Ebru Doğdu

Türk lise öğrencileri için yeni bir alternatif

10 Haziran 2025
Yurt dışında eğitim denince Türk ailelerinin aklına genellikle İngiltere, Amerika ya da Kanada gelir. Ancak sessiz ve istikrarlı bir şekilde yeni bir ülke daha ön plana çıkıyor: İsviçre.

Dünyaca ünlü liseleri, çok dilli eğitim ortamı, yüksek yaşam kalitesi ve güçlü üniversite geçiş imkânlarıyla İsviçre, artık Türk öğrenciler için de ciddi bir alternatif haline geliyor.

AVRUPA’NIN KALBİNDE KÜRESEL BİR EĞİTİM

İsviçre, dünyanın en saygın özel ve uluslararası liselerine ev sahipliği yapıyor. Bu okullar sadece akademik başarıya değil, aynı zamanda öğrencinin karakter gelişimine, öz güvenine ve küresel bakış açısına da odaklanıyor. Birçok İsviçre lisesi, IB (Uluslararası Bakalorya), A-Level veya Amerikan lise diploması gibi dünya genelinde tanınan müfredatlar sunuyor. Eğitimin İngilizce olarak verilmesinin yanı sıra Fransızca veya Almanca gibi ikinci bir dilde eğitim imkânı da sunulabiliyor. Bu esneklik, üniversite hedefini İngiltere, Amerika, Avrupa ya da Türkiye olarak belirleyen Türk öğrenciler için büyük avantaj sağlıyor.

AKADEMİK MÜKEMMELLİK VE KİŞİSEL GELİŞİM BİR ARADA

İsviçre liseleri, akademik anlamda titizlikleriyle biliniyor. Ancak onları farklı kılan sadece derslerdeki başarı değil öğrencilerin kişisel gelişimine verdikleri önem. Az sınıf mevcutları, birebir mentorluk sistemi ve öğrenciye özel ilgi sayesinde öğrenciler sadece akademik olarak değil, duygusal ve sosyal olarak da gelişiyor. Sınıf dışındaki yaşam da en az dersler kadar zengin. Öğrenciler hafta sonları Alp Dağları’nda kayak yapıyor, Avrupa şehirlerine kültürel geziler düzenliyor ve farklı milletlerden arkadaşlarıyla birlikte gerçek bir dünya vatandaşlığı deneyimi yaşıyor.

GÜVENLİK, DİSİPLİN VE DÜZEN

İlk kez yurt dışına çocuk gönderen Türk aileleri için en önemli konulardan biri güvenlik. İsviçre, dünya genelinde en güvenli ve istikrarlı ülkelerden biri olarak kabul ediliyor. Şehirler temiz, ulaşım sistemleri dakik ve toplum kurallara saygılı. Bu düzen, okullarda da kendini gösteriyor; disiplinli, yapılandırılmış ve yüksek beklentili bir eğitim ortamı mevcut. Bu anlamda, İsviçre’deki okullar birçok Türk ailesinin değerleriyle örtüşen bir sistem sunuyor.

Yazının Devamını Oku

Neden İngiliz yatılı okulları tercih ediliyor?

3 Haziran 2025
İngiliz yatılı okulları, Türk ailelerden gelen yoğun ilgiyle karşı karşıya. Bu artış yalnızca bireysel tercihlerden kaynaklanmıyor; aksine, eğitimdeki küresel yönelimleri, hareketlilik arzularını ve daha iyi gelecek beklentilerini yansıtıyor.

Türk öğrenciler hâlâ Birleşik Krallık’a gelen uluslararası öğrenci sayısında büyük pazarlar kadar yer tutmasa da, güncel veriler ve saha gözlemleri Türkiye’nin bu alanda giderek daha önemli bir oyuncuya dönüştüğünü gösteriyor. British Boarding Schools Network (BBSN) verilerine göre Türkiye, şu anda İngiltere’deki yatılı okullara öğrenci gönderen en önemli 14. ülke konumunda. Bu konum sadece nicelik değil, aynı zamanda değişen tercih eğilimlerini de yansıtıyor: Aileler artık çocuklarının yalnızca eğitim değil, aynı zamanda küresel üniversite geçiş imkânları, güçlü İngilizce gelişimi ve kültürel kazanımlar elde etmesini hedefliyor.

