Yeni Normalde Değişen Ofis Alanları

Bugünlerde, kontrollü bir şekilde ofislere dönüş devam ediyor. Karantina döneminde, kurumsal firmalar, ilk defa bu kadar uzun bir süre ve kapsamlı bir biçimde evden çalışmayı deneyimleme imkanı buldu. Bu süreç, evden çalışmanın en azından belirli koşullarda standart hale gelebileceğini de gösterdi. Öyle ki, ülkemizde ve dünyada, çoğu firma evden çalışmayı bir opsiyon olarak sunmaya başladı bile.

Haberin Devamı

Bundan böyle, tüm çalışanların aynı anda ofiste olmalarını beklemek pek gerçekçi olmayacak; belirli birimler evden çalışmaya devam ederken, bazı şirketler dönüşümlü evden çalışma uygulamasını devreye alıyor. Ofislere tamamen dönmek zorunda olan çalışanlar ise sağlık odaklı ve bireysel çalışmayı destekleyecek ofis düzenlemeleri konusunda beklenti içerisinde. Pandemi öncesi, oldukça popüler olan, herkesin birlikte çalıştığı büyük ofis ya da açık ofislere artık oldukça mesafeli yaklaşılıyor. Evden çalışma ile birlikte “home office” kavramı da hayatımızın bir parçası olmaya başladı. Bu kapsamda, evlerimizde de bir takım değişiklikler gerçekleştirmemiz gerekiyor, hatta evlerimizin seçim kriterlerinde bile değişim söz konusu.

Yeni normal ile birlikte ofis alanlarımızdaki ve evlerimizin çalışmaya uygun hale gelmesi için gerekli değişimi, Bahçeşehir Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Öğretim Üyesi Dr. Suzan Girginkaya Akdağ, yeni nesil tasarım firması Esco Design kurucusu, İç Mimar İrem Meydan ve uluslararası ticari gayrimenkul danışmanlık şirketi Cushman & Wakefield Türkiye ortakları Murat Can Elmalı ve Savaş Gürbüz ile birlikte detaylı olarak tartıştık. Ayrıca, değerli yönlendirmeleri ve desteği için Bahçeşehir Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Öğretim Üyesi Dr. İrem Şanal Hoca’ya da çok teşekkür ederim.

 

Haberin Devamı

Ergi Şener: Koronavirus sürecinde, şu ana kadar gerçekleşen en büyük “evden çalışma” deneyimini yaşadık. Yeni normal sürecinde de pek çok firma, evden çalışmayı kalıcı hale getireceklerini açıklama yarışındalar. Evden çalışmaya tamamen geçmeyen firmalar bile, haftanın belli günlerinde bu esnekliği sunmayı planlıyor. Peki, ofis ortamını evlerimize taşırken, genel trendler neler? Mimari açıdan "home office"ler için tercih edilen özelliklerden, evlerin seçimine, ofislerin değişimine kadar neler değişiyor?

 

Dr. Suzan Akdağ: Koronavirüs süreci planlama ve tasarım süreçlerinde, tüm paydaşlara estetik ve fonksiyonellik arayışlarının ötesinde, insan sağlığının önemini hatırlattı. Son dönemde “ofislere nasıl döneceğiz?” sorusunun farklı platformlarda sıkça tartışıldığını ve tüm sektörün bu konuda alternatif çözümler sunmaya odaklandığını gözlemlemekteyiz. Burada ana tasarım kriteri olan, Sağlık Bakanlığı’nın şu ana dek belirlemiş olduğu “iş sağlığı ve güvenliği rehberlerinde” yer alan standartları karşılayacak ve bu sayede kişilerin bir arada çalışma ve sosyalleşmelerini mümkün kılacak “sağlıklı, güvenli” ofis kavramının ön plana çıktığını görmekteyiz. Yakın gelecekte gerek iş yerlerimizde, gerekse evlerimize taşınmış olan ofis mekanlarında fiziki çevre şartlarını iyileştirmeye yönelik uygulamaları göreceğiz. Örneğin; yatay ve boşluklu planlama ve mimari; doğal aydınlatma; artan enerji kullanımını ve maliyetleri düşürmeye yönelik çeşitli sürdürülebilirlik kriterlerinin karşılanması, vb…

 

