Doğru büyüme ve gelişme için besinler gereklidir. İki veya daha fazla önemli yiyeceğin diyetten çıkarılması yetersiz beslenmeye neden olabilir. Bu nedenle çocuğunuzun beslenme ihtiyaçlarını dengeli bir diyetle karşılamak önemlidir.
Çocuğunuzun besin alerjisi varsa, alerji diyetisyeni ile her görüşmede çocuğunuzun besin alımı kontrol edilir. Görüşme öncesi birkaç gün bir besin günlüğü tutmanız faydalı olur. Besin günlüğü, çocuğunuzun yediği her şeyi bir not defterine veya bir forma yazdığınız basit bir günlüktür.
Besin alerjisi diyetisyeni kaçınılması gereken yiyecekler konusunda size rehberlik eder. Ayrıca, alerjen kısıtlı bir diyeti yönetirken hangi yiyecekleri beslenmenize ekleyeceğinizi veya dahil edeceğinizi de söyleyebilir.
Besin alerjilerini yönetirken etiket okumak çok önemlidir. Çocuğunuzun her öğün ve ara öğünlerde yiyeceği yiyeceklerde alerjen olmadığından emin olmak için etiketleri dikkatlice okumanız gerekir. Çocuğunuz aynı yiyeceği geçmişte güvenle yemiş olsa bile alerjen etiketlerini her defasında kontrol etmelisiniz. Gıda üreticileri sık sık malzemeleri değiştirebilirler.
Yenen yiyeceklerin içeriği, sağlıklı bir diyet için önemli bir odak noktası haline gelir. Her öğünün dengeli olması mümkün olmasa bile gün içinde çeşitli yiyecekler ekleyerek bu denge sağlanabilir. Besin alerjisi olan çocuğunuzun sağlıklı beslenmesini sağlamak için bazı öneriler:
- Öncelikle yemek listeleri oluşturarak çocuğunuzun yiyebileceği tüm yiyecekleri belirleyin. Genellikle, bu yaklaşımı kullanmak yasaklardan kaynaklanan motivasyon düşüklüğünü engeller.
Protein açısından zengin bir diyet, insanların kilo vermesine yardımcı olabilir. Yüksek proteinli bir diyet, egzersizle birleştirildiğinde kas yapımını destekler. Yağsız kas, gün boyunca daha fazla kalori yakmaya yardımcı olur ve bu da kilo vermeyi sağlar.
Yüksek protein değerine sahip yüksek proteinli besinlerden bazıları şunlardır;
1. Siyah fasulye
Siyah fasulye genellikle ucuz bir protein kaynağıdır. Siyah fasulye çeşitli şekillerde hazırlanabilir ve bu da onları yemek hazırlarken çok yönlü bir içerik haline getirir.
2. Lima fasulyesi
Lima fasulyesi; 100 gramında 21 gram protein içeren bir besindir.
3. Mısır
Bir fincan sarı mısır 15.6 g protein içermektedir. Mısır ayrıca kalsiyum dahil olmak üzere iyi miktarda lif ve mineral içerir.
Obezite ile ilişkili sağlık sorunları yavaş ve ılımlı kilo kaybı programıyla iyileştirebilir veya önleyebilir. Diyet değişiklikleri, artan fiziksel aktivite ve davranış değişiklikleri kilo vermenize yardımcı olur. Reçeteli ilaçlar veya cerrahi uygulamalar doktor ve diyetisyen tarafından gerekli görüldüğü durumlarda ancak birer tedavi seçeneği olabilir.
Beden kütle indeksiniz (BKİ) 30 veya daha yüksek olduğunda obezite tanısı konulur. Beden kütle indeksinizi belirlemek için, kilogram olarak kilonuzu boyunuzun metre karesine bölün.
Çoğu insan için BKİ tahmini bir değer sağlar. Bununla birlikte, BKİ doğrudan vücut yağını ölçmez, bu nedenle kaslı sporcular gibi bazı insanlar, fazla vücut yağına sahip olmasalar bile obezite kategorisinde bir BKİ'ye sahip olabilirler.
Egzersiz ve normal günlük aktivitelerle yaktığınızdan daha fazla kalori aldığınızda obezite oluşur. Vücudunuz bu fazla kalorileri yağ olarak depolar.
Genetik yatkınlık
Ebeveynlerinizden miras aldığınız genler, depoladığınız vücut yağ miktarını ve bu yağın hangi bölgelere depolandığını etkileyebilir. Genetik yapı ayrıca, vücudunuzun yiyecekleri enerjiye ne kadar verimli bir şekilde dönüştürdüğü, vücudunuzun iştahınızı nasıl düzenlediği ve egzersiz sırasında vücudunuzun kalori yakma şekli konusunda da rol oynayabilir.
Yaşam tarzı seçimleri
Bazı hastalıklar ve ilaçlar
Tavuk yumurtasında beş ana alerjen vardır. Çoğu, yumurta beyazında bulunur. Ovomukoid, ısıya ve sindirim enzimlerine karşı dirençli olması sebebiyle en alerjenik proteindir.
