Volkswagen’de finale doğru

BU dakikadan sonra karar değişir mi bilmiyorum ama Volkswagen Türkiye kararını çok yakında açıklayacak.

Haberin Devamı


Aslında bunu ben söylemiyorum.
Önce Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan açıkladı.
“Manisa’da yapılacak, yöresi bile belli ancak o konu Bakanımız Varank’ın çalışma alanı tabii” dedi.
Bakan Varank’ın bu konuda çok yoğun mesai harcadığını da biliyorum.
Ama Volkswagen Yönetim Kurulu Üyesi Andreas Tostmann’ın geçen günkü açıklaması işin olgunlaştığını gösteriyor.
Tostmann’ın “Volkswagen Türkiye’de üretim tesisi için son görüşmeleri yürütüyor. Türk yetkililerle görüşmelerimiz tamamlanmak üzere” dedi.
Bir zaman dilimi de telaffuz edildi.
İki hafta ya da daha kısa bir süreden bahsediyoruz.
Bizim gibi ülkelerde ekonomiyi yorumlamak için sadece rakamlara bakmak yeterli olmaz.
Üzerine siyaseti ama daha çok da psikolojiyi eklemek gerekir.
Moralli bir toplumla moralsiz arasında fark vardır.
Volkswagen’in Türkiye’ye, Manisa’ya gelecek olması hepimiz için büyük bir moral kaynağı olacaktır.
Fabrika yatırımı için 1 milyar dolar harcanacağı söyleniyor.
Ama bunun dolaylı etkisini hesaplamak için siz en az 10’la çarpın.
Çünkü uluslararası şirketlerin geldiği ülkelerle ilgili yorumları hep uzun vadeli yapmak zorundasınız.
Volkswagen gibi kurumlar bugün için yatırım yapmazlar.
50 yıl, 100 yıl sonrasının kararlarını alırlar.
Otomotiv yan sanayide Türkiye çok önemli yatırımlar yaptı.
Bugün Avrupa’nın çok önemli firmalarının yedek parçaları Türkiye’den gidiyor.
Ve çoğu Ege Bölgesi’nde üretim yapıyor.
O yüzden Volkswagen’in Türkiye, Manisa kararı boşuna değildir.
Çok ince hesaplanmış bir karar olacaktır.
Gözüm, kulağım gelecek bu haberde.

 

Haberin Devamı

Deprem olunca dönüşüm aklımıza geliyor

YURTDIŞINA çıktığımda kıskandığım tek şey var. Mimari, şehirleşme...
Biz şehirlerimizi çok kötü kullandık, hırpaladık, haksızlık yaptık.
Çok daha sağlıklı, modern binalar yapabilirdik.
Estetiğe önem verebilirdik.
İnsanımızın rahat edebileceği alanlar, mekanlar, ortamlar yaratabilirdik.
Olmadı, yapamadık.
O yüzden hep “kentsel dönüşümü” çok önemsediğimi söylüyorum.
Çünkü bir daha hata yapmamalıyız. Bir 50 yıl daha kaybetmemeliyiz.
Ve bunu sıradan bir şekilde yapmamalı, acele getirmemeliyiz.
Mümkünse planlı, programlı ve uluslararası yarışmalarla yapmalıyız.
İstanbul 5.8 ile sallanınca Türkiye’nin gündemi İstanbul oldu.
Ama bunu uzmanlar söylemiyor muydu, daha büyüğünü beklemiyor muyuz?
İşimiz zor, vaktimiz az.
Karamsar olmadan, yanlış yapmadan, doğru bir kentleşmeye gitmeliyiz.
Sıradan bir dönüşüm şahsen istemiyorum.
Sizlerin de böyle düşündüğünüzden eminim.
Güzel şehirlerde yaşamak istiyoruz.
İnsana saygı duyan şehirlerde...

Haberin Devamı


Kent kimliğine herkes uymalı

KITA Avrupa’sının mimarisi bana bir resim eseri gibi geliyor. Eski korunmuş, yenisi yapılırken eskiye uyulmuş. Estetik kaygılar ön planda tutulmuş, işlevsellik unutulmamış. Eski şehir tamamen bırakılmış yenisi de günün modern koşullarına göre yapılmış. Keşke bizim de böyle şehirlerimiz olsa.
Bize benzeyen yerler de var.
Ama oralarda da göze batacak şeyler az...
Aykırı mimari olmadığı gibi renk uyumları en azından durumu idare ediyor.
Örneğin İtalya, İspanya, Yunanistan...
Bize gelince her kafaya göre bir renk seçimi var, her zevke göre mimari...
Neye göre, kime göre?
Ne standart var, ne ilke, ne de zevk...
Büyükşehir Belediyesi Yeşildere’de bina cephelerini boyayacakmış.
Destekliyorum.
Ve şunu rica ediyorum.
İmar yönetmeliklerini sıkılaştırın, ilkeleri artırın, denetimleri artırın.
Hiç kimse kafasına göre hareket etmesin.
Bir kent kimliği vardır ve herkes buna uymalıdır.

 

Haberin Devamı


Hangi Shakespeare

HİSTORY Channel’da yayınlanan “Ölüm Maskeleri” adlı belgeselde aralarında William Shakespeare ve Napolyon Bonaparte’ın bulunduğu bazı isimlerin yüzleri 3 boyutlu olarak canlandırıldı. Sonra da kıyamet koptu. Özellikle de Shakespeare’in üç boyutlu görüntüsünü Shakespeare Vakfı hiç beğenmedi ve itiraz etti. Çünkü herkesin bildiği Shakespeare gitmiş karşılarına başka bir Shakespeare gelmişti. Hangi yüz olursa olsun benim için Shakespeare başkadır. Bir cumartesi günü şu satırları siz de başucunuza koyun derim.
“Kendimi her zaman mutlu hissederim.
Neden biliyor musunuz?
Çünkü kimseden bir şey ummam.
Beklentiler daima yaralar.
Hayat kısadır. Öyleyse hayatınızı sevin.
Mutlu olun ve gülümsemeye devam edin.
Sadece kendiniz için yaşayın ve...
Konuşmadan önce dinleyin, yazmadan önce düşünün, harcamadan önce kazanın, dua etmeden önce bağışlayın,
incitmeden önce hissedin, nefret etmeden önce sevin, vazgeçmeden önce çabalayın, ölmeden önce yaşayın...”
Nokta

Yazarın Tüm Yazıları