Buraları doğal platolar aslında

Nasıl olsa daha çok konuşacağız.
Yeni kulis bilgileri var, onları hafta başında sizlerle paylaşırım.
İlginç ve renkli bir seçim sürecine giriyoruz.
Dilerim, siyasetin tansiyonu bu sefer biraz düşer, meydanların dili de yumuşar.
Bizler de daha çok adayları konuşur, hayal ettikleri projeleri tartışırız.
Örnek mi?
Benim İzmir ile ilgili çok hayalim var.
Bir kere marka bir şehir olmak için uluslararası büyük organizasyonlara talip olmanız ve yapmanız gerekiyor.
EXPO adaylığını da Formula 1’i de geçmişte bu yüzden önermiş ve desteklemiştim.
Kazanamadık, ama yine de takipçisi olmalıyız.
Yine örneğin...
İzmir dijital kafalı bir şehir olmalı diyorum, uzun zamandır.
Genç beyinlerin adresi burası olmalı, teknolojik hamleler İzmir’den olmalı, start up’lar, yeni bilgi teknolojilerinin buluştuğu yer de burası olmalı.
Ve olacaktır da...
İzmir bir sanat başkenti de olabilir, olmalıdır da...
Büyük konserler, büyük prodüksiyonlar yapılmalı.
Zor mu, değil...
Çünkü hep söylüyorum, buraları doğal platolardır.
Ve yine ısrarla söylediğim bir konu var.
Film endüstrisi için İzmir’den daha uygun yer yoktur.
Roma stüdyoları ne kadar önemliyse, Toscana nasıl bir doğal film platosuysa İzmir’de öyledir.
Sadece İzmir mi?
Ege’nin her yeri, her kasabası, her köyü öyledir.
Tekrarlıyorum...
Siyaset konuşmayacağımız günlerde bunları konuşmalıyız.
Ve isteğim, başkan adaylarının bu konuyu projelerinin içine almaları...
Evet; yol, su, elektrik değil...
Çöp, park değil.
Bunlar zaten başkanların yapacakları temel konular...
Ama bunlar bir kent için kurulmuş hayallerden sadece biri...


Müthiş işler yapan bir İzmirli

ŞEBNEM AŞKIN...
Müthiş işler yapıyor.
Benim çocukluk arkadaşım.
O Amerikan’a gitti, ben Saint Joseph’e...
Okuldan boş kalan zamanlarımda Şebnem hep yanımdaydı.
İngiliz Dili ve Edebiyatı okudu, sonra Amerika’da Stanford Üniversitesi’de yöneticilik eğitimi aldı.
Türkiye’den uzaktaydı, ama hep birbirimizden haberdardık.
Çok başarılı işlere imza attı oralarda da...
Paris’te Pandora Cinema, Amerika’da Mark Cuban’nın yapım şirketinde çalıştı. 20th Century Fox Stüdyoları’nın Uluslararası Yapımları’ndan Sorumlu Başkan Yardımcısı olarak görev yaptı. 2014 yılında Türkiye’ye geldi ve Fox TV’nin Genel Yayın Yönetmenliği’ne getirildi. Fox TV’nin tüm program ve yayın akışından sorumluydu, iki sene içinde reytinglerde beşincilikten haftanın altı gecesi birinciliğe yükseldi. Daha sonra Sony ve Columbia Pictures’dan aldığı yapım teklifiyle kanaldan ayrıldı, kendi şirketini kurdu.
Müthiş değil mi?
Sonra herkesin çok sevdiği filmlere imza atmaya başladı.
16 Kasım’da vizyona giren başrollerini Burcu Biricik, Mert Fırat, Hazar Ergüçlü ve İlker Aksum’un paylaştığı “Her Şey Seninle Güzel” filmini yaptı. Yapım şirketinin ismi Luckyred Film...
21 Aralık’ta da ikinci film geliyor.
“Yanımda Kal...”
Başrollerini genç oyuncular Çağlar Ertuğrul ve Meriç Aral paylaşıyor.
Şebnem diyor ki...
“Kendi büyüdüğüm güzel İzmirimiz’de bir film çekebilmek benim hep hayalimdi. Her Şey Seninle Güzel, hem çok eğlenceli bir film hem de başta yönetmenimiz Cem Karcı olmak üzere hepimizin İzmir’e aşk mektubu oldu.”
Benim hayalim bu prodüksiyonların çoğalması...
Ve seçimlere giderken başkan adaylarının bu ve benzeri konuları seçim vaatleri arasına almaları.
Tekrarlıyorum...
İzmir teknolojinin, sanatın, turizmin başkenti olmalı...

Her biri sinema için ayrı bir adres

SİZE nerelerde film yapılır sıralayayım mı?
Karşıyaka’nın o sokaklarında...
Şebnem Aşkın’la bizim büyüdüğümüz Banka Sokağı’nda, çarşıda...
Konak’ta, Kemeraltı’nda...
Buca’nın o güzelim eski sokaklarında...
Seferihisar’da... Teos’ta, kale içinde...
Alaçatı’da, Çeşme’nin her yerinde...
Karaburun’da...
Mordoğan’da...
Urla’da... Toscana’dan eksiği olmayan Urla’da...
Foça’da...
Kuzeye doğru giderken küçük balıkçı kasabalarında...
Dikili’de, Ayvalık’ta, Kaz Dağları’nda, Bozcaada’da...
Güney’de Kuşadası’nda, Aydın’ın köylerinde...
Bodrum’da, Dalyan’da, Marmaris’te, Söğüt’te, Datça’da...
Hayal kurun ve kendi senaryonuzu kendiniz yazın.
Söyler misiniz, her saydığım yer, birer doğal plato değil mi?