Devlet, desteğini ayrım yapmadan daha da yaymalı

Ankaralı tiyatro sanatçısı, “Tiyatro Actor Studio” kurucusu Bahadır Tokmak’ın yazıp yönettiği “Köşem Sultan” adlı oyundayız. Oyundaki karakterlerden “Muteber”le “Teber” izleyiciye bir yandan çay dağıtırken, “Bakın çay da dağıtıyoruz, daha ne yapalım” esprisiyle perdeyi açan ve özel tiyatroların durumuyla ilgili dertli olduğu anlaşılan Bahadır Tokmak, sitemli bir girizgâh yapınca, bize de söyleşi konusu çıktı: “Ayakta kalma savaşı veren özel tiyatrolar.”

Haberin Devamı

Devlet, desteğini ayrım yapmadan daha da yaymalı

Oyunun girizgâhında sizdeki bilet fiyatlarıyla, Devlet Tiyatroları’nın sergilediği oyunlardaki bilet fiyatlarını kıyaslayanlar olduğunu belirterek, buna biraz sitem ettiniz. Sizce, nasıl bir yol izlenmeli?

Devletin tiyatroya, operaya, baleye, plaskit sanatlara, edebiyata, şiire desteği olmaması düşünülebilir mi? Destek olmalı, hem de yayılarak artarak olmalı. Ama, onlar devlet tiyatrosu oyuncuları, burası hangi devletin, hangi halkın oyuncuları. Böyle bir ayrım olamaz. Bu şartlar, eşit olarak paylaştırılmalı ve devlet bütün gücünü kullanarak bu desteği daha da yaymalı. Sadece beş altı ilde kadrosu, salonu olmamalı. ‘Turneye gidiyoruz’ diye yanıt veriyorlar. Doğru, turneye gidiyorlar ama Ardahan’daki seyirci ‘acaba buraya üç yılda bir oyun gelir mi’ diye beklememeli. Orada da salon ve kadro açmalı ve onlara bırakmalı, onlar yapmalı. Yunanistan Devlet Tiyatrolarını kapattı. Almanya Devlet Tiyatrosu diye bir şey yok. Ama, Almanya’da her yerel yönetimin desteklediği onca tiyatro var, sahne var. Örnek olsun diye söylüyorum, yoksa tabi ki devlet, tiyatrolarını kapatsın demiyorum. Ancak, daha dar bir çerçevede devlete bağlı olsun. Bugün mesela ‘Barış’ oyununu oynayabilir mi? Oynanamaz, başka türlü itirazlar olur. O zaman, tiyatronun özgür olmadığı bir yerde sanat denemez ona.

Haberin Devamı

Bakanlık, bir yandan bu sıkıntıyı gidermek adına her yıl özel tiyatroları destekliyor, siz bu yardımı almıyor musunuz?

Yardım almıyoruz. Sebebi şu. Bizim, Tiyatro Actor Studio olarak, farklı bir kimliğimiz, kurumumuz ve de tiyatro anlayışımız var. Fakat bir dönem bulunduğumuz Panora AVM’de Müjdat Gezen Sanat Merkezi’yle birlikte de eğitim veriyorduk. Birkaç kere başvurduk ve dedik ki; ‘biz ayrı ve bağımsız bir tiyatroyuz. Burası Müjdat Gezen Tiyatrosu değil, çünkü başında tiyatronun Müjdat Gezen yok. Biz varız, bizler yönetiyoruz.’ Fakat değerli yöneticilere bu durumu çok anlatamadık. Biz de ‘peki madem öyle, olsun böyle’ diyerek vazgeçtik. Yaklaşık 5 yıldır da hiç başvurmuyoruz. Hiç de bir kuruş yardım almadık.

Haberin Devamı

Devlet, desteğini ayrım yapmadan daha da yaymalı

ÖZAL DÖNEMİNDE DEVRİ TONTON’U OYNAYIP YARDIM ALMIŞTIK!

Mevzuatla ilgili bir sorun olabilir mi?