YENİ NESİL AİLELERDEN ARTAN TALEP

Geçmişte Türk öğrenciler, çoğunlukla 16 yaşında, A Level ya da Uluslararası Bakalorya (IB) eğitimi almak için İngiliz yatılı okullarına başvururdu. Bu tablo hızla değişiyor. Danışmanlar artık ailelerin daha erken yaşlarda başvurduğunu, 9. sınıf, bir yıllık GCSE programları veya tatil dönemlerindeki kısa süreli “deneme” programlarına olan ilgide ciddi artış olduğunu bildiriyor. Bu değişim stratejik. Aileler, erken yaşta İngiliz eğitim sistemine adapte olan çocukların hem akademik hem dil gelişiminde daha hızlı ilerleyeceğini ve üniversite başvurularında daha güçlü bir konuma geleceğini düşünüyor. Özellikle büyük şehirlerin dışında, yatılı okul kavramı hâlâ nispeten yeni olsa da, yapılandırılmış ve güvenli bir eğitim ortamı sunduğunda aileler daha açık fikirli yaklaşıyor.

BU İLGİNİN ARKASINDA NE VAR?

Türk ailelerin yurt dışında eğitime yönelmesinin birkaç temel nedeni var. İlk olarak, Türkiye’deki eğitim sisteminde kalite farklarının artması, özel okullarda öğretmen yetersizliği ve üniversiteye girişte yaşanan aşırı rekabet ailelerin alternatif aramasına yol açıyor. Türkiye’de lise mezunlarının yalnızca üçte biri üniversiteye yerleşebiliyor. Bu nedenle aileler, çocuklarının üniversiteye geçiş garantisinin daha yüksek olduğu yurt dışı seçeneklerine yöneliyor. İkinci olarak, A Level ve IB gibi İngiliz diplomaları dünya çapında kabul görüyor ve İngiltere başta olmak üzere birçok ülkeye doğrudan üniversite geçişi sağlıyor. Üçüncü olarak, ekonomik zorluklara rağmen döviz kurlarındaki göreli istikrar, yurt dışı eğitimi bazı aileler için daha ulaşılabilir hale getirdi. Türkiye’deki bazı özel okulların yıllık ücretleri 30.000 sterline yaklaşırken, bu bedelin İngiltere’deki güçlü bir eğitime harcanması artık daha anlamlı hale geliyor.

DANIŞMANLARIN VE VASİ DESTEĞİNİN ROLÜ

Türkiye’deki eğitim danışmanları, üniversite danışmanlığının ötesine geçerek yatılı okul ve foundation (hazırlık) programları alanında da aktif çalışıyor. BBSN’in raporlarına göre, Türkiye’de 20’den fazla aktif danışman ailelere özellikle kısa süreli programlar üzerinden yatılı okulları tanıtıyor. Vasilik hizmetleri de burada önemli bir unsur. Ailelerin çoğu, Türkçe konuşan, çocuğunun eğitim süreci hakkında düzenli bilgi verebilecek bir vasi tercih ediyor. Güçlü rehberlik sistemleri ve kültürel farkındalığa sahip okullar, Türk ailelerin güvenini daha kolay kazanıyor.

Yazının Devamını Oku

Trump ve Harvard krizi

27 Mayıs 2025
ABD Başkanı Donald Trump, uluslararası akademik çevreleri sarsan yeni bir kararla yeniden gündemde. Bu kez hedefinde, Amerika’nın en prestijli üniversitelerinden biri olan Harvard var.

