İtalya-Milano: En çok vakanın görüldüğü ve uzun süredir kapalı olan şehirde durum, bizim ülkemizle aynı sayılır. İşyerleri ve mağazalar açık, restoranlar paket servis olarak hizmet veriyor. Gidişata göre mayıs ayında tamamen açılmayı planlıyorlarmış.
İngiltere-Londra: Uzun kapanışın ardından vakalardaki ciddi düşüş ve tüm ülkenin neredeyse yüzde 70’inin aşılanması dolayısıyla 2 gün önce şehir yavaş yavaş normale dönmeye başladı. Mağazaları ve restoranları açan İngiltere, 12 Mayıs itibarıyla turist almayı hedefliyor.
Fransa-Paris: İlk günden beri süreci en zor geçiren ülkelerin başında geliyor Fransa. Son 3 haftadır marketler, eczaneler ve kitabevleri dışında her yer kapalı. “Neden kitabevleri açık?” demeyin, insanlar sıkılmasın, bol bol okusunlar diye açık tutuluyor.
İşyeri sahiplerine ayda 10 bin euro civarında bir yardım yapılıyormuş ayakta kalabilmeleri için.
Aşılama sistemine geçen Fransa, süreci hızlı şekilde tamamlayıp normale dönme çabası içinde. Sokağa çıkma yasağı ise bizdeki gibi 19.00 itibarıyla devam ediyor.
Dubai: Biliyorsunuz Dubai’de vaka sayıları düşük ve her yer açık. Tabii ki kontrol ve cezalar had safhada, herkes de uyum sağlıyor. Şehir normal hayatına mesafeli ve maskeli olarak devam ediyor.
Miami: Amerika’nın gözde şehri, pandeminin başında önlem alarak kapansa da aşılamanın hızlı bir şekilde ilerlemesi ve havanın günlük güneşlik olması avantajıyla tamamen açıldı. Mekanlar, oteller, beach’ler normal düzene geçti. Hadi bakalım ramazan sonrası darısı başımıza diyelim. Umarım bir an önce aşılamamız biter, geçirdiğimiz kötü günler sona erer. Azıcık daha sıkalım dişimizi...
Herkes senin gibi yaş alsa...
‘Amerikan kafası’nın da en yakıştığı insandır.
Ama önceki gün yaptığı canlı yayında ağzını doldura doldura “Kafelere gidip maskelerini çıkaranlar, salaksınız!” demesini kendisine hiç mi hiç yakıştıramadım.
Tabii ki ünlü ve sevilen biri olarak takipçilerine mesajlar verip uyarılarda bulunabilirsin ama hakaret edemez, ağır ithamlarda bulunamazsın Keremcim.
Yetkililer halkı kibarca, kırmadan üzmeden uyarırken, bizlere de güzel bir üslupla mesajlar vermek yakışır.
Lütfen bozma çizgini ve üslubunu...
Rüzgâr gibi geçti
Gerek Miami’deki hayatı, gerek aşkı, gerekse Instagram paylaşımlarıyla herkesin radarındaki isim Şeyma Subaşı.
Hem çok seviliyor, hem kıskanılıyor hem de hiç sevilmiyor.
Elimizde telefon her an story atar haldeyiz.
Sürekli photoshop uygulamalarında kendimizi kusursuz yapıp “like” toplama peşindeyiz.
Şimdilerde TikTok’ta güller, kalpler toplayarak para kazanma çılgınlığı var.
Bazı çocuk ve ergenler, TikTok’ta ciddi takipçi kitlelerine sahip.
Duyduğuma göre takipçilerinin gönderdiği kalpler, böcekler, güller ile 13-14 yaşındaki bu çocukların aylık kazancı 50 bin, hatta 100 bin lirayı buluyormuş.
O harcamaları yapan minikler de genellikle ailelerinin kredi kartlarını kullandıklarından, çekilen yüklü meblağlar evlerinde büyük kriz yaratıyormuş.
Tamam, dijital hayat güçleniyor, hepimiz de ayak uyduruyoruz bir şekilde ama...
Çocuklar ve ergenler biraz daha ‘gerçek’ dünyada vakit geçirmez, parklarda bahçelerde sosyalleşmezse,
Hatta öyle bir düşkünlük ki bu, kedileri ve köpekleri için ayrı bir ev bile açmışlığı var sanatçının.
Yakın çevresinden duyduğuma göre; şimdilerde Zekeriyaköy ve Bodrum’daki evlerini satıp arsa alarak büyük bir çiftlik kurmayı planlıyormuş.
Yani bu demek oluyor ki; bütün kedileri ve köpekleri bir arada yaşayacak. Hatta çiftlik evine geçince midillileri bile olur Süperstar’ın.
Sen çok yaşa Süperstar’ım, sana çiftlik hayatı da çok yakışır.
Çirkin bir yere doğru gidiyor
Şu son dönemde herkesin bazı huyları değişti. Açıkçası bazen karşımızdakine hiç yakıştırmadığımız paylaşımlara bakmaya mecbur kalıyoruz.
Ama şimdilerde sosyal medyadaki popüler kızlar arasında öyle bir yarış başladı ki, utanç verici...
İleride dijital paraların gerçek paraların yerini alacağına emin gibiyiz.
Mart ayının başında, Twitter CEO’su Jack Dorsey tarafından 15 yıl önce atılan ilk tweet’in 2.5 milyon dolara satılmasına şaşırmıştık.
Geçen hafta da Beeple olarak bilinen dijital artist Mike Winkelmann tarafından 5 bin günden fazla sürede yapılan çizimlerle oluşturulan “Everydays: The First 5000 Days” isimli dijital sanat eseri, açık artırmayla tam 69.3 milyon dolara satıldı.
Kripto parayla satılan bu eseri alan kişinin adı hâlâ gizli.
Fiziksel dünyadan dijital dünyaya geçişe başka bir çarpıcı örnek ise Gucci’nin dijital sneakers satmaya başlaması oldu kesinlikle.
Bu sneakers’ları evden çıkarken giyemezsiniz ama Instagram’a fotoğraf yüklerken kombininizi tamamlayabilirsiniz ya da markanın anlaşmalı olduğu dijital oyunlardaki karakterlerinize giydirebilirsiniz.
Ne dersiniz, artık dijital varlıkların zenginliğin en önemli göstergelerinden biri olduğunu söyleyebilir miyiz?
Ama yastık altına kripto paraları nasıl atacağız, biri bana açıklasın!
Nükhet Duru ve Sibel Can’ın programı; “Sarışının Adı Esmerin Tadı”...
Ortalık yıkılıyor, program izlenme rekorları kırıyor.
Yıl 2021...
Aradan geçen 25 yılın (çeyrek asır) ardından Nükhet Duru, yeni albümünün hazırlık aşamasını anlatan belgeseli bir dijital platformda bizlere sundu.
Sibel Can ise Kanal D’de “Şarkılar Bizi Söyler” programına başladı.
Enerjilerinden hiçbir şey kaybetmeden, birçok insana örnek olacak şekilde ekrana damga vurmaya devam ediyorlar.
Yani diyeceğim o ki; seneler ikisinden de hiçbir şey götürmemiş. Sibel Can zarafetiyle, şıklığıyla adından söz ettirmeyi sürdürüyor.
Verdiği kiloların ardından 34 beden haliyle stüdyoda süzüle süzüle şarkısını söyleyip dansını ediyor.
7 Mart’ta tamamı prime time’da yayınlanacak sohbetten bazı kesitlerle karşılaştım sosyal medyada.
Meghan’ın söylediği bir cümleye takıldım...
Evlenmeden önce ve evlendikten sonra medya baskısıyla karşılaştığını, kayınvalidesi Prenses Diana’nın yaşadıklarına çok benzer şeyler yaşadığını söylemiş eski düşes.