Umarım sizin iyi niyetli yaklaşımınız gibi mevzuat problemidir. Çok da aslında artık bizi ilgilendirmiyor. ‘Canları sağolsun’ diyoruz. Ama sanırım siyasetle ilgili bir durum var. Burada, bir anekdotu paylaşmak isterim. Ben daha da gençken, Turgut Özal başbakandı. Ve ‘tonton’ olarak anılırdı. Rahmetli Süleyman Demirel’in zamanında ‘Devri Süleyman’ diye bir oyun hazırlamıştı, Ankara Meydan Sahnesi. Süleyman Demirel, ona gülmüş geçmiş. Ben de o gelenekten gelmem hasebiyle dedim ki, madem ki Özal devri, “Devri Tonton” diye bir oyun kaleme aldım. Ve Ankara Halk Tiyatrosu’nda biz bu oyunu oynadık. Kültür Bakanı da Namık Kemal Zeybek, o da hatırlayacaktır. Arkadaşlar ‘yardım için başvuralım’ deyince ben de önce ‘delirmeyin, Devri Tonton’u oynayıp, yardım mı isteyeceğiz’ dedim ama sonra şansımızı denedik. Ve bize o yardımı verdiler. Dahası, Semra Hanım, kulakları çınlasın bir basın danışmanı vardı, onlar da papatyalar olarak anılırlardı. Onlar Gençlik Parkı Açık Hava Tiyatrosu’nda oyunumuzu izleyip, gülüp, alkışlayıp gittiler. Bir yere gönderme yapmak derdim değil. Sadece o zamanlardan, bu zamanlara görelim diye anlattım.

Haberin Devamı

Devlet, desteğini ayrım yapmadan daha da yaymalı

MALTEPE PAVYONLARI ESKİDEN TİYATROYDU

Ankara’da özel tiyatro sayısı yeterli mi?

Eskiden daha fazlaydı. Örneğin Ankara Halk Tiyatrosu’yla beraber, Ankara Sanat Tiyatrosu, Ankara Birlik Tiyatrosu, Ankara Meydan Sahnesi, Öncü Sahne gibi şimdi ilk aklıma gelen özel tiyatrolar Ankara’da perde açıyorlardı. Ve hatta benim ustalarım, bize derslerde çok yakın bir tarih öncesinde bugün Maltepe’deki bulvarda o pavyon ve düğün salonu olan yerlerin hepsinin birer tiyatro salonu olduğunu ve mutazaman her akşam perde açtıklarını söylerlerdi. Şimdi geldiğimiz güne baktığımızda, Ankara çıkışlı turne tiyatrosu olarak adlandırmadan söylüyorum, sadece yerleşik düzende perde açan birkaç özel tiyatro var. Diğer yandan mekan sıkıntısı da var. Tiyatroya gitmek, bir istek, arzu, alışkanlık ve temelinde de çok ötelerden gelen bir kültür meselesidir. Ama bizim yöneticilerimiz, yalnızca bugünü kastetmiyorum, öncesi de dahil, böyle bir ihtiyaç hissetmediğinden, ‘tiyatro salonuna, opera salonuna ihtiyaç var mı’ gibi dertleri de olmuyor.

Haberin Devamı

Ağırlıklı olarak komedi mi oynuyorsunuz?

Ağırlıklı olarak repertuvara komedi koyuyoruz tabi ki; çünkü seyirci ‘abi ben biraz güleyim, şu sıkıntıların içinde’ diyor. Ama yine de başka desteklerle, biz de belki bir Hamlet yorumlayalım, Shakespeare yorumlayalım. Burada yine de repertuvarımıza dram da koyuyoruz tabi ki; mesela şu anda Tutku Gül, down sendromlu bir çocuğun annesiyle olan içli öyküsünün anlatıldığı “47. Kromozom”u sahneliyor.

ANKARA'DAN HİÇ KOPMADIM

Tiyatro eğitimime, Ankara Sanat Tiyatrosu’nda henüz 17 yaşındayken başladım. İlk stajyer oyunculuğumu da Ankara’da yaptım. Profesyonel anlamda, tiyatro olarak Ankara’dan hiç ayrılmadım. Bundan ayrıca mutluluk ve onur duymaktayım. En önemli, en ses getiren tiyatrocular bilhassa bu 68 kuşağının o heyecanlı, enerjik, itiraz eden, muhalif, barıştan sevgiden yana tutumlarının vücut bulduğu oyunlar hep Ankara’da oldu. Yani bunu boş bir laf olarak söylemek ve kuru bir hemşehricilik de yapmak istemiyorum. Çünkü şöyle bir hatırlayacak olursak, ben onun arka tarafından, ucundan kuyruğundan yakalayabildim jenerasyon olarak. Eğitimim bitip ilk tiyatroya başladığımda, Ankara Halk Tiyatrosu’nda profesyonel oldum. Malum kaybettiğimiz ustam rahmetli Erkan Yücel’in yönetiminde ve onun eğitimini aldım.
Bizim perde açtığımız o akşamlarda Ankara’da periyodik ve güçlü olarak, seyircisiyle ve kıymetli oyunlarıyla 10-15 tane özel tiyatro vardı. Ve bu tiyatrolar, kendilerini toplumsal meselelerden soyutlamadan, çok kudretli ve cesaretli oyunlar sergiliyorlardı. Belki de o zaman bu kadar baskı yoktu.

 

Yazarın Tüm Yazıları