Trump yönetiminin Harvard Üniversitesi’ne yönelik federal fonları kesme ve uluslararası öğrenci kabulünü sınırlandırma kararı, eğitimciler ve insan hakları savunucuları tarafından sert bir şekilde eleştiriliyor. Harvard ise bu karara karşı dava açarak uluslararası eğitimin geleceğini şekillendirecek önemli bir hukuk mücadelesi başlattı.

HUKUKİ MÜCADELE SÜRÜYOR

Trump yönetimi, Harvard’ın “Amerikan değerlerine karşıt görüşlere” alan tanıdığı, antisemitizme göz yumduğu ve yabancı etkilerine açık olduğu gerekçesiyle bu yaptırımları uyguladığını savunuyor. Bu kapsamda üniversiteye sağlanan federal kaynaklar donduruldu ve uluslararası öğrenci kabulü sınırlandırıldı. Harvard ise kararı “keyfi, siyasi saikli ve son derece yıkıcı” olarak tanımlıyor. Mahkemeye sunulan şikâyet dilekçesinde, bu kararın anayasal hakları, özellikle ifade özgürlüğü ve adil yargılanma hakkını ihlal ettiği belirtiliyor. Bir federal yargıç, şimdilik bu kararın yürütmesini geçici olarak durdurdu. Ancak hukuki mücadele sürüyor.

CİDDİ SORU İŞARETLERİ OLUŞMUŞ DURUMDA

Trump, daha önceki başkanlık döneminde de uluslararası öğrencilere yönelik bazı adımlar atmış, pandemi sırasında yalnızca online eğitim alan öğrencilerin sınır dışı edilmesini gündeme getirmişti. Ancak bu son hamle, çok daha büyük bir etkiye sahip ve binlerce uluslararası öğrencinin akademik geleceğini tehdit ediyor. Bu durumun zararı sadece Harvard ile sınırlı değil. Şu anda ABD’de öğrenim gören uluslararası öğrenciler ülke ekonomisine yılda 40 milyar dolardan fazla katkı sağlıyor. Bunun ötesinde, bu öğrenciler Amerikan üniversitelerine kültürel çeşitlilik, küresel bakış açısı ve yüksek akademik yetkinlik getiriyor. Bu öğrencilerin sistem dışına itilmesi, yalnızca bireysel hayalleri değil, ABD’nin küresel eğitim liderliğini de tehdit ediyor. Benim gibi uluslararası eğitim danışmanlığı yapan biri olarak bu etkileri Türkiye özelinde de çok net gözlemliyorum. ABD, uzun yıllardır Türk öğrenciler için akademik başarının zirvesi olarak görülüyor. Ancak son dönemde ailelerin kafasında ciddi soru işaretleri oluşmuş durumda. Her an değişebilecek siyasi kararlar, en saygın üniversitelerin bile güvenilirliğini gölgede bırakıyor. Ankara’daki bir öğrencimiz, bir Amerikan üniversitesinden kabul aldığı halde ailesinin bu kararı yeniden gözden geçirmesini istediğini belirtti. “Her zaman ABD’de okumayı hayal ettim ama artık riskli geliyor,” dedi. Ailesi şimdi Kanada ya da Hollanda gibi daha istikrarlı ve uluslararası öğrencilere destek veren ülkeleri tercih etmelerini istiyor.

Bu sadece bireysel bir hikâye değil. Artık birçok Türk ailesi, üniversite seçimi yaparken sadece akademik sıralamaları değil, siyasi ortamı da değerlendiriyor. Eğitim yatırımı yaparken en büyük beklenti, istikrar ve güven ortamıdır. Trump yönetiminin Harvard’a karşı açtığı bu savaş, sadece bir fon kesintisi değil. Bu, uluslararası eğitimin temel değerlerine yönelik bir meydan okuma. Eğer mahkeme bu kısıtlamaları onaylarsa, bu durum diğer üniversitelere de emsal teşkil edebilir. Harvard bu davayı kazanırsa, belki güven bir nebze yeniden tesis edilir ama verilen zararın tamamen telafi edilmesi zor.

BİR UYARI NİTELİĞİNDE

Yazının Devamını Oku

İtalya’da lise ve üniversite eğitimi

20 Mayıs 2025
İtalya denince çoğu insanın aklına Roma harabeleri, Rönesans sanatı ve Toskana’nın üzüm bağları gelir. Ancak son yıllarda bu listeye eğitim de ekleniyor.

Köklü akademik geçmişi, güçlü kamu eğitim sistemi ve giderek artan sayıda uluslararası programıyla İtalya, yurt dışında lise veya üniversite eğitimi düşünen öğrenciler için cazip bir seçenek haline geliyor. Üstelik birçok aile için en büyük avantajlardan biri, hem öğrenim ücretini hem de yaşam giderlerini kapsayan cömert burs olanaklarının sunulması.

HEM LİSE HEM ÜNİVERSİTE İÇİN CAZİP BİR SEÇENEK

İtalya’nın eğitim sistemi yapılı ve oldukça disiplinlidir. Lise düzeyinde (scuola superiore), 14 ila 19 yaş arası öğrenciler, akademik ilgi alanlarına ve gelecekteki hedeflerine göre farklı lise türlerine yönlendirilir. Bunlar arasında liceo classico (klasik çalışmalar), liceo scientifico (fen bilimleri), liceo linguistico (yabancı diller), istituto tecnico (teknik eğitim) ve istituto professionale (mesleki eğitim) yer alır. Genellikle liceo türü liseler üniversiteye hazırlık içindir, istituto türleri ise mesleki eğitime ve iş hayatına geçişi hedefler. İtalya’da yaşayan yabancı aileler veya çocuklarını yurt dışına gönderen aileler, genellikle iki dilli eğitim veren ve IB (Uluslararası Bakalorya) veya A-Level gibi müfredatları uygulayan uluslararası liselere yöneliyor. Milano, Roma ve Floransa gibi şehirlerde bu okullar, kültürel açıdan zengin bir ortamda yüksek akademik standartlar sunarak öğrencileri küresel üniversiteler için hazırlıyor.

İTALYAN ÜNİVERSİTELERİ: GİZLİ BİR HAZİNE

İtalya, dünyanın en eski ve prestijli üniversitelerine ev sahipliği yapar. 1088 yılında kurulan Bologna Üniversitesi, halen faaliyette olan en eski üniversite olarak kabul edilir. Bunun yanı sıra Padova Üniversitesi, Roma Sapienza Üniversitesi, Politecnico di Milano ve ekonomi alanında önde gelen Bocconi Üniversitesi gibi birçok güçlü kurum bulunur. Uluslararası öğrenciler için en büyük avantajlardan biri, birçok üniversitenin İngilizce dilinde lisans ve yüksek lisans programları sunmasıdır. İtalyan üniversitelerinden alınan diplomalar Avrupa Birliği genelinde tanınır ve çok kültürlü kampüs ortamları, yabancı öğrencilerin uyum sağlamasını kolaylaştırır.

EĞİTİM ÜCRETLERİ: BEKLENENDEN UYGUN

İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri veya Kuzey Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında, İtalya’daki üniversite ücretleri oldukça makuldür. Devlet üniversiteleri, aile gelirine göre ücretlendirme yapar ve yıllık harçlar genellikle 500 Euro ile 3 bin Euro arasında değişir. Özel üniversiteler daha pahalı olsa da yine de birçok ülkeye kıyasla daha uygun maliyetlidir. Dahası, düşük gelirli öğrenciler veya akademik olarak başarılı olanlar için önemli burs imkânları mevcuttur. İtalya’daki birçok bölgesel yönetim, yalnızca öğrenim ücretini değil aynı zamanda yaşam giderlerini de karşılayan burslar sunar.

Yazının Devamını Oku

Değişen lise yapısında kritik bir dönemeç

13 Mayıs 2025
Türkiye’de lise öğrencileri için 11. sınıf, eğitim yolculuklarının en belirleyici dönemeçlerinden biri olarak öne çıkıyor.

