Paylaş
Açıklayıcı başlık şöyle: “Cumhuriyetin Yükseköğretim Kurumlarında Sanatçı Kuşakları Yetiştiren Eğitimci Sanatçılar Üzerine Bir Seçki”. Sergi, bu bağlamda açılan sergilerin ikincisi. Sergideki sanatçılar öğretim üyeleri olunca, yalnız bizim için değil öğrencileri açısından da ilgi çekici. Öğrencilerine öğrettiklerinin izinde, onların verdiği bilgiler, tercihleri doğrultusunda, öğretenlerin yarattıklarının günışığına çıkması hiç kuşkusuz çok önemli. Edebiyat için de geçerli bir durumdur.
Şair, öykücü, romancı, kuramsal yazılarıyla uygulama arasındaki farklara, benzerliklere bakmaz mıyız? Özellikle şairlerde bunu saptayabilmek benim için zevkli bir uğraştır.
Ben her zaman ikisi arasında paralellik aramam, yalnız edebiyatta değil görsel sanatlar dünyası için de geçerlidir bu.
Ama öğrenci ile öğreten arasındaki ilişki çok farklıdır.
Deniz Erbaş, sergi kataloğunun başındaki Sanat Üretenler/Sanat Öğretenler yazısında bu ilişki ve öğretim kurumlarındaki durum üzerine bilgi veriyor: “Sanat Üretenler/Sanat Öğretenler seçkimizin bu ikinci ve son sergisinde ise 1970 sonrası sanat eğitimiminin izlediği seyri, hem yükseköğretim sistemindeki değişimler hem de sanatın kendi üretim, paylaşım ve tüketim aşamalarında yaşanan gelişmeler ışığında 1990’lı yıllara kadar, yine sanatçı eğitimcilerin üretimlerinden örnekler üzerinden takip ediyoruz.”
Erbaş, Mustafa Aslıer’in sanat eğitimi üzerine saptamalarının hâlâ geçerli olduğunu belirtmektedir. Katalogdaki yazıda, ayrıca değişik üniversitelerdeki öğretim çizgisi üzerine de okuru aydınlatıyor.
***
KİTABIN sayfa düzeni şöyle. Öğretim üyesinin fotoğrafı, biyografisi ve eserinden bir örnek, iki sayfada yer alıyor.
85 öğretim üyesinin eserlerinin sergi kataloğunda yalnız biyografileri bulunmuyor, sanatları hakkında da bilgi veriliyor. Yapıtlara bakarken, resim yarışmaları, ödülleri aklıma geldi. Bu yarışmalara Türkiye’nin birçok kentinden o üniversitelerde öğrenimini sürdürenler ya da mezunlar katılıyor.
Meraklı bir eleştirmen, ödül kazananların öğretmenlerini yazabilir. Belki de en çok hangi okulun gençleri bu ödülleri alıyor öğrenebiliriz. Hiç kuşkusuz bu hocanın niteliği üzerine bir çalışma değil, öyle anlaşılmasın.
Tabii bir başka araştırma da öğretenlerin hocalarının kim olduğu. Böyle kapsamlı bir çalışma da benim için ilgi çekici sonuçlar verebilir. Böyle sergilerin, bizim öğretim tarihimizdeki belgesel yanını da unutmayalım.
Birçok öğretim üyesi bence birbirini bu sergiden bu katalogdan tanıyacaktır. Öğrenciler de kendi öğretenleri ile başka fakültenin öğretenleri arasında karşılaştırmalı bir çıkarım yapabilirler. Daha da farklı yanı bu serginin, öğretmekle üretmek arasındaki bağı ya da bağımsızlığı gözlemlememiz olanağı veriyor olması.
***
SERGİ 25 Haziran akşamına kadar gezilebilir.
Paylaş