Basın özgürlüğü darbeyi yendi

Darbe girişimi sürerken Hürriyet binasında yaşadıklarımız, basın özgürlüğünün demokrasimiz için ne kadar önemli olduğunu da ispatlıyor. hurriyet.com.tr o gece askerler tarafından basıldığında yayını gizlice sürdürdü. Türkiye darbe girişimini hurriyet.com.tr'de izledi. Üç günde 14 milyon kullanıcı, hurriyet.com.tr'de 32 milyon oturum açtı ve 165 milyon sayfa görüntüledi.

Haberin Devamı

 

Helikopterle gelip binamızı basan yüzbaşının "Ateş etmekten çekinmeyin" diye emir verdiği askerler, tüm katların baktığı atriumdan yukarıya doğru bağırdılar: "Herkes aşağı insin."

 

Bunlar olurken hurriyet.com.tr'nin demokrasiden yana kararlı yayını sürüyordu. CEO'muz Çağlar Göğüş olayların başından beri yanımızdaydı. Bir ara, binaya ulaşamayan arkadaşlarımızın sağ salim gelmesini sağlamak için organizasyonu bizzat yaptı.

 

Sonunda askerler bulunduğumuz 2. kata geldi. Dijital İçerik Direktörümüz Ercüment İşleyen, askerler "Bırak bırak" diye bağırırken "Binamız darbecilerce basıldı" haberini yayınlamıştı bile...

 

Haberin Devamı

Gece editörü arkadaşlarımız dışarıdan siteye bağlanarak haber akışının devamını sağlıyor, sosyal medya ekibimiz aynı şekilde paylaşımları hiç kesintisiz sürdürüyordu. Fedakarca, cesur bir takım çalışması sergileniyordu hurriyet.com.tr'de...

 

Haberin Devamı

Ben de arkadaşlarım toplanıp aşağı inmeye başlarken merdivenlere koştum, 5. kata çıktım. Katları aramaya başlayan askerlerden gizlenerek Hürriyet'in Facebook hesabında canlı yayını açtım. #SoruHürriyeti yayınları sayesinde bunu yapabildiğime şükrettim.

 

Ardından atriumda toplanan arkadaşlarımın yanına döndüm. Ercüment İşleyen ve Murat Yetkin gibi meslek büyüklerim başta olmak üzere birçok Hürriyet çalışanı, askerlerle sert bir şekilde konuşuyor, çıkmamak için direniyordu. Benim de bir erle aramda şu diyalog (daha doğrusu monolog) geçti:

 

 

 

Silahlar üstümüze doğrulmuş halde binanın ana kapısından hep beraber çıkartılışımızı da yayınladıktan sonra, yemekhanede rehineler olduğu iddiasını dışarıdaki polisten duyunca garaj kapısından gizlice bir kez daha içeri girdim.

 

Haberin Devamı

Bir aşçımız da dahil bir grup çalışan yemekhanede rehin alınmış, ama başlarındaki asker gidince kendi başlarına kurtulmuşlardı. Yine garaj kapısından çıkmaya karar verdim.

 

Böylece ikinci kez dışarı çıkışımda, operasyon yapmak üzere binaya ağır ağır yaklaşan polis özel harekatçıların gelişine de hurriyet.com.tr takipçileri canlı yayında şahit olmuş oldu.

 

Bu üç video sabaha karşı olmasına rağmen sadece Facebook üzerinde yaklaşık 500 bin kişi tarafından izlendi.

 

* * * DÜNYA TÜRKİYE'Yİ İZLERKEN * * *

 

15 Temmuz gecesi Türk Silahlı Kuvvetleri içinde azınlık olduğu anlaşılan bir grup, demokrasiye ağır silahlarla saldırmaya başladığında, bu işin arkasında Cemaatçi subayların olduğu şeklindeki ilk tahminleri aktarıp Türkçe ve İngilizce şu tweet'i attım:

 

 

 

Haberin Devamı

Yabancı bir Twitter kullanıcısı "Türkiye'de demokrasinin altının oyulduğunu ve ifade özgürlüğünün artık suç sayıldığını" belirterek darbe girişimine örtülü destek verince İngilizce yanıtladım: "En kötü demokrasi bile en iyi askeri yönetimden iyidir."