Yumurta alerjisi yumurtanın veya yumurta içeren besinlerin tüketiminden sonra, dakikalar veya saatler içinde ortaya çıkabilir. Çoğu bebek geç tipte cilt veya sindirim sistemini içeren belirtiler gösterir. Sindirim sistemi belirtileri kusma, karın ağrısı, huzursuzluk, inatçı pişik, ishal, dışkıda kan veya mukus olabilir. Bebeklerde ayrıca hırıltılı solunum, sinirlilik, yüz şişmesi ve büyüme geriliği de görülebilir.
Öykü ve fizik muayene yumurta alerjisi tanısında en faydalı yöntemlerdir. Yumurta alerjisi, çocuğunuzun diyetinden yumurta ve ürünlerini çıkardıktan sonra nasıl yanıt verdiğine bakılarak teşhis edilebilir.
Dışkıda kan testi, alerjisi olduğundan şüphelenilen bebeklerde teşhise yardımcı olabilir. Kan ve cilt testi, IgE aracılı olmayan yumurta alerjisinin teşhis edilmesinde yardımcı olmaz.
Tavuk yumurtası alerjisinde hindi, ördek, kaz, martı ve bıldırcın gibi diğer kuş yumurtalarıyla çapraz reaktivite gösterir. Tavuk yumurtası alerjisi olan kişilerin bu yumurtaları da tüketmemesi gerekir.
Yumurta alerjisi olan bireyler, kızamık-kabakulak-kızamıkçık (KKK) aşısında, yumurta alerjisi olmayan bireylere göre daha fazla olumsuz reaksiyon riski taşımamaktadır. KKK aşısı tavuk hücre kültürleri üzerinde kültürlenir ve yumurta alerjeni içermediğinden yumurta alerjisi olan kişilere güvenle uygulanır.
Yumurta alerjisi tedavisi, yumurtanın ve ürünlerinin diyetten tamamen çıkarılmasıyla yapılır. Bebeklerde eliminasyon diyetleri genellikle, hipoalerjik bebek mamalarıyla da desteklenir.
Yumurta içermeyen mamalarla ve/veya yumurta içermeyen bir diyetle beslenen annenin emzirdiği bebeğin en az 3 ay boyunca diyette kalması gerekebilir.
Sirke ise, binlerce yıldır birçok kültürde hem besin hem de ilaç olarak kullanılmıştır. Hem hayvanlar hem de insan çalışmaları, sirkenin potansiyel bir antiglisemik etkiye sahip olduğunu gösterir. Düzenli sirke alımının tip 2 diyabetli bireylerde hemoglobin A1c değerlerine olumlu etkileri vardır. Alıç meyvesi Türkiye'de yaygın şekilde taze meyve olarak tüketilir ve Alıç sirkesi üretimi genellikle Bolu İlinde yapılır. Alıç sirkesi, düzenli kullanımın yanı sıra ılık su ile karıştırılarak sıcak içecek olarak da tüketilir. Sirke üretmek için meşe ağacından yapılan fıçılarda kırmızı ve sarı alıç meyveleri eşit miktarda kullanılır ve oksijenli koşullarda iki yıl boyunca fermente edilir.
Ateroskleroz (damar sertliği) ilaçlarla önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. Ateroskleroz tedavisinde, tedavinin süresi ve kimyasal ilaçlara bağlı yan etkiler nedeniyle; bitkisel ilaçlar bu ilaçların yerini almaya uygun olabilir. Özellikle yoksul ülkelerde koruyucu hekimlikte ucuz, etkili ve yerli çözümler çok önemlidir, bu nedenle sorunu çözmek için alternatif tedaviler aranır.
Yapılan çalışmalar göstermektedir ki alıç meyvesi özütü, kardiyovasküler sistemi koruyucu, hipotansif ve hipokolesterolemik olmak gibi birçok sağlık yararına sahiptir. İnsülin direnci sendromuna bağlı obezite ve diğer hastalıklardaki hızlı artış, büyüyen bir halk sağlığı sorunudur. Bireylerin tükettikleri diyetlerin kalitesi metabolik bozukluklarla mücadelede önemli bir rol oynar. Yaygın olarak sos için kullanılan sirkenin bazı tıbbi kullanımları da vardır. Asetik asit, sirkenin ana bileşenidir. Diğer bazı bileşenler arasında antosiyanin, flavanoller (kateşin, epikateşin), vitaminler, mineral tuzlar, amino asitler ve uçucu olmayan organik asitler bulunur. Sirke, glikojen replasmanının artması, hipertansiyonun önlenmesi, Ca stimülasyonu gibi birçok etki gösterir.
Son zamanlarda yapılan birçok çalışma, sirke alımının normal ve diyabetik kişilerde karbonhidrat yüküne karşı glikoz yanıtını azalttığını belgelemiştir. Sirkenin güvenli, yaygın olarak bulunabilen ve uygun fiyatlı bir ürün olduğu düşünülürse, aterosklerozun biyokimyasal risk faktörlerinin tedavisinde kullanılması mümkündür.