Haberin Devamı

Savaş Gürbüz: Uzaktan çalışmanın şirketlerin gayrimenkul stratejilerine ve ofis tasarımına önemli etkileri olacak. Ülkemizde evden çalışma kültürü oturmaya başladıkça şirketlerimizin kimliğini oluşturan ofislerimiz daha çok ağırlama, sosyalleşme ve toplantı alanları olarak şekillenecek; çalışanlar ofisleri bundan böyle, daha çok birlikte çalışma, Ar&Ge, ve sosyalleşme amaçlı kullanacak. Daha fazla kişisel konsantrasyon gerektiren bireysel işler ise evlerden yapılabilir hale gelecek. Pandemi sürecinde çoğumuzun hayatı evlerimiz ile sınırlı kaldı. Şimdiye kadar ev seçim kriterlerimizde lokasyon önemliyken, bugünden sonra evlerimizin altyapısı (ısıtma, soğutma, internet, vb.) ön plana çıkacak. Çalışma odası kavramının önemi ile birlikte, pandemi süresince zihin ve beden sağlığı açısından erişilebilir geniş alanların ne kadar önemli olduğunu da gördük. Bu sebeple konumun yerini daha çok sosyal alan, balkon, bahçe müstakil kullanım alanlarının alabileceğini, hatta farklı şehirlerde ikametin mümkün olabileceği tartışılmaya başlandı.

 

Haberin Devamı

İrem Meydan: Öncelikle evin bir bölümünün ofis şartlarına göre düzenlenmesi ve ev koşullarının “home office” olarak kullanılacak hale getirilmesi, evden çalışmak için sağlanması gereken şartların başında geliyor. Evden çalışma rutini sabit hale geldiği düşünüldüğünde gerek yeni, gerekse mevcut yaşam alanları için; evin konumu ve büyüklüğü, yerleşim planı ve bölgedeki internet altyapısı gibi kriterler ön plana çıkacak.

Çalışma alanının tasarımı noktasında ise; çalışanlar için ayrı birer oda ayrılması en sağlıklı çözüm olmakla beraber, eğer mümkün değil ise farklı dekoratif çözümler sayesinde ayrıştırılabilir çalışma ortamları oluşturulabilir. İş disiplini açısından farklı bir yere geçildiği hissi uyandırmak faydalı olacaktır.

Haberin Devamı

Akıllı veya ayarlanabilir aydınlatmalar klasik ofis düzenimizde sahip olamadığımız konforu evimize taşıyacak. Video konferansların sıklıkla yapıldığı düşünülürse, ışığın kullanımı, ortam düzeni açısından önem kazanacaktır. Daha verimli bir çalışma ortamı için dikkat dağıtıcı unsurlar ortamdan uzaklaştırılmalı. Bu noktada dışardan gelecek sesler açısından evin konumu kriterler arasında belirleyici bir unsur olacaktır.

 

Ergi Şener: Evden çalışma, sadece evlerimizin tasarımını değil, ofislere bakışı da radikal olarak etkiliyor. Bu bağlamda, "Silikon Vadisi tarzı bile olsa, ofislere ilgi azalacak" şeklinde bir görüş öne çıkmaya başladı. Son dönemlerde açık ofis ya da paylaşımlı ofislere olan ilginin azalmasından tutun, kübiklerin sorgulanmasına kadar ofis tasarımı ile ilgili önemli bir değişim sürecine gireceğimiz aşikar. Bu doğrultuda, gelecekte ofislerimiz nasıl olacak?

 

Haberin Devamı

Dr. Suzan Akdağ: Çalışma süreçlerinin dijital ortama taşınarak yeniden şekillenmesi, fiziki ofis ihtiyacının sorgulanmasına neden oldu. Ancak, yaşanan uzun dönemli izolasyon süreci, insanların sosyalleşme ihtiyaçlarının yanı sıra ev-ofis ortamında bireyin kuruma duyduğu aidiyet, gösterdiği performans, takım çalışmalarında koordinasyonun sağlanması ve bunların uzaktan ölçümlenmesi gibi yeni kriterleri doğurmuştur. Dolayısıyla gelecekte ofislerin, sektörel ihtiyaçlar doğrultusunda ve her kurumun kendi çalışma kültürü ekseninde uygulayacağı “dene-gör” süreçlerinden elde edeceği deneyimler etrafında şekilleneceğini söyleyebiliriz. Koronavirüs sürecinde uzaktan ve esnek çalışma kültürünün getirdiği avantajların da anlaşılmasıyla tamamen fiziki ya da sanal mecraların tercihinden ziyade hibrit çalışma prensiplerinin benimseneceğini öngörmekteyiz. Çalışanların, kendilerine belirlenen zaman dilimlerinde, kentin farklı lokasyonlarında yer alan uydu ofisleri kullanmasıyla, ofise ulaşım ve evde izolasyonun beraberinde getirdiği sorunları fiziki ve psikolojik geride bırakarak, sağlıklı ve güvenli çalışma mekanlarına kavuşmaları sağlanmış olacak.

