Son 15 yıldır Zafer Beken’i dinledim

GAZETECİ olarak kendimi hep şanslı hissetmişimdir. 30 küsur yılı geçen meslek yaşantımda hayatımı zenginleştiren çok değerli insanlarla tanıştım. Bazılarıyla sadece haber ilişkim oldu; bazıları da arkadaşım, dostum, akıl hocalarım oldu.

Haberin Devamı

 

Bir insanın akıl hocalarının olması ve bunun da çok sayıda olması bana göre en büyük zenginliklerden biridir.
İnsan başı sıkıştığında, yol ayrımına geldiğinde, hayatını dizayn ettiğinde bir telefon kadar uzak dostlarının olması hayata başka bir anlam katıyor.
İşte o insanlardan birini bugün size anlatmak istiyorum.
Zafer Beken’i...
Beken; Medical Park İzmir’in Yönetim Kurulu Başkanıdır. Ve aynı zamanda kendisi fonksiyonel tıp uzmanıdır.
Bugün değil; çok uzun yıllardır sağlığımı, değerlerimi, hayat tarzımı, yediklerimi ve yiyemeyeceklerimi takip eden kişidir.
İyi bir hekim olduğunu çok iyi biliyorum ama iyi bir dost olduğunu da söylemeliyim.
Onunla tanıştığımızda koronalı günler yoktu.
Bugün herkes “bağışıklık sistemi” diyor ya; Zafer Beken bunu bana 15 yıl önce söylüyordu.
Ve daha da önemlisi “kişiye özel beslenme ve hayat modeli” nden bahsediyordu.
Herkesin kullandığı ilaçları vermez Zafer Beken, herkesin yaptığı tavsiyeleri de yapmaz.
İnceler, araştırır, analiz eder, bütün değerleri masanın üzerine koyar ve bir yol haritası çıkarır.
İşte o ilkeler benim hep yaşam stilim oldu.
Dediğim gibi yiyebileceklerim kadar yiyemeyeceklerimi de, kullandıklarım kadar kullanamadıklarım da o listenin içindeydi.
Ve nasıl davranacağım, nasıl yaşayacağım, hangi eksikleri hangi besinlerle ve takviyelerle alacağım.
Hangi sporları yapacağım, kaçta yatacağım, kaçta kalkacağım.
10 küsur yıldır; Zafer Beken düzenli bunları kontrol eder.
Geçen gün de korona günlerini konuştuk.
Ben sordum Zafer Beken cevap verdi.

Haberin Devamı

Son 15 yıldır Zafer  Beken’i dinledim

 
İyi bağışıklık için
bozanları çıkarmalıyız

* BANA hep “Bağışıklık sistemi” dediniz. Şimdi bütün dünya aynı şeyi söylüyor. Ben bunu öğrendim, okuyanlar için ne söyleyebilirsiniz?
Bağışıklığımızı güçlendirmeyi hep arzu ederiz ama bunu yapmak birçok nedenden dolayı pek kolay değildir. Çünkü tek başına bir varlık değil, kompleks bir sistemdir. Herkes bir bitkiyi yemek ya da bir vitamin ile bağışıklığının güçlendirme hayalini kurar. Ama bu çok parametreli kompleks sitemi sadece bir bitkiyi veya bir vitamini kullanarak güçlendirmek mümkün değildir. Öncelikle bağışıklığı bozan faktörleri hayatımızdan çıkarmak ve onarım yapacak unsurları da yaşamımıza eklemek gerekir.

Haberin Devamı

 
İdeal kilo
sigarasız
hayat yeter mi?

* SİGARA elbette kullanmayacağız, kilomuza elbette dikkat edeceğiz. Spor da yapacağız, iyi de besleneceğiz. Bu iyi bir başlangıç biliyorum ama yeter mi?
Tek bir ürünün ya da vitaminin yıllar içinde bozduğumuz bağışıklık sistemimize, süper bir kurtarıcı olarak görülmesi maalesef hayal ürünüdür. Vücudumuzda her gün 150-200 milyar hücremiz ölür, yerine bu kadar yeni hücre üretilir. Bu hücrelerin üretilmesi ve hasarlı hücrelerin tamiratı için vücudumuzun birçok yapı taşına ihtiyacı var. Düşünün oturduğumuz binaların bozuk çimento, hasarlı tuğla ve kalitesi düşük demirle yapılmış olduğunu. En ufak bir depremde maalesef yıkılabilir. Vücudumuz da buna benzer. Günümüzdeki organik ürünler bizi sadece pestisitler ve herbisitlerden koruyabilir. Genetiği değişmiş ürünlerden yine de kaçınmak gerekir.