Lise hayatının tanıdık düzeni ile üniversite sınavlarının baskısı arasında sıkışan öğrenciden olgunluk, kararlılık ve yön bulma yetisi bekliyor ki bu yaşta bunların hepsi bir arada pek de kolay değil. Türkiye’nin eğitim sisteminde köklü değişiklikler hayata geçerken, 11. sınıf artık sadece bir ara yıl değil; ülke çapında beklentilerin, ailelerin hayallerinin ve bireysel belirsizliklerin birleştiği bir sınav alanı haline geldi.

AKADEMİK BASKININ ZİRVESİ

Türkiye’de lise eğitimi 9. sınıftan 12. sınıfa kadar dört yıldan oluşuyor. Bu süreçte, özellikle Anadolu ve Fen liselerinde okuyan öğrenciler için 11. sınıf genellikle en zorlu akademik yıl olarak kabul ediliyor. Bu aşamaya gelindiğinde öğrenciler genellikle sayısal (MF), eşit ağırlık (TM) veya sözel (TS) alanlardan birini seçmiş oluyorlar. 11. sınıf, bu seçimlerin somutlaştığı, müfredatın ciddi şekilde alanlara göre ayrıldığı ilk yıl. Aynı zamanda, Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) hazırlığın hızlandığı dönem. Bu yıl boyunca ileri seviye matematik, edebiyat, fizik, kimya, coğrafya, felsefe gibi derslerde yoğun içerikler işleniyor. Sınıf içi performans, deneme sınavları ve iç değerlendirmeler neredeyse her hafta öğrencilerin gündeminde yer alıyor. Meslek liselerinde ise 11. sınıf, öğrencilerin stajlara başladığı, alana özgü uygulamalı eğitimlerin hızlandığı ve teoriyle pratiğin birleştiği bir yıl olarak dikkat çekiyor.

ZİHİNSEL YÜK VE PSİKOLOJİK ETKİLER

Akademik yük artarken, psikolojik baskı da aynı oranda yükseliyor. Öğrenciler, sınav kaygısı, tükenmişlik ve başarısızlık korkusunu sıkça dile getiriyor. Üniversiteye giriş sadece bir yıl uzaklıktayken ve çoğu aile iyi bir üniversiteyi tek seçenek olarak görüyorken, baskı her yönden hissediliyor. Ancak okullarda ruh sağlığı desteği hâlâ sınırlı. Rehber öğretmenler genellikle fazla öğrenciye bakmak zorunda kalıyor ya da yeterli kaynaklara erişemiyor. Psikolojik sorunları dile getirme konusundaki sosyal çekinceler de devam ediyor. Not odaklı bu sistem, öğrencileri birey olarak görmektense, performans sayılarına indirgemiş durumda. Dershaneler, özel dersler ve hafta sonu kursları da öğrencilerin zamanını ve enerjisini fazlasıyla tüketiyor.

EĞİTİM REFORMUNUN ETKİLERİ

2024-2025 eğitim yılında uygulamaya giren “Türkiye Yüzyılı Eğitim Modeli” kapsamında, müfredat ve öğretim yapısı yeniden tasarlandı. Bu dönüşümün içindekilerden biri de 11. sınıf öğrencileri oldu. Yeni müfredat, içerik yoğunluğunu azaltırken; finansal okuryazarlık, dijital beceriler, çevre bilinci ve proje temelli öğrenme gibi alanlara yer vererek eğitimde yaşamla bağ kurmayı hedefliyor. Sınav yapıları da değişiyor. Artık açık uçlu sorular, analiz gerektiren cevaplar ve proje ödevleri daha fazla kullanılıyor. 11. sınıf öğrencileri için bu durum, derslerin biraz daha dinamik hale gelmesini sağlasa da, üniversite sınavının baskınlığı hâlâ sistemi yönlendiren temel faktör olmaya devam ediyor. Eleştirmenler, bu reformların kalıcı fayda sağlaması için üniversiteye geçiş sisteminde de yapısal değişiklikler gerektiğini savunuyor.