 

Murat Can Elmalı: Şirket kültürünün yansıması olan ofislerimiz de bireysel hayatlarımızdaki değişimlere ayak uyduracak. Gelecekteki ofislerimiz daha kompakt, fakat kişilerin gerçek anlamda deneyimlerine karşılık veren alanlardan oluşacak. Ofislerimizde bireysel çalışma için kullandığımız alanlar, uzaktan çalışmanın iş hayatımıza girmesi sayesinde, yerini işbirliği gerektiren konuları tartıştığımız toplantı alanlarına ve inovasyon ve çevikliği destekleyen, yaratıcılığı ön plana çıkaran ve şirketlerin en çok ihtiyaç duyduğu yeni fikirlerin geliştirildiği daha çevik çalışma alanlarına dönüşecek. Örneğin; çok uluslu şirketlerde yurtdışındaki meslektaşları ile ağırlıklı olarak çalışanlar, telekonferanslar, web tabanlı toplantılar için daha çok evlerini kullanabilecekken, ofislerimiz çalışanların iç koordinasyon süreçlerini yürütebilecekleri, sosyalleşebilecekleri, iç ve dış network kurabilecekleri alanlar haline gelecek. Yakın gelecekte tartışmaya açılacak en önemi konuların başında “toplantı odalarında gerçekten toplantı masasına ihtiyaç duyulacak mı” konusu geliyor. Bu noktada toplantılarımız tabii ki devam ediyor olacak fakat toplantı odası yerleşiminde statik masaların kalktığı, daha çevik çalışmayı destekleyen ve teknolojik sistemlerin yer aldığı interaktif toplantı odaları gündeme geliyor olacak.

 

İrem Meydan: Korona sonrası yeni çalışma modeline göre ofislerde; sosyal/fiziksel mesafenin esas alındığı ve alan kullanımının buna göre düzenlendiği bir planlama olacak. Geçişler için belki daha geniş koridorlar, daha fazla bölmeler gündeme gelirken; ortak yaşam alanı, toplantı odası gibi kalabalık ortamlarda, çalışan sayısının kontrol altında tutulduğu düzenlenmelere gidilebilir. Mobilya seçiminde daha çok ayrıştırmaya gidilmesi veya tüm ürünlerde hijyenik açıdan daha kullanışlı malzemelerin kullanımına dikkat edilmesi öngörülebilir.

Hijyen açısından daha az temas ile işlevselliğin sağlanması noktasında teknolojik çözümler ön plana çıkacaktır. Akıllı telefon uygulamaları ile, asansör çağırmaktan kapıların açılmasına; kahve yapma komutunun verilmesinden, tuvalet temizliğine kadar bir çok işlemin yönetilmesi sağlanabilir. Sensörler de genel anlamda tüm ürün ve uygulamalarda temassız kullanım için destekleyici olacaktır.

Teknoloji, bir yandan da sabit ve mobil çalışanların erişilebilirliği açısından önemli. Yine ofis çalışanları için evlerindeki gibi esnek çalışma ortamları oluşturmak, sağlıklı bir zihin ve tabii ki yaratıcılığı arttırmak adına mekan tasarımına uygun olarak, belki daha fazla gün ışığı kullanımı ve mobilyalarda konforun arttırılması düşünülebilir. Doğal hava için açık veya yarı açık alanların daha çok kullanılması öne çıkarken, kapalı alanlarda havanın temizlenmesi için, çalışanlar eve gittiğinde, kanallar arkasına konuşlandırılmış UV ışığı kullanılan hava filtrasyonu yöntemi virüsün kalıntılarını ortadan kaldırmak adına iyi bir seçenek olacaktır. Kapalı alanlardaki hobi bölümleri de, yine kişi sayısı ve fiziksel mesafeye göre organize edilmelidir.

