Sünger şehirleri biz de yaratmalıyız

Türkiye’nin en büyük gündemlerinden biri çok yakında susuzluk olacak. Bunu abartı olsun diye söylemiyorum. Çeşme’de su kalmadı. İzmir’in barajları alarm veriyor. Bodrum, Uşak, Anadolu’nun birçok yeri aynı durumda.

Haberin Devamı

 

Yaz sıcak geçti, yağmur neredeyse yoktu. Şimdi herkes sonbaharı umutla bekliyor. “Yağmurlar yağar da barajlar dolar” diyor. Ama iş öyle değil. Meteoroloji mühendisleri açık açık söylüyor. Önümüzdeki süreçte yağışlar mevsim normallerinin altında seyredecek. Kuraklık artık kapıya dayanmış durumda.

Peki ne yapacağız?

Bu sorunun cevabı sadece “yağmur duası” değil. Çünkü mesele yağmurun yağması değil, yağan suyu tutabilmek.

Bundan yıllar önce Profesör Kongjian Yu diye bir peyzaj mimarı bir fikir ortaya attı.

Sünger şehirler…

Mantık çok basit… Şehirleri betonla, asfaltla kapattık. Yağan suyun toprakla buluşmasına izin vermedik. Her yağmur suyunu borularla, kanallarla denize gönderdik. Sonra da “Su niye yok?” diye şaşırdık.

Haberin Devamı

Oysa doğa bize çözümü gösteriyor. Yağan yağmur toprağa sızar, orada depolanır, gerektiğinde yeniden hayat bulur. Sünger şehir fikri tam da bu…

Suyu toprakla barıştırmak, şehri doğanın parçası haline getirmek. Çin’de başladı, Avrupa ve Amerika’da karşılık buldu. Türkiye için de zaman geldi.

İzmir bu konuda öncü olabilir. Çünkü İzmir bu ülkenin hem en kırılgan hem de en yaratıcı şehirlerinden biri. Burada uygulanacak bir model Bodrum’a da, Konya’ya da örnek olur.

Sünger şehirleri biz de yaratmalıyız

Bu iş sadece belediyelerin ya da devletin meselesi değil. Hepimizin sorumluluğu var.

Çatınızda yağmur suyu hasadı yapabilirsiniz. Bahçenizde geçirgen yüzeyler kullanabilirsiniz. En basitinden musluğu boşa akıtmazsınız.

Bunları küçük görmeyin. Büyük krizler küçük adımlarla aşılır.

Kuraklık kapıda… Ama hala bir şansımız var. Eğer bugünden başlarsak şehirlerimizi geleceğe hazırlayabiliriz.

Tunç Soyer döneminde bazı çalışmalar yapıldı biliyorum.

Ama mutlaka proje devam etmeli.

Ve sünger şehir modelleri hayata geçirilmeli.

 

 

Haberin Devamı

Dayanıklı çözümler üretmeliyiz

 

“Sünger şehir konseptini Profesör Kongjian Yu önermiş.
Yu, aynı zamanda Pekin Üniversitesi’nde peyzaj mimarlığı profesörü ve Pekin’deki planlama ve tasarım ofisi Turenscape’in kurucusu.
Yu şöyle diyor.

“Beton, çelik, borular ve pompalardan oluşan gri altyapı, acil bireysel sorunları çözmek için gerekli olabilse de, çok büyük miktarlarda beton ve enerji tüketir, dayanıklılıktan yoksundur ve genellikle daha yüksek bir felaket riski biriktirir. İnsan ve doğa arasındaki bağlantıyı koparır.”
Prof. Kongjian Yu, bu fikri 2013 yılında ortaya atıyor. Doktora derecesini Harvard Üniversitesi’nden alan ve 2020’de Uluslararası Peyzaj Mimarları Federasyonu’nun Sir Geoffrey Jellicoe Ödülü’nü kazanan ve uluslararası üne sahip peyzaj mimarlığı firması Turenscape’in kurucu ortağı olan Prof. Yu geçirimli yüzeyleri geçirimsiz yüzeylerle kaplamaya yönelik mevcut yaklaşımın başarısızlığa mahkum olduğunu ve bunun yerine şehirlerin taşkınlara karşı doğaya dayalı çözümler benimsemesi gerektiğini söylüyor.
Sizce Türkiye’nin birçok şehri bir beton yığını haline gelmedi mi?

Haberin Devamı

Ve nefes alacak alanlar yaratmadan bu şehirlerin kurtulmasını zor görüyorum.

Yapabiliriz.

Hala zamanımız var.

 

 

Işın Çelebi’ye katılıyorum

 

Geçenlerde yazmıştım.

Ekonomi eski Bakanı Işın Çelebi’nin iki önerisi oldu.

Birincisi herkesin yapabileceği küçük adımlar…

Örneğin yazlık yerlerdeki havuzların deniz suyuyla doldurulması gibi…

Binlerce, on binlerce havuzda tonlarca su kullanılıyor.

Ve bu her yıl yenileniyor.

Denizden suyu almak, taşımak belediyelerin görevi olabilir.

Küçük bir operasyonla bu halledilebilir.

En azından kuraklıkla ilgili çözümler üretilinceye kadar bu yapılabilir.

İkincisi deniz suyundan yararlanmak, içme suyu haline getirmek.

Bunu yapan çok ülke var artık…

Haberin Devamı

Evet, başlangıçta maliyetler çok yüksekti ama teknolojiler yenilendikçe maliyetler da düştü.

Türkiye’nin etrafı denizlerle çevrili ve mutlaka daha çok yararlanmamız gerekiyor.

Işın Çelebi’ye katılıyorum.

 

 

Keşke görebilseydi

 

Manisa, 9 Haziran’da kara bir gün yaşadı. Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’i bir ev kazasında kaybettik. Henüz yolun başında, kente dair büyük hayalleri varken… Geriye, bitmemiş projeler, yarım kalmış hayaller ve tarifsiz bir acı bıraktı.

Sünger şehirleri biz de yaratmalıyız

Ama en çok da kızında bıraktı o boşluk.

Nehir Zeyrek… Daha yolun başında, babasının gölgesiyle büyüyen bir genç kız. Babasına bir söz vermişti. “Mimar olacağım.”

Ve işte o söz bugün gerçeğe dönüştü. YKS sonuçları açıklandı. Nehir, Yeditepe Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’ni kazandı. Babasının mesleğini, babasının yolunu seçti.

Haberin Devamı

Bir babanın yarım kalan hikâyesini sürdürmek, bir sözü hayata geçirmek, bir hatırayı yaşatmak.

Keşke Ferdi Başkan da görebilseydi.

Kızının gururla, kararlılıkla bu yola adım attığını…

İlk projelerini ona gösterseydi.

Bir eskizi, bir çizimi, bir maketi birlikte tartışsalardı.

Ama olmadı…

Nehir, o boşluğu kendi emeğiyle dolduracak. Her çizgisinde, her planında, her projesinde babasının izi olacak.

Ferdi Zeyrek’in hayalleri yarım kaldı belki… Ama kızı Nehir’in yolculuğunda yeni baştan filizlenecek.

Yazarın Tüm Yazıları