerden biri Redd grubunun gitaristinin açıklamasıydı.

Çok beğendiğim grubun gitaristi Doğan Duru “Ev kirasını ödemek için iki gitarımı sattım” dedi.

Arkasından ekledi:

Haberin Devamı

“Destek, yardım gibi şeyler yerine sesimizi yükseltmeli, sahnelerimizle savaşmalıyız...”

*

İnsan beyni ne tuhaf, bu haberi okuduğumda çok etkilendim ama aklıma takılan ilk soru şu oldu:

“Acaba sattığı gitarlar neydi?”

Müzisyenlerin gitarlarına olan bağlarının ne kadar güçlü duygular olduğunu bildiğim için böyle düşündüm.

Başkanlar anketi kaybetti ama sandığı da kaybetti mi

Yatak odamda iki gitarım var. Tam karşımda duruyor.

Biri Fender Stratocaster...

Öteki Paul McCartney’in kullandığı tipten bir Epiphone viola basgitar... Çalmasını bilmediğim halde sırf çok sevdiğim için aldığım, rock müzisyenlerinin kült enstrümanları bunlar.

Müzisyen olmadığım halde bu iki gitarımı satmak zorunda kalsam çok üzülürdüm.

*

Haberin Devamı

Geçenlerde İzel’in de çok etkilendiğim bir açıklaması oldu.Konserler ve barlara müzik yasağı geldiği için arabasını satmak zorunda kalmış.

“İki ay daha ancak idare edebilirim” diyor.

O nedenle pandemi sonrası normalleşirken müzisyenlerin bu durumunu dikkate almakta yarar var.

Bilelim ki bir buçuk yıldır büyük bir hayat mücadelesi veren müzisyenler, gitarlarını, kemanlarını, piyanolarını, davullarını satmak zorunda kalıyorlarsa, artık satacak hiçbir şeyleri kalmamış demektir.

EĞER AKDENİZ SOKAĞI MÜZİKSİZ KALIRSA ÖLÜR

Geçenlerde Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız’la İstiklal Caddesi’nde dolaşırken bana bir binayı gösterdi ve “Burayı sokak müzisyenlerine ayırdık” dedi.

O kadar hoşuma gitti ki...

Haberin Devamı

Müzik, sokaklara ruhunu veren üç beş şeyden biri...

Özellikle Akdeniz’de müziksiz bir gece, sedasız bir sokak bana hep hüzün veriyor. Sokaktan gelen müzik bana hayatın devam ettiğini anlatıyor.

Gece belli saatten sonra gürültüye dönen müziğe hayır...

Ama makul saatlerde şehirlerin müziğini dinlemeye devam edersek daha keyifli oluruz diye düşünüyorum.

Müziksiz bir Akdeniz, artık Akdeniz değildir, olamaz...

Ege, Karadeniz, Marmara da olamaz...

ESKİ ŞİRKETLERİ 1980’LER VE GENÇ TASARIMCIMLAR KURTARIYOR

PANDEMİ boyunca en dikkatimi çeken markalardan biri “Banana Republic” oldu. Tasarımında müthiş bir gençleşme ve atak yaptı...

Dijital iletişiminde de müthiş bir performans...

*

Ne oldu bu şirkette diye düşünürken öğrendim. Banana Republic, 4 ay önce Ana Andjelic isimli bir yöneticiyi “Marka Yönetimi Başkanlığı”na getirdi.

Harvard Business Review dergisine göre Andjelic bir “strateji yönetmeni”...

“Business of Aspiration” adlı bir kitabı var.

Yani bir insanın, tutku, özlem, arzulama duygularının ekonomisini iyi bilen biri.

Geçen çarşamba günü de “BR Vintage” adı altında 225 vintage ürünü mağazalarına koydu. Bunlar 1980’lerin çizgilerini taşıyan yeni ürünlerdi.

Başkanlar anketi kaybetti ama sandığı da kaybetti mi

Hep söylüyorum, “nostalji” yaygın bir duygudur, ama hem şirketleri hem insanları durgunlaştırır, geri götürür.

Ama özlenen eski bir ürünü yeniden tarif ederek, “vintage” hale getiren kazanır.

KİM KENDİNİ KİMLE KURTARMAYA ÇALIŞIYOR

BATMAKTA olan “J Crew” markası, son zamanların yükselen markalarından “Noah”ın başındaki Brendon Babenzien ile anlaşarak kendini yenilemeye çalışıyor.

GAP ise ünlü hiphop’çı Kanye West’le çalışıyor.

Türkiye’de medyada ve tasarımdaki bütün klasik markalara tavsiyem de bu...

Kendinizi yeniden tarif edin. Çok güçlü geçmişi olan bir markaysanız, geçmişe bağımlı kalmayın.

Başarılı starlarla çalışmaktan korkmayın. Markanızın adını onlarla yan yana getirmeye çekinmeyin.

Geçmişteki başarılı ürünlerinizi, yeniden tarif ederek vintage bir duygu yaratın.

Ama yeni ürün yaratma tutkusunu hiç kaybetmeyin.

Başkanlar anketi kaybetti ama sandığı da kaybetti mi

İYİ BİR FOTOĞRAFÇI ÇEKİNCE AYAKKABI DA SANAT OLUYOR

MİNE Tugay’ın bu fotoğrafını dün Kelebek’te gördüm.

Daha ilk bakışta çok hoşuma gitti.

Duruş...

Beden hareketi...

Yüz...

Ve bir de ayakkabılar...

Bunu çeken iyi biri olmalı, dedim.

Yanılmamışım.

Genç nesil fotoğrafçılar arasında çok sevdiklerimden Cem Talu çekmiş...

Böyle olunca da bu fotoğraf sıradan bir magazin karesi olmaktan çıkıp, sanata dönüşmüş...

Tabii ayakkabılara takıldım.

Önce yükselen yeni yıldız Amina Muaddi sandım.

Değilmiş...

Raisa Vanessa’ymış.

Yani Türkiye’den çıkmış bir tasarım markası.

Bunu öğrenince fotoğrafı daha da sevdim.

KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin

Yazarın Tüm Yazıları