Özetleyecek olursak;
- Alıç sirkesi, hafifletici faydaları ile dikkat çekici bir içeriktir. Salatalara ekleyerek veya başka şekilde yiyerek diyette faydalarından yararlanabilirsiniz.
- Yüksek düzeyde antioksidan içerir. Antioksidanlar serbest radikallerle baş eder ve bağışıklık sistemini güçlendirir.
- Alıç sirkesi uykusuzluğa iyi gelir. Stresli zamanlarda kullanılması tavsiye edilir. Sinir sistemi üzerindeki sakinleştirici etkisi sayesinde uyku problemlerine de yardımcı olur.
IgE aracılı ve IgE aracılı olmayan iki tip inek sütüne bağlı yoğurt alerjisi vardır. IgE aracılı yoğurt alerjisinde reaksiyon genellikle proteine maruz kaldıktan sonraki 2 saat içerisinde, IgE aracılı olmayan yoğurt alerjisinde ise maruziyetten sonra 48 saat ile 1 hafta içerisinde ortaya çıkabilir. Belirtiler alerji şekline göre değişiklik gösterir. En sık görülen belirtilerden bazıları şunlardır;
Bazı alerjiler, anafilaksi adı verilen ve yaşamı tehdit eden bir reaksiyona neden olabilir. Anafilaksi riski olan bir alerjiye sahip olmanız durumunda yanınızda mutlaka adrenalin oto-enjektörü taşımanız önerilir.
Yoğurda ve inek sütü proteinine karşı şüpheli bir duyarlılık olduğunda emzirmeyi bırakmanız gerekmez. Bebeğinizin belirtileri geçene kadar diyetinizden tüm süt ve ürünlerini çıkarmanız gerekir. Bu yiyecekleri diyetten uzaklaştırdığınızda, birkaç gün gibi kısa bir sürede iyileşme görebilirsiniz. Ancak sonuçları görmek iki ile üç hafta sürebilir.
Sütsüz diyet sırasındaki aşağıdaki ürünlerden uzak durmanız önerilir;
Alternatifler
Yoğurt, inek sütü ve süt ürünlerinin birçok ikamesi mevcuttur. Yoğurt ve ürünleri alternatifleri günümüzde çoğu markette yaygındır. Yoğurt içeren ürünlerle çapraz kontaminasyon meydana gelmediği sürece, vegan tereyağı, bitki bazlı sütler ve yoğurtlar ve vegan peynirler, hayvansal kaynaklı yoğurt alerjisi olanlar için iyi bir seçenektir.
Bebeğinizde yoğurt alerjisi olabileceğini düşünüyorsanız, teşhis için mutlaka çocuk alerji doktoruna gitmeniz gerekir. Belirtiler devam ederse ve tedavi edilmezse, özellikle nefes darlığı gibi anafilaksiye benzeyen belirtiler ortaya çıkabilir.
En yaygın tercih edilen vejetaryen türleri şunlardır;
Vegan diyetlerde tüketilmeyen besinler ve besin grupları; et ve kümes hayvanları, balık ve deniz ürünleri, süt ve ürünleri, yumurta, arı ürünleri ve tüm hayvan bazlı bileşenlerdir.
Çocukluk döneminde vegan diyetler
İyi planlandıkları sürece bebeklik ve çocukluk döneminde vejetaryen-vegan beslenme uygulanabilir. Vegan beslenen çocuk ve ergenlerin sağlıklı büyümesi, doğru ve iyi planlanmış bir menü ile mümkündür. Bebeklik ve erken çocukluk döneminde anne sütü ve bitki bazlı formül süt protein kaynağı olarak diyete eklenebilir. Vegan bebekler için ticari bebek formülleri önerilir ve bebeklerde beslenme sorunları ile ilişkili olabileceği için ev yapımı formüllerin (bitki ve tahıl kaynaklı sütler) kullanılması önerilmez. Yaşamın ilk yılında bebeklerde büyüme oranı çok yüksek olduğundan fazla lif, besinlerin kalori yoğunluğunu azaltarak, yağların ve minerallerin emilimine olumsuz etki eder ve erken doygunluğa yol açarak büyümeyi engelleyebilir. Vegan bebeklerin 12 aya kadar olan yemeklerinde lif miktarının dikkatli planlanması önemlidir.
Protein
Baklagiller, tahıllar, fındık ve diğer yağlı tohumlar, soya sütü, soya yoğurdu, tofu, tempeh ve buğday veya soya proteinine dayalı et analogları ile yeşil yapraklı sebzeler vegan diyetlerinde iyi birer protein kaynağıdır.
Ancak bitkilerdeki anti-beslenme faktörleri ve lif varlığı bitki proteinlerinin daha düşük emilmesine neden olduğu için bebeklik ve çocukluk gibi protein ihtiyaçlarının yüksek olduğu dönemlerde planlı şekilde tüketilmelidir.
Omega-3 yağlı asitleri