Haberin Devamı


İyi yaş almak isteyenler
mikrobesini unutmasın

* COVİT 19 özellikle yaşlıları çok etkiliyor. İyi yaş almak isteyenlere ne öneriyorsunuz?
İnsanlar sağlıklı yaşlansa bile gençlere göre dezavantajları var. Ama yaşlılarda beslenme ile bağışıklık arasında önemli ilişki var. Gelişmiş ülkelerde bile şaşırtıcı derecede mikrobesinleri yeterince içermeyen bir beslenme şekli mevcut... Gıdalarla alınması gereken ve vücudumuzun yapı taşı ve enzimatik aktivitede kullandığı vitamin, mineral, aminoasit ve omega-3 yağı gibi ürünlere “mikrobesin” diyoruz. Özellikle beslenmesi yetersiz olan, endüstriyel beslenen, kronik hastalığı olan veya ileri yaştaki insanlara ek mikrobesin (suplement) başlamak faydalı olabilir.

 
Fonksiyonel tıp
bize ne öğretti?

Haberin Devamı

* VÜCUDUN hep ahenginden bahsediyorsunuz. Bundan ne anlamalıyız. Ahengi olan bir vücutla olmayan bir vücut arasında ne farklar var?
Bir hastalığı sadece bir organa özgü düşünmenin yanlış olduğu fonksiyonel tıp yaklaşımında netlik kazandı.
Amerika’da Cleveland Tıp Fakültesi Hastanesi’nde Fonksiyonel Tıp Kürsüsü’nün açılması 8 yıl önce oldu. Günümüz dünyasında besin içeriklerinin bozulması sonucu bu mikro besinlerden en çok magnezyum, D vitamini, çinko, krom, bakır, selenyum, silisyum, folik asit, B12, B6 ve C vitaminlerinin eksikliklerini genellikle görmekteyiz. Bu bağışıklık sistemi sorunları, özellikle endüstriyel mamalarla beslenen evcil hayvanlarda da görülür oldu.
Yani aldıklarımız kadar, bağırsaklarımıza ve bağışıklık sistemine zarar verenleri de almamamız gerekir.

Haberin Devamı

 
Öyleyse ne yapmalıyız?

* HERKES kafasına göre, internette gördüklerine göre, yakınlarının tavsiyesine göre bir şeyler alıyor. Bana hep kişiye özel yöntemleri önerdiniz. Koronalı günlerde ne diyorsunuz?
Önce iyi ve doğru beslenmeliyiz. Herkese uygun beslenmeliyiz. Hareketli bir hayatımız olmalı. Sporu eksik etmemeliyiz. Bunlar klasik tavsiyeler... Ancak takviyeler konusunda mutlaka fonksiyonel bir tıp uzmanıyla hareket etmeliler. Tek bir supplement ya da bitkisel ürünle sağlıklı yaşamak mucizesini aramak, hayalci bir beklentinin ötesine geçemez. Doğru olan kişiye özgü eksik olan mikro besinlerin tespit edilerek yerine konmasıdır.

 
Evdeyiz stresliyiz

* EVDEYİZ bu aralar, dolayısıyla stresliyiz. Stres ile bağışıklık sisteminin dansı nasıl olur, uyumlu mudur, uyumsuz mu?
Fonksiyonel tıp zihin ve beden arasındaki yakın ilişki olduğunu ortaya koymuştur. Stres, vücudumuzda organlarımızın çalışma düzenini ve haberleşmesini sağlayan hormon dengelerini bozar. Ayrıca stresin tanımlanması oldukça zordur. Bir kişi için stresli gibi görünen durum, başka biri için değildir. Bundan dolayı stres yönetimi çok önemlidir.
Son dönemde yapılan bilimsel araştırmalar, akut stresten ziyade, kronik stresin bağışıklık sitemi üzerinde olumsuz etkiler oluşturduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca metabolizmanın düzgün işlememesi de stres oluşturmakta, yani “tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıkar” sürecine benzer bir kısır döngü oluşuyor.

 
Bunları da unutma

* Annelerin her zaman söylediği “kalın giyin, yoksa üşüteceksin!” sözü doğrudur. Özellikle bağışıklık sistemi iyi olmayan ve hastalığa yatkın olan kişilerde, soğuk havaya maruz kalma, hastalık riskini artırabilir.
* Vücudumuzun ihtiyacı olan enerjinin büyük bir çoğunluğu mitokondriler tarafından üretilir. Egzersiz kas kitlesini, dolayısıyla mitokondri sayısını artırır.
* Egzersiz yaparken intermittent (aralıklı) egzersiz uygulanmasının daha verimli olduğu saptandı. Yoğun ve uzun süreli (1 saat ve fazlası) kesintisiz egzersiz yerine, 20 dakika egzersiz sonrası 10 dakika dinlenme ve tekrar 20 dakika egzersiz yapılmasının, mitokondri sayısının artışına yaklaşık 2 kat daha fazla katkısı olabilir.

Yazarın Tüm Yazıları