Yazının Devamını Oku

Bir yazdan fazlası

6 Mayıs 2025
Her yaz, dünyanın dört bir yanından binlerce öğrenci bavullarını sadece tatil yapmak için değil, kendilerini geliştirmek ve farklı bir akademik deneyim yaşamak için topluyor.

Yaz okulları, genç zihinleri eğitmek, ilham vermek ve dönüştürmek amacıyla tasarlanmış, kısa süreli ancak son derece etkili programlardır. Türk aileler için uzun yıllardır İngiltere bu alanda ilk tercih olmayı sürdürüyor. Ancak zaman değişiyor; ABD ve Dubai, yaz okulu deneyimi için öne çıkan yeni alternatifler olarak dikkat çekiyor. Peki İngiltere yaz okullarını bu kadar cazip kılan nedir? Başvuru ne zaman yapılmalı? Öğrencileri ne gibi bir deneyim bekliyor? Ve yeni destinasyonlar olan ABD ve Dubai ile karşılaştırıldığında avantajlar ve dezavantajlar neler?

İNGİLTERE YAZ OKULLARI: KLASİK VE GÜVENİLİR BİR SEÇİM

İngiltere, yaz eğitimi alanında hâlâ lider konumda. Köklü eğitim geleneği, dünya çapında bilinen yatılı okulları ve Oxford, Cambridge gibi prestijli üniversiteleriyle, İngiltere yaz okulları öğrenciler için hem akademik hem de kültürel bir gelişim fırsatı sunuyor. İngiltere’deki yaz okulları sadece İngilizce eğitimi ile sınırlı değil. 8 ila 18 yaş arası öğrenciler için tıptan mühendisliğe, yapay zekâdan yazarlık, hukuk ve ekonomiye kadar birçok alanda ders alma imkânı var. Bu programlar, alanında uzman akademisyenler, üniversite hocaları ve deneyimli öğretmenler tarafından veriliyor. Derslerin yanı sıra öğrenciler, tarihi yerlere geziler, spor etkinlikleri, drama çalışmaları ve kültürel etkinliklerle dolu bir programa dahil oluyor. Lokasyonlar arasında Londra, Cambridge gibi şehir merkezleriyle birlikte kırsal ve güvenli bölgelerdeki kampüsler de yer alıyor. Güvenli ortam, disiplinli programlar ve kültürel çeşitlilik, aileler için bu seçeneği cazip kılıyor. Türk aileler için İngiltere; yakınlık, kültürel tanıdıklık ve akademik kalite açısından hâlâ vazgeçilmez bir destinasyon olmaya devam ediyor. Ayrıca birçok aile, yaz okullarını çocuklarının gelecekteki yurt dışı eğitim planlarına hazırlık olarak görüyor.

ABD: YENİLİKÇİLİK, ÇEŞİTLİLİK VE ÜNİVERSİTE HAYATINA İLK ADIM

Son yıllarda Amerika Birleşik Devletleri, yaz eğitimi için güçlü bir alternatif haline geldi. ABD yaz okulları, yenilikçi müfredatları, proje odaklı eğitim anlayışları ve öğrenci merkezli yaklaşımlarıyla öne çıkıyor. Harvard, Yale, Stanford ve Columbia gibi üniversite kampüslerinde düzenlenen yaz programları, biyoteknoloji, girişimcilik, yapay zekâ, film yapımı gibi alanlara odaklanıyor. Bu programlar, öğrencinin bireysel düşünmesini teşvik ederken, araştırma ve uygulamaya büyük önem veriyor. Türk öğrenciler için ABD yaz okulları, farklı bir kültürle tanışmak, özgüven kazanmak ve ileri düzey akademik içeriklere erişmek açısından oldukça değerli. Ayrıca ABD’de üniversite okumayı düşünen öğrenciler için bu programlar, kampüs hayatını yakından tanıma fırsatı sunuyor. Ancak dikkat edilmesi gereken noktalar da var. Uçuş süresi uzun, vize süreçleri karmaşık olabilir ve maliyetler genellikle İngiltere’ye göre daha yüksek. Yine de yenilikçi ve vizyoner bir eğitim deneyimi isteyen öğrenciler için ABD çok cazip bir seçenek.