Konferans salonlarında aydınlatma, ses ve görüntü ekipmanlarını kontrol etmek için sesle aktive edilen teknolojiler kullanılabilir. Post karantina çalışma mekanları kapsamında bir örnek vermek gerekirse, aşağıda görselleri bulunan ve tasarımcı Muhammed M. Radwan tarafından sunulan “Qworkntine” adında sağlık odaklı bir ofis projesinden bahsedebiliriz. Ofislerde mevcut kişi sayısını koruyarak virüse karşı güvenli bir çalışma alanı yaratmak adına tasarlanan bu modüler ofis birimleri, otomatik yüz tanıma sistemi ile kontrol edilen kapıları temassız kullanma olanağı sağlıyor. Hava temizliği sağlayan ve hijyenik açıdan kir tutmayan malzemelerden tasarlanmış olan bu birimler, tamamıyla demonte edilebilme imkanına sahip. Aynı zamanda, çalışma alanının büyüklüğü ve şekline göre de çoğaltılarak kullanılabiliyor.

Ergi Şener: Yeni normal kapsamında, farklı sektörlerden, mimari olarak rastladığınız öne çıkan uygulamalardan örnekler paylaşabilir misiniz?

 

İrem Meydan: Yeni normal kapsamında gündelik yaşam pratiğimizi etkileyecek tüm endüstriyel ürünlerin kullanımı ve mekânsal ilişkilerin farklılaşması göz önüne alınarak, dünya genelinde tasarım anlamında yeni bir süreçten geçiyoruz denilebilir. Bu tip yeni yaklaşımlara dair birkaç örnek vermek gerekirse; çoklu oturma düzeni gerektiren fiziksel mesafe kuralına uygun kapsül masa ve sandalyeler, ellerin serbest ve hijyenik kalmasını sağlayan ve ayak ile çalışan kapı kolları, kişisel korunma ürünlerinde çevreye duyarlı malzemelerin kullanıldığı maskeler gösterilebilir.

 

Dr. Suzan Akdağ: Her binanın kendi akıllı uygulamasını geliştirerek, kullanıcı talepleri doğrultusunda hizmet etmesi beklenmektedir. Örneğin, paylaşımlı ofiste çalışmaya gidecek bir çalışan, kendine en yakın lokasyondaki boş bir çalışma alanını rezerve edebilecek, otoparka girişinden kata çıkışına ve kahve servisine kadar her hizmeti cep telefonuna yüklü bir mobil uygulama üzerinden organize edebilecektir. Öte yandan, Kovid ve sonrası süreçlerde kullanıcıların mekanda kendilerini güvende hissetmeleri esastır. Bu nedenle bu zamana değin görmezden gelinen uyarı ve bilgilendirme panoları ve ölçüm sonuçları, kullanıcıyı psikolojik açıdan desteklemek için mekanın en görünür noktalarına yerleştirilerek, kullanıcı ve bina yönetimi arasındaki iletişim ön plana çıkarılacaktır.

 

Murat Can Elmalı: Yeni normal kapsamında birçok firma farklı planlama yöntemleri ile çalışma alanlarını eskisinden daha verimli hale getirmeye çalışıyor. Bu anlamda yapılan mimari çalışmalar kapsamında gördüğümüz en önemli değişim açık ofis alanlarında oluyor. Artık açık ofislerin eskisi gibi yalnızca kişisel masalardan oluşan bir alan olmasından öte daha çok aktivite bazlı tasarlanan, statik alanların olmadığı alanlara dönüştürülmesi söz konusu. Bu kapsamda yapılan uygulamalar, hem çalışma hem de sosyalleşmeye göre düzenlenebilir. Koltuk grupları, kişilerin telefon görüşmeleri  veya konsantrasyon gerektiren çalışmalarını yapabilecekleri izole ve hareketli telefon kulübeleri ve ortak bir kafe alanı ile harmanlanmış kısa süreli çalışmayı destekleyecek uzun ortak masalar gibi… Buna ek olarak, toplantı odalarımızda ciddi anlamda yer kaplayan ve birçok toplantıda yalnızca üzerine bilgisayar ve not defteri koyduğumuz masaların kaldırılarak, daha interaktif ve çevik alanlara dönüştürülmesi söz konusu. Bu yeni tip toplantı odalarında akıllı tahtalar, dijital ekranlar, yüksek ayarlı ve çok daha küçük boyutlarda masalar ile çalışanlara interaktif bir deneyim sunuluyor olacak. Yine toplantı odalarımız eskisi gibi statik duvarlardan ziyade ihtiyaca göre katlanılıp birleştirilebilen ya da ayrılabilen esnek alanlar şeklinde oluşacak.

Yani kısacası Kovid-19 süreci sonrasında ofislerimizde en çok yeri kaplayan kişisel masalar, kesonlar ve toplantı odalarındaki masalar, statik duvarlar kalkmaya başlayacak ve bunlar yerlerini daha esnek, çalışanların ofiste oldukları zamanda daha çok sosyalleşebilecekleri ve tam anlamıyla yaşayan bir alana bırakacak. Bu bahsettiğim statik alanların kaldırılması ile birlikte kullanıma açılacak ölü alanlar da sosyal mesafenin uygulanması için kullanılacak.

 

Ergi Şener: AVM’ler, üniversiteler, stadyumlar karantina döneminde uzunca bir süre kapalı kaldı, bundan sonra da bu alanların bir bölümünün belirli bir süre kapalı kalma riski bulunmakta. Bu süreçte AVM'ler otoparklarında arabalı açık hava sineması uygulaması ile bambaşka bir iş alanı yaratmış oldular. Korona nedeniyle kullanılmayan alanlardan Sizce nasıl fayda sağlanabilir?

 

Savaş Gürbüz: Pandemi sürecinde uzaktan çalışmanın yanı sıra hayatımızda en önemli değişiklik tüketim alışkanlıklarımızda yaşandı. AVM yatırımcıları ve perakendeciler için e-ticaret önümüzdeki dönemde rekabet analizinde yerini bulacakken, an itibariyle e-ticaret yeni normallerimiz arasında yer buldu. Ayrıca, online perakendedeki bu yükseliş, şehir içi dağıtım noktaları gereksinimlerine yönelik talepteki artış ile birlikte depolama alanları konusunu birincil öncelik haline getirecek. Öncelikle bu tip alanların artan lojistik talebine bağlı olarak, şehir içi lojistik dağıtım noktalarına dönüşümü en beklenen sonuç.

 

Dr. Suzan Akdağ: Kentte yüksek rant nedeniyle sıkışmış yeşil alan kullanımlarının bina teraslarında yapılabilecek yeşil çatı düzenlemeleriyle arttırılması sağlanabilir. İnsanların özellikle de yaşlı, çocuk ve kronik hastalıkları bulunanların sosyal izolasyona mahkum kaldıkları bu tip süreçlerde güvenlik önlemleri alınmış yeşil teras bahçe uygulamaları bireylerin fiziksel ve psikolojik sağlıklarının yanı sıra, sosyal anlamda komşular arası ilişkilerin ve toplumsal dayanışma ruhunun güçlenmesine katkıda bulunacaktır. Yeşil teras uygulamaları, son yıllarda sürdürülebilir kentler, üretim odaklı ekonomiler, kentte tarım uygulamaları ve ekolojik yaşama dönüş stratejileri kapsamında dünyada giderek artmaktadır. Koronavirüs ve sonrasında öngörülen yeni tehditler ışığında kentlerimizde atıl durumda kalmış olan ve büyük alanları kapsayan ortak çatı teraslarının kullanımları, "insan odaklı” aynı zamanda “çevreci” bir bakışla tekrar değerlendirilebilir.

 

İrem Meydan: Hipermarketler, AVM’ler gibi mekanların havalandırma, aydınlatma, ısıtma ihtiyaçları için altyapılarını destekleyen mekanik sistemlerin oluşturulması, bu alanları farklı kullanım şekilleri için de uygun hale getirebilir. Zaman ve mekan açısından birbirine geçmiş bu mekanların, her daim aydınlık olması ve sert hava koşullarından etkilenmemesi, kişi sayısının pandemi koşullarına göre düzenlenmesi ve içerideki havanın temiz hale getirilerek  yardım amaçlı kullanılması önemli hale gelecektir (atölyeler, hayvan destekli terapi merkezleri, veya çeşitli sivil toplum kuruluşlarının aktiviteleri, vb.).

Yazarın Tüm Yazıları