Dr. Hüseyin H. Serdar
Dr. Hüseyin H. Serdar
Dr. Hüseyin H. SerdarYazarın Tüm Yazıları

Bandırma Balık Pazarı esnafının imdat çığlığı 

Marmara denizinde yaşanan çevre felaketi birçok yönüyle etkilerini sürdürüyor. 

Haberin Devamı

Bandırma Balık Pazarı esnafının imdat çığlığı

Tabakalar şeklinde deniz yüzeyini kaplayan müsilaj ortamın biyolojik yaşamını ve çeşitliliğini etkilemekle kalmıyor deniz ürünlerinin sağlığı üzerine de tartışmaları beraberinde getiriyor. 

MARMARA DENİZİ EYLEM PLANI 

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı nihayet Marmara bölgesi kentlerini, valilikler ve belediyelerini bir araya getirerek sorunu gidermeye karar verdi. 
Etkin işbirliği sağlanmalı, uzun süreli politikalar sürdürmeli, denetlenmeli. 
Küresel etkilerin dışında denizi kirleterek bu hale getiren kanalizasyon, evsel, endüstriyel ve zirai atıklar sorununu bütüncül bir yaklaşımla, arıtmalarla çözmeyi başarmalı, bölgenin imar düzenlemeleri, nüfus artışları, yerleşim oluşumları da hep birlikte ele alınmalı. 
Marmara Denizi Eylem Planıyla denizi, balığı, eko ekosistemi öldüren ve sağlığı etkileyen bu kötü gidişe dur denilecek.

Haberin Devamı

EKOSİSTEM ÖLÜRSE BALIKÇILIK DA ÖLÜR 

Ekosistem ölürse denizden geçim sağlayan balıkçılık ve deniz ürünleri sektörü can çekişir, tükenir ve ölür!  
Sofralarımıza gelen deniz canlılar azalır, Marmara’dan çıkan deniz ürünlerinin zehirli ve sağlıksız olduğu algısı oluşmaya başlar. Balıkçılar, tayfalar, toptancılar, pazarcılar, satıcılar, tablacılar, el arabacılar, bu sektörden ekmek yiyen tüm emekçiler etkilenir. 

BANDIRMA BALIK PAZARI SUSMUŞ! 

Dün Bandırma balık pazarındaydım. 
Etkilenirler demiştim, etkilendiklerini gördüm! 
Limanın hemen kenarında, sahil şeridinde yer alan pazarı gezmek, çeşit çeşit balığı, dolu dolu tezgahı ve tablalarını, esnafın hareketli ve coşkulu hallerini izlemek bile insana keyif veriyordu. Alışık olduğum cıvıl cıvıl pazar yeri görüntüsünün yerini ıssızlığa ve boş tezgahlara bıraktığını görmek bana üzüntü verdi.

Pazaryerinde topu topu 8-10 balıkçı, bir de balık lokantası var.  
Balık tablası ve tezgahlarının çoğunun boş, çeşidin az, çalışanların neşesiz, hareketsiz, endişeli olduklarını, oturup kendi aralarında sohbet ettiklerini görmek durum hakkında bilgi vermeye yetiyor.
O bağrışmalar, çağrışmalar gitmiş, yerini sessizlik almıştı.  
Balık pazarı susmuş, üzülmemek elde değil. 
Bir iki müşteri gördüm sadece. 

Esnaf ve çalışanlarla bir dokun, bin ah işit cinsinden bir sohbet yaptık. 
Kocaman balıkçılık çalışanlarıyla bu durum hakkında sohbet yaparken diğer dükkan çalışanları da gelip bize katılarak “sesimizi duyurun hocam” dediler…  

Yıllardır burada çalışan Okan Balıbek kirlilikle ilgili olanı biteni, “Bugüne kadar böyle bir durumla karşılaşmamıştık, siftahsız dükkan kapatıyoruz, satılabilirse günde 8-10 kilo, bir iki kasa balık ancak satabiliyoruz. Bu satışla bu dükkanlar dönmez. Büyük bir sıkıntı içerisine düştük, on beş günden beri kriz yaşıyoruz. Pazar yerinde çalışanlar günlük yevmiyelerini bile çıkartamıyorlar, işsiz kalan arkadaşlarımız var. Tabla ve tezgahları görüyorsunuz, çoğu boş, çeşit az, balıkta az, gelmiyor. Gelen de satılmıyor. Halk artık balık yemekten korkuyor” diyerek anlattı.  

Halk, Bandırma’yı, Erdek’i, kıyıları kaplayan müsilajı görüyor. Deniz kirliliğinin vardığı boyutlar hakkında haberleri dinliyor. Yorumları takip ediyor.  Tabii ki zehirlenirim korkusuyla balık yemekten kaçınıyor. 