 

 

 

* * * YANDAŞ MEDYA ÜRKTÜ, BİZ GÖREVİMİZİ YAPTIK * * *

 

O anda durum özetle şöyleydi:

 

Başbakan Yıldırım ilk açıklamasını yapıyor, bu arada darbecilerin askerleri sokaklarda, uçak ve helikopterleri havada şiddet kullanıyordu.

 

hurriyet.com.tr o ana kadar onlarca haber ve yorum yayınlayarak darbe girişimine karşı net bir tavır ortaya koymuşken, yandaş diye tabir edilen medyanın internet siteleri ya hiç bir şey olmamış gibi davranıyor, sessiz kalıyor yahut darbecilere karşı ancak ürkek bir ses yükseltebiliyordu. Darbeye karşı sesini yükselten 'yandaş'lar ise ne hurriyet.com.tr ve CNN Türk kadar kamuoyu üzerinde etkiye sahipti, ne de gazeteciliği onlar kadar yüksek standartlarda yapabiliyorlardı. 

 

Haberin Devamı

Halkın sokağa çıkması, hurriyet.com.tr ve CNN Türk'ün cesur yayınları ile sosyal medyanın etkisiyle mümkün oldu.

 

00.25'te CNN Türk Ankara Temsilcisi Hande Fırat'ın telefonuna FaceTime ile bağlanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, halka sokağa çıkma çağrısı yaptı ve bir kırılma yaşandı.

 

03.23'te iki yüzbaşı ve 12 er helikopterle gelip Doğan Media Center'ı bastı: Herkesi dışarı çıkarsalar bile hem hurriyet.com.tr'nin hem de CNN Türk'ün yayını, cesur gazetecilerin kararlılığı ve mesleki bilgisi sayesinde devam etti.

 

05.10'da darbeci askerlerin polis operasyonu sonucu yakalanmasının ardından binaya dönmeye başladık. Biber gazının etkisi ertesi gün boyunca da geçmedi ve birçok arkadaşımız gözleri yaşararak çalışmayı sürdürdü.

 

 

 

11.01'de Genelkurmay'ın, 13.21'de ise MİT'in, darbenin engellendiğine dair açıklamalarını yayınladık. Biliyorsunuz, darbeye katıldığı söylenen kişilere yönelik göz altılar bugün de sürüyor.

 

* * * KORKMAYIN, DEMOKRASİMiZ GÖRÜNENDEN GÜÇLÜ * * *

 

O gece İngilizce bir tweet'imde de söylediğim gibi, aslında yaşananlar Türk demokrasisinin görünenden çok daha güçlü olduğunu gösterdi.

 

 

 

Aynı zamanda, özgür medyanın bir lüks değil, ihtiyaç olduğu ispatlandı.

 

İktidar için, eleştirel sesler, güç elde olduğunda yok edilmesi gereken, istikrarsızlık yaratan unsurlar gibi görünebilir.

 

Oysa barış zamanı iktidarı denetleyerek kamu yararı sağlayan o sesler, demokrasi şiddetle tehdit edildiğinde onun kurtarılmasına da en büyük katkıyı yapar.

 

Ergenekon, Balyoz, Oda TV gibi davalarda sahte belgeler ve mesnetsiz suçlamalarla hapsedilen gazetecileri ve tutuklandığı için terfi alamadıklarından yerlerini 15 Temmuz darbecilerine bırakan askerleri hatırlayıp ders almalı herkes...

 

Aynı yanlışlar tekrarlanmamalı, ifade özgürlüğü ne pahasına olursa olsun korunmalı ve geliştirilmeli.

 

Olağanüstü şartları öne sürüp "Anayasa'yı bir kez delmekten bir şey olmaz" demeden hukuk devletinin ve güçler ayrılığının sürekliliği sağlanmalı.

 

Darbecilerin yanı sıra, silahsız askerleri öldürenler, gazetecileri dövüp köprüden aşağı atanlar, en ağır şekilde cezalandırılmalı.

 

Devlet paralel yapılanmalardan temizlenirken kurunun yanında yaş yanmamalı, bundan böyle devlette herhangi bir grubun çöreklenmesine izin verilmemeli ve grup aidiyeti değil liyakat esas alınmalı.

 

TBMM'deki birlik havasının uzun soluklu olması ve demokrasimizin daha güçlü ve çoğulcu hale gelmesi dileğiyle...

 

Yazarın Tüm Yazıları