DUBAİ: YÜKSELEN BİR EĞİTİM MERKEZİ

Dubai, kısa sürede uluslararası eğitimin yükselen yıldızı haline geldi. Modern altyapısı, üst düzey yaşam standartları ve güvenli ortamıyla şehir, yaz aylarında öğrenci ve ailelerin dikkatini çekiyor. GEMS Education gibi tanınmış okullar, KHDA onaylı kurumlar ve uluslararası üniversitelerin Dubai kampüsleri, yaz aylarında STEM, tasarım odaklı düşünme, girişimcilik, sürdürülebilirlik ve dijital medya gibi alanlarda çeşitli programlar sunuyor. Birçok program, İngiltere veya ABD merkezli okullarla iş birliği içinde yürütülüyor. Dubai’nin avantajları arasında Türkiye’ye olan yakınlığı, lüks yaşam olanakları, güvenli ortam ve İngilizce eğitimin yaygın olması öne çıkıyor. Daha kısa seyahat süresi ve konforlu ortamı nedeniyle küçük yaştaki öğrenciler için özellikle uygun bir alternatif olabilir. Ancak belirtmek gerekir ki Dubai’deki yaz okulu sektörü hâlâ gelişim aşamasında. Eğitim içerikleri çeşitleniyor olsa da, henüz İngiltere veya ABD’deki programların derinliğine ve prestijine ulaşmış değil.

Yazının Devamını Oku

Dubai’de eğitim

29 Nisan 2025
Son yıllarda Dubai, çocukları için elit yatılı okul ve yükseköğretim fırsatları arayan Türk aileler için en heyecan verici ve pratik alternatiflerden biri olarak sessizce kendini konumlandırdı.

Stratejik konumu, dünya çapındaki eğitim kurumları, kültürel yakınlığı ve artan itibarı ile Dubai artık sadece bir lüks destinasyonu değil, hızla bir eğitim üssüne dönüşüyor.

STRATEJİK KONUM VE KÜLTÜREL UYUM

Türk aileleri için çocuklarını yurt dışına göndermek her zaman ciddi değerlendirmeler gerektirmiştir. Mesafe, güvenlik, kültür şoku ve eğitim kalitesi. Dubai bu endişelere güçlü bir cevap veriyor. İstanbul’dan sadece dört saatlik bir uçuş mesafesinde olan Dubai, Birleşik Krallık, İsviçre veya Amerika gibi geleneksel yatılı eğitim destinasyonlarından çok daha yakın. Bu, hem daha sık ev ziyaretlerini hem de öğrenciler için aile bağlarının kopmamasını sağlıyor. Üstelik Dubai’nin kozmopolit yapısı, İslami geleneklerle modern küresel yaşam tarzını harmanlayarak Türk öğrencilerine tanıdık kültürel bir ortam sunuyor.

DÜNYA STANDARTLARINDA YATILI OKULLAR

Dubai’nin yatılı okul seçenekleri hem kalite hem de itibar açısından önemli ölçüde büyüdü.Öne çıkan okullardan biri Repton School Dubai. KHDA (Knowledge and Human Development Authority) tarafından sürekli olarak “Mükemmel” (Outstanding) olarak derecelendirilen okul, geleneksel Britanya müfredatını benimseyerek akademik başarıya ve bütünsel gelişime odaklanıyor. Bir diğer dikkat çeken okul ise Swiss International Scientific School Dubai (SISD). Okul, İngilizce-Fransızca veya İngilizce-Almanca çift dilli International Baccalaureate (IB) programı sunuyor ve 11 yaşından itibaren tam zamanlı, haftalık veya esnek yatılı seçenekleriyle farklı aile ihtiyaçlarına yanıt veriyor. Bu okullar, son teknolojiye sahip kampüsleri, dünya çapında tanınan öğretmen kadroları ve bireysel öğrenci bakımına olan güçlü bağlılıklarıyla, çocuklarını yurt dışında okutmak isteyen aileler için güven verici seçenekler sunuyor.

