Bakın afet nasıl geliyor

Son yıllarda suya karşı girdiği her imtihandan çakan Ankara’nın nasıl ve neden bu hale geldiğini merak ediyorsanız, buyurun Selanik Caddesi’ne...

Haberin Devamı

Hatırlatalım, Çankaya Belediyesi burada çalışma başlatmış, Büyükşehir de “Sen dur hele, buralar benden sorulur” deyince, cadde aylarca toz toprak içinde kalmıştı.
Bir zaman sonra insafa gelindi de Selanik, kaldırımına kavuştu.
Fakat, “Derdimiz bitti” diye sevinen Selanik esnafı, ‘küçük’ birşeyi unutmuştu.
Suyu...

* * *

Selanik’e kaldırım getirenlerin, “göleti de ikramımız olsun” fikrinden midir? yoksa “Eğim de ne ki, döşe gitsin” deyişinden midir bilinmez, ilk yağmurla gidere gitmesi gereken sular, gider yerine göl oldu dükkanların içine aktı.
Güvercinleri de geldi, bir tek kuğusu eksik kaldı Selanik’in...
Belediyemizin henüz kaldırım yanında gölet hizmetine tanıklık etmemiş olmamızdandır ki; Selanik’te kaldırım inşa edenlerin ‘doğrunun eğimi’ kavramından bihaber kaldıklarını öğrenmiş olduk.

* * *

Haberin Devamı

Lisedeyken kredili sistemin ‘zorunlu da olsa aynı dersten iki kez üst üste çakan, o dersten muaf kalır’ kuralını ‘fırsat’a çevirip matematikle ilişiğini kesmiş birisi olarak bu konuda ahkâm kesmek bize düşmese de, kenti imar ve inşa edenlerden, bu basit bilgiyi bilmelerini beklemek de hakkımız olsa gerek.
Oysa görüyoruz ki; kaldırım ve yol yapanlar, dikey uzunluğun yatay uzunluğa oranı demek olan, ‘doğrunun eğimi’ne dair malumat sahibi olamamışlar henüz.
Biliyor olsaydı, o çalışmayı yürüten mühendis, usta, işçi her neyse daha çimentosu yeni kurumuş bir caddede ‘gölet’e mahal verir miydi?
İşin ehliyse vermezdi?

* * *

İşte böyle sevgili okur.
Küçük bir caddenin giderini tutturamayanlar, haliyle koca koca dere yataklarını ıslah edemeyip, aşırı yağışlarda biriken suları kontrollü bir şekilde bertaraf edemeyince, ‘afet’ deyip geçiyorlar.
Oysa, “Şehir Plancıları Odası’na samanlık bile çizdirmem” demeyip kentin imarını, ‘başka işler’in ehline vereceklerine gerçek manada ehline bıraksalar afetle de başa çıkacaklar, ‘Selanik Göleti’yle de...

Kirliliğe karşı ‘hassas’ duruş

Bakın afet nasıl geliyor

Haberin Devamı

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın görevi, havası temiz olan bölgeleri internet sitesinden gösterip reklam yapmak mıdır yoksa kirliliğin boyutlarını takip edip vatandaşını uyarmak mıdır?
Daha önce merak edip de bakanlığın ‘havaizleme.gov.tr’ adresine bakanlar bilecektir.
Sayfayı açtığınızda kirlilik değerlerinin 0’dan 500’e kadar indekslendiği bir daire çıkar ve bazı illerin o anki ölçümleri gösterilir.
Bu kategoriler de, “İyi, orta, hassas, sağlıksız, kötü ve tehlikeli” diye sıralanır.
Kış ayına girdiğimizden beri bu siteye sık sık bakarız, Sıhhiye’nin, Demetevler’in, Keçiören’in neredeyse kirlilikten görülmediği anlarda bile bakanlık nezdinde buraların havası hep ‘hassas’tı.
Oysa, bakanlığın dün yine hassas diye duyurduğu Keçiören’de saat 13.00’te ölçülen partiküler madde (PM10) değeri tam 163 mikrogramdı.
Avrupa Birliği’nin “Üzeri, sağlıksızdır” dediği sınır değer olan 50 mikrogramın üç katından fazla. Geçtiğimiz yıl, aynı değer 80 mikrogramı geçti diye bütün Paris ayağa kalkmıştı.
Bizde ise, halkı uyarması gereken merciler bu konuda ‘hassas’ duruşlarını bir türlü bozmuyor ve “Havamız alarm veriyor” deme cesaretini gösteremiyor.

Yazarın Tüm Yazıları