13 Mayıs 2013 günü çekilen bu fotoğraf bize ne diyor

Bu fotoğraf 13 Mayıs 2013 günü Kabil’e bakan sırtlardan birinde çekildi. AP Ajansı’nın muhabirinin çektiği bu fotoğraf ne yazık ki artık tarih oldu.

Haberin Devamı

Çünkü ülkeyi ele geçiren Taliban, çocukların uçurtma uçurmasını yasaklıyor.

Uçurtmayı vuruyorlar...

Yani her çocuğun küçüklüğünde yaşadığı en güzel duygulardan birini...

13 Mayıs 2013 günü çekilen bu fotoğraf bize ne diyor

Biz İzmir’de ona uçurtma değil, bayrak deriz.

“Bayrak uçurtmadır” o yaptığımız...

Rengârenk krapon kâğıtlarıyla yapılmış, altıgen veya armudiye bayraklar gökyüzünde süzülürken içimizdeki tek yarış duygusu, o bayrağı hangimizin en yüksek göndere çekeceğidir...

O nedenle bayraklarımız çoğunlukla kırmızı beyazdır...

*

Kabil semalarında artık uçurtma yok... Birtakım kara ruhlu adamlar, Müslümanlık adına çocukların en büyük hayallerini yok ettiler....

Çünkü biliyorlar ki...

Haberin Devamı

Hayal kurmak hedef koymaktır...

O karanlık ruhun en büyük kâbusu bir çocuğun rengârenk hayallerden oluşan bir özgürlük hayaline koşmasıdır.

*

Fotoğraftaki çocuğun elindeki uçurtmaya baktıkça şu soruyu artık daha ısrarla soruyorum.

Afganistan’da bütün dünyanın elemle seyrettiği bu tablo sadece Amerika’nın, Batı’nın sorunu mu...

Biz Müslümanların, uçurtmasını uçurtamayan çocuklar konusunda hiç mi sorumluluğu yok...

*

Bugün bütün dünyada giderek büyüyen anti İslam duyguların yerleşmesinde Taliban, IŞİD, El Kaide, Boko Haram gibi vahşet örgütlerinin çok ama çok büyük etkisi var.

Afganistan’dan gelen görüntüler, sokağa çıkamayan, okullarına gidemeyen kız çocukları, müzik dinleyemeyen insanlar, uçurtmalarının ipi kesilmiş bebeler, kültür-sanat ürünlerine saldıran o adamlar, İslam’a yapılacak en büyük kötülükleri yapmaya devam ediyor.

*

Gerçekçi olalım... Taliban’ın çizdiği şu tablodan sonra, artık:

Öyle, “Bunlar Müslüman değil” diyerek, “IŞİD’e DEAŞ” diyerek, “Müslümanlık bu değil” diyerek bu adamların yaptığı tahribatı düzeltmek mümkün değil...

İslam alemi makus talihini, ancak bütün dünyaya, yıldız gibi parlayan bir “Müslüman ülkeyi” rol modeli olarak sunarak kırabilecektir.

Demokratik, insan haklarına, düşünce ve ifade hürriyetine, çocuğa, kadına, çevreye, hayvana saygılı; adaleti saygın, kurumları özgür, kadınlarına hayatın bütün kapılarını ardına kadar açmış, sosyal adaletini, fırsat eşitliğini gerçekleştirmiş, bütün inançlara karşı saygılı, barışçı ve güçlü bir rol modeli...

*

Haberin Devamı

Yani artık stratejiyi değiştirme zamanı geldi.

“Müslümanlık bu değil” diyerek, miadını doldurmuş beyhude bir savunma yerine; göğsümüzü gere gere, övüne övüne “Müslümanlık işte budur” diyebileceğimiz bir rol modeli gerekiyor artık...

*

Ve biz Türkler şunu da çok iyi bilmeliyiz...

Bütün dünyaya böyle bir rol modelini sunmaya aday tek Müslüman ülkesi, 100 yıldır cumhuriyetini, 70 yıldır çok partili, seçimli demokrasisini sürdürebilen Türkiye’dir.

Emin olalım ki, bütün dünyada yükselen İslamofobi’ye karşı en güçlü çare budur...

Uçurtmalarını, modern bir müslüman ülkesinin bayrakları haline getirebilen mutlu çocukların ülkesini ispat etmek...

13 Mayıs 2013 günü çekilen bu fotoğraf bize ne diyor

ŞENSOY’UN ÖLÜMÜYLE ÖĞRENDİĞİM BAZI GÜZEL İLİŞKİLER VE DOSTLUKLAR

Haberin Devamı

DÜN Oray Eğin’in yazısından öğrendim.

Önceki gün kaybettiğimiz Ferhan Şensoy ile Sabah gazetesi yazarı Engin Ardıç eskiden çok iyi arkadaşmış...

Dostlukları Galatasaray Lisesi’nde başlamış.

Çok merak ettim, acaba bu dostluk hâlâ devam ediyor muydu...

Çünkü Türkiye öyle bölündü ve hayat bizleri öyle farklı yerlere savurdu ki...

Yine de bazı dostlukları hiçbir şey yıkamıyor.

*

Aynı vesileyle, seviyeli magazinci olarak geçmişte atladığım bir konuyu daha öğrendim.

Meğer Engin Ardıç, Perran Kutman’la nişanlanmış...

Belki çoğunuz biliyorsunuzdur ama ben nedense hiç duymamıştım bunu...

Oysa nişanlanmaları “7 Gün” dergisine kapak bile olmuş...

İki yıl boyunca nişanlı kalıp sonra ayrılmışlar.

*

Haberin Devamı

Engin Ardıç o günlerde Cumhuriyet Gazetesi çizeri Turhan Selçuk’un ünlü “Abdülcanbaz”ını oyunlaştırmaya çalışıyormuş.

Birlikte çalıştığı üç kişi de şunlarmış:

Genco Erkal, Macit Koper ve Mehmet Akan...

Sıkı kadroymuş...

*

Ölüm böyle bir şey işte...

O cenazenin arkasında yürürken eski dostları da görüyoruz...

Meğer bir zamanlar “Hepimizmişiz”...

Ve çok da güzelmiş...

HINCAL ABİ’YLE BENİ BİRLEŞTİREN ŞARKI HEPİMİZİ BİRLEŞTİRİYOR MU

HINCAL Uluç dün Sabah gazetesindeki köşesinde “Yazın Son Hit Şarkıları” diye bir Türkçe pop müzik listesi vermiş.

Listenin 1 numarasına Can Bonomo ile Demet Evgar’ın birlikte söylediği “Rüyamda Buluttum” şarkısını koymuş.

13 Mayıs 2013 günü çekilen bu fotoğraf bize ne diyor

Benim için de banko bu yazın şarkısıdır. Geçtiğimiz haftalarda bu şarkıyı yazdığımda “İnsanda bir zamanların ‘Ellerimde Çiçekler’ şarkısının duygularını yaratıyor. Birlikte söylemek istiyorsunuz” demiştim.

Haberin Devamı

Number One Türk FM’de her pazar günü yaptığım “Ege Yazı 2021 Top 20” listemde hâlâ 1 numara bu şarkı.

*

Ancak Spotify’ın bu haftaki “Türkiye’de en çok dinlenenler” listesinde durum farklı. “Rüyamda Buluttum” haftalık listede 19 numarada...

Dün itibarıyla günlük listesinde ise 23 numara.

Her ikisinde de 1 numarada Sefo’nun “Bilmem mi”, 2 numarada ise Ezhel’in “Bul Beni” adlı şarkıları var.

*

Hıncal Uluç’un listesini, köşesinde bir tür danışman ve misafir yazar olarak yer verdiği Can Sayın yapmış.

Bence de bu yazın şarkısı buydu...

Ama genç nesiller bizimle aynı fikirde değil...

KONSERVATUVAR MEZUNU BİR ‘GİZLİ JİGOLO’NUN DÖNÜŞÜ

Dün Kelebek’te okudum.

Salih Güney 11 yıl sonra setlere dönüyormuş.

“Yalancı Sevgili” adlı dizide “Sami Bey” karakterini oynayacakmış.

13 Mayıs 2013 günü çekilen bu fotoğraf bize ne diyor

Türk sinemasında Batılı jön tipinin doğuşu hep “Göksel Arsoy”la başlatılır.

Doğrudur... Ama benim için Amerikan tarzı “Asi genç jön” tarzı iki aktörle doğmuştur.

Salih Güney ve Kuzey Vargın...

Biri Tony Curtis, öteki James Dean’di benim gözümde...

Kadere bakın ki ikisi kavga ettiler ve Kuzey Vargın ceza yedi...

*

Salih Güney Adana doğumlu ve Ankara Devlet Konservatuvarı mezunu... Efsane oyuncu Cüneyt Gökçer’in öğrencisi...

Yıllarca Dormen Tiyatrosu’nda çalıştı.

Ben onu 1964’te çekilen “Bozuk Düzen” filmiyle tanıdım...

Sonra sinemadan koptu, Amerika’ya yerleşti, Türkiye’ye dönünce turizmcilik yaptı, arkeoloji ve müzecilikle uğraştı.

*

2009 yılında hepimizi şaşırtan bir mülakat verdi.

Meğer 16 yaşındayken jigololuk yapmış...

Onu Tony Curtis’e benzetirdim ama demek ki daha çok American Jigolo filminde oynayan Richard Gere’e benziyormuş...

*

Şaka tabii...

Salih Güney benim için hâlâ Türk sinemasının en büyüklerinden biri olarak yerinde duruyor...

Dönüşüne çok sevindim...

GÜNÜN SUÇ DİZİSİ
BU GECE SIKI BİR CRİME (SUÇ) DİZİSİ ARIYORSANIZ BUDUR... AMA DİKKAT

STREAMING platformlarda epeydir sıkı bir “crime” (suç) dizisi seyretmemiştim.

Önceki gece aradığımı buldum. Adı “Clickbait”...

İnternete yüklenen çok şaşırtıcı bir video ile başlayan dizi, sizi hiç beklemediğiniz yerlere ve sonuca götürüyor.

Bu arada chat yoluyla veya arkadaşlık siteleri aracılığıyla kurulan ilişkilerin nelere mal olabileceğini de çok iyi anlatıyor.

13 Mayıs 2013 günü çekilen bu fotoğraf bize ne diyor

Sonuç:

İnternet üzerinden bir ilişkiye girdiğiniz zaman şunu asla aklınızdan çıkarmayın:

Karşınızdaki kişi sandığınız kişi olmayabilir...

Sanmadığınız kişi ise sizin felaketiniz olabilir...

*

Bence iyi bir senaryo...

Tek tehlike, bırakamazsınız bir gecede bitirmeye kalkarsınız...

Uykusuzluk yani...

KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Düzeltmen: Nagehan Keleş
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin

Yazarın Tüm Yazıları