YÜKSEKÖĞRETİMDE YENİ BİR KÜRESEL MERKEZ

Dubai artık sadece yatılı okullarıyla değil, aynı zamanda yükseköğretim alanında da bir cazibe merkezi haline geldi. Dubai International Academic City ve Knowledge Park, dünya çapında önde gelen üniversitelerin kampüslerine ev sahipliği yapıyor. University of Birmingham, Heriot-Watt University, University of Wollongong, Middlesex University ve American University in Dubai (AUD) bunlardan sadece birkaçı. Bu üniversiteler, ana kampüslerinde verilenle birebir aynı diplomaları sunuyor. Böylece öğrenciler, Birleşik Krallık, Avrupa veya Amerika’ya gitmeden, uluslararası geçerliliği olan bir dereceye sahip olabiliyorlar. Üstelik öğrenim ücretleri genellikle daha makul seviyelerde ve Dubai’deki kampüs yaşamı modern imkânlar, dinamik kültürel ortam ve güçlü kariyer fırsatları ile dikkat çekiyor. Türk aileleri için bu fırsat, çocuklarının küresel ölçekte rekabet edebilecek donanıma sahip olmalarını sağlamak adına büyük bir avantaj.

Yazının Devamını Oku

Trump’tan eğitim fonlarına darbe

22 Nisan 2025
ABD Başkanı Donald Trump’ın yönetimi altında alınan üniversite fon kesintisi kararı, sadece Amerikan eğitim sistemini değil, aynı zamanda küresel akademik düzeni de derinden etkiledi.

Türkiye gibi ABD ile güçlü akademik bağları olan ülkeler için bu kesintiler yalnızca bir iç politika kararı değil, yükseköğretim fırsatlarına ve uluslararası iş birliklerine doğrudan tehdit oluşturuyor.

KESİNTİLERİN TEMELİ VE HEDEFİ

Trump yönetimi, Harvard, Columbia ve Princeton gibi önde gelen üniversitelere sağlanan milyarlarca dolarlık federal hibeleri dondurdu. Bu kesintiler, sözde ideolojik taraflılık, hesap verebilirlik eksikliği ve çeşitlilik programlarındaki aşırılık gibi gerekçelerle savunuldu. Üniversitelerin kabul politikaları ve ifade özgürlüğü de bu baskıdan nasibini aldı. Ancak bu kararların etkisi sadece ABD ile sınırlı değil. Fon kesintileri, araştırma projelerini, bursları, öğrenci destek hizmetlerini ve uluslararası akademik değişim programlarını doğrudan etkiliyor.

ARAŞTIRMA EKOSİSTEMİNE ETKİSİ

Federal hibelerle yürütülen araştırma projeleri büyük zarar gördü. Bu projeler genellikle yurt dışından gelen doktora sonrası araştırmacılar, teknisyenler ve akademisyenler için önemli istihdam kaynaklarıydı. Türkiye’den ABD’ye akademik projelerle dahil olan birçok isim, bu kesintiler nedeniyle çalışmalarının yarıda kalması, iş imkânlarının azalması ve vize sorunlarıyla karşı karşıya kaldı. Ayrıca, Amerikan üniversitelerinde uzun süredir güvenilen akademik özgürlük kavramı da zedelendi. Artan siyasi müdahale, özellikle uluslararası öğrenciler ve araştırmacılar için bu kurumların tarafsızlığına olan güveni sarstı.

TÜRK ÖĞRENCİLER VE AKADEMİSYENLER İÇİN SONUÇLAR

Yazının Devamını Oku