Eee be gelin; birincisi, şanslısın ki kraliyet ailesine mensup, seni seven, tüm dünyanın peşinden koştuğu bir adamla evlendin.
Üzerinde medya baskısı olması birazcık normal sanki.
Çarıklı bir milyonerle evlenen senin gibi isimsiz kızlar bile neler yaşıyor dünyada...
İkincisi, dünyaya zarafetiyle damga vurmuş Diana’nın bizim gördüğümüz yüzde 1’ini bile yaşamadın.
Bence sen dua et, Kraliçe’nin yaşlılığına denk geldin.
Artık iki yakın arkadaş olduklarını düşünmeye başlayacağım neredeyse.
Böyle bir hız görmedim, vallahi bravo!
Ne diyeyim, öyle ya da böyle Beyonce koleksiyonlarının ilk paylaşımları Demet Akalın’dan geliyor.
Demo arkadaş olup da saklıyorsan bozulurum söyleyeyim sana...
Yakışmadı Alpay hiç yakışmadı
Günlerdir sosyal medyadan olsun, gazetelerden olsun sürekli karşıma düşüyor Alpay’ın Sanat Güneşi Zeki Müren hakkındaki sözleri...
◊ Neymiş; 10 tane kulağı olsa dinlemezmiş Zeki Müren’i! Eminim ki senelerce dinledin, eminim ki sahnesinde sana da yer versin diye sahne arkalarında bekledin.
◊
Nammos Beach-Restaurant: Yunanistan’ın yazlık adası Mikonos’un ve Fransa’nın meşhur kayak merkezi Courchevel’in en popüler mekanı Nammos, Dubai’de de en çok tercih edilen yerlerin başında geliyor. Müziğin olmamasının dezavantajını verdiği hizmet ve yemek lezzetiyle kapatmayı başarıyor. Bakalım yaza eğlence adası Mikonos da bizlere hizmet verebilecek mi...
Sal at Burj Al Arab: Şehrin neredeyse simgesi haline gelen otel Burj Al Arab’ın sahil kısmında plaj-restoran olarak hizmet veren mekan, tam Güney Fransa mekanları havasında. Önündeki kumsaldan denize girip ya da havuzunda güneşlenip öğle yemeğinizi Sal’da yiyebilirsiniz.
Ce La Vi Restaurant: Dubai’nin yeni otellerinden Address Sky View’un 54’üncü katında, sonsuzluk havuzunun yanında yer alan Ce La Vi, ambiyansı ve şık mimarisiyle popüler mekanların başında. Singapur’daki meşhur Marina Bay Sands otelinin aynısı. Havuz kenarı, Dubai manzarasıyla yüzmekten çok sizleri fotoğraf çekmeye zorlar...
Tasca by José Avillez: Mandarin Oriental Jumeira’nın roof (çatı) katında yer alan restoranda gün boyu havuz başında güneşlenip masalarda yemeğinizi alabilirsiniz. Portekiz mutfağına sahip mekana rezervasyonsuz gitmeyin.
Drift Beach: One&Only Royal Mirage Otel’in içinde yer alan mekanda sabahtan akşama kadar keyifli bir gün geçirebilirsiniz. Ya da akşam için rezervasyon yaptırıp bir şeyler içmeye gidebilirsiniz. İki türlü de keyif almanız mümkün.
Sah El Nom: JBR Bluewaters bölgesinde yer alan, Lübnan-Suriye mutfağına sahip restoranda öğlen ve akşam yemekleri esnasında yer bulmak neredeyse imkansız. Bulgur pilavı üstünde et sote ve yanında yoğurt aldım, muhteşem bir ikiliydi!
Siddharta Lounge:
Bütün dünyadan insanlar, soluğu havanın 26 derecelerde olduğu Dubai’de alıyor.
Şehrin doluluk oranı yüzde 98’ler civarında.
Restoranların hepsi açık ve masalar sosyal mesafe kurallarına göre düzenlenmiş.
Mekanlarda 3 metre kuralına kesinlikle uyuluyor.
Maske, Dubai’de mecburiyet ötesinde desem abartmış olmam.
Arabadan inip restorana yürürken maske takmayan bir arkadaşımın 3 bin dirhem (700 dolar) ceza yediğini gözlerimle gördüm.
Sokakta ve iç mekanlarda maskesiz gezmek kesinlikle yasak.
Bir arkadaşım, geçtiğimiz günlerde Fransa’nın kayak merkezi Courchevel’deki popüler bir otelde oda ayırtmak için bir rezervasyon sitesine girmiş.
Planladığı tarihleri sayfaya girdiğinde, karşısına haftalık 30 bin euro gibi bir fiyat çıkmış.
Fiyatı garip bulan arkadaşım, ödemeyi askıya alıp hemen otelle irtibata geçmiş.
Otelin rezervasyon ekibi siteye ödeme yapmamasını, yoksa dolandırılacağını söylemiş.
Ayrıca söz konusu odanın haftalık değil, gecelik fiyatının 30 bin euro olduğu belirtilmiş.
Derin bir “oh” çeken arkadaşım ve eşi, bu yılki tatillerini askıya almaya karar vermiş. Diyeceğim şu ki, “rezervasyonu şimdiden yaptıralım, pandemi bitince gideriz” diye heyecanlanmadan önce dijital dolandırıcılara dikkat edin.
Statham’a niyet dublöre kısmet
Biliyorsunuz ünlü yıldız Jason Statham, yeni filminin çekimleri nedeniyle bir süredir eşi ve çocuğuyla birlikte Antalya’da.
Sonra baktım InStyle dergisinin ocak sayısına “Yeni yıl yeni yüz” başlığıyla kapak olmuş.
Dior’lar içindeki genç kızımızla ortak arkadaşlarımız vasıtasıyla tanışmak istedim ve kahve için sözleşip buluştuk.
Ben sordum, o anlattı.
Özel bir üniversitede pilotaj eğitimi alıyormuş ve en büyük hayali pilot olmakmış.
Best Model seçilmiş.
Şimdi de bunların yanında oyunculuk eğitimi alıyormuş.
Birçok yapımcının markajına girmiş bile.
Kadir Doğulu’ya “Sokakta neden maske takmıyorsunuz?” diye sorulmuş.
“Virüsün havadan bulaştığına dair kanıt yok. O yüzden sokakta tek başıma yürürken maske takmıyorum” diye manasız bir açıklama yapmış.
Sözleri binlere, hatta milyonlarca kişiye ulaşan ünlü isimlerin mikrofon uzatıldığında böyle düşüncesizce konuşması şaşırtıcı değil mi sizce de?
Bu tarz açıklamalar sırf ilgi çekmek adına yapılıyor diye düşünüyorum açıkçası...
Sevgili Kadirciğim, senin gibi kendini geliştirmeye çalışan, aklı başında bir insandan daha mantıklı bir açıklama beklerdim.
Virüsü bu kadar iyi tanıyorsan kesin ve net bulaşma yollarını bizimle de paylaş lütfen.
Aylardır sokaklarda maske takıyoruz. En azından “Kadir Abimiz yalnız yürürken virüs bulaşmaz dedi” diyerek maskeleri çıkarırız...
Dubai’ye mi gitsem, Alaçatı’ya mı, yoksa evde tek başıma kafamı mı dinlesem derken...
Kendimi Rize’nin Ovit Dağı’nda yeni açılan Ovit 2640 adlı butik otelde buldum!
Pandemi döneminde yurtdışına çıkamadığımdan memleketimin daha önce görmediğim yerlerine vakit ayırıyorum.
Bu durum hoşuma da gitmiyor değil...
Neyse, gelelim 2640 metre rakımlı Ovit Dağı’na...
Tarihte geçen Karadeniz ve Doğu’yu birleştiren ipek yollarından birisi olan bu güzide yerimizde kayak bilmiyorsanız kaymanız biraz zor.
Çünkü kayakçıların “bol kar” dedikleri kar tipi mevcut.
“Neresi sessiz sedasız? Sırf olayla geçen bir yıldı Cihanna! Hiçbir keyif almadık, yaşayamadık, canımızla uğraştık” dediğinizi duyar gibiyim.
Evet, hepimiz canımızın derdindeydik...
Hayattaki bütün önceliklerimizi geri plana attık...
Sadece sağlığımızı düşündük...
Amma velakin aşımız bulundu.
Yavaş yavaş aşılanmalar da başladı.
Demedi demeyin; 2021’in ilk çeyreğinden sonra hepimiz tekrar ayaklanacak, hayata karışacağız.
Enerjimizin yüksek, umutlarımızın zirvede olduğu bir yıl yaşamak dileğiyle.
Bir girip bakayım dedim, kendimi eğlenceli bir yayında buldum.
‘Ebo’ nick’li sosyal medya fenomeni İbrahim Tilaver, aylardır Justin Bieber’a güzel bulduğu kızların fotoğraflarını gönderiyormuş.
En sonunda Bieber dayanamayıp İbrahim’e cevap vermiş: “Neden sürekli bana kız fotoğrafları atıyorsun, ben evliyim!”
Bizim fenomen İbo, canlı yayında Justin Bieber’e şöyle yanıt yazdı: “Abi ben senin sayfayı not defteri olarak kullanıyordum. Mesajlarımı görmezsin diye düşündüm.”
Reynmen’in canlı olarak yayınladığı mesajlaşma olayı sırasında çok komik anlar yaşandı.
Reynmen arkadaşını kahkahalar atarak çekerken, bir yandan da ona “Artık İbrahim Bieber’sın, kendine gel!” diye takılmayı ihmal etmedi.
Bu olay yaşanırken takipçi sayısı 300 bin civarında olan İbo, bakalım bu hafta kaç kişiyi görecek.
Benim tahminim; 500 bini bulur.
Ünlü oyuncu geçtiğimiz günlerde kariyerinin yanı sıra hayvanseverliğiyle gündem oldu.
Dere, hayvanlara yardım eden gönüllülerin oluşturduğu iki sosyal sorumluluk platformunun tüm klinik borçlarını ödedi. Hayvanlar için yaptığı bağışla büyük takdir toplayan oyuncu, uzun bir aradan sonra zirvedeki eski günlerine döndü.
Özlemişiz seni Cansu Dere, bir daha ortalardan çok kaybolma...
Yerli Angelina
Kurucusu olduğu Umuda Koşanlar Derneği ile yardıma ihtiyacı olan çocuklar ve ailelere elini uzatan Gamze Özçelik’i ayakta alkışlamamak, takdir etmemek mümkün değil... Yaşadığı kötü günlerin ardından kendini maneviyata adayan Özçelik, bulunduğumuz zor dönemde bile birçok ülkeye elleriyle yardım götürüyor. Yaptığı yardımlarla Türkiye’nin Angelina Jolie’si olan Gamze Özçelik yolun açık olsun...
Kesenin ağzını açtı
◊ Reynmen’in yeni çıkardığı “Melek” şarkısının birden milyonlar tarafından dinlenip sevilmesi, aynı zamanda eleştiri yağmuruna tutulması... (Ne dersek diyelim başarılı bir şarkı olmuş.)
◊ Jülide Ateş’in, sunduğu programda konuğu Pınar Altuğ’a “Aldatan kadın mısın?” diye sorması ve “Sana ne, kime ne” cevabını alması...
◊ “9 Kere Leyla” filminin izleyiciler tarafından “beklentinin altında” bulunması ve bu konuda sosyal medyayı ikiye ayırması...
SERENAY GİTTİ DANLA GELDİ
◊ Serenay Sarıkaya tarafından boşaltılan şampuan markası tahtına Danla Bilic’in oturması ve bu konunun da insanları ikiye bölmesi...
(Öyle ya da böyle, markanın yeni reklam yüzü hayırlı olsun.)
◊ Seneler sonra ortaya çıkan dansçı Nez’in, kazıttığı saçlarıyla verdiği pozu “Depresyonda değilim, tam tersi çok mutlu ve sağlıklıyım” notuyla paylaşması...
◊
Tabii ki gençlik hatası...
Tabii ki ergenlik siniri...
Tabii ki henüz olgunlaşmamış olmanın verdiği kontrolsüzlük diyelim...
Ama geçmişte yapılan hatalar, en heyecanlı, en hırslı olduğun dönemde pat diye karşına çıkıveriyor işte.
Ve sonra final...
Üzüldük mü üzüldük sana, kızdık mı kızdık.
Ama bence sen kendine daha çok kızdın.
Yine yeniden...
Magazin haberleri artmaya, muhabir arkadaşlar ünlü isimleri yakalayıp aşk soruları sormaya başlayınca kaybolan magazin heyecanım resmen geri geldi! Buyurun bakalım radarıma takılanlar...
◊ Hadise’yi basın toplantısında yakalayan arkadaşlarımın hemen konuyu Kaan Yıldırım’a getirip ağzından “Barıştık” kelimesini alması...
◊ Sıla’nın şef Hazer Amani’yle boşanma duruşmasının ardından adliyeden kendinden emin ve cool bir şekilde çıkması... (Hoşuma gitmedi değil!)
◊ Oğuzhan Koç ve Demet Özdemir’in magazin gündemine bomba gibi düşen aşk haberleri ve sosyal medyadaki fingirdemeleri...
◊ Kerem Bürsin ve Hande Erçel’in uzun zamandır aşk dedikodularıyla gündeme gelmelerine rağmen hâlâ iyi partner olup rol aldıkları dizinin reytingine katkı sağlamaları...
◊ Serenay Sarıkaya’nın aşk defterini askıya alıp ortadan kaybolması...
(Bence güzel bir işle dönüş yapacak, demedi demeyin!)
◊ Şeyma Subaşı’nın Mısırlı aşkıyla gözlerden uzak yaşadığı aşkı... (Ben çok yakıştırdım ikisini. Bu ilişki uzun sürer bence...)
Tuba’nın dönüşü
Vallahi merak ettiğim isimlerden biri Tuba Büyüküstün...
Ne yapar ne eder, nerelerde gezer, neden ortalarda yok dedim dedim; sonunda öyle bir dönüş yaptı ki büyük ses getirdi.
Hem reytingleri iyi bir diziye başrol oyuncusu olarak girdi hem de bir yiyecek markasının yüzü oldu.
Böyle iyi oyuncuların kendilerini bir süre nadasa bırakıp sonra bomba gibi dönüş yapmalarını seviyorum.
Ekranlara hoş geldin Tubişçiğim...
Kayağa gitmek ya da gitmemek
Önümüzdeki hafta sonu kayak tatili için nereye gitsem diye düşünüyordum...
Arkadaşlarımdan biri dedi ki, “Her yer kapalı. Pistler de öyle. Kayak yapmak yasak. Lobilerde de servis yok.”
Bir başkası ise “Pistler açık, kayak yapılıyor, otel restoranları da açık” dedi. Kime inanacağımı şaşırdım açıkçası...
İşin aslı şu: Türkiye genelinde olduğu gibi kayak beldelerindeki otellerde de rezervasyonunuz varsa, otelin tüm imkanlarından faydalanabiliyor ve kayak da yapabiliyorsunuz.
Amma velakin otelde konaklama yapmıyorsanız, sunduğu hiçbir hizmetten yararlanamıyorsunuz.
Yani rezervasyonsuz kayak otellerine gitmeye çalışmayın, girişiniz olmaz...