Aşıdan başka bir çözüm de yok

Türkiye, Pfizer ile BioNTech’in geliştirdiği Kovid-19 aşısından 30 milyon dozu opsiyonlu olmak üzere 90 milyon doz daha satın almak üzere anlaşma imzaladı.
Yeni parti Çin aşısı Sinovac da geçenlerde gelmişti.
Rus aşısı Sputnik V yakın zamanda Türkiye’de olacak, üstelik bizim tesislerimizde de üretilecek.
Türk aşılarında da kritik dönemler aşıldı.
Faz 3 çalışması başlanan aşılarımız var.
Yıl sonunda bizim aşılarımız da devrede olacak.
Bütün bu iyi haberler tünelin ucunun görüldüğünü gösteriyor.
Çünkü herkes anladı ki; aşısız bu salgından kurtulmak mümkün gözükmüyor.
Tabii şunu da unutmamak gerekir.
Aşılarımızı olsak bile bir süre daha pandemiyle yaşamaya devam edeceğiz.
Artık şu ruh halinden kurtulalım.
Eve kapanarak salgını bitirmek imkansız...
Çünkü hayata devam etmeliyiz.
Bu sürecin ekonomik, sosyolojik, psikolojik boyutları da var.
Tek bir pencereden bakıldığında bazı şeyleri ıskalamış da oluyoruz.
İşinden, gücünden olan esnaf, evine aylardır ekmek götüremeyen çalışanlar, işletmeleri kaybetme riskiyle karşı karşıya kalan işletmeleri de unutmayalım.
Her devlet kendi olanakları çerçevesinde yardımlar yaptı.
Ama ne olursa olsun hiçbiri yeterli değil.
Hayat normal akışında akmadığı sürece de yeterli olmayacaktır.
Aşılarımızı olalım, hayatımızı normalleştirelim.
Başka bir çare de göremiyorum.

Sepil’in istifası beni şaşırttı

MEHMET Sepil’i uzun yıllardır tanıyorum.
Bana göre Türk futbolu için bir şanstır.
İş hayatını zaten yazmıyorum.
Kariyeri, başarı öyküleri de zaten bir kitap konusudur.
Göztepe Türkiye’nin en eski, en önemli kulüplerinden biridir.
O yüzden Sepil’in başkanlığında farklı bir kurumsal yapıya kavuştu.
Altyapılarını tamamladı, tesisleşmeye önem verdi ve futbol takımı istikrar kazandı.
Futbol endüstrisini büyüdüğü ve futbolun çok pahalı yapıldığı bir dönemde bunu korumak gerçekten zordu.
Sepil bana göre bunu da başardı.
Göztepe Süper Lig’in vazgeçilmezleri arasına girdi.
Ben İzmir’e, Göztepe deplasmanına gelen hiçbir takımın rahat geldiğini düşünmüyorum.
Zaten sonuçlarla da bunu kanıtladı.
Çünkü çocukluk hayali olan bir şeydi Göztepe Sepil için...
Kaç kere konuştuk, anlattı bunu...
Bu hayalin ete kemiğe büründüğü bir dönemde bu istifanın gelmesi beni gerçekten şaşırttı.
Ama Sepil’i tanıyorum.
Bu kararı almadan çok düşünmüştür, öyle adım atmıştır.
Yani Sepil’in bir bildiği vardır.

Son cümle dikkat çekici

GÖZTEPE’nin Başkanı Mehmet Sepil şöyle bir açıklama yapıyor;
“Haziran ayı içerisinde yapılacak Göztepe Sportif Yatırımlar A.Ş. Genel Kurulu ile 7 yıldır gururla üstlendiğim Göztepe Spor Kulübü Başkanlığı görevinden ayrılma kararı almış bulunuyorum. Kulübümüzü çok daha iyi noktalara getireceğine inandığım bu adımla yönetimde üstlenmiş olduğum tüm görevler bir İcra Kurulu tarafından yürütülecek olup, yeni bir yapı bayrağı devralana kadar yönetim sistemimiz bu şekilde devam edecektir. Göztepemiz Türk futbolunun hepimizce malum olan çarpık yapısı içinde parlayan bir yıldız olarak kalmaya devam edecektir.”
Aslında sade ve net bir açıklama...
Tabii şu cümle de önemli;
“Göztepemiz Türk futbolunun hepimizce malum olan çarpık yapısı içinde parlayan bir yıldız olarak kalmaya devam edecektir.”
Bu cümleden de anlıyorum ki, bu ayrılma kararı bir yaşanmışlığın, bir deneyimin sonucu...

Kulislerde şu bilgi dolaşıyordu

SEPİL’in istifasıyla ilgili bazı kulisler var.
En önemlisi Süper Lig’in son haftası oynanan Beşiktaş maçıyla ilgili...
Biliyorsunuz salgın nedeniyle tribünler seyirciye kapalı..,
Ancak Futbol Federasyonu belirli bir kontenjan hakkı veriyor ve bu sayıyı geçemiyorsunuz.
Şampiyonluk son maça kalınca ve Beşiktaş da en iddialı takım olunca gözler buraya çevrildi.
Sınırlı sayı kontenjan için binlerce talep geldi.
Bunu ben de çok yakından takip ettim.
Her yer basın mensuplarına açıkken bu maça sınırlı sayıda gazeteci alındı.
Örneğin geciktiğim için maça gidemedim.
40’ar kişilik liste 150 kişiye çıkıyor.
Bunun üzerine Mehmet Sepil, “Kendi evimizde misafir konumuna düştük” diye tepki gösteriyor. Sonra her iki takıma da eşit kontenjan veriliyor. Son dakika, maç başladığında kontenjan yine deliniyor. Ve tepki büyüyor.
Dün kulislerde böyle bir bilgi dolaşıyordu.

Göztepe örneği önemli

ŞİMDİ Sepil’in istifasından sonra bir İcra Kurulu kulübü yönetecek.
Göztepe çok değil yakın bir tarihte amatöre düşecek kadar kötü bir performans göstermişti.
Sonra şirketleşme; önce Altınbaş ailesinin, ardından Sepil’in çabalarıyla Süper Lig’in vazgeçilmezleri arasına girdi.
Bu başarı çizgisini iyi yönetmek gerekir.
O yüzden hep hatırlatıyorum.
Bugünün spor endüstrisinde şirketleşmeler gerçekten önemli ve vazgeçilmez...
Ancak Göztepe, Karşıyaka gibi büyük camiaların bir güvencesi de dernekler, vakıflar...
Bu geleneği bilen, koruyan kulüpler şirketleşmeye giderken çok örnek modelleri alarak bu işe soyunmalılar.
Göztepe’nin kurumsal yapısı ve hafızası bu çizginin korunmasında önemlidir.
Karşıyaka ve diğerleri için de bu gelişmeler dikkatle izlenmelidir.
İyi yazılmış şirket sözleşmeleri, dünyada örnek olan kulüp modelleri tek tek incelenmelidir.
Ve her örnek her camiaya adapte edilemeyeceği için bu camiaları iyi tanıyan hukukçular şarttır.
Oluşacak İcra Kurulu’nun Göztepe’yi iyi yöneteceğini düşünüyorum.