Trump ve Harvard krizi

ABD Başkanı Donald Trump, uluslararası akademik çevreleri sarsan yeni bir kararla yeniden gündemde. Bu kez hedefinde, Amerika’nın en prestijli üniversitelerinden biri olan Harvard var.

Haberin Devamı

Trump yönetiminin Harvard Üniversitesi’ne yönelik federal fonları kesme ve uluslararası öğrenci kabulünü sınırlandırma kararı, eğitimciler ve insan hakları savunucuları tarafından sert bir şekilde eleştiriliyor. Harvard ise bu karara karşı dava açarak uluslararası eğitimin geleceğini şekillendirecek önemli bir hukuk mücadelesi başlattı.

HUKUKİ MÜCADELE SÜRÜYOR

Trump yönetimi, Harvard’ın “Amerikan değerlerine karşıt görüşlere” alan tanıdığı, antisemitizme göz yumduğu ve yabancı etkilerine açık olduğu gerekçesiyle bu yaptırımları uyguladığını savunuyor. Bu kapsamda üniversiteye sağlanan federal kaynaklar donduruldu ve uluslararası öğrenci kabulü sınırlandırıldı. Harvard ise kararı “keyfi, siyasi saikli ve son derece yıkıcı” olarak tanımlıyor. Mahkemeye sunulan şikâyet dilekçesinde, bu kararın anayasal hakları, özellikle ifade özgürlüğü ve adil yargılanma hakkını ihlal ettiği belirtiliyor. Bir federal yargıç, şimdilik bu kararın yürütmesini geçici olarak durdurdu. Ancak hukuki mücadele sürüyor.

Haberin Devamı

Trump ve Harvard krizi

CİDDİ SORU İŞARETLERİ OLUŞMUŞ DURUMDA

Trump, daha önceki başkanlık döneminde de uluslararası öğrencilere yönelik bazı adımlar atmış, pandemi sırasında yalnızca online eğitim alan öğrencilerin sınır dışı edilmesini gündeme getirmişti. Ancak bu son hamle, çok daha büyük bir etkiye sahip ve binlerce uluslararası öğrencinin akademik geleceğini tehdit ediyor. Bu durumun zararı sadece Harvard ile sınırlı değil. Şu anda ABD’de öğrenim gören uluslararası öğrenciler ülke ekonomisine yılda 40 milyar dolardan fazla katkı sağlıyor. Bunun ötesinde, bu öğrenciler Amerikan üniversitelerine kültürel çeşitlilik, küresel bakış açısı ve yüksek akademik yetkinlik getiriyor. Bu öğrencilerin sistem dışına itilmesi, yalnızca bireysel hayalleri değil, ABD’nin küresel eğitim liderliğini de tehdit ediyor. Benim gibi uluslararası eğitim danışmanlığı yapan biri olarak bu etkileri Türkiye özelinde de çok net gözlemliyorum. ABD, uzun yıllardır Türk öğrenciler için akademik başarının zirvesi olarak görülüyor. Ancak son dönemde ailelerin kafasında ciddi soru işaretleri oluşmuş durumda. Her an değişebilecek siyasi kararlar, en saygın üniversitelerin bile güvenilirliğini gölgede bırakıyor. Ankara’daki bir öğrencimiz, bir Amerikan üniversitesinden kabul aldığı halde ailesinin bu kararı yeniden gözden geçirmesini istediğini belirtti. “Her zaman ABD’de okumayı hayal ettim ama artık riskli geliyor,” dedi. Ailesi şimdi Kanada ya da Hollanda gibi daha istikrarlı ve uluslararası öğrencilere destek veren ülkeleri tercih etmelerini istiyor.

Haberin Devamı

Bu sadece bireysel bir hikâye değil. Artık birçok Türk ailesi, üniversite seçimi yaparken sadece akademik sıralamaları değil, siyasi ortamı da değerlendiriyor. Eğitim yatırımı yaparken en büyük beklenti, istikrar ve güven ortamıdır. Trump yönetiminin Harvard’a karşı açtığı bu savaş, sadece bir fon kesintisi değil. Bu, uluslararası eğitimin temel değerlerine yönelik bir meydan okuma. Eğer mahkeme bu kısıtlamaları onaylarsa, bu durum diğer üniversitelere de emsal teşkil edebilir. Harvard bu davayı kazanırsa, belki güven bir nebze yeniden tesis edilir ama verilen zararın tamamen telafi edilmesi zor.

BİR UYARI NİTELİĞİNDE

Küresel düzeyde de bu durumun etkileri büyük olacak. Kanada, Birleşik Krallık ve Avustralya gibi ülkeler, en parlak uluslararası öğrencileri cezbetmek için yoğun çaba sarf ediyor. ABD ise kendi elleriyle bu alandaki liderliğini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Türkiye açısından bu süreç bir uyarı niteliğinde. Türk öğrenciler, hedefleri olan, dünyaya açık ve hareketli bireylerdir. Ancak artık yalnızca akademik kaliteyi değil, politik istikrarı da göz önünde bulundurmak zorundalar. Veliler çocuklarının geleceğine yatırım yapmak ister, belirsizliğe değil. Benim gibi danışmanlar için de bu durum yeni bir soruyu gündeme getiriyor: Öğrencilerimize büyük hayaller kurmalarını nasıl öğütleyebiliriz, eğer bu hayaller politik kararlarla bir gecede riske atılabiliyorsa? Bu dava sadece bir üniversitenin bütçesi ya da bir ülkenin göçmen politikası ile ilgili değil. Bu, eğitimin özüne dair bir tartışmadır. Üniversiteler, uluslararası ve iş birlikçi yapılar mı olarak kalacak? Yoksa siyasi gündemle şekillenen kapalı yapılar mı haline gelecek?

Haberin Devamı

Sonuç ne olursa olsun, Harvard’a yönelik bu hamle, uluslararası eğitim için bir dönüm noktasıdır. Türkiye’deki binlerce aile için ise bu durum açık bir mesaj taşıyor: Bugün, bir Harvard kabul mektubu bile kesin bir gelecek garantisi değildir.

 Günün Sözü: “Öğrenme tutkusu geliştirin. Eğer yaparsan, büyümeyi asla bırakmayacaksın.” (Anthony J. D’Angelo)

EĞİTİMDEN, BİLİMDEN, BAŞÖĞRETMENİN İZİNDEN AYRILMADIĞINIZ AYDINLIK GÜNLERİNİZ OLSUN. 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları