‘Tatlı’ görünen tehlike

SABAH kahvenize “sağlıklı” olduğunu düşündüğünüz bir tatlandırıcı ekliyor, öğleden sonra şekersiz bir gazoz içiyor, akşam da diyet yoğurtla günü kapatıyorsunuz.

Haberin Devamı

Şekerden uzak durduğunuz için kendinizle gurur duyuyorsunuz, öyle değil mi? “Şekersiz” sözcüğü kulağa oldukça güven verici geliyor. Süpermarket raflarında “0 kalori”, “diyet”, “light” gibi etiketler arasında gezinirken sağlıklı seçimler yaptığımıza inanmak çok kolay. Ancak unutmamak gerekir ki, insan beyni bu tür aldatmacalara pek uygun bir yapı değildir. Şeker yerine kullanılan yapay tatlandırıcılar yalnızca tatlı isteğimizi bastırmakla kalmaz; sinir sistemimizi, bağırsak floramızı ve ruh halimizi de etkileyebilir.

‘Tatlı’ görünen tehlike

ŞEKERİ SUÇLADIK, YAPAY TATLANDIRICIYI KUTSADIK

Hikâye 1970’lerde başladı. Sakkarin adlı bir tatlandırıcı, sıfır kaloriyle şekerin tatlılığını vaat ediyordu. Ardından aspartam, sukraloz ve onlarca başka alternatif geldi. Şekerden onlarca kat daha tatlılar ama neredeyse hiç kalori içermiyorlar. Bu yüzden “suçsuz tatlı” olarak pazarlanıyorlar. Oysa kalorisiz olmak, masum olmak anlamına gelmiyor.

Haberin Devamı

FDA gibi düzenleyici kurumlar da bu maddeleri “günde belirli miktarı aşmadığınız sürece” onayladılar. Ancak son yıllarda yapılan araştırmalar, bu tatlı hikâyenin karanlık bir yüzü olduğunu ortaya çıkarmaya başladı.

‘Tatlı’ görünen tehlike

BEYİN ŞEKERİN YERİNE GEÇENİ TANIMAZ

Tatlı tadı algılamak evrimsel olarak hayatta kalma sinyaliydi. Şeker, enerji demekti. Fakat yapay tatlandırıcılar, bu doğal sistemi altüst ediyor.

Yeni araştırmalar, tatlandırıcıların beyinde ödül devrelerinin uyumunu bozduğunu gösteriyor. Beyin, “tatlı” sinyali alıyor ama hücrelere enerji ulaşamıyor ve beyin bunu bir açlık sinyali olarak yorumluyor. Bu tutarsızlık, bedensel düzeyde küçük bir aldatmaca gibi görünse de uzun vadede beynin enerji dengesini ve yeme davranışını yeniden şekillendirebiliyor. Üstelik konu sadece metabolizma değil, beyin sağlığı da bu denklemde zarar görüyor.

Haberin Devamı

BEYNİ HIZLI YAŞLANDIRIYOR

Brezilya’da yapılan büyük bir çalışmada, 8 yıl boyunca izlenen 35 yaş üstü binlerce yetişkinde yapay tatlandırıcı tüketimi ile bilişsel gerileme arasında “anlamlı bir ilişki buldu. En çok yapay tatlandırıcı tüketen grup, en az tüketenlerle karşılaştırıldığında düşünme ve hafıza becerilerinde yüzde 62 daha hızlı bir düşüş yaşadı. Bu, beyninizin 1.6 yıl daha hızlı yaşlanması anlamına geliyor.

Daha da şaşırtıcı olanı sözel akıcılıktaki düşüş: yüzde 173! Basit bir kelime oyunu oynarken veya konuşurken kelimeleri bulmakta zorlanmak... Yıllardır “sağlıklı” sandığımız o diyet içecekler buna katkıda bulunuyor gibi duruyor.

Araştırma yedi farklı tatlandırıcıyı inceledi: aspartam, sakarin, asesülfam K, eritritol, sorbitol, ksilitol ve tagatoz. Günde sadece 191 miligram tüketenlerde bile bu etkiler görüldü. Bu miktar ne kadar biliyor musunuz? Bir kutu diyet kola içindeki aspartam miktarı.

Haberin Devamı

Araştırmanın belki de en şaşırtıcı bulgusu, bu etkilerin 60 yaş altındaki insanlarda daha belirgin olmasıydı. Bir diğer yüksek risk grubu da diyabet hastaları. Zaten kan şekeri düzenlenmesinde problem yaşayan bu grup hastalarımız için yapay tatlandırıcılar genellikle birinci seçenek oluyor. Ne yazık ki, araştırma onların hafıza kaybı riskinin daha da yüksek olduğunu gösterdi.

‘Tatlı’ görünen tehlike

BAĞIRSAK FLORASINI BOZUYOR

Peki ama nasıl oluyor da bir tatlandırıcı beyninizi etkileyebiliyor? Cevap, vücudunuzun ikinci beyni olarak adlandırılan bağırsaklarınızda gizli.

Son yıllarda yapılan çalışmalar, yapay tatlandırıcıların bağırsak mikrobiyomunuzu, yani bağırsaklarınızdaki milyarlarca yararlı bakteri topluluğunu ciddi şekilde bozduğunu gösterdi. Özellikle Eggerthella adlı bir bakteri türünün yapay tatlandırıcı tüketen kişilerde çoğaldığı gözlemlendi. Bir Alman çalışması, yüksek meşrubat tüketimi ile depresyon riski arasında güçlü bir ilişki buldu. Kadınlarda bu risk yüzde 16,7 oranında artıyor. Yapılan çalışmada, bu bakteri artışı, depresyon tanısı üzerindeki etkinin yüzde 3.8’ini ve semptom şiddetindeki artışın yüzde 5’ini açıklıyor.

Haberin Devamı

Yani, bağırsaklarımız ve beynimiz arasında sürekli bir iletişim var. Bağırsak-beyin ekseni denen bu bağlantı sayesinde, bağırsaklarımızdaki dengesizlik ruh halimizi, hafızamızı ve bilişsel işlevlerimizi etkileyebiliyor.

KADINLAR DAHA ÇOK ETKİLENİYOR

Araştırmalar, yapay tatlandırıcıların kadınlar üzerinde erkeklere göre çok daha belirgin etkileri olduğunu gösteriyor. Bunun nedeni tam olarak bilinmese de hormonların ve kadınların bağırsak mikrobiyomunun farklı yapılanmasının rol oynadığı düşünülüyor. Güncel veriler beslenme kaynaklı risk faktörlerinin kadınlar üzerinde daha fazla etkili olabildiğini destekliyor. Bu, kadınların yapay tatlandırıcı tüketiminde daha dikkatli olması gerektiğine işaret ediyor.

Haberin Devamı

‘Tatlı’ görünen tehlike

ZEHRİNİ SEÇ: ŞEKER Mİ YAPAY TATLANDIRICI MI

“Peki tatlandırıcı yerine şeker tüketmeye mi devam edelim?” Şeker tüketiminin aşırısı obezite, tip 2 diyabet, kalp hastalıkları ve diş çürümelerine yol açıyor. Bu konuda tartışma yok.

Ancak çözüm, şekeri yapay tatlandırıcılarla değiştirmek değil. Her iki seçenek de kendi tehlikelerini barındırıyor. Asıl soru şu: Tatlıya olan bağımlılığımızı nasıl kırabiliriz?

İşin püf noktası, damak tadınızı yeniden eğitmek. Sürekli aşırı tatlı gıdalar tükettiğinizde, beyninizdeki ödül sistemi bu tatlılık seviyesine alışıyor ve daha fazlasını istiyor. Hem şeker hem de yapay tatlandırıcılar bu kısır döngüyü besliyorlar.

‘Tatlı’ görünen tehlike

PEKİ NE YAPMALIYIZ

Ara sıra bir diyet kola içmek veya kahvenize tatlandırıcı eklemek bizi hemen hasta etmeyecek. Ancak yıllarca süren tüketim sorun oluşturuyor. Doğal şekerleri içeren meyveleri beslenmemizden çıkarmayalım. Lif, vitamin ve mineraller de içeren meyveler hem tatlı isteğimizi karşılar hem de vücudumuza gerçek besin sağlar. İçecek konusunda ise suyu tercih etmek en akıllıca seçim. Aromatize su yapmak için içine dilimlenmiş limon, salatalık, nane veya çilek atabilir, yapay hiçbir şey eklemeden ferahlatıcı bir içecek elde edebilirsiniz. Beyin sağlığınız, ruh haliniz ve genel iyiliğiniz için en iyi yol, işlenmiş gıdalardan uzak durmak ve doğal, tam gıdalara yönelmektir. Evet, bu daha zor. Evet, biraz çaba gerektirir. Ancak damak tadı eğitilebilir, alışkanlıklarımız değiştirilebilir. Sadece bilinçli seçimler yapmamız gerekiyor.

‘Tatlı’ görünen tehlike

Yazarın Tüm Yazıları