Haberin Devamı

ESNAF MALİ DESTEK BEKLİYOR 

Bandırma Balık Pazarı esnafının imdat çığlığı

Balık pazarı esnafı kaygılı…  
Diğer çalışanlar gibi balık satarak geçimini sağlayan emekçi Barış Yıldız, “Marmara acilen temizlenmeli, işlerimiz düzelmeli. Sadece bizler, balık pazarı esnafı, tezgâhtarları, kesici ve temizleyicileri sıkıntıda değil ki, balık avcıları da büyük bir sıkıntı içerisinde. Onlara bazı destekler sunuluyormuş. Ama bizleri unuttular, biz burada balık satamazsak çoluk çocuğumuz aç kalacak” açıklamalarında bulundu.

Bandırma balık pazarı esnafı ve çalışanlarının hükümet yetkililerine “bize destek verin, sesimizi duyun, evimize ekmek götüremiyoruz” diye seslenmelerine buradan aracılık ediyorum; balık pazarı çalışanlarının kaygılarını giderin, kulak verin bu sese! 

Haberin Devamı

FATMA ANA’NIN YERİ DE ISSIZ 

Bandırma Balık Pazarı esnafının imdat çığlığı

Bursa’dan buralara kadar gelip, pazara inip balık yememek olmaz…  
“Fatma Ana’nın Yeri” uğrak noktamızdı, alışkanlık yapmıştı bizde. Çünkü bu işi biliyorlar. Müşteriye daima taze balık sunuyorlar, çalışanlar temiz, saygılı ve dikkatliler. Daha ne olsun. 

Fatma Ana’nın Yeri’nde boş masa bulunmazdı önceleri. Bugün ise müşteriler azalmış, masalar boş. Bunun pandemi yasaklarıyla ilgisi yok. Günlerdir evlerinde sıkışıp kalan halk zaten atmış kendini sahile, caddeye, mağazaya, parka bahçeye…  

Artık tanış olduğumuz lokanta sorumlusu İsmail bey’e ne var yok, işler nasıl diye sordum… Alışık olduğumuz, herkesin yaptığı gibi “şükür” dedi… Ama arkası da geldi, “İş yok hocam” diyerek devam etti, “Müşterilerimiz denizdeki bu müsilaj olayından çekiniyor, endişeli, eskisi gibi balık yemek istemiyor. Görüyorsunuz masalarımız boş. Çok azaldı işlerimiz. Bu zamanlarda böyle mi olurdu buralar?” 
Çalışanlarda da keyifsizlik, gelecek endişesi var.   
Sabırlı olmalarını, bu durumun geçici olduğunu, devletin bu işe el atacağını söyledik biz de…  
Balığımızı yedik, hesabımızı ödedik, vedalaştık.  
Ama herkesi düşünceli, üzüntülü, ne olacak bu işin sonu diye kaygılı gördüm. 

ÇÖZÜM ŞART 

Haberin Devamı

Aslında bu dert sadece Bandırma balıkpazarı esnafının değil, Marmara’ya kıyısı olan tüm il, ilçe balıkçılarının, pazarlarının da sorunu. 
Bir şeyler yapılmalı, esnaf ekonomik yönden desteklenmeli. İşçi maaşı, kira, stopaj, vergi, sigorta, elektrik, su faturaları konularında kolaylık sağlanmalı. 

KİRLİLİK HALK SAĞLIĞI SORUNU 

Kolektif bilinç oluşmalı. Deniz temizlenmeli ve kirliliğin önüne geçilmeli. 
Deniz canlı ve dinamik bir ortam nihayetinde, çok kirletilirse kirletenlerin yüzüne tükürür. Müsilaj, denizin sorumluların, hepimizin yüzümüze tükürmesidir! 

Deniz kirliliği ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak görülmeli. 
Sağlıklı olmak için deniz ürünleri zengin içerikleriyle bolca tüketilmeli, doğal hayvansal protein alınmalı.   
Devletimiz yurttaşlarının sağlığını korumak ve nesillerin sağlıklı bir şekilde devamını sağlamak için deniz ürünü kullanımını teşvik etmeli. Sağlığın temel şartının beslenme olduğu unutmamalı... 

Marmara’da ki kirliliğin çevre sorunu olmaktan çıktığını bunun iş, aş, geçim, istihdam ve bir halk sağlığı meselesi haline geldiğini görüyoruz. Bu yüzden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı öncülüğünde yürütülecek eylem planının önemli olduğunu, işin içine parti çekişmesinin sokulmaması ve bir an önce bu kirliliğin bertaraf edilmesi gerektiğini hatırlatıyoruz.

Yazarın Tüm Yazıları