Açıl susam açıl

Üreticilerden de zeytinyağı severlerden de en çok gelen sorulardan biri “filtreli” mi “filtresiz” mi.

Haberin Devamı

“Zeytinyağının iyisi filtresiz olmalı” gibi bir kanı var.

Pek çok şişenin üzerinde gururla filtresiz, ilk hasat yazdığını görüyorum.

Genelde filtresiz yağlar daha iyi oldukları kanısı yerleştiği için de daha pahalıya satılıyorlar.

Zeytinyağı ilk sıkıldığından filtrelenmediğinde elbette daha yoğun, daha baştan çıkarıcı bir aromaya sahip oluyor.

Ancak aradan birkaç ay geçtiğinde filtrelenmemiş yağın içinde kalan tortu, son su molekülleri fermantasyona neden olur.

İlk günlerde tadına doyulmayan bu yağlar, bir süre sonra yemyeşil bitkileri çağrıştıran kokularını kaybetmeye başlar.

İstenmeyen kusurlar baş gösterir.

Filtrelenen yağ ise, ilk başta aromasından bir parça kaybetse de daha dengeli bir ürün olmayı vaat eder.

Filtrelenmiş yağın başına bir şey gelmeyecek diye bir şey yok ama doğru yapıldığında filtreli yağın kendini daha uzun süre, olumsuz bir evrim geçirmeden koruması bekleniyor.

İtalya’da durum farklı.

Haberin Devamı

Çok erken hasat olup da o tazeliği vurgulamak isteyen yağlar “novello” yani yeni olarak piyasaya sürülüyor.

Genelde üretici firmanın normal şişelerinden daha farklı ambalajlarda, “bakın bunu çabucak tüketmelisiniz” mesajıyla piyasaya sürülüyorlar.

Ayrıca zaten normal ürünler de erken hasat olduğundan novello erkenin de erkeni oluyor.

Aslında her üretici de novello yapmıyor.

Kısa sürede satılması gerektiği için bilinen bir marka değilseniz riskli bir ürün.

Ben bu sene sevdiğim üç firmanın novello yağlarını aldım ekim ayında.

Librandi, Marfuga, Mimi...

Mimi ve Librandi novello oldukları halde filtrelemeyi tercih etmişlerdi.

Üç firmanın da novello şişeleri normal şişelerinden farklı.

Mimi ve Marfuga daha ince, şeffaf şişe kullanıp yeni yağın zümrüt yeşilinin tadını çıkarmamızı istemiş.

Ekstra bir kutu içine yerleştirerek ışıktan korumayı tercih etmiş.

Calabria Librandi, çok şık etiketlere sahip.

Yeni yağ için bu klasik etiketler yerine sade, yeşil ve beyaz tonlarda bir etiket kullanmıştı.

Vedat Milor’un açamadığı zeytinyağı şişesi

Vedat Milor’un Amerika’da en iyi İtalyan zeytinyağlarını temin edebildiği bir dağıtımcısı var. Zaman zaman bu listeleri benimle paylaşır, bu sene kim ne yapmış, Amerika’ya ne gitmiş sohbet ederiz.
Ekim ayında gönderdiği listede novello yağları görmek beni çok şaşırtmıştı. Daha dün sıkılmış yağların Amerika’da olması o kadar çok şey anlatıyor ki...
Her şeyden önce bu firmaların yağlarını gözü kapalı alan dağıtımcılar var. Hâlâ sıkım telaşı devam ederken, ürünün bir kısmını Amerika’ya gönderecek organizasyonları var.
Mesela Milor’un listesinde baş köşede duran Librandi’nin novello’su o günlerde daha Roma’da yoktu. Milor’a önerdiklerim arasında Umbrialı Marfuga da vardı. Firmanın filtresiz yeni yağını ben de almıştım.
Marfuga’nın şişesini açarken bir sorun yaşamıştık. Aldığım mağazaya götürdüm, açtılar. Başka getiren müşteri de olmuş.
Geçen hafta Vedat Milor da sipariş verdiği bu şişeyi açamamış. Benim de başıma geldiğini ama sonuçta açıldığını söyledim.
Milor dağıtımcıyla görüşmüş, “bize başka şişe sorunu iletilmedi” olmuş ilk cevap.
Uzun yazışmalar oldu bu konuda. Sonunda Amerikalı dağıtımcı Marfuga’ya sorunu iletmiş. Milor, firmadan gelen “şişe nasıl açılır” videosunu benimle paylaştı.
Firmanın sahibi Francesco Gradassi, almış eline şişeyi çok da harika olmayan İngilizcesiyle anlatıyor. Firmada daha iyi İngilizce bilen var ama belli ki müşteriyle bizzat ilgilenmek istemiş.
Ama şişe, videoya ve gelen talimatlara rağmen açılmadı.
Sonunda ben de Gradassi’yi aradım, “Bizim de başımıza geldi şişelerinizde bir sorun var” dedim.
O da “Şimdi şişeleri aldığımız üreticiyle birlikteyim, çözmeye çalışıyoruz. Bazılarında kapak zor açılıyor, çıldıracağız” diyerek durumu doğruladı. Novello’ları bittiği için Vedat Milor’a rezerv yağlarından göndermek istediklerini, şişeyi açmak için de tefelonla yardım etmeye çalışacaklarını iletti.
Özür üzerine özür, selam üzerine selam...
Bu arada Vedat Milor’un Türkiye’de ne yaptığından hiç haberleri yok.
Onlar için Amerika’da, yağ şişesini açamayan bir müşteri.
Bu hikayede hakkını arayan tüketici Milor’dan, bir müşterinin bile ilgisiz hissetmemesine özen gösteren Gradassi’den alınacak çok ders var.

 

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları