Dr. Hüseyin H. Serdar
Dr. Hüseyin H. Serdar
Dr. Hüseyin H. SerdarYazarın Tüm Yazıları

Yarın 23 Nisan neşe doluyor insan! 

Sabah sabah yurt dışında yaşayan bir dostum aradı, ne var ne yok dedi memlekette...

Haberin Devamı

Almanya gibi sakin, şaşırtıcı bir gelişmenin olmadığı, her şeyin rutininde yürüdüğü bir ülke olsaydık cevapta basit olurdu;  
- ‘Ep aynı beyaa, ep ayni...’ der geçerdik. 
Ama burası canım Türkiyem... 

Bu memleketin ahvali nasıl anlatılabilir ki! Detay versen anlamaz, boşuna yoruluruz. Ben de kolayını seçtim; 
Atları kaybettik, 
Kargayı uçurduk, 
Bakanları gönderdik, 
Virüsü atağa çıkardık, 
Hastaneleri doldurduk, 
İşsizliği artırdık,  
Esnafı kapattık, 
Halkı evlere kilitledik,  
Halkı çıldırttık... 
“Haa sizi de unutmadık tabii Euro’yu 10 liraya yaklaştırdık. Beş yıl önce 200 bin Euro’ya alamadığın dairenin daha iyisini şimdi 50-60 bin Euro’ya alabilirsin, paranızı değerli hale getirdik” dedim. 
Nasıl yani deyince de, “Boş ver dostum, ellerine ‘devlet görevlisi’ gibi bir gri pasaport verip özel yollarla gönderdiğimiz binlerce gardaşlarımıza iyi bakın” diyiverdim. 
Belli ki gündemi takip etmiyordu... 

Haberin Devamı

ENGELSİZ YARINLAR 

İlginç ülkeyiz, her an yeni bir aksiyon... 
Binlerce işsize Çevreye Duyarlı Bireyler Yetiştirmek, Engelsiz Yarınlar, Sıfır Atık Uygulamalarını Yerinde Görmek, kültürel, folklor, farkındalık ve işbirliği dümeniyle, tabela derneklerinin tezgahlarıyla gri pasaport çıkartıp ver elini Almanya... 
Oldukça yaratıcı projeler.  
Gri pasaport kimlere verilir? 
Özel idare, hükümet veya belediyeler tarafından yurt dışı görevine gönderilen kişilere verilir... 

ŞİMDİ ALMANYA DÜŞÜNSÜN 

6 bin ila 20 bin Euro arasında yani aracılara adam başı 60 ila 140 bin Türk lirası bedel ödeyerek giden binlerce işsizimizden haberler gelmeye başladı;  
“Memlekette iş yoktu, açtım, fırsat buldum kaçtım diyor!..” diyorlar. 
Çalışıyorlar, ailelerine de para gönderiyorlar. 
‘Benim nasıl haberim olmadı’ diye hayıflanan milyonlarca vatandaşımızın olduğu memlekette kime neyi, nasıl anlatabiliriz ki!  
Fırsatını bulsa kim gitmez!.. 
Bize hava hoş, Almanya düşünsün diyoruz ama uluslararası literatürde bu dümene ‘insan kaçakçılığı’ deniliyormuş!  
İçişleri Bakanlığı konuyu araştırıyor. İşin aslını yakında öğreniriz.

Biz ayıplasak da yasa dışı desek de gidenlerin mutlu, gidemeyenlerin mutsuz, hatta bu dümeni ortaya çıkartanların da suçlandığı, ayıplandığı bir ülkede gel de sizi bir gülme tutmasın... 

Haberin Devamı

 Hastane yatak ücretleri fahiş

COVID-19 bulaşı hızla artıyor. 
Vaziyet fena. 
Hastanelerde yatak bulmak her geçen gün zorlaşıyor. Kamu hastanelerinin doluluk oranları alarm veriyor. 
Yatak bulmak için çaresizce arayış içerisine girenler özel, kamu hastanelerinde yer arıyorlar, artık neresi olursa... 
Araya hatırlı insanlar sokuluyor. 
Böyle olunca da COVID tarifeleri uçuyor!  
Yoğun bakım yataklarının ücretsiz olduğu özel hastanelerde İddialara göre servis yataklarının gecelik bedeli 2.500 TL’den başlıyor. Uçuk rakamları da duyuyoruz. 
Çaresiz kalan ‹eyvallah› diyor, bulduğuna şükrediyor... 

Bir hafta, on günlük yatışın faturası can yakıyor arkadaş. 
Ölmezsen sağ kalırsan başka bir sorunla boğuşmaya başlıyorsun... 
Ya can, ya ölüm! 
Ya para, ya mezar! 
Bu fırsatçılığa dur denilmeli. 
SGK bu duruma el atmalı. 

Haberin Devamı

ÖNLEM ÖNLEM ÖNLEM 

Son resmi rakamlara göre günde 346 ölüm, 61 binin üzerinde hasta var. 
Biraz “abartayım!” diyeyim ki bu rakamları lütfen üçle, beşle çarpın, günlük sayıların böyle olduğunu düşünün!.. 
Abartmayı da sevmem, dikkat et!.. 

Dünya ve Avrupa birincisiyiz.  
COVID-19’a karşı yiğitlik olmaz, gel önlemini al. 
Gel, önlemlere riayet et. 
Sağlık çalışanlarının işini kolaylaştır. 
Yatakları doldurma. 
Canını sev. 
Seni sevenleri sev. 
Paranı, pulunu sev. 
Ülkeni, halkını, komşunu, arkadaşını sev.  
Dünyayı da sev biraz be kardeşim... 

Belediyeler, kapasiteleri dolduğu için, yer kalmadığı için yeni mezarlıklar açıyor!.. Bunu da aklından çıkartma!  

Haberin Devamı

Kargayı uçurduk

Bir süre önce bahçede kedilerin kovaladığı, uçamayan yaralı bir karga yavrusu yakalamış, alıp tedaviye başlamıştım.  
Ayağı kırık, bir gözü yoktu.  
Muayeneyi yapınca gözünün enfeksiyondan kapandığını fark ettim. Damla, merhem uyguladım. Fayda gördü, açıldı. Sonrada veteriner hekim arkadaşıma teslim ettim. 

Dün ‘bizim kargadan haber var mı?’ diye sordum. 
Uçmuş... 
Çok sevindim tabii.  
Kargalar güzel canlılarmış, umarım sürüsünü bulur.  
Doğaya saygı, dilsiz canlılara sevgi yaşam sevincimizi artırıyor. 
Sevgi ilaçtır, yaşatır. 

Yarın 23 Nisan  
23 Nisan 
‘Yarın 23 Nisan, neşe doluyor insan’ nakaratıyla başlayan yeni devletimizin kuruluşunun coşkusu var içimde, 1920’deki gibi, çocuklar gibi... 
Bu coşku hiç bitmesin; mutlu, neşeli çocuklarımız var olsunlar. 

“Ey Büyük Atatürk! 
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.” 
Andımızın ‘son sözü’nü önceden söylemeyi daha çok seviyorum. 

Yasaklanan öğrenci andının geri kalanını ilkokuldaki gibi, mutlu ve heyecanlı okurcasına yeniden söyleyelim, yeri göğü inletelim; 
“Türk’üm, doğruyum, çalışkanım. 
Yasam, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, 
Yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. 
Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir. 
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.”  

Bu sözler nasıl yasak olabilir Türk milletinin vatanında? Çok ayıp! 

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun.

Yazarın Tüm Yazıları